hesabın var mı? giriş yap

  • staj süreleri boyunca siklenmeyen, onlara laptop dahi verilmeyip kendi getirdikleri laptopta amanın kartvizit düzenletmek yok bilmem excel ile ilgili bir iki ufak tefek düzeltme yaptırmak, fotokopi çektirip zımba bastırmaktan öteye şeyler verilmeden kendi başlarına staj defterlerine ne yalanlar yazmak zorunda bırakan işverenlere dert olmuş sanırım.

    o stajyer bok var gibi sabahın 6'sında kalkıp dizi, film izlemeye geliyor değil mi sıcak yatağından kalkıp?

    aldıkları maaşmış. beyim beyim o maaşı sen ödüyorsun zaten değil mi? bu arada maaş denilen ücret asgari ücretin %30'una tekabül ediyor. ben vereyim o parayı da yatağımdan kaldırmayın beni diyecek o kadar çok stajyer var ki.

  • sol açıkta oynamak istediğim maç.

    özelliklerim;
    - solağım
    - istanbul'da amatör bir kulüpte oynadım. sahalara uzak değilim.
    - aşırı hızlıyım. 100 metreyi 11 saniyede koşuyorum. dünya rekoru 9,58 (lisede atletizm takımındaydım)
    - boyum messi ile aynı. (1,68 cm. açık oyuncusu kısa olur uzun değil)
    - 7 yıldır sürekli bisiklet kullanıyorum. kondisyon sıkıntım yok.
    - 160 iq sahibi olduğumdan dolayı 6. hissim kuvvetli önceden pozisyonları sezebiliyorum.
    - 5 gol garantisi veriyorum atamadığım her gol için ödeme yapacağım. türkiye'deki yapılan köprüler gibi.
    - omzumda dövmem var. gol sevinçlerimde göz banyosu yapabilirsiniz.

  • milyorlarca insanın her gece yaptığı şeydir. kimse kimseyi yemesin şimdi. ilk önce yataktayken ayaklarımızı havaya kaldırıp yorganın ayaklarımızın altına girmesini sağlarız. ardından sağa doğru çullanıp sol tarafımıza battaniyenin sokulmasını sağlar, ardından sola doğru çullanıp sağımıza battaniyenin doluşmasını sağlarız. kafamız açıkta kalmıştır evet. bunun çözümü ise basittir. battaniyeyi; ayaklarımızdan sıyrılmayacak kadar yukarı çekip kana tere batacak da olsak; battaniyeyi kafamıza kadar örtmektir. evet. cinlerden kurtulmak bu kadar basit işte. afiyet olsun.

  • sözlüğün kendi arasında anlaşabildiği üç konu vardır evlat; birincisi monica ablamız, ikincisi bal porsuğu, üçüncüsü ise ince siyah külotlu çorap...
    onun için fazla saçmalama, valla doğduğuna pişman ederler seni burada.

    linç başlasın.

    t:mal beyanı

  • 1933 yılında patenti bialetti tarafından alınmış olan ocak üstü kahve yapma aleti. buhar basıncı sayesinde haznedeki suyu çekilmiş kahve'nin içinden geçirerek üst kısımdaki demlikte toplama esasına göre çalışır.

    espresso makinalarının kullandığı ortalama 9 bar basıncın aksine 1,5 - 2 bar basınçla pişirme işlemini gerçekleştirdiğinden, pişirdiği kahve gerçek espresso olarak adledilmez. espresso'ya göre daha farklı aromalar sunar. o kadar yoğun ve sert olmasa da filtre kahveden daha yoğundur.

    kahvenin ideal öğütülme değeri espresso ile french press arasındadır. lakin kullanıcının tercihi bu konuda önem kazanır. eğer kahve çok acı ise daha kalın, aromaca fakir ve "sulu" ise daha ince çekmek gerekir.

    özen gösterilmesi gereken bir alettir. özellikle pişirme işlemi takip edilmelidir. haznedeki su bitmeye yakın köpükler çıkartmaya başlar. işte bu anda alet ocaklan alınarak alt kısmı suya vb. sokulursa hem contanın ömrü uzar hem de gereksiz acılıktan uzak, daha hissedilir kahve aromaları tadılabilir. servis yapmadan demliğin içini şöyle bir karıştırmak da farklı yoğunluktaki kahvelerin karışmasını sağlayacaktır.

    kahve hazırlamayı törensel bir hale getirmesi ve özen gerektirmesi benim çok hoşuma gidiyor. bialetti marka bir pot kullanıyorum ve oldukça keyif alıyorum. içtiğim kahveden de çok memnunum. espresso makinası kadar pahalı olmayan ve bence makinadan çok daha "ruhu olan" bir yöntem. tavsiye ederim.

  • dincinin şunlardan birini söylemesiyle noktalanacaktır:

    - neyse kardeş, sen komple kapatmışın zaten kalbini. sana anlatacak bir şey yok, allah ıslah etsin.
    - neyse kardeş, allah seni de böyle yaratmış demek ki. ölmeden önce imana gelmeyi nasip etsin inşallah.
    - senin ananı avradını s*kerim oros*u çocuğu! inanmıyorsan da saygı duyacaksın şerefsiz!