hesabın var mı? giriş yap

  • şekeri tartışmayı bırakmış olmamız lazımdı. diğer gıdalardan alınan doğal şeker vücudun şeker ihtiyacını karşılıyor.(süt şekeri, meyve şekeri)

    ama yağlar zararlıymış gibi genellemelerle beynimizi kurutmayalım, barsakları çürütmeyelim. hayvansal yağlar ve zeytinyağı beslenmede mutlaka olması gereken şeyler.

    bu kadar ekmek vurgusu da tuhaf olmaya başladı, hiç yemeyin dendikçe insanlar ekmeğe saldırıyor. ince dilim tam buğday ekmeği 1-2 dilim en fazla öğün için.
    makine yağlarıyla yapılmış cipsleri yemiyoruz tabiki, vücudunuza sorun neye ihtiyacınız olduğunu. mevzu kilo meselesi de değil iç organları bilinçli çalıştırmak, sağlıklı yaşamak.

  • yolda trafik kontrolü varsa, karşıdan gelen araca sellektör yapılarak durumdan haberdar edilir.

  • kriz mriz değildir. kriz olması için, türk bayrağı olmadığı için bizim bakanın "kardeşim benim bayrağım burada olmayacaksa ben burada oturmam" demesi gerekirdi.

    ne krizi? paşa paşa oturup poz vermiş.

  • iki travesti aralarında konuşuyorlarmış:

    - ya sabahtan beri kıçım acıyor.
    - ne o kız gece çok mu sert geçti.
    - ay yok ayol. bi baksana şuna bir şey mi var?
    - e hiçbir şey yok ayol burda.
    - parmağınla yoklasana içerileri iyice bi bak bakiyim.
    - burda da yok bi şey.
    - elini sok iyice bak çok fena ağrıyor.
    - ayol burada da yok bir şey.
    - kolunu iyice sok. ayy çok ağrıyor.
    - burada da bir şey yo.. aa dur bi dakika bir şey var burda.
    - hah o işte çok ağrıyor. tut çıkar bakayım neymiş.
    - aaa saat. cillop gibi bir kol saati çıktı.
    - iy-ki dooğğ-duuun okk-şaaann...

  • eve kola alındığında, kardeşinle eşit bardaklarda eşit miktarda içmeye kasmayı bıraktığın andır.

  • bütün amerikan filmi klişelerini gördüğümüz klip.
    cheerleaderlar, nerdler, jessicalar, jasonlar, yakışıklı oyun kurucular, kimya laboratuarları, geyik hocalar, bando takımları, okula camaro ile gelmeler.

    hani filmdi lan bunlar. bizim dizilerde de tüm ülke yalıda yaşıyor, onlarda öyle gösteriyorlar ama gerçekte öyle değil diye düşünüp üzülmüyorduk, öyleymiş. can sıktı

    şimdi bunlar kocaman bahçeli, şişe süt ve gazete dağıtılan müstakil evlerde yaşayıp sabah kahvaltısında mısır gevreği de yiyorlardır allah bilir.

  • son 3 senedir paylaştığım verileri 2023 sonuçları ile güncelleyeyim:
    2020: türkiye'nin internet hızında 117. olması
    2021: türkiye'nin internet hızında 124.lüğe gerilemesi
    2022: türkiye'nin 2022'de internet hızında 119. olması
    2023: bir ileri bir geri gidişimiz bu yıl da sürmüş ve 8 sıra kaybetmişiz.

    cable.co.uk'in her yıl düzenli olarak yayınladığı çalışma bu yıl, 220 ülkede, 300 milyon (300.794.011) farklı ip'den yapılan, 1.29 milyar (1.291.102.926) hız testi değerlendirerek oluşturmuş.

