hesabın var mı? giriş yap

  • büyük düşünür, yüce filozof sinan engin'in; "tokyo ne kardeşim! ne başarısı var. ne yapmış biri bana anlatsın yani, ne yapmış.." şeklinde inanılmaz temellere dayanan açıklaması..

    bir tarafta 2012 olimpiyatlarında 7 altın, 14 gümüş, 17 bronz toplamda 38 madalya alan japonya, bir tarafta 2 altın, 2 gümüş, 1 bronz toplamda 5 madalya alan türkiye.

    kısaca; başkaları adına utanmak

    edit; efes darth uyardı. bizim 1908 den beri katıldığımız olimpiyatlarda toplam madalyamız 88 adamlar geçen sene 39 tane toplamış toplamda 139 altın 435 madalyaları varmış.

  • çin'den binlerce sağ ayakkabı teki ithal edip gümrükte bırakmak. sonra gümrükteki açık arttırmaya katılıp bunları cüzi fiyattan satın almak. daha sonra aynı işlemi sol ayakkabı tekleri için uygulamak. akabinde yurt içinde ayakkabıları birleştirmek. gümrük vergisinden çok büyük oranda yırtmak. yıllar boyunca duyduğum en afilli üçkağıtçılıktır bu.

  • hee kurmaca; hatta lego amk. diye cevap verilecek kadar ciddiye alınabilecek bir iddia.

    gendilerine birkaç soru da benden;

    -savaş gerçekse niye hala sabri ilk onbirde?

    -savaş gerçekse niye çanakkale dardanelspor süper lig'de değil?

    -savaş gerçekse sükut altın mıdır?

    -madem savaş gerçek kim yalan ulan?

    -bu yumurtalardan hangisi daha büyük?

    -kabartma tozu pastayı ne kadar kabartır?

    -krema nasıl böyle güzel kokar?

    -bu kek niye böyle kabardı amk?

    -babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

  • yeter artık sözlük erkekleriyle uğraştığınız yeter.

    bırakın da istediğimizi giyelim, istediğimiz gibi dolaşalım. sizin yüzünüzden eve giderken teflon tavayla önümü kapatıyorum, artık yeter.

  • sanırım ciddi bir eleştiri vakti. şudur komik olan:
    - kemal sunal, devrinde değinilemeyen birçok konuya değinmiş, birçok tabuyu yıkmıştır. tabi sadece kendi değil; bu işi adile naşit, şener şen, ilyas salman, münir özkul gibi oyuncularla yapmıştır.
    - kemal sunal, dönemin kara mizah anlayışının bir yansımasıdır. biraz bilgi sahibi iseniz, anlarsınız ki o dönemde laf atılamayan her yere ufak ufak göndermeler yapmıştır. o saf ve dünyalar güzeli gülüşünün* altında hep bir hınzır yan vardır. bunu, kemal sunal'ı seven herkes çok iyi bilir. zaten bunun için izlerler.
    - kemal sunal mükemmel aktördür, çünkü kardeşim 4 yaşındaydı gülüyordu, ben 7 yaşındaydım gülüyordum, annem 40 yaşında gülüyor, babaannem 70 yaşında, o da gülüyor.
    - kemal sunal abartılmış ve abartılmalıdır. çünkü o ve onun gibilerin sayısı çok çok azdı ve şimdi bile çok çok azdır.
    - kemal sunal'a laf atmaya çalışan bu kadar dangalak varken, evet kemal sunal abartılmayı sonuna kadar hak etmektedir.

    evet, kemal sunal sinemamızın baş tacıdır. ayrıca bu entry, sinemasını beğenmeyen aşağılık kompleksli suser'lara selam eder. troll bile olsa, yazar yazardır.

  • farklı bir detay yazayım ben de.
    1992 ye kadar sigara paketlerinin üzerinde fiyat etiketi olurdu. zam gelmiş olsa bile bandrol üzerinde yazan fiyat neyse o paradan satılmaya devam ederdi. bu da zamlı fiyata geçişi en az üç ay ertelemiş olurdu. ki bazı yerlerde bu neredeyse yeni zamma kadar bile devam ederdi. bakkalların ve küçük marketlerin vitrinlerinde eski fiyattan sigara bulunur levhaları vardı.
    daha da önemlisi bu yöntemle stokçuluk yapılamazdı.
    süleyman demirel bu sistemi değiştirdi.

