hesabın var mı? giriş yap

  • rüştü'nün günlük hayatında kullandığı kelime sayısını ti'ye alan adamın konuşurken karşısındaki insanı kanser eden biri olması ironik. köşeyi başkalarının yazdığını ima eden bu mektubun da kendisinin elinden çıkmadığı oldukça aşikar, bu da ironinin katmerlisi.
    alttan alta edilen tehditler, seni biliyoruzlar mektubu yazan kişinin terim'i iyi tanıdığının ve işini iyi yaptığının göstergesi.
    yasal yollara başvuracakmış, birini istifaya çağırmak hangi yasada suçtur acep?

  • yorgancı ya da yüncü olmak. müşteri yok ama akşama kadar yumuşak yumuşak yünlerin içinde huzur bulurum.

  • kendisi aynı zamanda abd donanmasının 6. uçak gemisinin (cv-6) adıdır. bu adlı gemi denizcilik tarihinin efsane gemileri arasındadır. ikinci dünya savaşı pasifik cephesinin neredeyse tüm muharebelerinde öyle ya da böyle bulunmuş (pearl harbor'da saldırı sırasında limanda olmasa da limana girdiğinde baskının çıkardığı yangınlar devam etmekteydi) yakışıklı, güzel ve savaşçı bir gemidir. 20 battle star, presidential unit citation (kişilere verilen navy cross madalyasının birlikler için olan versiyonu) ve navy unit citation madalyaları ile abd donanmasının ve dünya donanmalarının en bol madalyalı gemilerindendir.

    her savaşçı gemi gibi hikayesi ve efsanesi boldur, fıkra kabilinden bir tanesini aktaralım.

    hikayenin geçtiği dönemde enterprise'ın hava grup kumandanı (air group commander) binbaşı william r. "killer" kane adında bir as pilottur. bu pilot, liderlik tarzı ve yeteneği ile mürettebat tarafından çok sevilirmiş. 1944'te abd donanmasının saipan adasını ele geçirmek için yaptığı saldırıda, enterprise ve hava grubuna çok iş düşmüş. iki gün boyunca sürekli muharebe halinde olan pilotlar ve mürettebat, ayakta zor duracak hale geldiklerinde, bir söylenti gemiyi sarmış: "killer kane kayboldu". zira son sortide çıkış yapan ve neredeyse iki gündür uyumamış olan kane, sortinin diğer uçakları ile birlikte geri dönmemiş. doğal olarak gemide moral dip yapmış. iki gün boyunca filoda düşen pilotları toplamaktan sorumlu destroyerlerden haber bekleyen mürettebat iyice umudu kesmişken, ufukta bir destroyer belirmiş. destroyer, enterprise'ı görür görmez ışıldakla sinyal vermeye başlamış:

    "killer kane ne kadar dondurma eder?"

    şöyle ki, küçük destroyerlerde gıda depolama alanı fazla olmadığı için, genelde sağlıklı beslenme için zorunlu yiyeceklerle (taze ve konserve sebzeler vb.) doldurulup, daha "keyif işi" yemeklere yer kalmazmış. uçak gemileri ise zebellah boylarıyla her şey için fazlaca yere sahip olduklarından, daha "lüks" gıdalar da bu gemilerde bolca bulunurmuş. bunun sonucu olarak, destroyerler, denizden topladıkları düşen pilotları için uçak gemilerinden dondurma ya da çikolata gibi fidyeler almayı alışkanlık edinmişler.

    meğer, kane, o gün sortisindeki diğer uçaklarla birlikte geri dönmüş. ama uçak iniş kalkışları nedeniyle son derece kalabalık ve karmakarışık güverte yüzünden, güverte ekibi kane'i "şimdi git sonra gel" kabilinden kovalamış. kane de motoru deponun son damlalarını çeker, kendisi de uyku gözlerinden akarken turlamaya başlamış. ama turlamanın sonu (artık kane'in ayıklığı mı, yoksa motorun benzini mi önce bittiyse) enterprise'ın güvertesinde değil, geminin bir kaç kilometre açığında yumuşak inişle denizde sonuçlanmış. lakin kane, inerken kafayı kabinin kenarına vurup bayılmış. gemiden açıkta uçaksavar devriyesinde olan destroyerlerden biri de, kane'in uçağının denize indiğini görünce, bunu denizden toplamış. ama filoda birden fazla uçak gemisi olduğu, kane de baygın olduğu için kime geri vereceklerini bilememişler. kane iki gün sonra ayılınca, ellerindekinin filonun sevgilisi as pilot killer kane olduğuna uyanan destroyer mürettebatı, tabii ki alelacele kane'i enterprise'a yetiştirmişler.

    killer kane hakkatten kıymetliymiş ki, dediklerine göre, kurtaran destroyer, enterprise'ın kaptanından, normalde bir pilot için ödenenin neredeyse dört katı, 100 kiloya yakın dondurma koparmış.

