hesabın var mı? giriş yap

  • coca-cola dayı oğlumun şirketi olduğu için yıllık karını sağa sola kafasına göre bağışlayabilen bir firmadır. hissedarları filan yok, her ülkede ayrı ayrı vergi ödeyip, ortaklarına para kazandırmakla yükümlü değil. 2006 yılı karını pkk'ya, 2007 yılı karını asala'ya, 2008 yılı karını bahçelievler çocuk tiyatrosuna, 2009 yıllık karını mars için özerlik platformuna ve en önemlisi 1940-1945 yıllarının karını stalin'e bağışlamıştır.

    eğer fazla tüketirseniz mallık yapabilir. en iyisi az için hatta içmeyin. belli ki dokunuyor.

  • kendi beslediğim canım yavrum örümcek maymunu “vervet monkey” canım çakimden “çaki ismi” edindiğim tecrübeler doğrultusunda maymun beslemenin diğer hayvanlara kıyasla çok farklı olduğunu söyleyebileceğim gerçeğini değiştirebilecek şeyler yoktur.
    (bkz: beyin error)
    efenim bu zibidi kesinlikle bir hayvan gözünden değil bir çocuk gözünden olaylara bakmakta. o bir hayvan gibi değil çocuk gibi düşünülmeli. hiç bir zaman köpek gibi sevgi gösterisi yapmayacaktır. sahibini çok sevecektir ama tıpkı bir çocuk gibi başkası şeker verdiğinde ona gidecektir, ipi salındığında kaçma eyiliminde bulunmayacaktır ama etrafta gördüğü ilginç ağaç, çiçek böcek gibi ilgi çekebilecek şeylerle oynarken kaybolabilir. (bkz: salak şey) sinirlendiğinde bi hayvan gibi hareketler sergilemez, kızdıranın gözlerinin içine bakar daha çok sinirlenirse kaşlarını kaldırır, daha çok sinirlenirse bu ikisini yaparken aynı zamanda ağzını açar, dahada sinirlendirilirse eliyle vurur ve en son ısırır. onun karakteri ve cinslerinden ayırt edilebilicek derecede bir tipi, surat şekli vardır. 3 çeşit yazarak tarif edilmesi zor sesi vardır ve bu sesleri farklı istek ve duygusal hallerinde kullanır, başına buyruktur liderliğin her an hissettirilmesi gerekmektedir. ama ona onun gibi kızılmalı yani gözlerinin içine bakılıp kaşlar kaldırmalıdır, o gözünü kaçıracaktır. tebrikler savaşı kazandınız artık lider sizsiniz. (bkz: çocukla çocuk olmak) (bkz: maymun olmak)
    muzu çok sever bu zibidiler efenim. ama hergünde aynı yemeği yemezler bi gün muz elma çekirdekse ertesi gün armut çilek havuç sonraki gün yumurta fındık portakal. böyle gider. bez derdi var bide zor iş. dışkısı buram buram kokar. türkiye şartlarında evde yaşar kışın dışarıda kalırsa ölür.

    (bkz: primat)

  • "kendimi yalniz birakmamak icin butun gece aynanin karsisinda oturdum" diyecek kadar yalniz bir adam

  • çok basittir.
    google'da araştıracak olursanız balın doğadaki tek bozulmayan yiyecek olduğunu, balın 3000 yıl bozulmadan kaldığını ve bu yüzden mumyalama işleminin balmumuyla yapıldığını görebilirsiniz.
    süpermarkette satın almak istediğiniz balın üretim tarihine bakın. mesela 2013 yılında üretilmiş olsun.
    eğer bal gerçekse son kullanma tarihinin 5013 yılı olması lazım. öyle değilse satın almamak gerek bence.

  • varlığına inandığım arkadaşlıktır. özellikle çocukluğa dayanan bir geçmiş varsa, zamanla kardeş kıvamına bile gelebiliyorsunuz.

  • :/

    kelimeyle ifade edemedim özür dilerim.

    "redd-i miras" diyince hemen "aman!". kulağa kötü geliyor diye çünkü. halbuki hiç alakası yok.

    şimdi diyelim ki baban borç yaptı. sen hiçbir söz sahibi olamadın bu konuda. belki senin için borca girdi, bilemezsin, ama o borç karşılığında bir mal mülk proje tiyatro herneyse, birşey edindi. yani "maddi" bir karşılığı var. sonra da baban vefat etti. iki seçeneğin var.

    1) mirası alacaksın, vergini vereceksin, mal mülk -varsa- kalacak, ama borçlar da gelecek. ödeyecek paran varsa ödeyeceksin.

    2) mirası reddedeceksin. mal mülk -varsa- gidecek, ama hayatının baharına da borç yüküyle başlamamış olacaksın.

    gençler ikincisini seçmiştir.

    sana ne?

    şimdi gelmiş bazıları "vay efendim onun mirasına nasıl sahip çıkmaızya09a" mahiyetinde birşeyler filan deniyor.

    çocuklar manevi mirasını reddetmedi ki? maddi mirasını reddetti. borcuyla malıyla -kaldıysa- onu reddetti. eğer "sanatçıya vefa" ise belki de çocukların eğitimi için olan yapılmış borçlar -ki manevidir, karşılığı yoktur- borçları ister istemez çocuklar üstlerine aldılar zaten. o sorumluluk zaten onlarda var.

    hayata temiz başlamak onların da hakkı. ama sen kendi uydurmuş olduğun bir sorumluluk ile o gençlere bu borcu yüklemeyi "namus borcu" filan gibi görüyorsun.

    bravo.

    aynı şeyi başkaları sana "ataların için ölmelisin" filan şeklinde de yapıyor, hatırladın mı?