hesabın var mı? giriş yap

  • kahramanmaraş abdülhamidhan camii'nin eski imamı ömer faruk hoca, depremzede çocukların yaşadığı travma biraz olsun hafifleyebilsin diye böyle bir şey düşünmüş. özlediğimiz, pek rastlamadığımız hareketler. kendisini tebrik ederim
    link

  • cok sacma bi durum olur, sayin gokcek siz cumhurbaskani tarafindan gorevden alinan birisiniz, neden ankara buyuksehir belediye baskani mansur yavas sizinle canli yayina ciksin, sifatiniz ne olacak ki?

  • murphy kanunları uyarınca, doğru insan tam da beklenmeyen anda çıkar aslında karşımıza.
    her kalabalık kutlamaya, üzerimize en kibar elbiseler, en içten gülücükler alıp gideriz.
    herkesin alnında ne yazar okumaya çalışırız, gel gör ki doğru insan, kafada takke, ayakta sabo terlik ve dizleri çıkmış bir eşofmanla bakkala indiğimizde düşen parayı yetiştirmek için arkamızdan koşan insandır.
    ya da otobüste cep telefonunu açık unuttuğumuz için tüm yolculardan azar işitirken, -ikarus otobüste ne abs' si- diyerek bizi kollayandır.

    doğru insanı ararken girilen şekil şemal, bizi onun için doğru olmaktan çıkarır aslında. en doğru en doğal olandır. bunu unutur, o bizi yüzlerce metreden seçsin diye şatafata boğarız kendimizi.yüksek sesle konuşuruz o ne kadar esprili olduğumuzu anlasın uzaklardan diye, pembe, morlara boğarız kendimizi elalem çok yakışıyor dedi diye, sosyal görünmek için bir merhabamız olan herkesi öperiz yol ortası rastlantılarında.

    bu sebeple bekleyiş kaybettirir aslında ha keza arayış da. çünkü gerçek, yağmuru seyrederken yalnızlığa ağlamaktır.
    doğru insan bu anı içten içe bilen ve bu anı silmek için emek verendir.
    oysa göremeyiz. çünkü yaptığımız şatafatın benzerini bekleriz ilk etapta.

    karizmatik bir merhaba bekleriz belki de o her bayram mesaj atanımızdır. 15 yıldır doğum günümüzü unutmayan ve sadece dost gördüğümüzdür.
    belki okulda sınav dönemi bize de fotokopi çektirendir.

    doğru insan biz teklif etmeden ders çalıştıran, hava soğuduğunda ceketini verendir.
    doğru insan yalındır, doğaldır. bunu bilmek bekleme süresini kısaltır.
    aramak ya da beklemek değil aslolan görebilmektir.

    herkes için doğru insan vardır, önemli olan omzunuza bırakılan ceketteki sıcaklığı hissedebilmektir.

  • daha önce de söylediğim gibi, hatta mark twain benden de daha önce söylediği gibi; mizahın kaynağı neşe değil kederdir, cennette mizah yapılmaz. söylenecek her şeyin söylendiği bu muhteşem yapıta söylenmesi gerekenlerden biri de şu ki; türü absürt değil kara mizahtır. yani çatışmasını direkt güldürü üzerine kurmayan, sizin başınıza gelse gülmeyeceğiniz ama aslında komik olan; komik çünkü anlamsız, çünkü saçma durumları irdeleyen, kurcalayan eserler. absürt nedir? uyumsuz. tabi böyle keskin sınırlar ve kalıplar sanat eserini doğrar, ama bir genelleme yapacak, bir tür belirtecek olursak böyledir. daha çok kara mizah diyelim hatta, sınırlar yumuşasın. yer yer absürte de çalabilir çünkü.

    absürt nedir peki? uyumsuz. orada da çatışma yine direkt güldürü üstüne kurulmaz, (çatışmayı direkt güldürü üsten kuran sitcomdur, fenomen sinemasıdır, fetöcülerdir) uyumsuz durumların bir araya gelmesiyle oluşur. leyla ile mecnun da onun zirvesidir. döner satan, çay satan bakkal; iş arayan iyimser, ev hanımı taksici vs şeklinde özetlenebilir. genel olarak kavramsal biri olmasam da kavram kargaşası anlam kargaşasına dönüşünce müdahale etmek gerekir. gibi'deki karakterler c tipi yaşam süren, birbirleriyle ve başlarına gelenlerle uyumlu gibi gözüken ve bu c tipi yaşam standartları gereği saçmayı ve anlamsızı örtemeyen; şık elbiseler, lüks mekanlar, şatafatlı partilerle anlamlıymış gibi gözükemeyen, bundan sebep de ayan beyan anlamsızlıklarına profesyonel tepkiler verip saçmayı zamanla anlamlı hale getiremeyen…

    bizi ne güldürüyor aslında biliyor musunuz? hangi tip yaşam standardına sahip olursanız olun, yaşamın çoğunluğu gibi'deki gibi anlamsızlıklarla, saçmalıklarla doludur ve biz hepimiz öğütlenmiş idealizm için kalıp anlamlarla, yama anlamlarla onları kapatırız. bu yamalar olur olmadık yerde cart curt sökülür ve biz öğütlenmiş idealizm gereği çoğunlukla utanır ya da sinirleniriz. gibi'deki kahramanlar ise dönüşümlü olarak bu yamaları kazayla da olsa kaldırır ve öğütlenmiş idealizmle cesurca savaşırlar. bu, süpermen'in dünyaya çarpmak üzere olan göktaşını durdurmasından daha çok ferahlatır içimizi çünkü ne kadar pelerini olursa olsun, süpermen'in gerçek olma ihtimali yılmaz'ın gerçek olma ihtimalinden zayıftır. yılmaz direkt bize çarpan göktaşlarını durduran, artık cam bezi ya da tencere tutacağı yapma zamanı geldi dediğimiz tişörtleri giyen bir kahramandır.

  • başlıkta her entryde farklı şehirden bahsedilmesinden de anlaşılabileceği gibi memleketin geneli sığır.

  • tarihini tam hatirlamamakla beraber soyle bir yorum gormustum zamaninda. reading ile bir takim oynuyodu;*

    "hadi be reading, siz okumus takimsiniz..."