hesabın var mı? giriş yap

  • osmanlı topraklarında anadolu'nun ankara istisna edilirse giresun'dan toroslara çizilen hattın batısında kalan kısmında, rumeli'de ise türklerin yaşadıkları bulgaristan ve trakya'da suhte denilen medrese talebeleri olaylarına rastlanır ki bunlar, medreseli isyanları veya suhte hareketleri olarak adlandırılır. anadolu'daki hareketler, medreselerin olduğu türk ve müslümanlarla meskun şehirlerde görülür. gümülcine ve edirne ile istanbul arasındaki köylerde de bu hareketlere rastlanır.

    levend hareketlerinin aksine suhteler kendi bölgelerinde faaliyet göstermişlerdir. belki de bunda kendilerine karşı girişilen saldırılar karşısında kolay soğınacakları yerler bulma endişesi vardır. anadolu suhtelerinin mağlup oldukları takdirde rumeli'ye geçip oradaki yandaşlarına sığındıkları da görülmüştür.

    suhte hareketlerinin başlaması 16. yüzyılın ilk yarısına kadar indirilebilir. sebeplerine gelince: zamanla medreselerin artmasıyla mezunların iş bulamaması veya geleceklerinden emin olamamalarından kaynaklanmaktadır. aslında suhte hareketlerinin hepsinin hakikaten medrese talebesi tarafından çıkartılmadığı, bazılarının "suhte adıyla" hareket ettikleri belgelerden anlaşılmaktadır. ancak, bazı belgelerde ikisi birden geçtiği için suhte olanlarla suhte gibi hareket edenlerin ayrılmaları pek kolay değildir. bunlar cerr, kurban ve nezr adına, zor kullanarak halkın malları ve koyunlarını alıyor, evlerini basıp öldürüyor veya yaralıyor, mallarını yağmalıyor, hatta dah da ileri giderek kız, kadın ve oğullarını kaçırıyolardı. yalnızca, sade vatandaşlara tecavüzde bulunmakla kalmıyor, zaman zaman devlet görevlilerine de saldırabiliyorlardı. bu cümleden olarak mütesellimler bunların tecavüzlerine uğruyor, kılıç, rant gibi kıymetli eşyalarından başka mülteziminkiyle birlikte miriye ait paralar ve kayıt defterlerini de gasp ediyolardı. eşkiya ve haramiler gibi, suhteler de soygunlar için harp halini fırsat biliyor, sancakbeyleri ve sipahilerin seferde olmalarından faydalanarak toplanıp ayaklanıyor, türlü ahlak dışı hareketlerde bulunuyorlar, zaman zaman eşkiyalar da bunlara katılıyorlardı. xvi. yüzyılın ortalarında anadolu ve trakya'daki medreseli ayaklanmaları artmıştı. hatta levendlerin de katıldıkları hareketler halkın, bunların zulmünden kurtulmak üzere göç etmeye başlamarına sebep olmuştu. kıbrıs seferi sırasında (1570-71) da anadolu'da bu tip hareketlere rastlanmaktadır.

    diğer taraftan, köylerde ve özellikle serbest timar toprakları içinde bulunan yerlerdeki bazı şahıslar, suhteleri evlerinde saklayarak yataklık yapıyor, karşılığında da onları kiralık katil olarak kullanmak gibi bazı kötü emellerine alet etmeye çalışıyolardı.

    olaylar, merkezde duyulunca bir taraftan bazı sipahiler bölgenin asayişini korumakla vazifelendirilirken diğer taraftan da soyguncuların yakalanıp cezalandırılması için emir veriliyordu.

    suhte hareketleri, aslında celali adı verilen hareketlerden farklı olarak gelişmiş, hatta bu gibiler, zaman zaman celalilere karşı şehir ve kasabalılara yardım etmek suretiyle destek olmuşlardır. nitekim 1590'lara doğru suhte hareketlerinin şiddetlerini kaybettiği ve celalilere karşı mücadeleye başladıklarından devlet tarafından eşkiyalara karşı silahlandırıldıkları görülmektedir.

    kaynak: osmanlı'nın sosyo-kültürel yapısı (mübahat kütükoğlu)

  • muhtemelen kurucu kadroda olanlar şehit olmadıkları için kurucu kadrodadırlar.

    biraz karışık değil mi?

    honore de balzac 16 yaşında, arkadaşları ona mal değneği diyor.

  • kendimi gördüğüm video. küçükken babam da gözünü çaldım der ağlardım. lan görüyon nasıl çalmış olabilir. zaten küçükken tek hayali dolmuş şoförü olmak isteyen bir çocuktan ne bekleyebilirsin. bence o ara beynimi çalmış babam geri de vermemiş. :d

  • bu hayatta sadece erkeklerin tadabileceği ve yine erkekler tarafından salgılandığına inandığım değişik bir hormon sayesinde yaşanan coşkudur efendim. gereksiz kibarlık, pozitiflik, insanın karnında kelebekler uçuşması, seviyesiz esprilere karşı abartılı kahkahalar, hadi beyler hadi nidaları falan.. off yazarken bile tüylerim diken diken oldu. en karamsar insanın bile "ehe ehe" diye yaşayacağı coşkudan bahsediyorum ben size. ağır depresyon geçiren insanların kurtuluş reçetesinden bahsediyorum.

    biliyorum beyler; şu anda ekran karşısında manidar bir tebessümle okuyorsunuz yazdıklarımı. hepiniz yaşadınız bunları.

  • ilkokula giden ve tüm sitede aşırı yaramaz, terbiyesiz olarak bilinen çocuk, sabah yedi civarı okul çantasını yerde sürükleye sürükleye yürümektedir. çocuğu tanıyan meraklı teyze balkondan seslenir ve cevabını alır.

    - çocuğum naapıyosun?
    + ananın amını yapıyorum.

    (ardından çocuğun annesine şikayet edilir... ama çocuk bugün liseye gidiyor olsa da değişmemiştir.)

  • tren otobüste o olgunluğa erişmek yerine yakında uçakta da çemkirmeye başlarız çünkü ileri değil geri giden bir toplumuz.

  • var bir sebebi doğru. geri girerken ki esnada sağı solu rahat görebilirsin çünkü dışarıdasın ama geri çıkarken hiçbir bok göremezsin tehlike yaratırsın boş yere.

  • bir çileğin başından geçenler isimli kısa film tadında bir eser olmuş.

    tanım:çilekli tatlı.

  • nicelullaby; cinsiyet: kadın; yaş: 22; il: istanbul
    üniversite öğrencisiyim. her sınavın sonunda sınav kağıdıma bildiğim duaları okurum ve üflerim. dua okuyup üflediğim belli olmasın diye kağıdın boş bir yerini silgiyle silerim, sonra silgi tozlarını üflüyormuş gibi okuduğum duayı üflerim. ne kadar faydalı oluyor bilmiyorum ama bu bende bir alışkanlık haline geldi.

    meali: ayrıca sınavda yere düşen silgimi arıyormuş gibi 2 rekat namaz kılıyorum..zekat niyetine arkadaşlara 0.5 uç veriyorum..