hesabın var mı? giriş yap

  • 28 yil hayatimin askini bulucam diye dolandim durdum. sonunda buldum da. yaklasik iki yil ciktiktan sonra evlendik. ayaklarim yere degmiyordu. karninda kelebeklerin ucusmasi ne demek ogrenmistim. sonra bir gun bana baba olacaksin dedi. dedim ki ben bu hayatta hic yasamamisim. nasil bir mutluluk anlatamam. yasayanlar zaten bilir, yasamayanlar da umarim ogrenir. neyse uzatmayalim, gebeligin 24. haftasinda ogrendik ki bebekte gelisim geriligi var. sonuc husran tabi, 26 haftalikken kaybettik bebegimizi. arastirdik cocukta hic bir sorun yokmus. meger annesi, esim losemiymis. olsun dedik tedavisi var. mix tip cikti iyi mi(aml+all). 2.5 yil tedavi gordu, denenmedik kemoterapi kalmadi, 56 kilo olan esim 39 kiloya kadar dustu. habloid kemik iligi nakli yapildi. son alti ay esimden cok cocugum gibiydi. bebekler gibi her seyi icin yardima ihtiyac duyuyordu. annesi dahil herkes ya olsun ya iyilessin derken ben hep allahim her seyimi al ama esimi alma diye dua ettim. sonuc yine husran. 32 yasinda kaybettim. yaklasik 4 yil olacak. benim ic burkan detayim bu. bunu buraya niye yazdim onu da bilmiyorum.....
    edit: gelen mesajlar icin herkese cok tesekkur ediyorum. belki de bunun icin yazdim, belki cevremde anlaticak kimse kalmadi o yuzden onu bilemicem ama yazdigim icin memmunum.
    edit2: beni benden daha iyi anlayan yazar arkadaslarima cok tesekkurler. ozellikle "okurken sanki hayattan hep almak istedikleriniz varmış da bir türlü alamamışsınız, hep kursağınızda kalmış hevesleriniz gibi hissettim" diyen yazar arkadasa ayri bir tesekkur etmek istedim.

  • cogu insanin inandigi gibi ateizm'e giden yolda bir durak olmayan, etrafinda olan seyleri, herkesin tanridan geldigine inandigi ve cogu kimsenin de sorgulamadan koru korune uydugu kitaplari mantik cercevesine oturtmaya calisan, bunun neredeyse imkansiz oldugunu gorunce, belki de uzun zamandir dusundugu evren nasil yaratildi sorusunun mantikli tel cevabinin tanrinin varligi oldugunu kabul eden, fakat dunyayi ve insanlari yaratmis tanrinin bu kitaplari yazacak, gonderecek bir olgu olmadigina inanan insanlarin dinidir. ulkemizde fazla bilinmedigi icin bircok asilsiz yorumla karsi karsiya kalan dinlerden biridir... bir de alinti yapmak gerekirse:

    deizm (neden tanrıcılık): tanrı'yı sadece bir ilk neden olarak ileri süren ona başkaca hiçbir nitelik ve güç tanımayan akılcı din öğretisidir. kurucusu j. toland (16 yy.) vahiy ölçüsünün yerine akıl ölçüsünü koyar. "bilime uygun bir doğal dini önerir." (rousseau ve voltaire de deizmi savunanlardandır.)

  • bring bring (sevgilinin numarasi görünür)
    -seni seviyorum
    -güzel.. ben aysecanin babasiyim
    -olsun sizi de seviyorum... kelebekim ben...

  • 30 yaşında bir mimar arkadaş var. hem arkadaşım hem de iş yaptığım bir insan. bana 3 ay önce mimari bir proje gönderdi. statik proje çizdim buna istinaden. 2 hafta sonra projesini revize etti, ben de değiştirmek zorunda kaldım. sonra bir daha, bir daha. kızdım kendisine içten içe baştan yaptığı işi değiştirip beni uğraştırıyor diye. ama sonuçta müşterim, bunun için bana para ödüyor.