  • toru kumon(1914-1995), kumon yöntemi(metodu)nin oluşturucusu japon matematikçi ve eğitimcidir. osaka üniversitesi matematik bölümünden mezun olmuştur. 1954 yılında oğlu takeshi, ilkokul 2. sınıfa giderken matematik testinden başarısız olur. bunun üzerine ders kitabını inceleyen kumon, kitapta uygulama eksiklikleri keşfeder. takeshi için materyaller hazırlayan kumon, oğlunu ortaokula giderken diferansiyel çözebilen bir birey haline getirir. bu hikaye, kumon öğrenme metodunun başlangıcıdır.

    toru kumon'un temellerini attığı kumon yönteminden bahsedelim:

    kumon yöntemi, hayatta kendileri için bağımsız bir yol izleyebilen sağlam, yetenekli bireyleri teşvik etmeyi amaçlar. kumon eğitmenleri, öğrencilerine egzersizleri kendi başlarına yapabilmeleri için yeterli rehberlik sağlar. sonuç olarak öğrenciler; denedikleri, benlik saygısı geliştirdikleri ve kendileri için yeni zorluklar üstlenebilmeleri için her şeyi yapabileceklerini öğrenir.

    kumon yöntemi ile öğrenciler bağımsız olarak çalışır. hem yüksek düzeyde akademik yetenekler hem de bağımsız olarak öğrenme yetenekleri geliştirir. kumon'da bu yeteneği “kendi kendine öğrenme” yeteneği olarak adlandırır. sonuç olarak, kumon yöntemi ile ilerleyen çocuklar büyüdükten ve işe girdikten sonra, zorluklarla karşılaştıklarında bile çözümleri kendi başlarına düşünebilir. sonuçta, öğrencilerin kumon yöntemi yaparak kazandıkları beceriler, hedeflerine ve hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların uzunca bir süre yanlarında olur.

    kumon yönteminin amacına ulaşmak için dayandığı alışkanlıklar ve kapasiteler şunlardır:

    - çocuk, başka kişilere bağımlı olmadan kendi kendine nasıl öğreneceğini öğrenir.
    - çalışma alışkanlığı, çocuğun öğrenme görevlerini zorlanmadan yerine getirmesini sağlar.
    - etkili öğrenme için konsantrasyonu teşvik eder.
    - çocukta, eğitimde ve hayatta karşılaşabileceği sorunlara karşı özgüven oluşturur.
    - öğrenmeyi eğlenceli hale getirerek çocuğun motivasyonunu artırır.

    kumon yönteminin hedefleri şunlardır:

    1. çocukların öğrenme potansiyellerini keşfetmek ve onlara kişiselleştirilmiş rehberlik sunmak.

    2. mümkün olduğunca çok öğrenciye kumon yöntemi ile öğrenme fırsatı vererek yayılmasının topluma büyük katkı sağlayabileceğini dikkate almak.

    3. öğrencilere daha iyi rehberlik materyalleri geliştirerek daha yetkin insanlar olmalarına yardımcı olmak ve nasıl öğrenecekleri konusunda sürekli araştırma ve düşünme süreci yoluyla yönlendirme yapmak.

    4. öğrencilerin becerilerini geliştirmek ve bu metodolojik uygulamaların gelecekte uygulanmasına katkıda bulunmak.

    5. öğretmenlerin ve programların birlikte çalıştığı olumlu bir döngünün elde edilmesini sağlamak.

    kumon yönteminin yönelim esaslarından bazıları aşağıdakiler gibidir:

    - malzemelerin kendi kendine incelenmesi: öğretmen dersleri veya sunum oturumlarını açıklamaz, materyallerin talimatlarını dikkatlice okuyarak öğrenciyi cevapları bulmaya teşvik eder, böylece kendi kendine öğrenme becerilerini ve zihniyetini geliştirebilir.

    - hataların düzeltilmesi: öğrenci görevi tamamladıktan sonra öğretmen bunları derhal nitelendirmelidir, böylece öğrenci hala konsantre olurken onları çabucak düzeltebilir(feedback).

    - günlük çalışma: yöntem öğrencilerin program başına günde yaklaşık 30 dakika çalışması için tasarlanmıştır, böylece öğretmen her çocuğun günlük yaptığı görevi özelleştirmelidir.

    - yöntemin sırasına göre çalışma: yöntem seviyelere göre sıralanır ve bu seviyelerin her biri mantıklı bir sırayı izleyen ve zorluk derecesinde artan bloklara sahiptir ve öğrenciler de buna göre çalışmalıdır.

