hesabın var mı? giriş yap

  • saçma sapan karşılaştırma.. mesela rus kızları mı, türk kızları mı diye sorsalar; ben, düşünmeden türk kızları derim.. çünkü düşünsem, rus kızları derim.

  • bugün bir arkadaşla konuşurken 24 yaşında evli olan birini biraz garipsedik. gel gelelim bu yaş eskiden evlilik için erken bir yaş gibi gelmiyordu insanlara. artık insanlar, en azından eğitimli insanlar önce evlenip sonra düzen kurma fikrinde değiller gibi. önce düzen kurup sonra evlenmek istiyorlar. zaten tek başına da rahatlıkla ayakta durabilen, düzenini kurabilen birisi evlilik fikrine çok da büyük arzu duymuyor.

    günümüz toplum yapısında, avrupa'nın pek çok yerinde de bu hala böyle, evli olmadan sahip olunması zor olan şey çocuk. halkın büyük bölümünün çiftçilik yaptığı dönemde çocuk aileye katılacak yeni iş gücü demekti ve bu yüzden erken evlenip çok çocuk sahibi olmak önemliydi. şimdi maaşlı çalışan insan kimin için iş gücü sağlayacak? bu bakımdan çocuk sahibi olmak da eskisi kadar arzulanan bir şey değil.

    bunlar göz önüne alındığında evlenmek isteyen insan havuzunda ciddi bir daralma var. havuz dar olduğu için istenen insanı bulmak daha zor olduğu gibi insanlar artık kendi kıymetlerini daha fazla biliyorlar ve daha seçiciler. bu da uygun bir insan bulmayı zorlaştırıyor.

    şu ana kadar saydıklarım genel durum. bunun yanında kişilerin tuhaf davranışları da var. her insan doğal olarak evleneceği insanın kendisine değer vermesini ister. fakat bazı kişiler buna tek taraflı bakıyor ve kendisine değer verene aynı değeri vermiyor, sonrasında karşısındaki insan kendisiyle evlenmek istemediğinde suçlu o oluyor. tüm iyi niteliklerin bir insanda toplanması imkansız. örneğin maddi durumu iyi olan bir insanın babadan zengin değilse hareketli bir hayatı olması zor. çünkü muhtemelen buna vakit bırakmayan bir işte çalışıyordur. fakat bir bakıyorsun evlenmek isteyen kişi istiyor ki hem evleneceği insanın maddi durumu iyi olsun hem de onunla maceradan maceraya koşsun. çelişen istekler olunca doğal olarak karşılanması da o oranda zor oluyor.

  • yıl olmuş 2015, halen osmanlıcılık hayaliyle ve arap hayranlığı ile yaşamaktan kat kat iyi olan eylem.

    edit: yılın 2015 olmasından hareketle ya ortada köy diye bir şey kalmadığını sanmış ya da kendince köy enstitülerinin 2015 yılı itibariyle işlevsiz kalacağını düşünerek birilerine çamur atmayı isteyen garip tiplerin olduğunu görmüş olduk. kafa sorgularken kendi kafasından bihaber olmak böyle bir şey olsa gerek.

  • “bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile; ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması bu işte. bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile.” demiştir düşüş'te.

  • merhaba ben salak oldugu icin hala size laf anlatmaya cali$an kadin.

    hataniz anne vs. embriyo ikiliginde oyunuzu ne idugu belirsiz bir embriyodan kullanmanizdan geliyor. henuz findik boyutuna gelememi$ bir dollenmi$ yumurtayi, bir bireyin hayatindan onemli saymanizdan bahsediyorum.

    "can almayi istemek" filan diye romantize ettiginiz $ey regl sirasinda atilan, kadinsaniz pedinizde filan goreceginiz parcalarla ayni boyutta bir pihti. siz hayatinizda regl olmami$, kanamami$, rahminden atilan yumurtayi gormemi$ bireyler olarak kalkip "o bi can taam mi" diye bagiradurun, kadin bedeni zaten surekli bir devinim icinde. yumurtasi dollendiginde de istemiyorsa o dollenmi$ yumurtayi yok etme hakkina sahip. bu kar$ila$tiginiz agresif tavrin sebebi de sizin "e bi kere kalmi$in hamile, dogur gitsin" yav$akligindaki tutumunuz. kimse (dogurduktan sonra evlatlik verse bile!!!) o istemedigi hamileligi dokuz ay ya$amak zorunda de-gil.

    size gore findik boyutundaki embriyo > kadinin butun hayati.
    i$te tam da bu yuzden gerizekalisiniz.

  • "ince bir insan olmak benim için çok önemliydi fakat artık takatim kalmadı, başa çıkmakta zayıf kalmışım ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum...o konudaki ışığı kaybettim açıkçası." kısmıyla beni benden almış duvara çarpmıştır. umarım rahat uyur.

  • sene 1998 ali sami yen'de galatasaray - trabzonspor maçı.. trabzonspor bize 5 tane çaktı, haliyle isyan eden galatasaray taraftarlarının arasında 5-6 saniye kadar, özellikle beni çekmiş cine 5. buraya kadar her şey güzeldi ancak şöyle bir sorun vardı; ağzımda sigara ile isyan eden ben, ilk kez canlı yayında babasına sigara içerken yakalanan mal olarak tarihe geçmiştim.