hesabın var mı? giriş yap

  • 2002'deki gerçek enflasyondu bir de. şimdiki gibi %82'yi 32 göstermemişlerdi.

  • an itibariyle itü'de okuyorum. bilenler bilir; vadi yemekhanesinde şu fotoğrafı gösterirseniz, itü'yü bırakıp norveç'e gidip ilkokuldan itibaren eğitim hayatına atılacak arkadaşlarım var.

  • su gencecik yasimda yaslandigimi hissettiren kiz. ulan dogdugun gunu biliyorum ne zaman paparazzilik oldun

  • pilotların ingilizce seviyelerini belirleyen bir ölçü. uçakta yaptıkları anonstan bu seviye çıkartılabilir.

    seviye 1: "ajjkaljdajklsjkljkldjldajlljkdla"

    seviye 2: "jasdjdasdashasadsjskasksjsjd"

    seviye 3: "jasdadshadjsadshdhsaashkhskdhk"

    seviye 4: "gudivning leydiencentıl.. jdsjsdjdsjds istanbul dshsdhhdshdshs ankara"

    seviye 5: "good evening ladies and gentlemen... this is your captain speaking.. jdsjksdkjsdkjd istanbul dshsdhsdhs ankara hdshdshsdjsdj 30,000 feet jjdjsdjsdjsdshshdhsd minus 40 degrees celcius dsjdsjsdjdjs flight"

  • amerika’nin bir cok eyaleti turkiye’ye gore ucuz

    benzin ucuz (litresi 2 lira)

    araba ucuz

    kadin ucuz (simdi feministler yanlis anlayacak, dunya guzeli bir kizla beraber olmak icin sahip olman gerekenler cok daha az. o kiz size turkiye’de asla bakmayacakken burda her gece koynunuzda)

    ev ucuz (600 bin liraya 3+1’de oturuyorsun ben burada benzer bir paraya jakuzili, havuzlu villada oturuyorum)

    et ucuz (evet usda sertifikali tri tip steak kilosu 14$)

    sebze ve meyve turkiye’ye gore pahali (evet su ana kadar gordugum tek bu turkiyeden pahali dedigim sey bu)

    bazi turkiye'den pahali gibi gozuken ama aslinda daha pahali olmayan seylere ornek ise internete 75$ veriyorum. 1 gbit fiber hattim var. turkiye'de 70 tl veriyordum ama 8 mbit baglanti kullandiriyorlardi. o da surekli lag yapiyor beni deli ediyordu.

    bunun disinda maasim turkiye’de kazandigimin 15 kati filan. sen halen diyorsun ki niye gidiyorlar, kalip despot ve cevresindeki aptal surusune mi yedireyim paralari. ha bir de is yerine girislerim flexible, evden calisma imkanim var. ıstedigim saatde kalkip geliyorum calisip cikiyorum. ıs yapildigi surece neden erken geldin neden gec geldin soran yok. annem her ay sonu bana allah razi olsun diyor (turkiye'de kendime hayrim yoktu, burda annemin duasini aliyorum her ay, yardim edebiliyorum cevremdeki insanlara)

    son olarak genel mudur ıngiltereye gitmisti, bana cikolata al demistim. yolda dayanamamis yemis cikolatami yuz yaptim diye aksam yemege davet etti. sen turkiye'de genel mudurun zikinde misin? sirf coder mutlu olsun diye yapiyor adam bunu. onemsiyor gercekten

  • avrupa'da üniversite diplomasına sahip olan ilk down sendromlu yazar, öğretim görevlisi ve oyuncudur.

    birçok kişiye ilham veren pablo pineda'nın hikayesi ise kısaca şöyledir:

    pablo 5 ağustos 1974'te doğdu. annesi ev hanımı babası ise tiyatro yönetmeniydi. ilk etapta oğullarının durumunu fark edemeyen aile, babasının 3 ay sonraki teşhisiyle pablo'nun bu özel farklılığını anlamış oldu. pablo'nun hikayesi burada bitebilirdi ama her şey farklı şekilde gelişti. annesi maria theresa, oğlunun genetik olarak “farklı” olmasının onun hayatını hiç etkilememesi gerektiğine karar verdi. bu yüzden de ailesi, küçük pablo'ya kardeşlerinden farklı davranmadı. etrafında dolaşmadı, giyinmesine ve hatta arkadaş bulmasına dahi yardım etmedi. pablo'ya ellerinden geldiğince sevgi ve destek verip belki de onun gelecekteki yaşamının gidişatını belirleyen şeyleri yaptı.

