hesabın var mı? giriş yap

  • şu an pek kimse farkında değil ama sonuçları acı olacaktır. beyler bayanlar hayırlı olsun. sgk'lıysanız ( ki emekli yada değil muhtemelen öylesiniz ) yarından itibaren doktor size bir ilaç yazdığınızda ecazenede şu durumla karşılaşacaksınız:

    eczacı size yüzde 30 ile yüzde yüz arasında ekstra bir ilaç katkı payı çıkaracak. çünkü sgk size bir ilaç yazılmışsa o ilaca eşdeğer ( eşdeğer olayı elbette pek çok ilaçta yalan ) ilaçlar içinde en ucuzunu size sözde bedava vermeyi teklif edecek.

    fark ödemek istemiyorsanız o sözüm ona eşdeğer ilacı alacaksınız ( doktorunuzun size yazdığı ilacı değil ), ha illa ben doktorun bana yazdığı ilacı istiyorum derseniz o zaman pamuk eller cebe.

    akp'nin sağlık kazıkları ndan en yenisi ve irisi bu.

    varsa merak eden sgk'nın bu uygulamayla yıllık olarak tasarruf (!) etmeyi planladığı paranın büyüklüğünü ( elbette sgk'nın tasarruf ettiği para siz değerli arkadaşlara girecek olandır ) o paranın miktarı yaklaşık:

    450 ile 500 milyon lira. ( yazı ile dörtyüzelli ile beşyüz milyon ).

    hayırlı olsun.

  • "ankara'da olduğun sürece artık ankara'da ben de varım" cümlesinin apaçık bir tehdit olduğunu idrak edemeyenlerin beğenmediği rezalettir.

  • herkesin atlı karınca sahnesinde güldüğü reklam. bense daha dolabın içinde sakallı hakan ve saz arkadaşlarını görür görmez patladım. gevşek ağızlı mıyım ne?

  • ağabey sevgisini sonuna kadar işleyen dizi.

    --- s01e01 spoiler ---

    - nâzım, dünkü haberin yazısı hazır mı?
    - değil.
    - niye değil; n’apıyorsun sen?
    - ilham bekliyorum.
    - ne ilhamı nâzım! sen nâzım hikmet değilsin, gazetecisin oğlum sen. ne ilhamı bekliyorsun?
    - bi’ şiir yazmam lâzım yasemin hanım.
    - ne şiiri nâzım?
    - son yüzyılın en acıklı ayrılık şiiri.
    - yapma ya! kimden ayrıldın bakiyim bu kadar?
    - abimden.
    - ne?!
    - içim acıyor yasemin hanım.
    - belli oluyor da… şu ‘abimden ayrıldım’ meselesini anlat bakayım.
    - abim evleniyor yasemin hanım.
    - e, ne var bunda nâzım?
    - sizin hiç babanız evlendi mi yasemin hanım?

    --- s01e01 spoiler ---

  • benzeri basima geldigi icin hem uzuldugum hem de "ulan insan parasiz gider mi hadi kartin kaybolsa" diye yazara kizdigim olay. malezya'da calisiyorum, turk kredi kartlarina guvendim tayland'a gittim yalniz basima abimle bulusacagim hesapta o da istanbul'dan gelecek. kartlara guvendigim icin nakiti bol bol harciyorum. derken para biter gibi oldu dedim malezya hesabindan para cekeyim, bir taktim banka kartimi, atm hata veriyor, turk kredi kartlari, debit kartlari deniyorum onlar da hata veriyor. dedim siki tuttuk, gurbet ellerde berdus olacam ac kalacam, daga cikayim terorist mi olayim, yol kesip gasp mi edeyim, cocuk kacirip fidye mi isteyim yoksa sezonluk mango tarlalarinda mi calisayim hesabi yaparken, "abi karttan parayi cek ne kadar komisyom alirsan al yeter ki para ver" teklifini yaptim doviz burolarina lakin yavsaklar yanasmiyor yanasanlarda da calismiyor. akabinde malezya bankasini aradim megersem adamlar yurt disina acmiyormus, acarsa da belli sureligine aciyormus. dedim abi bi yardim et geberiyorum, adamlar acti sonra soktum karti para seslerini duydum yok boyle rahatlama bol bol cektim. diyecegim o ki, yalniz basiniza seyahat ediyorsan mutlaka paran olacak cepte, ister coraba sok ister gotune sok ama para olacak arkadas . cash on the table.

