hesabın var mı? giriş yap

  • turkcell, vodafone ve türktelekom'un ortak bildirisiyle bip ve yaay uygulamalarının kullanımı artık kotadan yemiyecek. malum karakter sınırından tam başlığı yazamadım. bkz.kaynak

    neyse efendim, bu eşşolueşşek firmalar pandemi sürecinde online eğitim ihtiyacı olan çocuklara hiçbir şekilde ekstra kota imkanı tanımazken ne oldu da birden bu iki uygulama kotadan yemeyecek? sebebi belli, (bkz: if you don't pay the product you are the product)

    edit: özelden türktelekom'un 8gb internet dağıttıyla alakalı bir sürü mesaj atan sevgili amip yazarlar 1-2 dk'nızı ayırıp şu haberi de okuyunuz lütfen: haber

  • 1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.

    edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.

  • son edit: arkadaşlar mesaj kutum kadın yazarların mesaj kutusuna döndü. yeşil hiç sönmüyor. genel talep bu videodaki mağdur çocuğa ulaşılması. onlarca insan hiç tanımadıkları biri için kenetlenmiş durumdalar. gerçekten motorculardan bu denli bıkılmış. geri kalan mesajlar da zaten "adres ver çetemizle seni dövmeye gelcez" diyen barzo motorcular, swh. mesajda bile çoğul konuşuyolar, tekli yazmıyolar:d yumruğu atan vitaminsizin ya da "dokunmayın ayırmayın" diyen çakalın kim olduğunu bilmiyorum. o yönde bir mesaj atan da olmadı henüz. videodakilerin akıbeti nedir onu da bilmiyorum.

    edit: çokça mesaj geldi. sürücü zaten sinyalini öncesinde vermiş. yani motorcu çetesi haybeye adam dövmüşler. link. yani bu motorcuların böyle kalabalıkken ali kıran baş kesen takılmaları ama tek olduklarında ''abii, abiii sinyal vermezseniz ölürüz abiii'' modunda takılmaları bana mı komik geliyor sadece bilmiyorum. al işte vermiş adam sinyalini. ne vardı sanki şöyle arabanın içinden 4 tane goro kılıklı adam inseydi de, bunların suratlarını kasklarıyla bütünleştirseydi, swh. mülayim çocuğa denk gelmişler işte. bu arada bir nebze içimizi soğutması açısından, aziz yıldırım görünce r çizen motorcu videosunu da paylaşmamı istemişler, swh. link ''kalabalıkta atar, tenhada yan yatar motorcular derneği'' kurun, başkanınız da bu adam olsun. r reis.

    https://twitter.com/…tatus/1359035888135675905?s=21

    linkinden görülebilir.

    kafalarına geçirdikleri kask ve kamerayla kendilerini robocop sanan bir güruh bunlar. sesleri kalabalıkken çıkar, tek başlarına olduklarında "hüü seni kaydettim youtube'a atacamm" diye ağlarlar. bu arada çocuğun sinyal vermediği de meçhul. "verdim abi sinyal" diyor. özür de diliyor.

    mesela bu dövdükleri çocuk o ilk yumruğu atana mermi sıksa, net olarak meşru savunma hakkını kullanmış olurdu. böyle yumruk mu atılır? yere düşmüş, saldırıya devam ediyor. daha ne olacak yasal savunma için?

    hadi hepsini geçtim, her gün birileri hata yapıyor bize. hepsini dövecek miyiz böyle topluca?

  • " küçük albert ve şartlandırma deneyi "
    olay john hopkins hastanesi kreşinde avlanan davranış psikolojisi önderlerinden amerikalı psikolog john broadus watson ve asistanı rosalie rayner tarafından gerçekleşmiştir. amaç " korku " davranışının doğuştan mı geldiği yoksa sonradan mı kazanıldığını öğrenmektir. bu yüzden kreşteki bir bebeğin ailesine ulaşılıp belirli bir miktar ücret ödenerek deney yapmak istedikleri açıklandı. maddi imkansızlılardan dolayı albert'in denek olarak kullanılması kabul edildi.