  • leyla'nın günlüğünü alan ve fakat okuyup okumamakta kararsız kalan mecnun'a ismail abi'nin o cânım ayarı:

    "hem kızı seviyorum diyorsun hem de gidiyorsun günlüğünü çalıyorsun. kızın şifrelerini isteyen adamdan ne farkın kaldı senin o zaman?
    sen ki mecnun çınar'sın! leyla'nın geçmişini anlamak için senin o defterdeki satırlara mı muhtaç kaldın sen? insan sevdiğinin gözünün içine bakar. oradan anlar ta geçmişinin ne olduğunu. biraz acısını paylaşır. sevincine şaşar. böyle gidip de günlüğünü çalmaz ergen gibi. pislik be."*

  • süper mario kardeşler, japon oyun firması nintendo tarafından, ilk olarak 1985 yılında piyasaya sürülmüştü. oyun o kadar popüler olmuştu ki, birden çok nesle ait çocuklar, bu oyunla büyüdü. mario ve luigi'nin heyecan dolu platformlardaki mücadelesi, tüm dünyayı sarmış ve adeta bir salgın misali hane halkının çocuğuna almaya mecbur kaldığı bir oyun fenomenine dönüşmüştü.

    bunun gibi motivasyonlarla 1993 yılında, gerçek oyuncularla çekilen mario kardeşler filmi, gişede fena çuvallamış, hem eleştirmenler hem de seyirciler filmi berbat bulmuştu. oyunun sinemaya uyarlanışı son derece kötü sonuç vermişti ve beklenen ilgi sağlanamamıştı.

    günümüze gelene kadar mario kardeşler, ikinci kez daha büyük bir prodüksiyona malzeme olamadı. olaya bu açıdan bakıldığında, aslında bu oyunun yüksek bütçeli filmini çekmenin, oldukça büyük bir risk almak anlamına geldiği görülebilir. dolayısı ile ülkemizde de bugünden itibaren vizyona giren film, aslında uzun zamandır seyirci tarafından hakkının verilerek yapılması istenen bir projeydi. bu projeyi gerçekleştirmek, abd'li şirket illumination'a nasip oldu. son yılların gözde animasyon yapımcılarından olan şirket, mario kardeşler projesini, nintendo şirketi ile beraber üretti. filmin başarılı olabilmesi için, japon yapımcıların da işin içinde olması istendi.

    the super mario bros. movie için genel anlamda beklentileri karşıladığını söylemek mümkün. ancak oyunu geçmişte çok oynayan ve şimdinin yetişkini olan izleyiciler, filmde aradıklarını tam olarak bulamayabilirler. çünkü geçmişte yıllarca video oyununu oynadığınız karakterleri, beyaz perdede bir sinema figürü olarak (animasyon dahi olsa) görmek, ister istemez filmin sizi çok etkilemesi gerektiğini ve çocuk gözlerle oynadığınız, hayatınızın bir dönemine damga vuran oyunun filmini de bayılarak izlemenizin yüksek olasılık olduğunu düşünmenizi sağlayacaktır. işte bu yüksek beklentili, geçmişine mario kardeşlerin damga vurduğu seyirci için film, çok da başarılı olarak değerlendirilemeyecek bir yapım. (yazıda spoiler bulunmamaktadır.)

    günümüzde özellikle alfa kuşağı ve z kuşağının en genç üyeleri, youtube'da saatlerce oyun videosu izliyor. izledikleri bu videolarda, usta bir oyuncu, saatlerce platformlardaki görevleri tamamlıyor ve bıkıp, usanmadan oynamaya devam ediyor. dolayısı ile amaçlanan hem oyunu öğrenmek, hem de oyunun işi bilen biri tarafından oynandığında açılan yeni grafiklerinin ve görevlerinin keyfini çıkarmak oluyor. bu nedenden dolayı, mario kardeşler filmi de, tamamen bir görev gerçekleştirme üzerine kodlanmış bir film. oyun çılgını çocuk ve genç seyircileri de, işte bu özelliği ile yakalayacaktır. 30+ yetişkin seyirci için aynı şeyleri söylemek zor. youtube'da minecraft oynayan bir çocuğun videosunu, sıkılmadan 4 saat boyunca izleyin bakalım. ne demek istediğimi, ancak o şekilde daha iyi anlarsınız.