  • metropolde yaşamayan ( metroyla ilk defa tanışmış insanları es geçiyorum) insanların yaptıkları hariç, beyinsizliktir. ulan üstünde 1000 liralık takım elbise olan plaza çocuğu yapmasın bari.

    edit: annelerinin suçsuz olduğuna kanaat getirdim

  • arazide kaybedildiğinde daha bir zevkli hale gelen olay. 2008 yılındaki güneş operasyonuna katılan bir arkadaşım anlattı. elemanın biri kuzey ırak'ta bir tepede silahı kaybediyor. üstüne de kar yağıyor. silah falan yok ortalıkta. bölükçe arıyorlar ama yok. en son mayın dedektörüyle arayınca buluyorlar. temiz dayağını da yemiş eleman tabi.

  • bence daha fazla vakit kaybetmeden bilim sanayi ve teknoloji bakanı fikri ışık'tan yardım istenmelidir.

    bu karmaşık durumu çözse çözse o çözer. ben kendisinin hislerine güveniyorum.

  • sebebi komünizm değil, ovacık belediye başkanının muhteşem bir insan olmasıdır. dinden, ideolojiden, ırktan önce insan olmanın önemini göstermektedir.

  • şu hayatta kimseye çirkin diyecek kadar kötü olmayın amk, kendi halinde takılan bir kadın. kime ne zararı var da bu kadar kin ve nefret topluyor, ayıp.

  • bir de ultra poeticus cemil güzey'in perili köşk'ü var (bkz. felsefelogos, s.6, "ekoloji felsefesi ve etiği", 1999/1, sf.149-156). üstad filozofları birbirine düşüren bir diyalog yazmış, adına da perili köşk demiş. birazını paylaşayım felsefelogosçuların gönlü olsun.

    ...
    aristoteles: (kendi kendine konuşmaktadır) ustayı çelişmezlik ilkesine karşı günah işlemiş olmakla suçlamam hataydı galiba.

    nietzsche: ettin elbette, orta yolun cici çocuğu! sezgili tasarım iki şeyi içinde toplar: bir yandan bütün deneylerimizde çevremizi saran, durmadan değişen evreni, bir de bu evren üzerinde elde edilebilecek her deneyi mümkün kılan koşulları, yani zaman ile mekânı. çünkü 2 ile m, belirli içerikleri olmadan da, her türlü deneyden bağımsız olarak, salt sezişle kavranabilir, yani görülebilir. herakleitos, böylece zamanı her türlü deneyden kurtulmuş olarak ele almakla, sezgili tasarım alanının içine giren her şeyin en yüksek ölçüde monogramını elinde tutmuş oluyor. bunu daha ikinci perdede vurgulamıştım.

    ömer hayyam: (birdenbire ortaya çıkar)
    daha nice büyük göreceksin kendini?
    hep varlık yokluk mu düşündürecek seni?
    şarap için şarap; bu ölüm yolculuğunda
    bulamazsın sarhoş uykulardan iyisini.

    levinas: (uyku mahmuru konuşur) tamamen rasyonal olan bir varlık ne konuşabilir ki tamamen rasyonal olan bir diğer varlıkla? felsefenin en iyi yanı sınıfta kalması... anlamı bütünselleştirememesi ise çok daha iyi... çünkü bu durumda aşkınlığın indirgenemez başkalığına açık kalıyor...

    kant: dünya metafiziksiz olmaz... hele ki düşünen insan...

    heidegger: insan varoldukça bir tür felsefe etkinliği olacaktır elbette. aksi takdirde "hiç hiçler"... hiç şakası yok bu işin. ne binbir tane çeşitli türden felsefe kitabı okuyarak ne de evrenin bulmacalarını çözeceğim diye kendinize işkence ederek ulaşabilirsiniz felsefeye... felsefe her insan varoluşunda saklı olarak vardır ve dışardan ayrıca eklenmesine gerek yoktur. vazgeç ludo; uğraşma. şişeyi, sineğiyle birlikte savur ummana.

    wittgenstein: ama ben bizden söz etmiyorum ki. yeni dünya yasasının birinci maddesinde bu kadar ısrar etmemin nedeni, metafizik örgüsü tamamlanmış olan bir insan türünün mümkün olmasından. zekâmızı lanetlemiş olan dilin felsefe tarafından yenilgiye uğratılmış olduğu bir dünya gerek bize. burada insanı bir hayvanmış gibi düşünmek gerekiyor; içgüdüleri olan ama akıl yürütme yetisi olmayan ilksel bir canlı türü. bu durumda ilksel bir iletişim aracı olarak yeterince iyi olan bir mantıktan bir savunma bekleyemeyiz. dil bir tür akıl yürütmeden kaynaklanmaz.

    sokrates: bu nasıl dünya wittgenstein? bu ne biçim bir insan?

    marx: üretim ilişkilerinden ne haber?

    wittgenstein: hay sana da, üretim ilişkilerine de... üretim araçlarının mülkiyeti üretici güçlere ait olacak; tamam mı? rahatlamışsındır umarım.