    1 ay önce yeniden konuştuk. bir iki güne dönecem, belediyeden ruhsat çıkar, sana haber veririm dedi. 3 hafta önce mesaj attım dönmedi. 2 hafta önce mesaj attım dönmedi. ben de daha aramadım, mesaj da atmadım. ama çok kızdım kendisine, iş bitip para ödeme zamanı gelince cevap vermiyor diye.

    3 saat önce öğrendim.belediyede bizim projeyi onaylatmaya çalışırken virüs kapmış. 1 hafta mücadele etmiş yoğun bakımda. ölmüş. ciğerim yandı. çok zor bir duygu. çok gençti. çok erkendi.

    şimdi o projeye ruhsat çıkacak. o bina yükselecek. ama kimse bilmeyecek mimarın biri, hayatının baharında o projeyi onaylatma çalışırken ölüp gitti. insanlar yaşayacak o binada. arkadaşım çürüyecek.

  • anket yapmıştım zamanında. allahım çok zor işti. 180 lira için çalmadığım kapı kalmamıştı. bu işi deneyimledikten sonra gördüğüm tüm anketör arkadaşlara önce gülümser, insan gibi selamlaşır, sonra dinler, sorularını cevaplarım. yüzüme o kadar çok kapı kapanmış, o kadar azar işitmiştim ki yaşadığım stresi ölsem unutmam.

  • fiyat tekrar yükselişe geçtiği için tekrar ilgi oluşacak ve yeni yatırımcılar gelecektir. bu yüzden tekrar ilgi gösterenlerin ya da yeni yatırım yapacak olanların herkesin yaptığı hataları yapmaması için kripto para piyasalarında işlem yapacak olanlara tavsiye vereyim dedim.

    herkesin benzer hataları yaptığı ve ilk denemelerde hep başarısız olduğu, kazanmanın en büyük sırrının yatırım psikolojisi olduğu bir mecra bu.
    ben de 9 yıl borsa, 5 yıl kripto deneyimi olan ve bu konuda iş kuran iktisat mezunu biri olarak yazmak istedim.

    bir çok kişinin hayatını değiştiren, bir çok kişiyi de bu cazibesiyle etkileyip daha sonra bilgisizce içine girenleri pişman eden bir dünya bu kripto para dünyası. bu piyasada başarılı olmak sanıldığından daha zor ancak şu da bir gerçek ki dünyanın geri kalanına nazaran başarının mükemmel derecede ödüllendirildiği bir yer.

    dünyanın tüm sektörlerinde kendini geliştiren, çok çalışan, hem bilgisiyle hem karakteriyle örnek gösterilen insanların nasıl harcandığını, asla hakettiklerini kazanamadıklarını çok gördüm. ama kripto dünyası kendini geliştirene, kurallarına uyana ve ne yaptığını bilene gerçekten yeni bir hayatın kapısını açabiliyor.

    klasik borsadan farklı olarak 7/24 işlem görmesi, sürekli bir devinim içinde olması, piyasa işleyişinde yatırımcıları da kendi mekanizmasına farklı rollerde (mining, farming, referans vs ) sürekli entegre etmesi yüzünden insanın hayatına sirayet eden bir dünya. o yüzden burada başarılı olmak için bir kurallar bütünü oluşturmak lazım.

    ben kendi tecrübeme göre bu dünyada başarılı olabilmek için iç içe girmiş 5 ilkeyi aynı anda taviz vermeden uygulamak gerektiğine inanıyorum ve anlattığım her başlıkta, yaptığınız hatalarla kendinizi bulacağınızdan eminim.

    1-kendini tanımak
    2-disiplin ve sabır
    3-duygusallaşmak
    4-portföy yönetimi
    5-vizyon

    1- kendini tanı,
    arkadaşlar başarılı bir kripto para yatırımcısı olmak için öncelikle bu piyasadan beklentinizi, yaşam tarzınızı, trade yapmanın sizin hayatınızda ne kadar yer kaplayağını, özel hayatınız ve iş hayatınızla uyumunu tespit etmeli ve son olarak ağzınız yanmadan önce piyasanın gerçeklerini kabul etmelisiniz.

    bunlar arasında bir uyumsuzluk varsa ya da karakterinizin zaaf olan noktalarıyla uyuşmayan yerler varsa en az bir iki kere rekt olacağınızı (yani tüm bakiyenizi kaybedeceğinizi) bilin.