    deney başlangıcında albert' a sunulan beyaz cisimler ona korkutucu gelmemekteydi. beyaz fare verildiğinde korku reaksiyonu yerine gülme eğlemi gerçekleştirmekteydi. deneyin can alıcı kısmı gelmişti. artık albert' a sunulan her beyaz cisim ve beyaz fare sonrasında çeşitli ürkütücü sesler verilmekteydi. albert beyaz fareye her dokunuşunda iki çekiç birbirine vurulup ürkütücü bir ses çıkarmasına ve korkmasına sebep oluyordu. uyarılar uzun süre devam ettikten sonra artık albert beyaz gördüğü şeylerden korkmaya başlamıştı. bununla yetinmeyen watson çitayı yükseltip bir gün albert' i tuttukları odaya asistanıyla beraber beyaz sakal beyaz elbise giyip dalmıştır. gözünde giderek ona yaklaşan beyaz bir şey farkeden albert durmaksızın ağlamaya ve titremeye başlamıştır. ve deney sonunda korkunun uyarıcıya verilen şartlı tepki olarak sonuçlanmıştır.

    deney sonrası kimi yazılara göre albert iyileştirilmedi ki zaten iyileştirilse de bu olaylar örgüsü bilinç altına yerleştiği için gelecekte bu kaygının onu nasıl etkileyeceği muallaktaydı; kimi yazılara göre de aynı deney tekrarlandı ve albert' a sunulan beyaz fareler ve cisimler ona güzel gelecek seslerle bağdaştırıldı ve dokunması sağlandı. kimi yazılara göre de annesi yapılan deneyden haberdar değildi ve albert' i alıp kayboldukları açıklandı. gerçek olan şu ki denek olarak kullanılan bu bebek 8 aylıktı.

  • "bir zeka, herhangi bir anda varolan tüm parçacıkları ve onlara etki eden tüm yasaları bilebilirse geçmiş ve gelecek bütün berraklığı ile gözleri önüne serilir.". - petek dinçöz.

  • haberlerde yaptiklariyla gorup ic gecirdigimiz bir zengin olsa dahi, buralara gelmek icin hayati nasil gecti diye merak edenlere birkac bilgi kirintisi birakmaya calisayim:

    - genc yasta evlenen ve bosanan bir ailede dogmasina, annesinin okulu disaridan bitirmek icin kendini parcalamasina ragmen dort yasinda annesinin yeni evlendigi kuba gocmeni kocasi tarafindan sahiplenilmis ve psikolojik olarak cok hasar gormemis olmali.

    - dogdugu yillarda (1964 ve sonrasi) wasp olmayan herkese yan gozle bakilan bir donemde annesinin latino kokenli biriyle evlenmesi ve uvey babasinin exxon'da (houston merkezli, cokomelli bu) muhendis olarak calismaya baslamasiyla o kadar da dezavantajli bir aileden gelmediginin ilk emarelerini goruyoruz.

    - egitim hayati boyunca valedictorianlar gelmis, 4.2 ortalamalar gitmis, ee/cs bitirmis ve uzay kuluplerinin baskani olarak dunyadan her insani uzaklastirip kocaman gezegeni doga parki yapmak istediginden bahsetmis. simdi buna hayranlikla da bakabilirsiniz, korkarak da, ben yorum yapmayacagim.

    - mezun olunca danismanlik firmalarindan intel gibi dunya devlerine herkes uzerine is teklifi atarken 1986'da fintech dunyasinda kendine kariyer yapmayi seciyor: 1) fitel'de hft icin network infrastructure calisirken developer lead ve musteri hizmetleri alaninda en yetkili kisi oluyor (amazon ve musteri memnuniyeti manyakligi), 2) bankers trust'ta product manager oluyor (bankalar ustu, ulusal merkez bankalariyla is yapan bir denetleyici kurulustur bu: ee, buyuk hayallerin varsa network yapman lazim), 3) d. e. shaw & co. (hedge fund) tecrubesinde piyasayi manipule eden trading algoritmalarinin suyunu cikarirken 1994'te senior vice-president'a kadar cikariyorlar adami (tabii bu arada sirket calisanlarindan birini de es olarak kendine aliyor). yani anlayacaginiz adam adimlari bosu bosuna atmiyor, her gittigi yerden kac kisiyle network yaptiysa artik kendini epeyce iyi hissediyor olmali.

