hesabın var mı? giriş yap

  • ateizmi çökerteceğim derken yanlışlıkla allahı alet ile gözlemlenebilir bir şeymiş gibi göstermişler.
    aptallık böyle bir şey herhalde.
    bunlara kalsa kızılötesi ışınlar, radyo frekansları falan hep allah.
    işte bunlar hep allah.

  • on parmağında on marifet olan sanatçı.

    kendisi daha çok ölüm şekliyle dikkatimi çekti ve yaptığım araştırmalar sonrası hakkında birkaç şey yazmak istedim.

    kendisi aslında italyan fakat daha sonra fransız vatandaşlığına geçmiş. zaten sanat hayatının büyük bir kısmını da fransa'da xiv. louis'in sarayında müzisyen olarak geçirmiş. kendisinin sarayda müzisyen olarak bulunmasından da anlayacağınız üzere oldukça yetenekli bir isim, yoksa sarayda napsınlar onu.

    peki sarayda napıyor diyeceksiniz, hemen açıklayayım: kendisi besteci(daha çok bu kimliğiyle öne çıkmış ama boşuna on parmağında on marifet var demedik), kemancı ve balet. ve bütün bu yeteneğini kendi kendine öğrenmiş. yani öyle çok bir müzik eğitimi, konservatuar geçmişi yokmuş. zaten yeterince başarılı olduğu yetmiyormuş gibi bir de o dönem yeni çıkan italyan stili operanın müzik ve şarkılarının fransızcaya pek uymadığını düşünüp fransızcaya daha uygun şarkıları kapsayan yeni bir opera türü yaratmış. bu arada italya doğumlu olup sonradan fransız vatandaşı olmasına rağmen bu iki ülke kendisini kapışırmış. tabii bu yetenekleri açığa vurana kadar her şey bu kadar sanat dolu değilmiş yaşamında. zaten fransa'da sarayla olan ilk bağlantısı bir düşese hizmetkarlıkmış, sonra hizmet ettiği kişiye italyanca dersleri verirken kendini sanat alanında geliştirmesi sonucu 20 yaşında besteci, balet, kemancı gibi yönleri de açığa çıkmış. derken işte xiv. louis'in sarayında müzisyen olarak boy göstermeye başlamış. böyle böyle yükselirken orkestra şefliği, kendi orkestrası falan olmuş.

    tabii bu arada çapkınlığı, aşırı davranışları da ayrı bir konu ama sarayın gözde isimlerinden olduğu için kolay affedilirmiş ve yaşamına kaldığı yerden devam edermiş.

    işte bu noktada benim için baya ilginç sayılabilecek ölümüne geliyoruz.

    1686'lı yıllarda kral hastalanmış ve iyileşmesi şerefine lully'den bir konser talebinde bulunmuş. kahramanımız da bu konserde orkestra şefi olarak görev alıyormuş. bilirsiniz normalde orkestra şefleri orkestrayı yönetmek için baton(ellerinde tuttukları değnek gibi şeyin adı) kullanırlar. tabii o zamanlar bu kadar küçük bir şey değil de daha büyük ve ağır bir değnek kullanılmaktaymış. lully, bu değnekle orkestrayı yönetirken yanlışlıkla bunu ayağına düşürmüş ve enfeksiyon kapmış. doktorların ayak parmağını kesmesine de izin vermeyince kangren olmuş ve vefat etmiş.

    bu ilginç ölümün arkasındansa şöyle şahane şeyler bırakmış
    1
    2
    3

  • hava güneşliyse çok doğal olan eylem. insanlar gözlerine güneş gelince rahatsız oluyorlar demek ki.

  • arkadaşlar bazı oyuncular vardır. koşmazlar, çok hareketli değillerdir hatta yavaş oyunculardır ama öyle paslar verirler, öyle şutlar atarlar ki deli dana gibi koşan adamlardan 4 kat fazla iş yaparlar.

    ha işte bu onlardan değil.

    bu sadece şişman.

  • bir günde türkiye'nin en sevilmeyen 5 kişisinden biri olmayı nasıl başardığına dair bir ted konuşması yapsın. anladığımız kadarıyla kendisini başarı abidesi olarak görüyor ama asıl başarı bu kadar itici özelliği bünyesine sığdırabilmiş olması: gold digger'lık, vergi kaçırma, marka ihlali, çalışanlara kötü davranma, mobbing, instagram'da sahte takipçi satın alma, yancılık, yalancılık, okumadığı kitaplarla şov yapma, linkedin'de saçmalama derecesinde ceo'culuk oynama, başkasının parasıyla girişimcilik konusunda ahkam kesme, sonradan görmelik, içi boş cahil özgüveni, samimiyetsizlik, everest gibi ego, herkese üstten bakma, görgüsüzlük, kibir, küstahlık...

    say say bitmiyor gerçekten bölüm sonu canavarı gibi, klinik vaka. karakter, kültür ve vizyon parayla satın alınamıyor işte, bunun çok güzel örneği oldu bu olay. "kadına çok yüklendiler. tamam yeter" diyenler de şunu kaçırıyor: insanlar böyle haksız yere zenginliğe ulaşmış varoş tiplerden çok sıkıldılar artık. bütün bu birikmişlik bu olayla bir kişiye patlamış gibi gözükse de aslında verilen tepkiler bu ve bunun benzeri herkese. bu işin peşini bırakmayıp olayın altını kazanlara özellikle teşekkürler. bunun gibi daha bilmediğimiz ne tipler var, sessiz sakin zengin oluyorlar haksız yere. hazır eliniz değmişken onlar da ifşa edilebilse keşke bir pot kırmalarını beklemek zorunda kalmasak.

  • yeğen* ve diğer yeğen* arasında geçmektedir, o sıra ikisi de 4 yaş civarıdır:

    a: serkan hadi top oynıyalım
    s: olmaz ben babama yardım ediyorum (babasının okuduğu gazetenin altına elini koymuştur, taşımasına yardım ediyordur)
    a: hiç bile de!
    s: ediyorum işte!
    a: halaaa! serkanın babası bi gazeteyi bile taşıyamıyooooooo!
    s: al sana *çat* (serkan babasına laf söyletmez)
    a: (normalde kafasını tutup ağlaması beklenirken, şöyle bi afallar. bi kaç saniye durur öylece) bak baban sen elini çekince de okuyo hadi gel top oynayalım
    s: tamam.