    öncelikle trade yapmak sizin asıl işiniz mi olacak, hayatınız artık kripto piyasası üstüne kurulu mu olacak?
    yoksa bu sizin için sadece bir ek iş ve yatırım mı? pek çok kişi doğal olarak 2. seçenekte. ancak para kazanma hırsından gözü dönenler daha başlangıçta 1. seçeneğe göre işlem yapmaya başlıyor.

    trade yapmanın sizin için ek iş ve yatırım anlamını taşıdığını kabul etmeniz çok önemli. böylece asla gün boyu grafik başında duran, her gün bir çok defa işleme girip çıkan biri olmamanız gerektiğinin farkına varın. bu şekilde yaparsanız hem özel hayatınızı hem iş hayatınızı etkilersiniz, öte yandan trade işinde de işler kötüye gittiğinde (ki bu şekilde aralıksız işlem yapan herkes rekt olmaya mecburdur) hem trade’de kaybetmiş, hem de iş ve özel hayatınıza zarar vermiş olacaksınız.

    bu noktada bunun, sizin için bir ek gelir olduğunu kabul etmeli, bir anda zengin olma hayallerinden çıkmalı, zamana yayılmış bir plan içinde yavaş yavaş ve mümkün olduğunca az riskli bir şekilde para kazanmaya odaklamalısınız. kaynağı belirsiz yerlerden duyulup da aklınızda oluşan o "1 ayda parasını 10 katına çıkardı" söylentilerindeki kişi olma hayallerinden vazgeçin yoksa hayatınız kabusa döner...

    2- disiplin ve sabır:
    disiplin ve sabır bir biriyle iç içe olan iki etmendir. biri olmazsa diğeri de olamaz, o yüzden ben ikisine tek başlıkta değinmek istedim.
    disiplin, kulağa en sıkıcı gelen ama hayatın her noktasında en çok başarıya sebep olan etmendir. nasıl bir vücut geliştirme sporcusu uyku saatine, aldığı kalorilere, antrenman süresine ve setlerine hep dikkat ediyor ve bu disiplini bozmuyorsa yatırımda da aynı böyledir. evet belki sıkıcı, belki acı veriyor ama faydasını uzun zaman sonra benzersiz bir şekilde göreceksiniz.

    yatırım bir eğlence ve hobi değildir aksine kurallar bütünü olan bir iş’tir. bu bir iş ve iş hayatında eğlence ve hobi yoktur. evet, kazanmak zevkli bir şey. ilk başlarda kazandığınız zamanlarda bu size zevk verecek. bu noktada bu zevkin bağımlısı olursanız işi kumara dönüştürür ve uzun vadede kaybedersiniz. ben 14 yıldır casino sektöründe çalışan birisiyim ve uzun süredir yöneticiyim. kumarda kaybetmenin en büyük sebebi oyun süresinin uzunluğudur. ne kadar çok uzun süre oyun içinde olup işlem yaparsanız o kadar çok kaybedersiniz.

    bu yüzden kripto piyasasında bu yaptığınızın bir iş olduğunu kabul edip, kurallarıyla yapmaya çalışmalısınız. "her an işlemde olayım, adrenalin hissedeyim" mantığında olmamalısınız. çok bekleyip az işlem yapmalısınız. ve hem tecrübeliler tarafından verilen genel kuralları, hem de kendi hatalarınızdan çıkardığınız derslerin kurallarını harfiyen uygulamaya çalışmalısınız.
    tekrar ediyorum, bu bir iştir. iş yerinizde yukarıdan dayatılan kuralları duygularınızı karıştırmadan nasıl yapmak zorundaysanız, burada da öyle. dünya’nın her işinde kurallardan çıkmak ve işe duyguları karıştırmak işi bozmanıza ve bir süre sonra işinizden olmanıza sebep olur.

