hesabın var mı? giriş yap

  • artık ilkokul 1. sınıf öğrencisi cimcime sabah annesinin yatağına gelir ve şehir dışında olan babasını sorar:

    cimcime: anne, babam ne zaman gelecek?

    anne: bugünü saymazsak dört gün sonra.

    c: bugünü sayarsak beş gün.

    a: evet.

    c: bugünü saymıycam.

  • taraf'ın yazı işleri müdürü.

    defne joy evinde fenalaşınca doktor bulmak için sokağa çıkmış, bulamayınca geri dönmüş.

    işte sağa sola akıl verenler bunlar..

  • bana, bilimin insanlığa olan hizmetlerine teşekkür ettiren videodur.

    her kim insanlığın faydasına çalışmış veyahut çalışıyorsa allah ondan razı olsun...

  • yandaş mısınız?

    general mi olmak istiyorsunuz?

    amaa askeri okul bitirmediniz mi? hatta sizi almadılar mı?

    hiç problem değil artık akp hükümeti sayesinde her yandaş general olabiliyor.

    bu fırsatı kaçırmamak için yapmanız gereken tek şey ilçe teşkilatımıza üye olmak.

  • anlayamadigim icin gerizekali olduguma kanaat getirdigim espri. 4 bacak yapmak ne lan

  • 20 gün kadar önce kullandığım tren. deneyimimi kısaca anlatayım, kullanmak isteyenlere yardımcı olur.

    trende iki tip vagon var: kuşetli ve yataklı. kuşetli vagonun bir kişilik fiyatı 120 lira. biletleri sirkeci garından alabilirsiniz. (kuşetli vagonu bilmeyenler için açıklayayım; 4 kişilik bir kompartman ama 4 tane açılır kapanır yatak içeriyor. gece bu yataklarda uyuyabiliyorsunuz. google görsellerde aratıp neye benzediğini görebilirsiniz) yataklı vagondan emin değilim. tren halkalıdan 22.40'ta hareket ediyor. sirkeci garından halkalıya servis(otobüs) var, servis garın deniz tarafına bakan kapısının önünden 21.30'da hareket ediyor. tren halkalıdan hareket ettikten hemen sonra tcdd personeli nevresim takımı ve yastık dağıtıyor. onlarla kendi yatağınızı yapabilirsiniz. ayrıca yarım litre su, çizi ve meyve suyu dağıtılıyor. trende yemekli vagon ya da büfe yok; dolayısıyla aç gelmeyin. ya da yanınızda yiyecek bir şeyler getirin. treni genelde yabancılar kullanıyor. benim kompartmanda 3 tane fransız vardı. tren saat 02.30 gibi kapıkuleye geldi. burada trenden inip pasaport kontrolü yapılacak yere gidiyorsunuz. yurtdışı çıkış pulunu orada gümrük memurundan alabiliyorsunuz. pasaport kontrolü uzayabiliyor o yüzden yatağınıza biran evvel dönmek istiyorsanız tren durduğunda turistler ne olduğunu anlamadan trenden inip kontrole koşun, sonra da yatağınıza geri dönün. zaten bir daha yataktan çıkmanıza gerek kalmayacak yolculuk sonuna kadar. pasaport kontrolü bitip herkes trene dönünce bu sefer gümrük memuru geliyor ve pasaportlardaki mühürü tekrar kontrol edip deklare edeceğiniz bir şey var mı diye soruyor. sonra tren tekrar hareket ediyor. bulgar sınırını biraz geçince duruyor bu sefer bulgar gümrük memuru deklare edeceğiniz bir şey var mı diye soruyor. sonra bulgar pasaport polisi gelip pasaportları topluyor, siz trenden hiç inmiyorsunuz. sonra da gelip pasaportları geri dağıtıyor. bunların hepsi bitip tekrar yola çıkmamız sanırım 05.30'u buldu. sabah saat 10.30 gibi de sofya tren garına vardık.

  • bizim bölümden alpaslan ve bahadır adlı iki arkadaşın 2-3 sene evvelinde lineer cebir dersinde yaşadıklarınıda geçtiğimiz günlerde daha yeni duydum.

    bu iki eleman küçük bir sınıfta yapılan derste canları sıkılınca "hangimiz daha uzun süre bacaklarımız sıranın üstünde durabilecek" yarışması yapmaya karar veriyorlar. hoca tabi bunları farkedince çıldırıyor ve;
    hoca - siz ikiniz...çıkın dışarı!
    b & a bu çağrıyı üzerine alınmıyor
    hoca - size dedim! o ayaklarınızı indirip çıkın!
    bahadır - yürü alpaslan yürü, bize ders mi yok!
    alpaslan - heee sanki ne..

