hesabın var mı? giriş yap

  • nasıl yalan çıktı? anlamadım.

    çocuğu tutup zorla "annem karne hediyesi olarak et aldı diyeceksin" falan mı dediler?

    farz edelim ki bu haber yalan.

    türkiye'de çocuklarına karne hediyesi alamayan, yeterince et yiyemeyen ailelerin olduğu da yalan mı?

    edit: evet, gerçekten muhabir çocuğa " ayazcığım bize şey der misin? annem karne hediyesi et aldı" diyerek kendi istediğini dedirtmiş.

    o değil de muhabir çocuğun adını nereden biliyor? garip garip işler.

    https://twitter.com/…?t=jb0vfniemi73mpir927wjg&s=19

    yine de ikinci söylediğimin arkasındayım.
    bu ülkede evine ayda yılda bir et giren, çocuğuna karne hediyesi alamayan aileler var. hiç zafer kazanmış gibi davranmayın aktroller.

  • fransızcası "grande bretagne" olan ingiltere'den 7. yüzyılda kaçan keltlerin fransa'da yerleştikleri bölgeye verilen addır.

    bölgede konuşulan dil olan brötonca, keltçe ile aynı köklere sahiptir. bu nedenlerle brötonlar fransanın öteki bölgelerinden bir çok yönden farklıdır. bir brötonla karşılaşıldığında ve milliyeti sorulduğunda size "fransızım" yerine "brötonum" demeyi tercih edecektir.

    bröton müziği fransada icra edilen müzik türleri içinde ayrı bir kategoriye sahiptir, çok farklıdır, ayrı, güzel bir lezzet taşımaktadır. manau buradan çıkan güzide gruplardan sadece bir tanesidir.

    denizcilik bu gölgenin önemli aktivitelerindendir. ara sıra bizde de moda olan lacivert-beyaz enine çizgili sweat shirt ve kazaklar bu bölgedeki denizcilerin giyimlerinden ilham alınarak piyasaya sürülmektedir.

  • islam'da domuzun değil, domuz etinin yenmesinin haram olduğunu bilmeyen cahillerin tepki gösterdiği şey. açıp kitabı okumamışsın ama utanmadan ekşi sözlük'te başlık açıyorsun, allah'ın sığırı.

    ulan gerizekalı, inen ilk ayette bile "oku" derken sen okumadan, anlamadan yorum yapma yetkisini kendinde nasıl görüyorsun? öyle bilmediğin dildeki şarkıya eşlik eder gibi dua okumakla müslüman olunmuyor, açacaksın bildiğin dilde okuyacaksın, anlayacaksın, öyle konuşacaksın. sonra saçma sapan laflar edip böyle rezil olursun.

  • çocukluğumun en güzel oyunu.
    bıkmadan, sıkılmadan, adaptör yanana kadar oynadığım; dönemin en üstün atari oyunlarından biri.
    basketbol oyunları için geleceğe ışık tutar cinste grafik, database, taktik ayarları ve oynanabilirliğe sahip; benim için manevi değeri de olan,tarihi eser niteliğindeki oyundur.
    oyunda isabetli şut atabilmek için tuşa belirli bir süre elinizi basılı tutmanız gerekmektedir.bunu da atari kollarımı bozmasıyla beni yıllarca deli eden kuzenimle karşılıklı oynarken;kuzenimin bilinçsizce keşfettiğini farketmiştim.
    adeta bir hayvan gibi tuşlara saldıran kuzenimin her attığı şutun girmeye başlaması; ben de kuşku uyandırmıştı.
    ona ''nasıl giriyor oğlum senin üçlükler'' diye sorduğumda;bana boş gözlerle bakarak ''ne diyon lan zaten canım süper contra oynamak istiyor '' cevabını almıştım. ''acaba ne yapıyor da her attığı atış giriyor bu öküzün? '' diye içime kurt düşmüştü. ''tmm birazdan süper contra oynarız,bi şu maç bitsin'' deyip, sinsi sinsi onu gözlemlediğimde; tuşlara basılı tutarak başarılı atışlar attığını farketmiştim.
    ne yazık ki kuzenim bütün oyunlarda tuşlara öyle bastığı için bu keşfinden ona hiç bahsetmedim. bu; atari kollarıma vermiş olduğu hasarlardan dolayı ona verdiğim bir çeşit cezaydı kendimce.

  • “beşinde de aynı tişört nasıl var anlamak zor biraz, ya da bana öyle geliyor.”

    kadınlar anlaşıp hediye olarak almışlardır ve aldıkları hediye tişörtü buluşmada giymelerini istemişlerdir.

    neden sonuç ilişkisi kurmak bu kadar zor olmamalı.

  • - zor be anne çok zor...

    - neyi zor eşek sıpası... okulda yedinci senen bu.

    - ehehhe... finaller biraz şey oldu da...