    başarılı olmak istiyorsanız kurallarınıza disiplinli bir şekilde uymanız gerekir. aksi takdirde başarısız olursunuz. kurallardan uzaklaşmaya başladığınız anda (örneğin bir önceki işlemde kazandınız diye işlem yaptığınız miktarı 2 katına çıkarmak, stop olmanıza rağmen devam etmek, alış yapmak için desteğe gelmesini beklememek, satış yapmak için dirence gelmesini beklememek, yada rr oranı 2’den aşağı olan bir işleme girmek) ya her zamankinden daha fazlasını kaybedersiniz ya da beklentinizden fazlasını kazanırsınız. böylece sonraki işlemlerde kontrolsüzlüğünüz artar ve ilk kaybınızda psikolojinizi yıpratacak bir sorunla karşı karşıya kalırsınız. bir kez olsun psikolojinizi bozmak, “bakiyemi aynı yere getirmeliyim” ile başlayan ve bakiyenizi eriten hatalar silsilesini getirir.

    1 lafım var. toprak bile 12 ay aralıksız mahsül vermiyor. insanların doğa anadan daha cömert olduğunu düşünüyor olamazsınız. o halde sürekli borsadan kazanç gelmesini beklemeyin. bazen haftalarca vermez, bazen bir anda verir. sadece sabırla şartların olgunlaşmasını beklemelisiniz. bakiyenize günlük değil daha uzun vadelerde bakmalısınız.

    ayrıca bir işlem açtığınızda gün boyunca 5 dakikalık grafikleri izlemenin faydası yok zararı var. grafikler sizi strese sokar. 5 dakikalık hareketler sizi içine çeker ve kararlarınızda 5 dakikalık hareketler etkili olmaya başlar ve işlemlerinizi etkiler. unutmayın küçük hedefler peşinde olanlar büyük hedefleri asla yakalayamaz. bir trade’e girdikten sonra grafikleri günde birkaç kez kontrol edin, alarm kullanın ve hayatınıza, işinize, arkadaşlarınıza, maçlara, flörtlerinize bakın.
    alım noktanız ile satım noktanız arasında fiyat binlerce dalga çizebilir. siz sonuca bakın, eğer ki o dalgalara bakarsanız dalgalarda boğulursunuz.

    tek bir trade sonucunda gelen para sizi zengin etmez, sizi fakir de etmez. daha doğrusu etmemeli! eğer ki 1 işlem sonucu kazanma ihtimaliniz olan para sizin maddi durumunuzu etkiliyorsa zaten o işlem en baştan yanlıştır, riski yüksekti.
    yatırım işinde de para kazanmak uzun vadede 10 tane yapıp bunların 4-5 tanesinde kazanmakla oluşur.
    yani bunun bir maraton, uzun vadeli bir iş olduğunu bilin. o yüzden her gün bir trade için uykusuz kalıp, sosyal hayatınızı ve iş hayatınızı ihmal etmeyin. bunun sonu gelmez.

    belki evet tek seferde büyük bir kazanç sağlayabilirsiniz. çok volatil bir işleme çok büyük para yatırıp başarılı olma ihtimalinde muazzam para kazanabilirsiniz. aynısı rulette, pokerde, sayısal lotoda, iddia’da da var. orada da yapabilirsiniz. ama siz borsadasınız ve adı üstünde bu bir “yatırım”. borsayla kumar arasındaki farkın zihin kontrolü olduğunun ve şans etmeninin daha az etkisi olması gerektiğinin bilincinde olun ve düşünerek hesaplanmamış hiç bir işleme girmeyin .

