hesabın var mı? giriş yap

  • videonun çekildiği yer çin, video tagleri "china, chinese, fish, chop". yani japonların bundan haberi bile yok muhtemelen.

    benim sorularım var:
    1. okuma zorluğu mu var?
    2. çin ve japonyayı aynı yer zannedecek kadar cahil misin?
    3. alakasız bir konu ile bir savaştaki katliamı karşılaştıracak kadar gerizekalı mısın?

  • sabah-akşam eşşek gibi çalışıp para kazanmayan, zar-zor geçinmeyen, kendi uydurduğu standartlara göre geçim mücadelesi falan vermeyen bir adamın, allah bilir klimalı ofisinde çayını yudumlarken gazetedeki köşesi için yazdığı cümle...

    "hayattan kaçıyorsunuz, profesör oluyorsunuz, devlet memuru olup, yan gelip yatıyorsunuz" diyen adam da sanırsın kankası haşmet ağayla beraber 25 seneden beri inşaatlarda amelelik yapıyor, ekmeğini taştan çıkarıyor...

    sömüren, resmen kan emen, 3 kuruş paraya sabah-akşam, cumartesi-pazar çalıştıran, kendini ve verdiği işi bi bok sanan fırsatçı işverenler suçlu değil de, akademik kariyer yaparak birilerinin tabiriyle devlete kapağı atmayı, kendini korumayı başaranlar mı suçlu oluyor?

    hayır bi de yüksek lisans yapanları "hayvan"a benzeten adamın, lisedeki lakabını bilmesek neyse...

  • ben bu şehirde single income ile istediğim özelliklerde ev satın alamayacağımı ve bir partnerim olmazsa ömür boyu kiracı olacağımı uzun zaman önce kabullenmiştim. zira ne sırf ev alabilmek için bu güzel şehri bırakıp florida'ya, texas'a ya da south carolina'ya taşınırım, ne de single family house yerine condo/attached'e razı olurum.

    *
    san diego'da ev satın almak her zamankinden daha zor. çünkü satın alacak ev az ama talep fazla. bu durumun birkaç nedeni var:

    1- diğer california şehirlerinde olduğu gibi san diego'da da yıllarca konut inşa edilmedi. çünkü konut inşa etmeyi zorlaştıran bürokratik yasalar vardı, building permit almak çok uzun sürüyordu ve maliyet çok yüksekti.
    san diego yıllar boyu epeyce göç aldı ama covid ile birlikte göç sayısında müthiş bir artış oldu. fakat ortada bu artışı karşılayacak sayıda ev yoktu. hem dünya genelinde artan ev fiyatları trendi hem de talep nedeniyle satışta olan/olmayan her evin değeri arttı. satışa çıkan evler değerinden daha fazla listelenmesine rağmen bidding wars yaşanıyor ve en yüksek teklifi veren evin sahibi oluyordu.

    2- covid dönemi ve sonrasında göç edenlerin bir kısmı da sf ve la'in zenginleri ve senior tech bro'ları oldu. onlar için san diego'daki konut fiyatları inanılmaz ucuzdu. zira geldikleri yerde $2m'a alamayacakları ev sd'de $1-1.5m idi. bunun farkına varan ev sahipleri ev fiyatlarını en tepeye çıkararak sd'de yaşayan orta sınıfın ev hayaline ket vurdu.

    3- buralar eskiden ('70-'80'ler) dutlukken en iyi evleri satın alanlar prop 13'in vergi avantajı nedeniyle asla taşınmadılar.
    bir kısmının geliri sd ortalamasının ($83k) altında olan bu insanlar şu an milyon dolarlık evlerde yaşıyor. içi bakımsız olan okyanus manzaralı/okyanusa yakın evlerin, o evlerin önündeki 20-30 yıllık eski arabaların nedeni de bu.