    pablo'nun cervantes tiyatrosu'nun yönetmeni olan babası, iyi eğitimli bir adamdı. oğluna her gün kitap okur ve ona latince dahil yabancı diller öğretirdi. buna ilaveten annesi de onunla sık sık toplumdaki modern yaşam hakkında konuşurdu. sonuç olarak pablo 5 yaşında okula başlayabildi. keskin zekası ve derin bilgisi ile öğretmenlerini de şaşırtıyordu.

    pablo, aslında ilk defa, okuldayken diğer çocuklardan farklı olduğunu öğrendi. çünkü yedi yaşındayken öğretmeni ona bu durumu anlatmaya karar vermişti. down sendromlu olduğunu duyduğunda sadece "bu aptal olduğum anlamına mı geliyor?" diye sordu ve sağlam bir "hayır" duyduğunda, artık buna dikkat etmemeye karar verdi.

    down sendromu, fazladan bir kromozoma sahip olmaktan kaynaklanan bir farklılıktır. ancak bu kromozom, şunları içeren çok sayıda fizyolojik özelliği etkiler; uzun bir dil, eğik gözler, kısa boy, düşük kas tonusu, kalın parmaklar ve olası yeni bilgileri öğrenmede zorluklar. fakat pablo pineda, tüm bunları avantaja çevirmeyi başardı. pablo diğer insanlara ilham verdi ve o ilk örnekti. şimdi tek örnek de değil. ispanya'daki insanlar, okulu bitirdikten sonra, down sendromlu çocuklarına normal okuldaki derslere devam etme şansı vermeye başladı. artık down sendromlu çocukların % 85'i normal okullara gitmektedir.

    ancak pablo'nun hikayesinin dünya çapında duyulmasının sebebi onun üniversite dönemleriydi. down sendromlu bir öğrenci olarak, üniversite ortamında gerçekten zor zamanlar geçirdi. diğer öğrenciler ikinci yılına kadar onu görmezden geldi ve profesörler ona büyük bir şüpheyle yaklaştı. tüm yıl boyunca kimse onunla konuşmak bile istemedi ve herkes ona dokunmaktan bile korktu. pablo tamamen çaresiz hissetti ve bir noktada, üniversiteyi sonsuza dek bırakmak bile istedi. ancak dayanma gücünü buldu ve başkalarının kendisi hakkındaki fikirlerinin, hayatını bir daha asla etkilemeyeceğine karar verdi. sonunda mezuniyet töreni, onun hayatının en mutlu anı oldu. diplomasını almak için sahneye çıktığında insanlar onu ayakta alkışlıyordu.

    pablo pineda şu anda hala memleketi malaga'da yaşıyor. öğretiyor, hayır işleri yapmak için çok zaman harcıyor, "adecco vakfı" ve kar amacı gütmeyen kuruluş "lo que de verdad importa" ile işbirliği yapıyor, down sendromlu insanlarla görüşüyor ve o insanların kendilerine inanmalarına yardımcı oluyor.

    kaynaklar: en.wikipedia, brightside.me, davidreyero.com web siteleri.

  • dünya bu adamla dalga geçenlerden sistematik olarak temizlense inanın çok daha güzel bir yer olur.
    ha yoldaşını kaybetmiş, ha ekmek teknesini, iki durumda da -ki muhtemelen bu iki durum bir aradaydı-, çok sızlattı içimi. siz hiç süt satarak bir aile geçindirmeyi denediniz mi? ben denemedim, lakin bir hayvana, bir bitkiye saygı duymak, onunla gönül bağı kurmak için illa ki etiler'de yaşamak, hayvanın da kedi olması gerekmiyor, bu adamla dalga geçecek kadar haysiyet yoksunu bir yer ve yaşam israfıysanız bile cengiz aytmatov'un elveda gülsarı'sını okuyup insan olmaya bir adım atabilirsiniz.

  • babanın inşaat işçisi olması, babanın inşaat işçisi olması demektir.

    emekçidir. ayakkabı kutusunda yalnızca ayakkabı vardır. alnı aktır.