hesabın var mı? giriş yap

  • ımam konuşmasında "en tepelerde malikanelerde bile yaşasaniz sonunda hepiniz oleceksiniz" gibi bir cümle sarfetmiş bu esnada da tayyip başını yere egmistir.

    ımam bu cümleyi bilerek mi etti bilmem ama fox ana haber tam da bu kısmı kesmeden yayınlanmıştır.

  • aslında alt metni şudur:

    "siz gidin simitçiden simit alın. simitçi fiş vermiyor, bu nedenle devletin cebine giren vergi yok. simitçi, bu parayla fırından simit satın alıyor, tabii ki fiş miş hak getire. fırıncı unu, un fabrikası buğdayı, fişsiz faturasız alıyor. çiftçi, buğdayını un fabrikasına üç otuz paraya verebiliyor, ancak kar ediyor. un fabrikası da, fırın da, gönlünden ne koparsa kar gösterip sakız parası gibi gelir vergisi ödüyor.

    bu arada tüm bu akışta cebine para girmeyen devlet, akaryakıta bindiriyor da bindiriyor. ulaşımınıza zam geliyor; çiftçi, traktörüne dünyanın en pahalı mazotunu aldığı için neredeyse kar etmiyor. fırıncılar odası simite-ekmeğe zam yaparken televizyonlara maliyetlerin yüksekliğinden şikayet ediyor, un fabrikası işçi çıkararak kara geçiyor; simite ödediğiniz paranın çoğu da mazot olup devletin cebine giriyor. bu arada sayın bakan hayati yazıcı da memura %2+2 'lik müthiş zam paketini açıklıyor.

    yine de dert etmeyin; kredi kartlarınız var nasıl olsa."

  • uçak korkusunun genelde nedeni alışılmışın dışına çıkılması durumundan geliyor. yani, bir kere kontrol sende değil. araç olsa tren olsa kurtulma şansın var. uçak düşerse yok gibi bir şey. tamam, uçak daha güvenli ama bir kere işler ters gitti mi şansın çok az.

    bu nedenle meseleyi alışılmış kılmak gerekiyor. böylelikle korkunun üstesinden gelinebilir. madde madde kendi yöntemimi yazayım.

    1) öncelikle kazaların çoğu kalkış ve iniş sırasında olur. bunun dışında uçağın en yüksek konumda bulunduğu, yolculuğun büyük kısmını alan periyot çok daha güvenlidir.

    2) uçakta ikaz lambaları çok şey anlatır. eğer bir tehlike durumu yoksa emniyet kemeri işareti görmezsiniz. kalkış ve iniş sırasında prosedür gereği (güvenlik gereği) bu işareti görürsünüz.

    emniyet kemeri işareti olmadığı zamanda uçağı etkileyen bir riskten de bahsetmek mümkün olmaz. bu nedenle ikaz ışığı yanmıyorsa rahat olun.

    3) eğer türbülans varsa ve uçağı etkileyecek boyuttaysa kaptan uçağın rotasını değiştirebilir. eğer etkileyecek boyutta değilse endişe etmeye de gerek yok. emniyet kemerinizi takıp devam edersiniz.

    4) unutmayın ki sizin için ekstrem olan bir olay uçuş ekibi için günlük bir aktivite.

    5) genelde ön sıraları tercih edin. yine koridor tarafı daha makul olacaktır. orta koltuklardan ve arka sıralardan kaçının.

    6) acil çıkış koltukları ayak mesafesi nedeniyle sevilir ama siz uçaktan korkan birisi olduğunuz için bence tercih etmeyin. binlerce metre yüksekte giderken hemen yanınızda bir kapı ve kapı kolu görmek sinir bozucu olabiliyor.

    7) ve bence altın tavsiye. uçuştan önce uçuş kodunuzu not edin. tk283 gibi bir ibare olacaktır. sonra flightradar gibi bir siteden premium üyelik alın. (haftalık 15tl gibi bir fiyattı en son)

    devamında uçuş kodunuzu yazın ve incelemeye başlayın. makine gibi işleyen bir sistem göreceksiniz.

    aynı uçak aynı hatta yaptığı seferler karşınıza çıkacaktır. bu insanı rahatlatan bir eylem. sizin için uçağa binmek özgün ve zorlayıcı bir deneyim olabilir ama uçağın kendisi ekibiyle birlikte bu hattı zaten hafta içinde en az üç kez gidip gelmiştir.

