ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
schengen vizesi için parmak izi verme zorunluluğu
-
suçlarımı hep eldiven kullanarak işlediğim için beni etkilemeyen uygulama.
kalp kırmadan ter kokuyorsun deme yolları
-
yolda biraz hızlı yürünür, mekana oturunca;
b : çok hızlı yürüdük, terledik baya. benden ter kokusu geliyor mu?
o : hayır, benden?
b : çok hafif. ben de ondan sordum zaten ama sıkıntı yok terin soğuyunca geçer.
aslında yola çıkmadan önce kokuyordu, en azından hızlı yürüyünce kokuyorum demek ki falan diye düşünür de dikkat eder dedim. (bana kalsa söyleyip insanları kırmaya gerek yok ama yine başka biri rencide eder de mahcup olurlar diye uyarmakta fayda var.)
selçuk bayraktar'ın iktidar değişiminden korkması
-
(bkz: selçuk bayraktar'ın düğün gününde şehitler olması)
(bkz: selçuk bayraktar'ın harf devrimi yorumu)
(bkz: 30 temmuz 2021 selçuk bayraktar'ın çaresizliği)
tüm akp'de var olan korkudur.
düşün yani, müzik haramdır diyen şeyh bozuntuları da atatürk'ün devrimlerine darbe diyor. onlarla aynı düşüncedesin. siyasal islamcısın. bence asıl korkulması gereken budur.
öğrencilikte yapılan hırsızlıklar
-
belli ki marifettir. burada gururla anlatıldığına göre hırsızlar tarafından yönetiliyor olmamız şaşırtıcı değil. hırsızlar yönetici olarak kimi seçecek ya? tabii ki içlerinde en becerikli olanları. yazık benim annem çağ dışı kalmış, bize hırsızlık yapmamayı öğretti, sonra biz kopya bile çekmedik hırsızlıktır diye. meğer ahlak algısı değişeli çok olmuş, hırsızlık marifet olmuş. zavallı annem, zavallı ben. siz burada yediğiniz küçük (!) boku böyle keyifle anlatırsanız başka hırsızlar tabii övünür gemicikleriyle. aranızda hiçbir fark yok, biliyor musunuz? sizin çaldığınız küçük bir şey değil, onların imkanları sizde olsa aynı boku yiyeceksiniz. midem bulandı...
edit: hiç gençlik aklı demeyin, ben de genç oldum. koca üniversiteyi bir tane kot pantolon, iki çift ayakkabı ile bitirdim. ama böyle şeyler yapmadım. ahlaksızsınız sadece.
tayyip bey ülkenin gidişatından memnun
-
artık kimse rte iyi de çevresi kötü demesin.
adam yüzde yüz şuurlu ve sorumlu. tarihe not düşülsün.
yarın öbür gün "aa haberim yoktu," diyemez. kimse olmasa bile temel bey 2,5 saat dil dökmüş "vaziyet bu gel vazgeç bu yoldan," diye.
ssg-kanzuk fıkraları
-
sedat, kanzuk'a gidip "kanzuk kos ticari itibarimiz dogurdu demis" kanzuk da durur mu yapistirmis "dogurur tabi ticari itibarimizin amina koymuslar".
irlanda patates kıtlığı
-
irlanda verimli topraklara sahip bir ulkeydi. ama tahil, yag, sigir ve domuz eti, pamuk ve keten gibi unurnlerden sadece arazi lordlari kazanc elde ediyordu. irlandalilar, karinlarini, verimsiz topraga sahip kucucuk arazilerde yetistirilen patateslerle doyuruyorlardi. 1845'te insanlik tarihinin en verimli uretimi gerceklesmisti. ancak amerika'dan ulkeye sizan bir salgin mikrobu, bir hafta icinde arazideki patatesleri curuterek camur haline donusturdu. sonbahar sona erip de insanlar bogurtlen, cilek, ahududu gibi yabani meyveleri ve kokleri bitirip, son 1-2 tavuk, koyun, domuz, hatta kedi ve kopekleri de kesip yedikten sonra buyuk aclik basladi. 1 milyon insan acliktan yasamini yitirdi. geri kalan 1 milyon ise, cozumu amerika, kanada ya da avustralya'ya goc etmekte buldu. kitlik 3 yil surdu; irlanda genis bolgeler halinde bosaldi ve geriye terk edilmis evlerin yikintilari kaldi.
insan ilişkilerinde sık yapılan hatalar
8 mart 2018 mng kargo kuryesinin hakareti
-
son edit: sorun kesin olarak çözüldü.
kredi çekip düğün yapan tip
bir haftanın sekiz gün olması
-
bir yandan kapitalist sistemin insanı 5 gün çalışmaya zorlaması bir yandan da çalışanların haftalık 3 gün tatil arzularının mükemmel bir potada eritilmesi ile ortaya çıkardığım yeni takvim. buna göre haftalık 7 gün olan sistem bir gün daha eklenilerek 8 güne çıkartılıyor. 8. günün adını tuğçe koydum. bu beta isim. sistemi hayata recep tayyip erdoğan geçirirse bu güne recep tayyip erdoğan da diyebilirsiniz. angela merkel de..
2013 yılının örnek takvimini de hazırladım:
http://i.imgur.com/uboqz.jpg
sonuçta haftalık sistem dediğimiz şey öyle bir günün 24 saat olması, bir saatin 60 dk. olması gibi doğanın zorlamasından kaynaklanmıyor. bildiğin insan kurgusu bir şey haftanın 7 gün olması, epik hikayelere dayanıyor ve dolayısıyla değiştirilebilir.
bune engel olabilecek teknik bir neden de yok. birleşmiş milletler'de yarım saatlik bir oturumla kabul edilebilecek bir şey. en azından 2014'te deneyelim. küresel çapta verim, mutluluk, refah, gelir artmazsa, 2015'te sene boyu haftada 6 gün çalışalım.
..ki eminim ben, kendisine zaman ayırabilen bir insandan fışkıracak mutluluğun ve yaratıcılığın dünyayı komple güzel bir yer yapacağına..
şunu da bi dinleyin (entry'nin soundtrack'i babında)
https://www.youtube.com/watch?v=n7wqtzonvay