    3- duygusallaşmamak:
    trade işlemlerinizden duygusal olarak yıpranmamanız çok önemli. yukarıda da çok bahsettim. bu işi getirdiğiniz noktada uykusuz kalıyorsunuz, yüksek meblalar sizi heyecanlara, streslere sürüklüyorsa, 2-3 işlem ile zararı çıkarmaya ya da kâra geçmeye çalışıyorsanız, sosyal hayatınızı iş hayatınızı ihmal etmeye başlamışsanız bir bataklığa düşmüşsünüzdür. ve eninde sonunda tüm paranızı kaybedeceksinizdir. her yeni işlemde , eski hatalı işlemin etkisiyle yine hatalı karar vereceksinizdir.

    piyasa çoğu dönemde bir verir bir alır. grafikler testere gibidir. hem longlar hem shortlar sürekli patlar. böyle dönemler cambazların dönemleridir. çok az kişi para kazanabilir. bu noktada duygularınıza hakim olamayıp her an işlemde olmak zorunda hissedip gereksiz işlemlere girerseniz çok yıpranırsınız.
    başka bir duygusallaşma ise; boğa tabir edilen dönemlerde de piyasa delicesine verir, herkes kazanır. başkalarının sizden daha çok kazandığını gördükçe hırslanıp kıskanırsanız, siz de o kadar para kazanmak isterseniz limitlerinizi aşabilir, destekten uzaklarda işleme girebilir zarar görebilirsiniz. en kötüsü de bu agresiflik yüzünden piyasanın terse döndüğü ilk hafta her şeyinizi bir günde geri veririsiniz.

    4- portfoy yönetimi:
    -her işlem için kaç dolarlık pozisyon açacağınızı (ünitenizi) en baştan belirleyin. bu kuralı netleştirin ve sadece yıldan yıla ya da 6 aydan 6 aya bakiye limitlerinizi değiştirin.
    -kâr/zarar durumunuza aylık bakın. günlük haftalık bakmanız çok büyük bir hatadır, sakın bunu yapmayın. mesela kâr zarar oranınıza günlük bakarsanız ya da kendinize günlük hedefler koyarsanız piyasanın üst üste ters gittiği 2-3 gün olduğu zaman çok büyük hasar alacaksınızdır. örneğin kendinize günde 100 dolar kazanma hedefi koymuştunuz ve bir gün 100 dolar zarar ettiniz. ertesi gün yatırım psikolojisi yüzünden zararı çıkarma mantığıyla 200 dolar hedefleyeceksiniz. ve 200 dolar için daha çok işleme girip daha büyük üniteler açacaksınız. halbuki dünya’nın en yetenekli trader’ı da olsanız piyasanın verdiği kadarını alabilirsiniz ve piyasa o günlerde testere gibiyse bu kez zararınız 400 dolara çıkar. 3. gün bu durum devam ederse en iyi ihtimalle 800 dolar zarardasınızdır. ki böyle durumlarda genelde insanlar kontrolü kaybeder ve “ne de olsa bir yerden dönecektir” diye çok daha büyük üniteler işleme sokarlar. sonunda 3. gün batarsınız. 4. ya da 5. gün ise piyasanın bir anda düzeldiğini görüp çıldırırsınız. ne de olsa illa ki bir yerden dönecekti. ama siz çok aceleci davrandınız. günlük ya da haftalık hedefinizi tutturmaya çalışmak sizi kötü giden normal bir haftada rekt yaptı.

    -hedefleriniz ve hesaplarınız minimum aylık olmalı. ay sonu kârdaysanız bakiyenizin fazlasını çekin. başka bir yere aktarın. muhtemel zarar ettiğiniz aylarda buradan oraya ekleme yapın.
    piyasanın iyi gittiği günlerde bakiyenizde gördüğünüz kâr sizin değildir, piyasa dibe vurduğu zaman bakiyenizde kalan sizin kârınızdır.

    bir ay içinde %100 bile kâr ettiyseniz ertesi ay işlem miktarlarınızı arttırmayın. bir sonraki ay ters giderse sistemi bozmuş olursunuz.işlem miktarlarınızın kararını yıllık ya da 6 aylık vermelisiniz. borsada her şey bir süreç/dönem/döngü. iyi giden bir dönemde hemen işlem miktarlarınızı arttırırsanız, döngü icabı ters dönemde kârınızı fazlasıyla verebilirsiniz.

    tekrar ediyorum bu sizin duygularınızı karıştırmamanız gereken bir iş! bu bir nevi kendi şirketiniz. bir şirket kursanız ilk haftadan para kazandığınızda hemen harcar mısınız? ya da elinizdeki mal stoğunu işler 1 ay iyi gitti diye hemen 2-3 katına çıkartır mısınız?
    yoksa envantere, bilançoya, işlere uzun dönem mi bakarsınız?
    tabi ki uzun dönem bakarsınız...

    yatırım işinde de ortaya koyduğunuz bir sermayeniz var. neden kendi şirketinizmiş gibi yönetmek yerine oyun oynamaya meyilli olasınız ki?

