ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çağatay uyuşturucu kullanır bana da ikram ederdi
-
öyle bir açıklama ki aşağıdaki gibi bir diyalog geçti sanıyorsun:
-gizem selam :) esrar?
+yok canım almiyim. aa nerde ezicen onu?
-senin sarmısak öğütücü vardı ya geçen geldiğimde göstermiştin. onda öğütürüz :)
+aa sahiden. hiç aklıma gelmemişti.
istanbul bb'nin veri kopyalamasının durdurulması
-
artık verilerde nasıl pislikler varsa aynı gün içerisinde mahkemeden jet karar çıkartmış akp'li meclis üyeleri.
sars-cov-2
-
geride bıraktığımız gün ve güncel veriler itibariyle dünya vaka sıralamasında 19. sıradan 15. sıraya çıktık. tablo ürkütücü. türkiye’deki seyri ve son durum şu şekilde;
11 mart - ilk vaka
19 mart - 9.gün /359/ dünya vaka sıralamasında 31.
20 mart - 10.gün /670/ dünya vaka sıralamasında 27.
21 mart - 11.gün /947/ dünya vaka sıralamasında 23.
22 mart - 12.gün /1236/ dünya vaka sıralamasında 22.
23 mart - 13.gün /1529/ dünya vaka sıralamasında 21.
24 mart - 14.gün /1872/ dünya vaka sıralamasında 20.
25 mart - 15.gün /2433/ dünya vaka sıralamasında 19.
26 mart - 16.gün /3629/ dünya vaka sıralamasında 15.
genel istatistik;
test sayısı - 40.290
vaka sayısı - 3629
vaka oranı - %9,00
ölüm sayısı - 75
ölüm oranı - %2,06
bugünün istatistikleri;
test sayısı - 7286
vaka sayısı - 1196
vaka oranı - %16,4
dünün istatistikleri;
test sayısı - 5035
vaka sayısı - 561
vaka oranı - %11,1
yaran youtube yorumları
-
http://www.youtube.com/…ure=fvwp&v=gpr84xf7n5s&nr=1
cumhurbaşkanının ingiltere kraliçesi ile buluşması.
millet kavga ederken gelen yorum;
"here is a little misunderstanding. that first lady and president are not from turkey(istanbul, raki, kebab, bosphorus). they are from sincan(xinjiang) region of china. they are president and first? lady of uygurs! please do not confuse with turkey-turks.
ps: yukarı parmağa(beğen) basın destek verin ibneler. ihaleyi uygur türklerine yıkalım."
tdk'da yazdığını zanneden sözlük yazarları
-
(bkz: tdk'de)
türkçede, kısaltmaların sonundaki harfin okunuşuna göre ek getirilmesi gerektiğini bilen birileridir bunlar, ağızları pistir.
doktor hasta diyalogları
-
yer: istanbulda bir kamu hastanesi
h: geçen ben geldim başka bir arkadaşınız vardı, benden şu tahlilleri istemişti
d: benim hiç arkadaşım yok
h ??????
gizemi çözüldüğünde rahatlatacak şeyler
-
sanırım sevgili jean rostand üzerine en fazla yoğunlaşmamız gerekenlerden bir tanesini tespit etmiş;
"bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız. gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz. ömrü uzatıp kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz. ama en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz."
jean rostand
time dergisi'nin acımasız kılıçdaroğlu yorumu
-
'dıj güjler'in zayıf bir türkiye (hasta adam) için kimi desteklediğini görmek açısından olumlu bulduğum yorumdur. erdoğan gibisini bir daha bulamayacaklarının farkındalar... bu nedenle de vedalaşamıyorlar bir türlü...
insana mutluluk veren kokular
-
yağmur sonrası toprak kokusu.
koku değil doğal sakinleştirici mübarek.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
-babama ben evlatlık mıyım diye sordum, "lan geri zekalı seçme hakkım olsa seni mi seçerdim" dedi, ikna oldum
31 mayıs 2016 pamukkale turizm rezaleti
-
verilmis sadakasi varmis.
11 eylül saldırısında camdan atlayan insanlar
-
10 saniye. 400 metrelik bir binadan atladığınızda, yere düşene dek geçecek olan zaman.
o gün dünya ticaret merkezi'ne gitmişsiniz. büyük ihtimalle iyi bir işte çalışıyorsunuz. geleceğe dair hayaller kurarak evden çıkmışsınız. büyük ihtimalle o sabah, o gün öleceğinizi düşünmüyorsunuz.
camın kenarındasınız. içeride boğucu bir duman var. aşağı inme şansınız yok. itfaiyenin gelme imkanı yok. helikopterle kurtarılma imkanınız yok.
o gün öleceğinizi biliyorsunuz artık.
aşağıdaki insanlara bakıyorsunuz. yalnızca size bakan noktalar görüyorsunuz, o kadar küçükler. 400 metre aşağıdaki insanlar yaşayacak.
10 saniye. rüzgar yüzünüze vuracak, kulaklarınızda basınç oluşacak. üşüyeceksiniz. muhtemelen yere düştüğünüz an, canınızın yandığını fark edene kadar ölmüş olacaksınız.
atlamasanız dumandan zehirlenecek, yanacak ya da betonların arasında kalacaksınız.
------
bu korkunç bir psikoloji. ilk olarak "neden ben" dersiniz, kabullenemezsiniz.
"onca insan varken, hatta karşıdaki binadaki insanlar yaşayacakken neden ben?"
rüyadaymışsınız gibi gelir. sanki o anı yaşayan siz değilsinizdir. sonra havadaki zehir, ciğerlerinize dolduğu an gerçekle yüzleşirsiniz. o anda, oradasınızdır, karar vermek zorundasınızdır ve hayat size yalnızca bir seçenek sunmuştur; 10 saniye.
evimde, bilgisayarın karşısında o insanların psikolojisini anlamaya çalışıyorum. sadece düşünmek bile içimi ürpertiyor. beni korkutan şey ölüm değil, bu hayatın bir gerçeği. sadece çok kısıtlı bir an içinde ölüm şeklinize karar vermek zorunda kalma psikolojisi bu. doğduğunuzdan o yana, sizinle birlikte olan yaşama içgüdünüzü kaybediyorsunuz bir anda.
yapabileceğim en iyi şey, hayatta olmayan sevdiklerime 10 saniye içinde kavuşabileceğimi düşünmek olurdu herhalde. gözlerimi kapardım ve kendimi boşluğa bırakırdım.
edit: doğrudan benim yazıma atfedilmiş olmasa da, yine de "amerikalılar ölünce duygu sömürüsü, ıraklılar ölünce bir şey yok" gibi düşünenlere birkaç şey söylemem gerek. çaresiz insanların ölümle yüzyüze gelmesi ile ölen insanların nüfus kağıdında yazan vatandaşlıkların bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. hala bu konuda bile nasıl rövanş edebiyatı yapılabileceğini aklım almıyor.