    -günlük çalışmaların kaydı: öğretmen, günlük faaliyetlerinin kaydını ve ayrıntılı bir çalışmasını yapar. sonrasında öğrenciye kişiselleştirilmiş programı sunar.

    l. orcos, r.m. hernandez, m.j. espigares ve a. magrenan'ın beraber yazdığı bir makalede ispanya'da 2015-2016 eğitim öğretim yılında 30.849 öğrenciyle yapılan kumon yöntemi çalışmasının sonuçları paylaşılır. 230 öğretmenle gerçekleştirilen 9 aylık bir çalışma sonrası kumon yöntemi ile çalıştırılan öğrencilerin %43.2'si matematik dersinde kendi seviyelerinin ve yaşıt seviyelerinin üstüne çıkmıştır.

    sonuç olarak, matematik çalışmalarına erken başlamak öğrencinin seviyesini ve ilerlemesini artırır. kumon öğrenme yöntemi de bu erken başlama işinin en doğru yapıldığı yöntemlerden biridir belki de şu an için birincisidir.

    kaynaklar: kumon.com, en. wikipedia web siteleri ve kumon yöntemi: erken çocukluk ve ilköğretim ilk düzeylerinden matematik öğretimi ve öğrenimindeki iyileştirmedeki önemi(2019) makalesi.

  • aynen kardeşim seinfeld candır. biz de 70 kere izlemedik seinfeld'i. bir tek sen izledin. seinfeld izledik diye hayatımızda bir daha başka komedi dizisi izlemeyelim. ne yobaz tipler var ya. bir şeye bağlanıyorlar at gözlüğünü takıp diğer her şeyin kötü olduğunu iddia ediyorlar.

  • atamın sadece içimizdeki yobazlarla bölücüleri değil yunan faşistleri de hala inim inim inlettiğini gösteren haber

    bu yobazların “keşke yunan kazansaydı” cümlesinin neden söylediği şimdi daha iyi anlaşılıyor.

  • zaten kuran'da yazan şeyin niye deneyini yapıyorlar anlamıyorum. hükumetimiz bunların önüne geçşin pls.

  • geçen sene, mayıs ayı. bir otelde müdürlük yapıyorum. yaz sezonu için personel takviyesine ihtiyacımız oldu.
    kariyer.net'e falan ilan verdik.

    " ön büroda çalıştırılmak üzere; en az lise mezunu, iyi derecede ingilizce bilen, sezonluk elemanlar alınacaktır.
    tekirdağ şarköy x otel "

    cv'leri bizzat değerlendirip, 2 kişiyi görüşmeye çağırdım.
    bu görüşmelerin ilki. 25 yaşlarında, turizm otelcilik mezunu, diksiyonu düzgün ve tecrübeli bir arkadaş. ismi fırat.

    patronumuz, fırat ve ben ofisteyiz.
    çalışma saatleri ve iş yoğunluğu hakkında bilgilendirme yaptık, fırat'ın referanslarını ve geçmiş iş tecrübelerini değerlendirdik ve görüşmenin bizim için en önemli kısmına geçtik.

    -let's continue in english.

    +i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.

    ( yani diyor ki; bence bu kısma hiç geçmeyelim. eğer ingilizce konusunda benimle sidik yarıştırmaya kalkarsanız, sizi kızdırabilirim. iyi düşünün.)

    -ehehe okey. ( korktum lan, bildiğin korktum. patronumun gözünden düşmekten, iş görüşmesine gelen bir çocuk tarafından rezil edilmekten korktum. çaresiz sustum.)

    fırat'ı işe aldık.

    1 hafta sonra; büyük çoğunluğu belçikalı, bir kısmı ise ingilizlerden oluşan bir turist grubu geldi.
    fırat'ı ara ki bulasın!!

    ya tuvalete girmesi gerekiyor, ya da ailevi bir telefon görüşmesi yapması lazım.
    turistler lobideyken, fırat'ı bulmak imkansız.
    kopuk uçurtma..

    - fırat bir sıkıntın mı var?

    + yok müdürüm herşey yolunda.

    - ingilizce bildiğine emin misin?

    + i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.

    - hiç bilmiyorsun di mi lan?

    +we can give up.

    adam tek kelime ingilizce bilmiyor lan, tek kelime..
    iş görüşmesine gelirken, bir cümle ezberlemiş gelmiş.
    yalnız zekasına hayran kalmamak mümkün değil. işe yaradı mı? yaradı..

    savunması da komik..

    -ne bileyim müdürüm. şarköy'de turist ne gezer diye düşündüm ben.