  • billy donovan'dır. bir şey yapmayarak nba tarihinin akışına yön vermiş belki de değiştirmiş koçtur. 2015-2016 sezonunda beri okc'nin resmi olarak koçu. maçları en önden bedavaya izliyor ve bunun için yıllık 6 milyon $ para alıyor ki nba koçları için bugün bile çok büyük para;2015-16 sezonunda daha da büyüktü.( 2 yıl daha sözleşmesi var.)

    2015-2016 sezonu gsw nba tarihinin en mükemmel normal sezonunu geçiriyordu. üst üste 24 galibiyet ve 73 galibiyet gibi nba rekorları kırdılar bu arada birçok küçük rekoru da darmadağın ettiler. diğer tarafta yakın zamanın en büyük;bütün nba tarihinin ise en büyük 3-5 kulübünden biri olan s.spurs ise kendi kulüp rekorlarını kırıyordu o yüzden spotlar okc'nin üstünde değildi ama okc'de çok büyük potansiyel gösteriyordu ki muhtemelen tarihin en (bkz: underrated) takımı da 2015-2016 okc'dir.

    2015-2016 sezonu okc 27 maç kaybetti. ama 27 maçın 15'i beş sayının altında farklarla kaybedilmişti. yine bu 27 yenilginin sadece 5 çift haneli farklarla kaybedilmişti ki nba rekoru kıran gsw'de aynı sezon sadece 1 maç daha az çift haneli farkla yenildi. yani yenilgi sayısı kesinlikle okc'nin seviyesini göstermiyordu.

    okc'e dikkat edince ise 2015-16 sezonu 10'dan fazla maç son topa kaldı , 10'a yakın maçı son topta kaybettiler.bu durumda b.donovan'ın dahiyane formüllerinin etkisi yadsınamaz; topu r.westbrook ya da k.durant'e ver onlarda el üstünden şut kullansınlar bu kadar tahmin edilemez oyun planlarına rağmen sonuç alınamıyordu tabii yine sezonun en kötü 4. çeyrek takımı haline gelmişlerdi ama b.donovan sezon boyunca bu sorun ile ilgili hiçbir şey yapmadı. sezon boyunca b.donovan'ın etki ettiği bir maç göremedik ve play-offlar başladı.

    normal sezonda potansiyelini gösteremeyen okc, dallası rahatlıkla geçti. ve gsw'nin gölgesinde kalmış bir diğer mükemmel takım olan 2015-2016 s.spurs'ü de geçince (o seride san antonio'a karşı beşinci maçta enes-adams ikilisiyle rib. üstünlüğü kurması da bu adamın en fazla övülen başarısı; o maçı s.ibaka ve s.adams dört faul ile oynadılar yani b.donovan'ın bulduğu bir şey yok, takım zora girince kendi kendine ortaya çıkmış bir durum.)batı finalinde gsw ile karşılaştılar.

    ilk iki maç gsw'nin sahasındaydı ve iki takımın denk oyunlarına karşılık 1-1 sona erdi ondan sonraki iki maçta okc, gsw'i resmen şamar oğlanına çevirdi ki bence cleveland'ın şampiyonluğunda okc'nin bu takıma yapışmış olan muhteşem algısını paramparça etmesinin çok büyük etkisi var. 3-1'den sonra okc teklemeye başladı ve tabii bütün sezon olduğu gibi kenardan hiç doğru hamleler gelmedi. okc 4-1 ile kazanabileceği( belki arkasından şampiyon bile olabilirlerdi.) seriyi 4-3 ile gsw'e hediye etti.(serinin ikinci maçı dışında gsw'nin üstün oynadığı maç yok. )

    tabii bu yenilgi k.durant'in ayrılmasına, durant'in yokluğunda ibaka'nın gönderilmesine sebep oldu.

    b.donovan vasat bir hoca olabiliseydi şu an gsw'nin üç yıldızına karşılık k.durant, r.westbrook, s.ibaka, s.adams'lı( 3 sene önce bugünden çok daha iyiydi) okc'nin muhteşem batı finallerini izleyecektik. daha sonra ise gsw'nin dört all-star oyuncu barındıran adeletsiz kadrosuyla mücadele etmek için kadrosunu düşüncesizce yıpratmamış (bkz: #72355042) cleveland ile mükemmel finallerini izleyecektik.

    b.donovan, sonraki sezon r.westbrook'un kariyerini saçma sapan bir hal almasına en büyük etki olarak nba'e zarar vermeye devam etti. bu başka bir girdi konusu.

    nba yakın tarihinin en güzel rekabetlerini canlı izleyecek nesil olmamız gerekirken tarihin en adeletsiz takımına karşı diğer takımların çırpınışını belki süprizlerini izliyorsak sebebi bu adamdır.

