hesabın var mı? giriş yap

  • 15 temmuz 2003 tarihinde başlanan ve 5 ocak 2017 (bugün) açılacak olan ulaşım hattıdır. (kaynak1, kaynak2, kaynak3)

    13,5 yıldan bahsediyoruz dikkat ederseniz.

    13,5 yıl önce çocuğuna hamile keçiörenli bir ana bugün onu ortaokula gönderiyor.
    13,5 yıl önce keçiörenli bir ortaokul öğrencisi bugün iş güç sahibi.
    13,5 yıl önce ankara'nın nüfusu 4 milyondu, bugün en az 5 milyon.
    13,5 yıl önce facebook henüz kurulmamıştı.
    13,5 yıl önce ilk iphone'un piyasaya sürülmesine 4 yıl vardı.
    13,5 yıl önce ramazan ayı kasım ayına denk geliyordu.
    13,5 yıl önce melih gökçek ankara büyükşehir belediye başkanıydı ve 55 yaşındaydı, bugün kendisi hala ankara büyükşehir belediye başkanı ama 68 yaşında.

    nasa'nın kurulmasından sonra (1958) neil armstrong'un ay'a ayak basması (1969) 11 yıl sürmüş, ama keçiören metrosunun başlamasıyla bir ankaralı'nın o metroya ayak basması arasında 13,5 yıl var.

    "bu, insanlık için küçük bir adım olabilir ancak bir ankaralı için büyük bir adım."

  • yaptığı işin her dakikasında hatta her saniyesinde beyefendi olmanın anıtıdır kendisi

    düzeltme: başlık sahibi alaycı tavır gösterdiği entryi silip kaçmıştır.

  • iki kova boya atmışlar, alt tarafı mazgal sökmüşlermişmiş.

    o otogar mafyanın elindeyken içerde otopark haracı kavgası bitmiyordu. otobüs manevra için alt katlara indiğinde midemiz bulanıyordu. tuvaletleri saymıyorum...

    e yapılsaymış madem bu kadar kolaysa?

    25 sene neden yapılmadı? anca tıraş.

  • kaç gündür ortada yoktur, çıktı ve başladı gene. bıktık senin bu nefret kusan, bölen, yalan söyleyen ağzından.

  • ertuğrul kürkçü anlatıyor:

    ben, deniz'in 70'in sonbaharında odtü'ye geldiğinde bana söylediği sözleri hatırlıyorum, onlar oldukça kritik sözlerdi. bazı kararlarımı hep o sözleri aklımda tutarak verdiğimi hatırlıyorum. rastgele bir tartışma içerisinde ama çok ciddi bir tartışma içerisinde deniz, şöyle bir öngörüde bulundu:"bütün türkiye'ye sıkıyönetim gelecek, herkesi cezaevine dolduracaklar. orada herkesin bir koğuşu olacak, her eğilimin bir koğuşu olacak." o zamanki adlara bağlı olarak, "kırmızı aydınlık koğuşu, beyaz aydınlık koğuşu, sendikacılar koğuşu...ziyaretçiler tavuk getirecek, onlar, bu tavukları nasıl paylaşacaklarını tartışacaklar." şimdi hatırlamıyorum kimdi, birisi: "peki ya biz ne yapacağız" diye sordu. deniz, "biz öleceğiz oğlum" dedi, "çünkü biz dövüşeceğiz. ve esas oportünizm nasıl bir şeydir, mücadele nasıl bir şeydir, devrimcilik nasıl bir şeydir onu o zaman herkes görecek."

  • (bkz: retorik soru)

    yine de olayı sayısala dökmek maksadıyla, 2010'da bir internet sitesinde yapılan ve 600 kişinin katıldığı anket sonucuna göre, kitap kapağının karar vermede %79 etkili olduğu ortaya çıkmış. kapağın karar vermedeki önemsiz ya da baskın rolü toplamda %8, minör ve major rolü toplamda %89 olarak belirlenmiş ve cover matters başlığı ile yayınlanmış.

    nihayetinde kitap dediğimiz de yayınevleri için bir tüketim ürünü olduğundan, o da marketing araştırmaları, "90 saniye kuralı" ve "z stili" ambalaj tasarımına tâbi. bu yüzden kitap kapağı tasarlayan tasarımcılar var, demek ki kapak önemli.

    benim üç favorim var; misal, aynı kitabı biraz daha fazla ödeyerek bu üç tasarımcıdan birinin kapağıyla almayı tercih ederim. biri daha önce bahsi geçen hasan ali yücel klasikleri serisi tasarımı, tasarımcısı kim, bilmiyorum. diğer iki tasarımcı ise can yayınları'ndan utku lomlu ve penguin random house'dan chip kidd.

    güzel kapak karar vermede etkili en önemli faktör değil ama önemli faktörlerden biri özetle.

  • ben yas olarak bu hastalik karsisinda bagisiklik sistemimin yeterli olacagini dusunuyorum ve kendim icin cekinmiyorum ancak bana bulasirsa bulastirabilecegim yaslilar,bagisiklik olarak zayif durumda olan insanlar,kanser tedavisi sonrasi korunmasiz bir halde olan hastalar ya da kronik rahatsizliklari olan insanlari dusundugum icin ciddiye aliyorum. siz de ciddiye alin amina koyduklarim.