    - ama nedense herhalde rahat batiyor adama, gidip amazonu (onceki ismi cadabra) kuruyor, yani bu nasil bir doygunluksa gidip hedge fundda senior vice-president pozisyonu birakip millete internetten kitap satmaya basliyor. ailesi artik amerikan ruyasinda kuyrugu dogrultabildigi icin $300 bin cekirdek yatirim verebiliyor bu abiye, ve uc sene icinde halka acilmis bir sirketin basinda yurumeye basliyor, yani bugun dropshipping ogrenecem abi parayi kiracam diyenlerin aga babasi aslinda. tabii yatirimlarini da yapmakten geri durmuyor: google'a 1998'de yaptigi $250 bincik yatiriminin bugunku degeri $3.3 milyar. bize de dusmez boyle yatirim firsati iste...

    - onceleri depoda kuru saklayinca bozulmayacak seyleri satmaya odaklanan abimiz, zaman icinde dijital kitap, muzik ve video satmaya baslar, amazon web services ile musteri hizmetini iyilestirmek adina website trafigi ve hava durumu hakkinda veri toplarken, 2013'te de once washington post'u satin alip (cash para, evet) cia ile aws icin anlasma yapiyor. herhalde o ara bir aydinlanma gelmis olmali: "eveeet, veri ekonomisinde yasiyoruz". o aralar bulut bilisim ve makine ogrenmesi ile kullanicilarinin istediklerini kesfettigi prime uyelik de cikinca oradan aldi yurudu tabii. sonra da 2016'da iki defa cikarip sattigi hisseleriyle zengin cocuk oyunlarini oynamaya baslamistir herhalde, cunku sonrasinda aliskanlik yapip hisseleri satip satip kendi sirketlerine ve tanidik vakiflara yatiriyor, o vergi kacirma hikayesinin temelinde de bir omur bu sekilde davranmis olmasi yatiyor.

    - zengin oldugu cok cabuk belli olunca ve aws icin pentagon, cia demeksizin herkesten yeni sozlesmeler alinca 2018'de falan simsekleri iyiden iyiye uzerine cekti, tabii bizimki bos durur mu? "asgari ucret bir gecim hakkidir" diyerek butun buyuk sirketleri terste birakan abimiz, "story stock" olmanin da faydasiyla dunyanin en zengini olmayi, hem trump hukumetine davet edilse de girmemeyi, hem de en yagli kontratlari toplamayi basardi. peki basardi da noldu? herhalde karisi o hikayenin basindaki wall streete isyan eden kocasinin karaktersizlestiginden emin olmaya baslamis olacak ki, ayriliveriyorlar, "sevgilisi" addedilen kadininsa ucus ve film firketi var, tam da amazon prime studios kurulmus ve blue origins ile pr yapilmaya baslanmisken.. ulen sen yok musun sen keltos. al, en son numarasi da kocaman bir roketle* bosanma sonrasinda dunyanin tepesine cikmak.

  • alip almamakta kararsiz kalmisken, barometre ozelligini duyar duymaz almaya karar verdigim telefon. yanimizda barometreyle dolasmaktan gina gelmisti artik. cunku biz gittigimiz her yerde basinc olcen ruh hastalariyiz.

  • 10 yıl önce filan, mahallenin bakkalının genç oğlu, mahalledeki havalı bir kızdan platonik olarak hoşlanmaktadır. ve beleş gazoz için bakkal önünde duran bizlere dert yanmaya başlar.

    - olm ben o kıza artık hiç yüz vermiycem!
    - niye lan ne yaptı kız sana?
    - geçen gün zengin bi herif, arabasıyla eve bıraktı bunu!
    - yapma yaaa! ee?
    - öyle işte. ben de artık yüz vermiycem. ama dur bak! yarın bi gün gelir buraya, pastırmayı çok seviyo o.. pastırma var mı diyecek bana, yok diycem! görsün bakalım. el mi yaman bey mi yaman!

  • ahmet çakar: ben de serencebeyliyim gurur duyuyorum
    abdulkerim durmaz : serencebeyli misin hocam?
    a.ç: evet
    a.d: bravo hocam.