    4- stro yönetmeliği bugünlerde short term rental'a %1 sınırı getiriyor olsa da daha önce olmayan bu sınır ve eyalet dışı llc şirketlerin kiralamak amacı ile satın aldığı evler nedeniyle ev bulunamıyordu.

    başka bir açıdan bakıldığında san diego, la ve sf'den daha iyi yaşam kalitesi vaat etmesine rağmen ev fiyatları onlara göre daha düşük. yani aslında underpriced. fakat sd'deki maaşlar, la ve sf'e göre epey düşük. zaten sd'nin en büyük problemi de bu!
    ortalama gelir daha yüksek olsaydı ev fiyatları konusunda bu kadar çok şikayet edilmeyecekti zira sd pahalı olmayı hak eden bir şehir. bu denli talebin olması da bu hak edişinden zaten.

    daha çok tech şirketinin sd'ye taşınması/açılması ile, biotech sektörünün daha başarılı olması ile ev fiyatları daha da artacak ama ne yazık ki gelir aynı oranda artmayacak.

  • bu fotoğrafta asıl düşünülmesi gereken girdiği iki büyükşehir başkanlığı seçimini de kaybeden binali yıldırım'ın "akıllı şehirler ve belediyeler" kongresinde protokolde yeri olmadığı halde ikinci sırada bulunmasıdır.

    edit: iki farklı büyükşehirde toplam üç seçim.

  • kafası çalışmayan adamların yönettiği ülkede yaşamak harbiden zulüm ya. ne güzel hes uygulaması geliştirdin, bu uygulamaya bir sekme daha ekle o da yasak muafiyet barkodu olsun. polis amcalara gösterildiğinde çalışma saatleri, işyeri ve ev ikameti şakkadanak çıksın. ofis çalışanı ve ofis dışı çalışan diye de ayır ki ofis çalışanı iznim var diye alakasız yerlere gidip gezemesin.

    edit: imla

    edit2: polisin kendi telefonunda barkodu okutarak adresi görmesinin kişisel verilerin korunması kanununa aykırı olduğu yönünde geri dönüşler oldu. ben konunun uzmanı değilim ancak adresin de kapı numarası detayına kadar görünmesi gerekmiyor. büyük şehirlerde ilçe, küçük şehirlerde ise mahalle detayına kadar görüntülenebilir. kaldı ki toplum sağlığının tehdit altında olduğu durumda bu tarz istisnalar olabilir. zaten e-devletten alınan belgede kapı numarası detayına kadar yazıyor o belge polise gösteriliyor.

  • --- spoiler ---

    11pound ödüyorum aylık. 131 lira iyi bence.
    --- spoiler ---

    su tipler bitmiyor ya. sanki ingilterede turk parasi kazaniyor da 131 tl iyi diyor. o kadar sinirli bir algisi var ki adamin...

    ulan ben $15 dolar veriyorum amerikada. ama ben dolar kazaniyorum. 15 dolari ayda elime gecen paraya oranlarsam 0.0015 cikiyor.

    simdi bu hesaba gore turkiyede kimin eline net 87 bin tl geciyor ayda ve sen buna iyi para diyorsun ? ( 131/0.0015 = 87000)

  • istanbul'da kahvaltı servisi veren bir çok mekanda menüde köy kahvaltısı yazmış olmasına rağmen ürünlerin bir çoğu market malıdır.

    eski kaşar der ama bim'den alınan 3'lü peynirdir.
    köy yumurtası der ama muhtemelen o da bili bili
    verilen çay seylan

    gelen hesap gerçek köyün yarı ederi.

    şehir kahvaltısı yazamıyorlar tabi.

    debe editi: senin anıtkabirin olmayacak.. sen sadece öleceksin. yaşasın mustafa kemal atatürk ilke ve inkılapları!

  • oda hiç olmadıgı kadar kalabalıktır. misafirler için çay istenir:

    oda: 615'e 12 çay.
    çaycı: abla naptın yaa, mevlüt mü okutuyon?