hesabın var mı? giriş yap

  • bir arkadaşın yolu açmasıyla başlayıp, yirmi arkadaşın iki sene içinde sıraya dizilmiş gibi evlenmesi durumudur.

    sorsan toplu olunca organizasyon indirimi mi var, dünyanın düzeni mi değişti, hepiniz mi hamilesiniz ulan diye; yok. sizin payınıza düşse düşse daha fazla "ee seninki ne zaman?" diyen teyze, kına çerezi, düğün pastası düşer. tabi bi de sorgulama; "benim neyim eksiiğk?!"

    (bkz: tehlikenin farkında mısınız)

  • zebani bile memleketimize gelince ekonomik zorluklardan ek iş yapmak zorunda kalmış.düşünün ekonomi ne halde.güzel makara yapmış gençler.

  • ya depresyon içinde bulunduğumuz hayata dair belli bir farkındalık seviyesinde gösterilebilecek en gerçekçi yaklaşım ve en normal tepkiyse ama toplumda üretim gücünün düşmesine yol açtığından küresel düzeyde hastalık olarak değerlendiriliyorsa? belki de aslında neşeli ve hayatı sever halimiz bir kafa güzelliğinden ibarettir. belki depresyon hakikattir. (bkz: conspiracy keanu)

    sonuçta aslında hayatının çoğunluğu işçi arılar gibi küresel bir ekonomik çarkı çevirmek için çalışmaktan ibaret olan bireylerin hayatından mutlu olmak için nasıl bir gerekçesi olabilir? sabah akşam bal taşıyan, hiçbir zaman kraliçe arıyla çiftleşemeyecek ya da kendi kovanına veya çocuklarına sahip olamayacak olan erkek arının hummalı bir şekilde polen ararken "ne kadar güzel bir gün" demesi nasıl mümkün olabilir?

    işçi arı o farkındalık seviyesine ulaştığında mutsuz olmasından daha doğal bir sonuç olabilir mi? o arının yatağından çıkıp terliklerini giyip sabah 7'de yeniden mesaiye koyulmasının "doğru olan" olduğuna onu kim ikna edebilir? hayatının anlamsızlığına bu kadar vakıf olmuşken "gel bizle takıl biraz sosyalleş unutacaksın"ın, "biraz nektar iç iyi gelir"in bu farkındalığa bir örtü değil de çözüm olduğuna kim kefil olabilir?

    bu açıdan baktığımızda gerçek hastalığın ve gerçek depresyonun bizde değil de etrafımıza örülü bu yaşamsal düzende olduğunu söyleyebiliriz. eğer borçlanma ekonomisi, gelir uçurumu, modern toplumsal yapı bizim genlerimize kodlanmış unsurlar değilse o zaman onlara karşı metabolizmanın gösterdiği tepkileri "doğal değil", "rahatsızlık", "hastalık" diye nitelendirmek de doğru olmamalı. ama sisteme steteskopu dayayıp "hmm" deyip "sizin insan hayatına olan toleransınız düşmüş" diyen sistem doktorlarımız olmadığından ceremesini biz insanlar çekiyoruz anastasya.

  • benim gibi sizde küçük bir yaramaza sahipseniz hemen yanaşın sizinle paylaşacağım bir bilgi var. bu şirin yaramazlar yorulduklarında veya uykuya dalama çalıştıklarında çoğu zaman bize kök söktürüyorlar ve bizde ne olduğunu tam anlamıyoruz.

    peki çocuklar yorgun olduklarında neden yaramazlık yaparlar?
    yorgunluk hepimizde gözlenen hissiyattır, kabaca anlatacak olursak bunun nedeni aslında enerji dengemizde ki negatif eğime olan bir durum bizi bu hissiyata sokar ve fiziksel, zihinsel veya duygusal anlamda bir güç eksikliği hissederiz .

    aslında yorgunluğun davranışlarımız üzerinde tuhaf etkileri vardır ve bu da öz denetimimizi sağlamada daha büyük zorluklarla sonuçlanır. biz daha yaşlı insanlar da bu durumu adapta olurken çocuklar bu duruma pek adapte olamıyorlar diyebiliriz.