    2022'de olduğu gibi 2023'de de 220 ülkeden veriler alınmış. 2022'deki yükselişimizde 224 yerine 220 ülke verileri kullanılması da etkiliyken, bu sene ülke sayısında bir fark bulunmuyor. bu nedenle net olarak geçen yıla göre 8 sıra kaybettiğimizi söyleyebiliriz.

    global internet hızı ortalaması, 2017 yılında 7,40 mbps, 2018 yılında 9,10mbps, 2019 yılında 11,03 mbps, 2020 yılında 24,83 mbps, 2021 yılında 29,79 mbps, 2022 yılında 34,79 mbps olurken, bu sene %31 artışla 45,60 mbps'ye ulaşmış. türkiye'nin 2023 yılında 16 mbps olan ortalama internet hızı ise %55 artışla 24,84 mbps'ye yükselmiş.

    en hızlı 5 ülkedeki ortalama internet hızı, en yavaş ortalamaya sahip 5 ülkeye göre 107 kat daha yüksek çıkmış. 2021'de bu ortalama 202 kat, 2022'de ise 229 kat yüksekti. son 5 ülkede, kağıt üzerinde ciddi hız artışı görülmüş olsa da bu 5 ülkenin ortalama internet hızının 2.20 mbps olduğunu da belirtelim.

    listedeki ilk 10 ülke:

    1) jersey: 264,52 mbps
    2) lihtenştayn: 246,76 mbps
    3) makau: 231,40 mbps
    4) izlanda: 229,35 mbps
    5) cebelitarık: 206,27 mbps
    6) andorra: 190,40 mbps
    7) lüksemburg: 162,21 mbps
    8) tayvan: 153,51 mbps
    9) fransa: 152,45 mbps
    10) hollanda: 142,49 mbps

    türkiye ve alt ve üstünde bulunan 5'er ülke:

    122) bonaire: 26,27 mbps
    123) guam: 25,75 mbps
    124) hırvatistan: 25,72 mbps
    125) arnavutluk: 25,36 mbps
    126) nikaragua: 25,28 mbps
    *127) türkiye: 24,84 mbps
    128) el salvador: 23,56 mbps
    129) guatemala: 23,26 mbps
    130) amerikan samoası: 22,01 mbps
    131) özbekistan: 21,67 mbps
    132) sri lanka: 21,23 mbps

    listedeki son 10 ülke:

    211) burundi: 3,70 mbps
    212) etiyopya: 3,54 mbps
    213) kamerun: 3,16 mbps
    214) tacikistan: 2,98 mbps
    215) wallis ve futuna: 2,72 mbps
    216) ekvator ginesi: 2,70 mbps
    217) doğu timor: 2,50 mbps
    218) suriye: 2,30 mbps
    219) yemen: 1,79 mbps
    220) afganistan: 1,71 mbps

    kaynak: cable.co.uk

    her yıl olduğu gibi bu yıl da boş geçmeyeyim: bu sonuçta, türk telekom ile beraber peşkeş çekilen ana iletişim kablolarının da etkisi mevcuttur. olması gereken bunların ve mevcut şehir içerisindeki altyapı ağının devlet kontrolünde bırakılması, geliştirilmesi ve firmalardan lisans ücreti alınarak rekabet ortamı yaratılmasıydı... türkiye'yi internete bağlayan sualtı iletişim kabloları

  • ne zaman düşünsem tüylerim diken diken..

    geçen hafta dolan otuz beş yıldan beri otuz beş kuruşla ev geçindiriyorlar. üç çocuk büyütmüşler, okutup adam etmişler. üç çocuklarına da aynı sevgi ile bakmışlar hep, gözlerinde hala o sevgi. hani olmaz da, göstermek istemeseler bile ele verecekler kendilerini, naif bir sevgi sızıyor gözlerinden. işe gitmek için evden çıkarken, arkamdan usulca aralanan perdenin arkasındaki annemin gözünde görüyorum, her sabah.

    nasıl başladığı değil nasıl yaşandığı önemli; onca yıl nasıl büyüdüğü, bizi büyüttüğü. onlar dolu dolu da yaşamışlar, damdan düşer gibi de. tepeden tırnağa sevdalılar, sevda nedir biliyorlar çünkü.

    çünkü yaşamışlar, yaşıyorlar bu hayatı. tüpsüz kalmışlar, vesikayla ekmek almışlar, kuru üzümle çay içmişler herkes gibi. kaç ihtilal kaç kriz görmüşler. ve hala, sabahın yedisinden gecenin körüne kadar haberlerde gördükleri "dünyaya" üzülüyorlar. yirmi dokuz yıldır onları sabır ve umut ederken gördükçe tüylerim diken diken oluyor benim.