    5- vizyon:
    uzun vadede orta seviye bilgiyle bile büyük olasılıkla işlemlerinizin %60’ın zararla stop edip, %40’ında kazansanız yine de kârda olacaksınız. tabi rr oranını bilerek sistemli işlem yaptığınızı varsayıyorum.

    5.000 dolarlık potansiyel bir bakiyeniz olduğunu ve ayda %5 kazanmayı hedeflediğinizi varsayalım. hesabınız bir yıl sonra 9000 $ olur. bu %80 kâr demektir. ve dünya’da yıllık %80 kâr sağlayan hiçbir yatırım aracı yoktur. kaldı ki biz kripto dünyasındayız. uygun zamanlarda bir ayda 2x yapabileceğimizi biliyorsunuz. 10 ay bekleyip, o 10 ayda %5 kâr hedefi için mücadele edip kalan 2 ayda boğa döneminde %50 hatta %100’lük kârlar elde edebiliriz. önemli olan o 2 aylık boğa dönemi gelene dek sermayeyi bitirmemek. yani, hafif bir kayıpla kötü bir ay geçirdiyseniz, bu pek sorun değil. aylık olarak genelde kâr elde ediyorsanız ve yanlış işlemlerle sermayenizi eritmiyorsanız bundan birkaç yıl sonra yeni bir ev araba alabilirsiniz. yeter ki disiplinden kopmayın, bunu bir iş olarak şirketiniz olarak görün ve uzun vadeli düşünün.

    sonuç;
    bu tecrübeleri edinmek için 2 yol var.

    ya okuduklarınızı ciddiye alıp, tecrübeli uzmanların yolundan uzun vadede, sindire sindire gidersiniz; ya da siz de bir servet verip uygulamalı öğrenmiş olursunuz.

    karar sizin.

    ayrıca
    https://twitter.com/…lek/status/1385884302718685184

  • olmayan protestodur. geç gelen hamburgeri, iade edemediği donu, gol atamayan kenan karamanı protesto eden bu kadim halk, batmakta olan ekonomisini protesto e-d-e-m-i-y-o-r.

  • iq seviyesi oda derecesi ile yarışacak düzeyde mühendistir.

    aynen kanka, almanya'da mercedes gibi bir dünya devinin ar-ge çalışanı mühendistin; tasarımı italyan, motoru alman, bilmem hangi parçası çin olan yerli ve milli otomobil için geri döndün.

    biz de geri zekalıyız yedik bunu.

    edit : aktroll saldırısına ugramamak icin nickini gizli tutmamı isteyen bir arkadaşın mesajini buraya copy paste yapıyorum.

    --- spoiler ---

    bu arkadaşın xing denilen portaldaki profiline baktım. tuhaf bir kaç bilgi var. hala mercedeste çalışıyor gözüküyor. belki aktualize etmemiş olabilir.
    mercedesteki rolü bölüm müdürü asistanı ki powerpoint ve excel sunumu hazırlama dışında pek teknik derinliği olmayan bir bölüm. tüm mercedes tecrübesi 3-4 yıl olan biri. fatih ve yusuf ile kurduğu firma niocycle togg dan ihale almış.

    bateri teknolojisi çok geniş laboratuvar ve donanım gerektirir. yeni mezun 3 mühendisi katbekat aşar bu iş. togg için umutluydum ama işleri böyle çocuklar yürütüyorsa bu araba yürümez yürüse de yolda kalır.

    en ilginç olan şey de stuttgart bölgesinde bir diyanet camisinin gençlik kolları başkanı ki burdan nasıl bir bağlantısı olduğu anlaşılmakta.
    --- spoiler ---

  • hakikaten kuscam yeter.

    bende bi kuzen var, ne zaman bi araya gelsek sevgilisi olsun olmasın ''şşş yok mu lan güzel arkadaşın, wala niyetim ciddi'' der durur. bilirim piçin önde gideni. yüzüne de söylerim.