    nietzsche: insanın en son, nihai hakikati ne ki? yalnızca yalanlanamayan, çürütülemeyen hataları değil mi? "insanlık" dediklerinde, bunu insanı doğadan ayıran ve ayırt eden temel bir özellik olarak görüyorlar. aslında böyle bir ayrımdan söz edilemez: doğal nitelikler ve yalnızca insana ait olduğu söylenen nitelikler bir arada yeşerirler. en yüksek ve en soylu donanımıyla insan, tamamıyla doğadır ve onun hiç mi hiç tekin olmayan ikili karakterine sahiptir. onun en tüyler ürpertici ve insanlıkdışı olduğu ileri sürülen bazı yetileri belki de tüm insanlığın boy atacağı verimli toprakların ta kendisidir. size üst-insanı öğretiyorum. insanın üstesinden gelinmelidir.

    keloğlan: nietzsche abi, iyi dersin güzel dersin de, bir bak hele neydik ne olduk... yani şimdi pattadanak atacak mıyız dünyaya senin "üstin san"larını? ne diyecekler? osss... "hay! toranaga sama"mı diyecekler? yahu, karınca mı bunlar? hiç mi sormayacaklar "burası neresi?", "ben kimim?", "nereden geldim?" diye? ömürsün vallahi...

    nietzsche: vay keloğlan, sen de buradasın demek! dememiş miydim size insanlığın gelişimi diye bir şey olmadığını? üst-insan çağlara yayılmıştır aslında...

    darwin: soru önemliydi, neden yanıtlamadın? görevlendireceğimiz tür hiç mi evrim geçilmeyecek? ya diğer canlılar? doğal ayıklanma diye bir şey olmayacak mı?

    wittgenstein: yok arkadaş, ben pes ediyorum artık!

    nietzsche: bak güzel kardeşim, geçişli form bir yanılsamadır yalnızca... her türün kendi sınırları vardır: bunun ötesinde evrim diye bir şey yoktur; kafana sok bunu! genel görüşüm şudur: -birinci önerme. tür olarak insan ilerlememektedir. yüksek türlere ulaşılmıştır, ama kalıcı değildirler. türün düzeyi yükseltilememiştir. ikinci önerme: tür olarak insan hiçbir diğer hayvanla kıyaslanabilecek bir gelişme göstermez. hayvan ve bitki dünyası aşağıdan yukarıya doğru evrimleşmez; hepsi aynı zamanda birbirlerine karşı ve diğerlerini ezerek, tam bir keşmekeş içinde mevcutturlar. daha zengin ve karmaşık formlar -"yüksek tür" deyimiyle anlatılmak istenen de budur zaten- daha kolay yok olurlar: yalnızca en alttakiler gözle görülür bir yok edilemezliğe sahiptirler. ilk öbektekiler ender olarak ortaya çıkarlar ve üstünlüklerini güçlükle korurlar; diğerleriyse uzlaşımcı bir verimlilik tarafından kayırdırlar.
    insanlar arasında da durum pek farklı değildir: yüksek türler, evrimin şanslı darbeleri, kolayca yok olurlar. her tür yozlaşmaya açıktırlar... beni ilgilendiren "şanslı kazalar"dır, sokrates veya caesar, leonardo veya goethe: onların sahip oldukları "güç" kendilerine "yaşayakalma mücadelesi"nde hiçbir avantaj sağlamaz. temel güdü, yaşamı korumak değil, güç istemidir.

    rousseau: dinleyin arkadaşlar! söz sırası bende şimdi. iyi kulak verin bana ki, güzelim dünyamızı nasıl yok etmiş olduğumuzu anlayın. doğa durumundan çıkmamız en büyük hataydı. ahlakın temel ilkesi, insanların doğal olarak iyi olduğudur, adalet ve düzen yanlışıdırlar. insan yüreği her tür sapıklığa kapalıdır ve...

    koro: sen önce hobbes'la arandaki sorunu hallet...

    nietzsche: (hüzünlü bir ifadeyle) işte yığınların maymunu sahnede yine. en vahşi en yok edici özelliklerin ateşleyicisi...

    rousseau: dinleyin! sivil toplumun gerçek kurucusu, bir toprak parçasını çevirip "burası benimdir" diyen ilk kişidir. diğerleriyse ebleh ebleh bakarlar ve geçip giderler. o sırada birisi çıkıp da bağırsaydı keşke: "dinlemeyin bu sahtekârı! dünyanın meyvalarının herkese ve dünyanın kendisinin kimseye ait olduğunu unutursanız kaybolup gidersiniz". ne çok suç, savaş, cinayet ve ne çok sefalet ve korku önlenebilirdi.

    nietzsche: doğaya dönüş kaçınılmaz olarak mobokrasiyle sonlanır!
    ...