    işin sırrı aslında tam anlamıyla beyinde gizli diyebiliriz. çünkü beynimiz biz dinlenme halindeyken ürettiğimiz enerjinin % 20 kadarını kullanmaktadır. işte davranışsal kontrol merkezi, özellikle prefrontal korteks adı verilen bir alan tarafından gerçekleştirilir.

    prefrontal korteks, yürütücü işlevler adı altında gruplanan karmaşık bilişsel görevleri yönetmekten sorumludur. düşünceleri uçan uçaklara benzetecek olursak, prefrontal korteks'te havaalanı kontrol kuleleri gibi çalışırlar ve tüm hava trafiğini esnek ve statik olmayan bir şekilde sorunsuz bir şekilde akıtırlar, böylece ortaya çıkabilecek herhangi bir duruma uyum sağlayabiliriz.

    ayrıca bu bölge sayesinde planlama, muhakemeye dayalı kararlar verme ve duygusal durumumuzu rasyonelleştirme ve yönetme gibi becerileri de içinde bulundurur.

    şimdi bu kadar şey söyledikten sonra bu davranışların yorgunlukla ne alakası var diyeceksiniz. yukarıda da söylediğim gibi beynimiz aldığımız enerjinin %20 ile 30 kadarını tüketir ve kendisine tam anlamıyla bir obur diyebiliriz.

    işte yorulduğumuzda oluşan bu yakıt azlığı yüzünden prefrontal kortek istediği kadar enerji almayınca çığırından çıkıyor diyebiliriz*. sonuç olarak düşünmeyi, planlamayı, karar vermeyi, duyguları yönetmeyi ve bilgiyi saklamayı ve işlemeyi daha zor hale getiriyor. bu aynı zamanda düşüncelerimizi daha az esnek ve daha katı hale getiriyor ve özelikle çocuklarda ve kendi davranışlarımızda kontrol etme yeteneğimizi kaybediyoruz.

    işte bir anda şirin ufaklıklar bir bakmışsınız mr. hyde oluveriyor ve sonrasında açken sen sen değilsin sözü daha bir anlamlı hale geliyor değil mi.
    kaynak

  • okulda en ön sıraya oturmakla, telefonuna müzik indirmekle, spor yapmamakla kıroluk arasında ilişkiyi hala çözebilmiş değilim. arka sıralarda dersi dinleyemiyordur, ilgisi dağılıyordur? boyu kısadır ya da gözleri bozuktur tahtayı göremiyordur? vakti yoktur spor yapamıyordur? veya belki yaşadığı muhitte rahatlıkla sporunu yapabileceği parklar, spor alanları yoktur ve parasızlıktan spor yapamıyordur? ipod'u yoktur müziklerini telefondan dinliyordur? tabi siz aşırı derecede mükemmel, entellektüel, sportif ve zenginsiniz ya kendi halindeki kızlar bile size göre kıro. hepiniz paşa torunusunuz ondan herkese burun kıvırıyorsunuz. ekşi'de ne tür ruh hastaları dolaşıyor belli değil.

  • emri altında milli istihbarat teşkilatı olmasına rağmen yaş kararı ile kendi eliyle genelkurmay başkanı yaptığı ve 2 yıl birlikte çalıştığı kişinin aslında terörist olduğunu anlamama durumudur. neyse ki bağımsız yargımız biraz geç de olsa devreye girmiş ve bunca yıl pkk'ya karşı savaşmış bu sinsi teröristi hapse tıkmıştır.

  • burak yilmaz has been playing in galatasaray for 3 years and doing great job in the team. he is the hero of the team. many times, he saved his team most of the games by scoring in impossible position. he is also one of the favourite team-mate of sneijder. sneijer says always " playing with burak is a great opportunity for me to improve my scoring skills. this guy has unlimited power, he is everywhere on the pitch during 90minutes.his ball control is unbelievable. " we, galatasaray fans, are so luckly to have a scorer like him. ıf he goes to uk, it will be a big lose for galatasaray.

    (bkz: beyler caktirmiyoruz)

  • arada bir bizim kahveye gelirdi. kendi halinde efendi bir insandı. nasıl böyle bir şey yaptı hala aklım almıyor.