    hatta tek tek o haftaki, geçen haftaki uçuş kayıtlarına bakın. birbirinin kopyası bir uçuş yüksekliği, uçuş hızı grafiği göreceksiniz.

    dilerseniz bunu not dahi edebilirsiniz:

    30 dakika sonra maksimum yüksekliğe çıkacak, 45 dakika sonra hızı biraz azaltacak, 75 dakika sonra inişe geçecek gibi.

    böylelikle siz uçarken dakikası dakikasına ne olacağını bilirsiniz. zira uçak önceki seferlerinde dakikası dakikasına bu şekilde uçmuştur.

    uçaklar aslında trenlere benziyor. ekstrem bir durum olmadıkça aynı rotada aynı süratta aynı hız ve yükseklik değişmeleri ile ilerliyor.

  • neden volvo sorusunun cevabını veremeyecek kazadır.

    bu hiç bir şey ifade etmez. fren yaparak alçalıp tamponun altına girersen volvo da aynı hale gelir. radyatör ve kaput kapağının bu hale gelmesi sadece görüntü kirliliğidir, güvenliğin ölçüsünü buradan anlayamazsınız.

    sadece 20km hızla giderken volvo s40 ile kırmızı ışıkta aniden duran mercedesin yüksek tamponlu minibüsüne arkadan vurdum, görüntü aynı oldu. bir de zaten kaza yapmışım, canım sıkkın, mercedes sürücüsü geçmiş karşıma "hani volvo sağlamdı bu ne hal" dedi. dallamaya bak, bu muhabbetin yeri mi şimdi. ben de dedim "birader aynı tip araçları al, hangi marka olursa olsun bu şekilde kaza yaptır, yine en iyi volvo çıkar içinden ama görüntü hep buna benzer olur."

    isteyen aynı kazayı s80 ile deneyebilir, yine fotoğraf atarsınız artık.

    debe edit: yaptığım kazanın fotosu bu şekilde çarpınca mercedes'e de bir şey olmuyor görüldüğü üzere.

  • haftalarca kan dökülmüş, insanlar ölmüş. hazretin derdi binalar. baktığı her yerde inşaat görüyor.
    zaten işid de terör örgütü değil toki'nin taşeron şirketi.

  • belki de gelir la bi gün.

    benimki geldi mesela. gitti bi gün, gelebilecek durumdaydı ama gelmedi çok uzun süre. ben de hiç gitmedim. o da gelmedi. çok zaman geçti, 8 yıldan biraz fazla.

    sonra bir şey oldu, ne olduğunu anlamadım. o da anlamamış.

    geliverdi. geldi değil, tam olarak geliverdi.

    o kadar yıllık susamışlık, o kadar zamanlık eksiklik. eve dönmüş gibi olduk, çook uzun bir seyahatten sonra kendi koltuğumuza uzanmış gibi. hani kendi evinin kaloriferi bile başka ısıtır ya, öyle.

    şimdi neden gelmedi diye sorgulayıp bok etmek de var her şeyi, koltuğa uzanıp o muhteşem sıcaklıkta ısınmak da.

    uzandık ısınıyoruz. dönüp baktığında gördüğün şey şaka gibi geliyor, inanamıyorsun, inanamadığına sevinip tekrar bakıyorsun.

    belki de gelir, mevzu, gelmiyorken zamanını nasıl geçirdiğinle ilgili. ya gelirse, ne anlatacaksın?

    beklerken öyle yaşa ki, dönüp geldiğinde gurur duysun seninle, anlatacak bir şeylerin olsun.

  • yarım saat önce başıma gelen olay. öğrenciyim kendime ve sevgilime bi değişiklik olsun dedim burnumdan geldi.

    tam öküz burger adındaki mekandan, trendyol aracılığı ile 2 burger 1 litre kola sipariş ettim. 348 tl tuttu. canlı konumdan kuryenin nerde olduğuna bakarken kurye 4 ev ötede haraketsiz şekilde duruyordu. herhalde başka bir sipariş daha var onu verecek sandım. sözde kurye benim zilime basmış, aramış beni bulamayınca siparişi alıp imha etmiş. hepsi külliyen yalan. ne arama yapıldı nede zilime basıldı. öylece yemeğemi yemiş. şimdi canlı destekle konuşuyorum. para iadesi olmayacaktır diyor. mekanı arıyorum, diyor ki bizim kuryemiz değil bizi ilgilendirmiyor. ayak üstü dolandırıldım. olacak iş mi?

    sayın yazarlar şimdi ben nereye başvurayım size soruyorum?