    filmin özellikle ilk yarısı, maalesef iyi kotarılamamış ve seyirci ilgisini dağıtıyor. kardeşlerin yaşadıkları brooklyn ve orada üstlendikleri görevlerle ilgili sahneler, daha düzgün bir anlatıya sahip olabilirmiş. mario ve luigi'nin fantastik yolculuğunun epey sonrasında gerçekleşen ve filmin kanımca en iyi sahnesi olan "çok boyutlu gökkuşağı otoyolu" sahnesine kadar, film bariz olarak aksıyor. burada tek istisna, d.k. adlı (donkey kong) karakter. seth rogen tarafından seslendirilen karakter, harika çizilmiş ve seslendirilmiş. filmdeki açık ara en sevdiğim karakter donkey kong oldu.

    filmin ikinci yarısı, şükür ki ilk yarıdaki ataleti ortadan kaldırıyor ve rengarenk, neşe içinde görseller eşliğinde, izleyicisine mario'nun renkli dünyasını sunmayı başarıyor. az önce bahsettiğim gökkuşağı sahnesinden itibaren filmin, olması gerektiği gibi heyecan verici olduğunu belirtmem gerek.

    filmde yer alan ve beni mutlu eden bazı konular ise; öncelikle prenses peach'in, filmde oldukça aktif bir kimlikle yer alması. oyundan farklı bir biçimde prenses, halkı için savaşan ve son derece cesur olan genç bir kadın. mario'dan bir çok yerde rol çalıyor ve izleyicinin kalbini fazlasıyla kazanıyor. ayrıca filmde yer alan gladiator, the matrix, kill bill göndermeleri, bu filmleri izlemiş seyircileri mutlu edecek. bunlara ilave olarak, 80'ler ve 90'ların bir çok popüler şarkısının, sahnelere uyumlu bir biçimde yedirilmesi de hoşuma gitti.

    tüm bunlara rağmen, az önce bahsettiğim, filmin ilk yarısının iyi kotarılamamış olması ve karakterlerin ruhunun seyirciye kuvvetli yansıyacak kadar başarılı yazılamamasından ötürü film, gişe hasılatı dışında, çok da başarılı sayamayacağım bir film. ben filmin, sonraki yılın oscar ödül töreninde, sadece adaylıkla yetineceğini düşünüyorum. mario kardeşler'den daha kaliteli animasyonları, bu sene mutlak surette izleyeceğiz.

    son olarak filmin puanlamasını yapayım. bu film, alfa kuşağı çocuklar ve z kuşağının en genç üyeleri için 7.5/10 değerinde bir filmdir. 30+ yetişkinler söz konusu olduğunda ise, filme torpil geçerek 5.5/10 verebilirim. filmin benim için olması gereken adil puanı ortalama 6.5/10'dur. tüm bunları bilerek, bu filme gidip gitmemeniz konusunda, yazının sizin için aydınlatıcı olmasını umarım. herkese iyi seyirler. (filmi 3 boyutlu ve türkçe dublajlı izlemenizi öneririm.)

    önemli uyarı : filmde yer alan bir çok sahnede, aşırı yoğun miktarda patlayan parlak ışık ve yoğun kontrastlı renk kullanımı var. geçmişinde ışığa duyarlı sara nöbeti (photosensitive epilepsy) bulunan izleyicinin, bu filmde rahatsızlığı tetiklenebilir. aynı şekilde eğer kronik migreniniz varsa, filmi izlerken sıkıntı yaşayabilirsiniz. lütfen filme gitmeden önce, tüm bunları göz önünde bulundurun.

  • gerçekten sevdiğiniz biriyle evlenirseniz aklınızdan geçmeyecek olanlardır. tabi ki sıkıntı olur, tartışma olur lakin insan kardeşiyle yeri geliyor tepişiyor sonunda bir gülümseme her şeyi unutturuyor. evlilik mide bulandırıcı detaylar taşımıyor sevgi, saygı ve güven varsa. meraba ben güzin abla lan.

  • tebrik ettiğim manşettir. iktidar da belediye de sidik yarıştırmaktan çalışmaya fırsat bulamadı, iki tarafın trolleri birbirine bok atmaktan "yahu bu şehre şu an ne oluyor" diye sormadı. yolları tıkandı, insanları mahsur kaldı, havaalanının çatısı yıkıldı biz ise bütün akşam balıkçı konuştuk. iki taraf da işin şovundan özüne inemedi. bir tanesi isviçreye tatile gitti, bir tanesi kar durduktan sonra özel uçakla şehre inip şov yaptı. günün en adil başlığını sözcü atmış valla. helal olsun. yöneticilerimiz sınıfta kalmıştır, bütün bir gece milyonlara cehennem olmuştur. başlık altına her iki tarafın trolleri damlamadan yazalım şunu.