    3-5 ayda bir facebookta ilişki güncellemesi yapar ve sülale istisnasız beğenir bu güncellemeleri.

    ve şimdi beyimiz yine yeni bir sevgili yapmış, sağolsun duyurdu (ilan etti - haykırdı) tüm arkadaş listesine.

    ilişkisi var yazısının ardından başladı fotoğraf bombardımanı. kızla yanyana da bir tane fotosu yok he. hep kendi tek ve kızın tek fotolarını paylaşıyo
    altında yorumlar gırla.

    kuzenin fotosu, altında hemen kızın yorumu ''seni seviyorummmmm'' dayılar, teyzeler like like like
    kızın fotosu, altında hemen kuzenin yorumu '' gel artık seni seviyorum'' dayılar teyzeler yine like like like
    facebook gönderisi, ''çok şükür çok mutluyum ve çok seviyorum'' likelarrr....
    şarkı paylaşmacalar, ''aşkım seni çok seviyorum'' like... like... like....

    tanrımmm bitmiyorlar... tiksindim, iğrendim, midem bulandı. bu kadar yavşak, bu kadar abaza, bu kadar buldumcuk bir kuzenim olduğuna, onunla aynı kanı taıdığıma inanamıyorum. lan it bi de 27 yaşında, lan bulamayan bi insan da değil yakışıklı çocuk.

    nasıl bu hale geldi yeminle çözemedim. abisi sen erkeksin ya allasen biraz ağır dur. yavşak yavşak kalpler yapıp durma, bu ne ya. lan kendini kepaze ettin tamam bari bize acı lan.

    bak yeni bi gönderi daha şimdi,

    ''ilişki durumu yaptım saolsun ailem arkadaşlarım beğendi, biraz dile düştük, nazara gelmeyelim aşkım seni seviyorum <3''

    oyhh.. şiştim..

  • ezilerek can verdiklerinden bu gezinti alışkanlıkları içime dert olan yumuşakçalar ahalisidir.

    bu onları sevmemle ilgili olsa gerek.
    bi kere harika bir kabuğa sahipler. ün yapmış onca deniz-okyanus kabuklusundan farkları yok. ne olmuş sanki karada yaşıyorlar...biz de karada yaşıyoruz.
    böylesine hor görülmeleri, göz ardı edilmeleri, popüler olmayışları senelerdir beni düşündürür. sevilmeleri, değerli olmaları için illa nadiren rastlamak, zor ulaşmak mı lazım, neslinin tükenmesi mi lazım.neyse...
    gelelim gezinti mevzusuna.

    bu hayvancıklar, kupkuru bi kaldırımda nasıl sürünsün de gitsin, sümük mü yetişir kupkuru yollara. ha olmaz değil tabii olur da, bedava baldan tatlı demişler, anladığım kadarıyla, zeminin ıslak olması, onlar için bir nevi bedava yakıt yani gazlayıp çıkma nedenleri ortalığa...bu nedenle yağmurlu havalarda, bir sürü sümüklüböceği, bağını bahçesini toprağını bırakmış, kaldırımlarda giderken görüyoruz.

    ben bu sevgili böcüklere basmamaya çalışanlardanım, ezilme ihtimali yüksek olanları alıp kenara koyuyorum lakin onlar yine çıkıyorlar kaldırıma, illa gel beni ez.
    üstelik topla topla bitmiyor.
    bu duruma sinir oluyorum, bana kalırsa yaptıkları yanlış, yağmurda insanların arasına fırlayıp romantizm olmaz, macera ve adrenalin için de fazla riskli.
    belki ben bile görmeyip eziyorum bir kaçını ve haberim bile olmuyor…
    acaba onların ezildiklerinden haberleri oluyor mu? umarım hemen ölüyorlardır.
    çılgın yaratıklar.