    keyif almasını da bilmişler. uğrak lokantası’nda kızarmış yarım piliç ve haydari ile içmişler rakıyı, tam cam kenarındaki masada hem de. bizim gibi rakının yanına pırasa getiren, fasıl diye taverna müziği çalan, damsız girilemeyen yerlere, olmadığı gibi görünen insanların arasındaki masada birkaç arkadaş mahkum kalmamışlar. en son ne zaman sinemaya gitmişler hatırlamıyorlar, dilleri dönmüyor hatırlayınca da zaten filmin adını. o akşam televizyonda ne varsa, bir bardak da çay yanına, en seyredilir eser oluyor o akşam.

    bu sevgiyi anlamak istiyorsanız, görmeniz lazım. birbirine güzel söz söylemez, çarçur etmezler iltifatlarını. sevgilim, bir tanem bunlar sahte laflar, yer yok onların lugatında. her gün milyonlarcası gırla giden gerçek sevgi sözleriniz gerçek kıymetini biliyorlar.

    yıllarca işten gelirken kesik ankara soğuğunda yüzü kızaran emekli memur babam gibi yüzüm, aşk hakkında düşünürken, utancımdan. hayat bana daha ne öğretebilir? onlarla karşılaştırınca, hokkabazın ağzındaki yalancı alev gibi yabancıyım aşka. oysa onlar, birbirlerine sarılıp kenetlenmişler. ve kalbime bıçak sokar gibi kirpikleri bana, bize doğru dönmüş soruyorlar:

    "ya siz?"

  • depremden sonra malatya'dan çıkmaya karar verdik. ya mersin'e, ya da konya'ya gidebilirdik çünkü tanıdıklarımız oradaydı.ama hem kayseri hem gaziantep yolu kapalıydı. hayatımda hiç gelmediğim sivas'ın yolu açıktı sadece. başka alternatif yok diye de saat 14:00 gibi yola çıktık ve buraya gelmeye karar verdik.

    kangal'a kadar tüm benzin istasyonları kapalıydı. kangal'da bir dinlenme tesisinde yemek yiyelim dedik. suyumuz da hiç yoktu. nerdeyse 1 koli su aldık , yemek yedik.
    bize ekstra ekmek verdiler yolda lazım olur diye .ben bir tane de sigara aldım . adam 1000 tl dese okeyim yani. adam bana hocam 100 tl ver yeter dedi. ilk başta şaka sandım. neler yediğimizi içtiğimizi söyledim suları gösterdim. abi siz depremden kaçıyorsunuz para bile almamam lazım dedi. valla sarılıp ağlayacaktım.

    yollar tipi ve kar nedeniyle kapalı olduğu için de iki gündür de ismini vermek istemediğim lüks bir otelde nerdeyse klasmanına göre bedava denilecek fiyata kalıyoruz ailemle.
    tüm ekstraları da ikram yaptılar bize.
    haberlerde dinlenme tesislerinin ve bazı fırsatçılarım yaptıklarını görünce halimize şükrediyorum. gerçekten de yiğidin harman olduğu yermiş sivas. bu yaşadığım travmayı atlatmama çok yardımcı oldunuz halk olarak . buraya ayrıca tekrar geleceğim…

    edit: entry debe'ye girmiş farketmedim bile. bu günlerde kimin yanımızda olup kimin olmadığını bilinsin diye edit yapıyorum. entry ilk halinde reklam vs olmasın diye bundan bahsetmemiştim.

    kaldığım otel: ramada by wyndham sivas
    dinlenme tesisi konumu:petrol ofisi

  • hem şahsen yardımda bulunup hem de kendi hesaplarımdan paylaştığım bu kampanyayı yürüten kişi tarafından "sedet ibnesi" ünvanına layık görülmüşüm. gerekçe olarak da ekşi sözlük'ün kampanyayı olan biten'de duyurmamış olması gösterilmiş. bunun niye öyle olmadığının izahati yüzyıllardır sözlükte mevcut (bkz: ekşi sözlük yardım kampanyaları/@ssg).

    hani kampanyayı kösteklemeye çalışmış olsam, sansürlemiş, kampanyayı yürütenleri görevden alıp, bir gecede sözlük kurallarını kampanyayı dışlayacak şekilde değiştirmiş olsam, yandaşlarıma "faili meçhulleri özledik" diye demeçler verdirsem, yazarlara kefen giydirip yürütsem anlayacağım da, bu haliyle haksızlık bence.

    imza: sedet