hesabın var mı? giriş yap

  • remastered sürümünü oynayabilmek amacıyla ps4 satın almış bulunmaktayım.

    küçükken oynadığımız versiyonuyla neredeyse birebir aynı. sadece bazı yenilikler eklenmiş, 1 ve 2.oyunlara relicler eklenmesi çok iyi olmuş. 3.oyunda relic kavramını öğrendiğimde başlarda gıcık olsam da (sürekli 1-2 saniyeyle kaçırırdım.) sonradan ustalaştıkça hepsini goldlamıştım. tabii oyun o kadar kanser edici zorluk düzeyi vardı ki (3.oyun aralarında en kolayı olmasına rağmen) mutlaka istemsizce elim kayıta gidiyordu emulatorla oynadığım dönem. (ps1'de relicleri umursamazdım.)

    ama benim aralarında en sevdiğim ilk oyundu ve sanırım ilk oyun 3'leme arasından en zoru. ancak biraz kolaylaştırılmış gibi geldi n.sane trilogy'de. zaten aynı şekilde yapsalardı çoğu yeni oyuncu oynamazdı büyük ihtimalle. ancak bu hali bile yeni kolaya alışmış oyuncular için çok zor. kolaylaştırılan kısımlar arkadan kayanın geldiği bölümde kutuları da kayanın kırması. bilen bilir ps1 versiyonunda o bölümde elmas yapmak ne kadar zordu. hem kayadan kaçacaksın hem de önüne gelen kutuları kıracaksın. arkadan gelen kaya zaten oyun boyunca insanı strese sokan bir şey bir de kutuları kırmak bölümün zorluğunu 2 kat arttırıyordu.

    oyunun zorluğu gerçekten zor ancak yıllarca ps1'de o kadar saat oynadığım ve artık (her ne kadar ocak'tan beri oynamasam da) ustalaştığımı düşünüyorum. en son oynadığımda düz ilerliyordum artık oyunu ezbere biliyorum.

  • ingiltere basbakaninin kendi tarihine sahip cikmasidir. bbc'ye yaptigi aciklamada sunlari soylemis:

    "ama bunlar sanıyorum ecdadımızı televizyon ekranındaki the tudors’daki gibi zannediyorlar. biz öyle bir viii. henry bilmiyoruz. o henry’nin ömrü 30 yıl at üstünde seferlerde geçmiştir. ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimin huzurunda kınıyorum. bu konuda ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gereken kararı vermesini bekliyoruz. bu değerlerle oynayanlara milletçe gereken dersin hukuk içinde verilmesi gerekir.''

  • bana her sabah farklı sürprizler yaşatan karardır.
    bu sabah saat 7.10'da, köpeğini dışarıya çıkaran bir teyzenin kafa feneri taktığını gördüm. madenci değildi kendisi.
    ay sinirim bozuldu, sabah sabah.

  • laf yine dönüp siyasi çekişmelere gelecek ama;

    rte savunucusu bir mahluk tarafından yapılmış yorumdur.

  • bugün gördüğüm bir röportajında şöyle demiş:

    " - kitapta yer alan metinlerin ortak bir teması yok; adı gibi paramparça... ama ortak bir duygusu var, o da melankoli. neden?

    " + kitap olsun diye yazılmadıkları için parça parçalar. her parça kendini ayakta tutmaya çalışıyor. diğerlerine de destek olmaya çalışıyor biraz. ben tabii bunu bilerek yapmadım, az önce bahsettiğim şartlardan ötürü böyle oldu. ortak duyguya gelince onu tek sözcükle özetleyip melankoli diyebilir miyiz emin değilim. melankoli güzel bir sözcük, güzel bir tınısı var ama sözcüklere o kadar güvenmiyorum.

    " - siz melankolik misiniz?
    " + ben beşiktaşlıyım. "

  • memur mesaisi (taslak)

    8:30-10:00 kahvaltı ve dedikodu (geç gelinirse başlama saati değişebilir)
    10:00-10:30 gazete- internet
    10:30-11:00 günlük evraklarla ilgilenme
    11:00-11:30 mola
    11:30-12:00 öğle yemeği değerlendirmesi
    12:00-14:00 öğle yemeği (normal ara 12:30-13:30)
    14:00-15:00 ayşe hanımla ahmet beyi çekiştirme, duruma göre diziler de olabilir
    15:00-15:30 günlük evraklar
    15:30-16:00 kahve-fal
    16:00-17:00 akşam ne yemek yesek, çocukların okulu
    17:00 çıkış (mesai 17:30)

    hangi birini yasaklayacaksın dediğim durum. sorun sanki başka bir şey.

    mecburi edit: özel sektörde de durum faklı değil demişler. sanmıyorum aynı olsun büro çalışanları için belki biraz benziyordur.

    17:30 da biten mesai için 17:15 de servis kaldıran kurumlar gördüm ben. 8:45 de gittiğimde daha memurlar gelmedi diye içeri alınmadığım kurumlar, ki ben de aynı kurumun başka bir biriminde yöneticiydim.

    edit2: kendi mesaisini gönderen var. arkadaşlar size aşina değilim.

    edit3: bir şey işte @simgeselkedi

  • parayı vuran kişi "bunun muhattabi apple" demiş demet hanima. demet hanimda apple'a başvurduk ama geri dönüş yapmadılar, cevap yok diyor.

    kendisi tiktokcuyu, apple'ı, bankayı, çocuğu vs sucluyor ve hala gerçek suçluyu goremiyor. o çocuğun elinde 7 binlik kartın, o tablette tiktok'un, çocuğun elinde tabletin ne işi var diye kendine de sormayı akıl etse keşke.

    bir ihtimal daha var. o da şu: tiktokcu demet hanimla anlaşmış ve viral reklam çalışması yaptırmış.