  • twitter'daki fellowship of fans adlı hesabın paylaşımlarına göre dün yayınlanan karakter posterlerinden bir çoğunun hangi karaktere ait olduğu ve kimler tarafından canlandırılacakları belli olmuş. ya da en azından kendilerinin tahminleri bu şekilde. ancak bu gibi hesapların genelde "içeriyle" bağlantılı olan hesaplar olduğunu unutmamak lazım. bazı karakterlerin yanına iliştirdikleri ipuçları pek işin içini bilmeden, sadece tahmin yürütmekle yazılacak bilgiler değil çünkü. zaten bunları birer tahmin olarak değil, "exclusive (özel)" ifadesiyle paylaşmışlar. üstelik ilk sıradaki karakteri canlandıracağı söylenen oyuncuyla ilgili geçen aylarda çıkan haberlerle de uyuşuyor. bu nedenle gerçek olduklarını düşünebiliriz bence bu "tahminlerin". buna göre ;

    - herkesin sauron (ya da witch king yani angmar'ın cadı kralı) olduğunu sandığı siyah zırhlı ve kılıçlı olan karakter sauron değil, adar'mış. tolkien'in kitaplarında olmayan, senaristler tarafından yaratılan bir karakter. sauron'un uşaklığını yapan, doğruluktan sapmış bir elf olduğu belirtilmiş. dizinin 1. sezonundaki esas kötü olarak karşımıza çıkacakmış. karakter joseph mawle tarafından canlandırılıyor. kendisi game of thrones'ta benjen stark'ı canlandırmıştı :
    adar
    joseph mawle

    - elinde padişah fermanı gibi bir ruloyu hafiften açmış şekilde baş aşağı tutan kişi celebrimbor. karakteri canlandıracak olan oyuncu ise charles edwards :
    celebrimbor
    charles edwards

    - yıldızlı sarı kaftanlar içinde yüzüklerle dolu parmaklarını kavuşturan kişi gil-galad. benjamin walker tarafından canlandırılıyor :
    gil-galad
    benjamin walker

    - üstünde kuleli bir şehir minyatürü olan asayı taşıyan kişi elrond. minyatürde görünen şehir gondolin. karakteri robert aramayo canlandırıyor, ki kendisi game of thrones'un 6. sezonunda eddard stark'ın gençliğini canlandırmıştı :
    elrond
    robert aramayo

    - kırmızı elbiseli, elinde bir kitap taşıyan kişi isildur'un kız kardeşi carine. karakteri ema horvath canlandırıyor :
    carine
    ema horvath

    - omzuna halat asmış olan, acaba hobbitlerden biri midir dediğimiz taşralı görünümlü kişi isildur himself. karakteri maxim baldry canlandırıyor :
    isildur
    maxim baldry

    - zırhlar içinde, bir yarısı altından bir yarısı gümüşten yapılma o zarif hançeri tutan kişi, doğru tahmin ettiniz, galadriel. karakteri morfydd clark canlandırıyor. posterde görülen zırhı helcaraxe'den (gıcırdayan buzul) geçilen sahnede giyiyormuş. hançerin baş tarafında bulunan oymalar ise valinor'un iki ağacı laurelin (altın ağaç) ve telperion (gümüş ağaç) :
    galadriel
    morfydd clark

    - kral arthur'un yuvarlak masa şövalyeleri gibi önünde üstü güneş gibi bir desenle süslü, altın sarısı kılıcı tutan kişi elendil. karakteri lloyd owen canlandırıyor. ancak posterde tuttuğu kılıcın dizinin kendisinde elendil'in asıl kılıcı olarak kullanılacak olan kılıçla aynı olmayabileceği söylenmiş :
    elendil
    lloyd owen

    - elinde cüce baltası tutan kişi tabii ki de bir cüce. hem de cücelerin en büyük babası durin... karakteri owain arthur canlandırıyor :
    durin
    owain arthur

    - takmış takıştırmış, sürmüş sürüştürmüş, boynundan yerlere kadar uzanan tiril tiril bir gömlek giymiş gibi görünen karakter ise cüce kraliçesi. karakteri sophia nomwete canlandırıyor. kendisi dizide bir maden çöktükten sonra üzücü bir ağıt yakacakmış. hadi bakalım, siyahi cüceniz hayırlı olsun. kapışmaya başlayabilirsiniz ^^ :
    dwarven queen
    sophia nomwete

    - ben-hur mu desem, the ten commandments mı desem, spartacus mı desem yoksa troy mu desem, ne desem bilemediğim filmlerdeki saray soyluları gibi koca koca altın süsleri, şatafatlı yüzükleri takıp muhteşem yüzyıl kaftanları gibi işlemeli mavi kıyafetler giyen kişi ise pharazon (ama henüz ar-pharazon değil). karakteri trystan gravelle canlandırıyor :
    pharazon
    trystan gravelle

    - son olarak ağaç kabuklarından yapılmış gibi duran, üstünde ağaç yaprakları ve bir insan sureti bulunan zırhı giyen, elinde ok tutan karakteri de ismael cruz cordova canlandırıyormuş. kendisi the mandalorian'ın 1. sezon 6. bölümü the prisoner'da qin karakterini canlandırmıştı. güç yüzükleri'nde ise karakteri insan köylerindeki savaş sahnelerinin çekildiği setlerde görülüyormuş ancak karakterin kim olduğu henüz belli değil :
    gizemli savaşçı
    ismael cruz cordova

    e daha ne olsun? bence ziyade olsun... paylaşımların doğru olup olmadığı ilerleyen günlerde belli olur.