  • yıllar yıllar önce memleketime gitmişim antakya'ya...

    güzelim bahar havasında yeşilliklerin ortasında kıytırık bir solcu kahvesinde mkü'den bazı arkadaşlarla oturmuşuz. böyle bir yerde hoş karşılanmayan şeylerin başında bağır çağır tavla oynamak geliyormuş dostlar. ben zar atarken bizim trakyalı arkadaş 'o surata düşeş gelii mi beya' derken henüz farkında değildik. neyse ki ortamda bizden daha çok dikkat çeken bir amca çıktı da 'defolgit' bakışları üstümüzden kalktı.

    kahvehanenin sahibi 68 kuşağından. garson ise bizlerden; sekiz yıldır mkü'de birşeyler okuyan bi öğrenci arkadaşımız, deniz. bölümünü hatırlamıyorum. kendisi de hatırlamıyordu. yanımızdan geçerken 'ne manyaklar var amk' diye söyleniyordu. bunu duyunca manyak görme hevesiyle hemen etrafıma bakındım.

    ilerideki masada...
    münir özkul tipli bi amcam kendi kendine konuşuyordu. masadaki iki çay bardağı vardı, biri dolu diğeri bitmek üzere. ben bunlara odaklanmışken amcam bardaktaki son yudumunu 'shüüürrp' diye çekti ve hesabı istedi. bizim deniz, '1 lira abi' deyince bu ellerini cebine attı ama nasıl?
    sağ elini atmış cebinin içine parayı çıkaracak. sol elini de sağ elinin üstüne koymuş sıkıyor. 'pandomim mi yapıyor bu moruk' der gibi deniz'e baktım. 'ne bileyim amk gitsin de dinleneyim' der gibi bana baktı. bu arada münir amcam kendi kendine konuşuyor.
    ''yok olmaz azizim bu defa benden''
    ''ayıptır üstadım ben veririm ne olcak''
    ''ahbabım bırakmam valla ''
    ''neyse bu defa senden olsun, sağol'' dedi en son, bildiğin hesabı kendi kendine kitledi ve kalktı gitti ödemeden.

    ben, kahvehanenin sahibi ve yan masadan benim gibi olayı izleyen mor giysili, uzun siyah saçlı sebahat tuncel tipli abla donduk kaldık. deniz ise masanın başında diğer sandalyeyi tutuyor sanki orada harbiden görünmeyen birisi var da; 'bari onu tutayım hesabı ödemeden kaçmasın' derdinde, o da az manyak değil...

    ulan yılardır düşünüyorum adam mı deliydi ya da biz mi kerizdik? adam mı hayal görüyordu yoksa biz idea'mızda ikinci adamın varlığını unuttuğumuz için mi göremiyorduk hiç anlamadım, ama adam resmen beautiful mind filmiydi, kafası güzeldi ...

    edit: beautiful mind'ın çevirisinin kafası güzel olmadığını söyleyerek beni uyaran arkadaşa teşekkür ederim.

  • ulan gol olmuş? ben nasıl bir linkten izliyorsam artık, henüz vodafone arena inşaat görüntüleri var. az önce beton mikseri, geri geri yanaşırken adamı eziyordu.

  • ilayda sırbaş, 15

    ezgi tezer, 15

    sabah sabah ülke ile ilgili umutlarımı hafiften kıpraştıran kızlarımızdır. ikisini de gözlerinden öpüyorum.

    "güçlendirilmiş beton binaların patlama ve darbeye karşı direncini artıracak yeni ve doğa dostu bir yöntem" projesiyle katılmışlar.

    "harici duvarların içine enerji emme özellikleri nedeniyle alüminyum içecek kutuları yerleştirerek binaların dirençlerini artırıyoruz." demişler.

    güzel ve ilginç bir proje, daha detaylı okumak isteyenler projenin dökümanına bakabilir: tık

    google science fair sayfası: tık

    ek-1: community impact award almışlardır. bu ödül çevre, sağlık veya kaynaklarla ilgili bir sorunu ele alarak içinde bulunduğu toplum açısından önemli bir fark yaratan beş projeye verilir.