ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erdoğan'ın dolar krizini de atlatacağı gerçeği
-
şahsı atlatacaktır ama sen atlatamayacaksın cahil!
engelleyiniz!
edit: bak hele çomara 'olmayan iman gücünüz' demiş, siz olan iman gücünüzü gavs yalayıp, çocuk taciz etmeye kullanıyorsunuz değil mi?
uğruna 500 km gidilen kızın amsalak demesi
-
internetten tanıştığın bir kızın uğruna 500km gidiyorsan ağır amsalaksın.
edit: 500 de geliş, toplam 1000 km yapmış. duble amsalak.
yaran diyaloglar
-
zaman:2002, yer: roma, interrail sirasinda tanisilan alman bir cocukla -ki adi john boy'du- muhabbet edilmektedir. ingilizce yazmak zorundayim yoksa bir manasi yok.
john: i like doner a lot. so how can i say "i want one doner" in turkish?
ben: you should say "bir doner istiyorum".
john: can you write it here, so i can spell.
(kagida once turkce olarak "bir doner istiyorum" yazarim. cocuk duzgun telaffuz edemeyince, o okunusu veren ingilizce kelimlerle anlatmaya calisirim)
-"beer doner is tea your um"-
john: biir doner iz-tii-yor-um.. that's it?
ben: yep.
john: cool.. but you know, when i go to turkish restaurants in berlin, the turkish guys always use some words like "be" and "ulan". what does "ulan" mean?
ben (hadi buyrun): hmm.. "ulan" is a turkish lingo. it doesn't have an actual meaning but it adds a more serious feel to the sentence. like, "gel" means "come" in turkish; but if you say "gel ulan", it's more serious like "come here right now" or something.
john: hmm ok. what about "be"?
ben: not the same thing but similar.
john (aha burası): ok then.. so when i go to the restaurant, i'm gonna say "ulan biir doner iztiiyorum be"
ben: hahahaha!
john: ??
kıskançlık
-
kıskanç olarak, dört kez acı çekerim:
kıskanç olduğum için,
kıskançlığımdan dolayı kendimi suçladığım için,
kıskançlığımın ötekini incitmesinden korktuğum için,
bir bayağılığın beni tutsak etmesine boyun eğdiğim için: dışarıda bırakıldığım, saldırgan olduğum, deli olduğum ve sıradan olduğum için acı çekerim.
barthes
sevgiliyi uyuttuktan sonra yapılanlar
-
osurmak doyasıya, çılgınca, defalarca.
avrupa yakası'ndaki göndermeler
-
şesu'yu bakkala filan gönderiyorlar arada bir.
15 temmuz 2019 ekrem imamoğlu'nun yuhalanması
-
yuhalama değil, %10 fark girmiş gibi anırma eylemidir.
polis bariyerini aşıp ayasofya'ya koşan güruh
-
hafta içi işinde gücünde olan insanların ödediği vergilerin sırtından geçinen, ne kadar asalak tip varsa hepsi orada.
beyin
-
beyninizin yüzde kaçını kullanıyorsunuz ?
bazı söylentilere göre beynimizin sadece %10 unu kullanıyormuşuz. toplumun nerdeyse 3/4 ü bu söylentiye inanır.
amerikan psikolojisinin babası william james çoğumuz zihinsel potansiyelimizi kullanmıyoruz demişti. james'in amacı beyni kullanmaya dair zorlama yapmak olsa da bu yanlış anlaşılmış ve ' beynimizin %10 unu kullanmıyoruz' oldu. bilim adamları ise uzun bir süre, ön ve yan lobların ne işe yaradığını anlayamadı. hasar gördüklerinde motor duyuların hala işe yaradığı gördüklerinde onların bir işe yaramadığını düşündüler. onlarsız insan bile sayılmadığımız bu loblar; soyut akıl yürütme, tasarlama, kıyaslama ve durumlara uyum sağlama için çok önemlidir.
beynin %90 ını kullanmama fikri beynin nasıl enerji harcadığını düşününce saçma kalacaktır. günlük alınan glikozun %20 si beyne harcanır. bu oran çocuklarda %50, bebeklerde ise %60 a tekabül eder.
eğer beynimizin %90 ı gereksiz olsaydı evrimin onu çoktan atması gerekirdi. hücreler sürekli çalışır olmazsa bu onların gereksiz olduğunu kanıtlar. fakat asıl sorun beynimizin enerjiyi nasıl kullandığında. hepsi aynı anda çalışırsa bu yaklaşık %20 lik glikoz oranından daha fazlasını gerektirir. çözüm, beynin aynı anda sahip olabileceği en uygun miktardaki hücre sayısını bulmaktır. en yüksek enerji verimliliği için; herhangi bir zaman aralığında %1 ile %16 arasında hücre etkin olmalıdır. bu enerji sınırı bilincimizin hep açık olması için gereken sınırdır.
kaynakları koruma gereksinimi, beynin birçok işlemi bilinç dışında gerçekleştirmesinin sebebidir.
bu yüzden bu deli saçmalarına inanmak yerine harekete geçin. enerjiye aç milyonlarca nöronumuz var.
bertolt brecht
-
"hiçbir şey bilmeyen cahildir, ama bilip de susan ahlaksızdır."
- bertolt brecht
tv yarışmalarında verilmiş ilginç yanıtlar
-
seyirciye telefonla çok kolay soruların sorulduğu yarışmalardan biri:
-içinde bulunduğumuz mübarek ayın adı nedir?
-mart.
-....
mikasa futbol topu
-
dışı plastik, içi çimento kaplı. ağız da dağılıyor.