  • filmi bir hafta içinde -dikkatle- üç kez izledim. ilkinde tektim, ikinci kez eşimle, üçüncü kez de nbc hayranı bir arkadaşımla.

    bu arada hem ekşi sözlükte hem birikim'de hem de t24'de yazılanları okudum, birkaç youtube çözümlemesi seyrettim. birazdan aşağıya yazacaklarıma hiç bir yerde rastlamadım. belki bu sebeple yapacağım değerlendirme aşırı yorum bile sayılabilir, baştan marj koyayım.

    yapılan eleştirilerin aksine ben samed karakterinin bencil, narsist ve alçak olduğunu düşünmüyorum. aksine samed'in okuldaki hademeden ev arkadaşına, 'terörist' olma potansiyeli taşıyan işsiz güçsüz gençten nuray'a, öğrencisi sevim'e kadar 'ilişki' kurduğu herkese karşı son derece açık ve samimi. en azından böyle bir yaklaşımla hareket ediyor.

    'tavuk aldım, yumurtaları artık benden alın, ötekilere de söyle' diyen hademenin isteğini geri çevirmiyor, hemen öğretmenler odasında sözünü açıyor. gelen alaylara karşı 'adamın iki çocuğu var' cevabını veriyor.

    evlenmek isteyen arkadaşına nuray'ı öneriyor, birbirleriyle tanıştırıyor.

    içinde bir enerji ve potansiyel gördüğü sevim'e özel ilgi gösteriyor, ona hediyeler alıyor, kitaplar öneriyor, bu çorak coğrafyada kuruyup gitsin istemiyor, yetiştirmeye çalışıyor.

    veterinerin dükkanına uğrayan umutsuz gençle -belli ki alamayacağını bile bile borç para vermiş- sohbet ediyor, sıradan bir devlet memuru gibi 'tehlikeli' görmüyor onu.

    okulun etrafında gezinen uyuz köpekler için veterinerden destek istiyor.

    üstelik bütün bunları -sofradaki tartışmada nuray'ın yüklediği devrimci ya da toplumcu ahlaki bir duyarlılıkla değil- öyle çok sıradan, çok önemsiz şeylermiş gibi derin anlamlar yüklemeden yapıyor.

    ve çok ilginç; ortalama seyirci bu karakteri egoist, narsist ve alçak olmakla suçluyor.

    oysa samed insanlarda derinlik, samimiyet ve açıklık arayan birisi. tanıştırdığı kızla flört etmeye başlayan ev arkadaşında bu açıklığı göremeyince... ki bu konuda arkadaşının itiraf etmesi için oldukça sıkıştırıyor, imkan da veriyor aslında...

    mektubunu sakladığı sevim'de bu açıklığı göremeyince...

    kenan'la tanıştırdığı nuray'da bu açıklığı göremeyince... öfkeleniyor. kırılıyor. ve kötücül yanına teslim oluyor. her şeyden ve herkesten küçük bir çocuk gibi intikam almak istiyor.

    sevim'e olan tepkileri... nuray'ın davetini kenan'a söylemeyişi... nuray'ın kenan'a söyleme tembihine rağmen ilk fırsatta nuray ile yaşadıklarını kenan'a anlatışı...

    insanlarda derinlik, açıklık ve samimiyet arayan, onlardan, onlara yaklaştığı gibi yakınlık ve samimiyet göremeyince kırılan, öfkelenen samed'i kendime çok benzetiyorum ve onu çok iyi anlıyorum.

    nuri bilge, ebru ceylan ve akın aksu samed'i yazarken neyi amaçladılar bilmiyorum fakat ben izlediğim ve anladığım kadarıyla samed çizdiği profilin çok ötesinde, çok derin ve kişilikli birisi. en azından konuştuğunda mangalda kül bırakmayan fakat zora gelince realiteye çarçabuk teslim olan ev arkadaşından, kendisini bir davaya adadığını-haklar kazandığını-bu uğurda bacağını kaybettiğini söyleyen fakat mahallesindeki köpekler için bir tas yemek vermeyi çok görüp 'onların da kaderi bu' diyen, 'eve gelirken birisi seni gördü mü?' diye tedirgin olan nuray'dan çok daha dürüst ve tutarlı.

    daha da yazarım elbette fakat şimdilik bu kadar. aklıma bir şeyler gelirse eklerim. fakat filmi bir de bu gözle seyretmenizi tavsiye edeceğim.