hesabın var mı? giriş yap

  • sonucunda 37.19125683060109 gibi bir sayı elde ettiğim işlem. lan desene fermuarı açsam burdan karşı komşumun camını tıklatırım..

    geleneksel 2.yıl editi: efendim olmuş 39,34426229508197, giderek büyüyor durduramıyoruz...

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • 3 arkadaş izliyoruz.
    soru:karasineklerin ortalama ömrü ne kadardır?
    a)1-2 gün
    b)4-5 gün
    c)9-10 gün
    d)45-50 gün

    yarışmacı son derece ciddi ve sesli bir şekilde düşünmektedir.

    y:hımm... 45-50 gün olamaz bence, evet olamaz
    k.ı:neden ?
    y:o zamana kadar mutlaka biri sineği öldürür...

    zaiyat:2 ölü 1 yaralı.

  • denk geldi buraya yazayim. sonraki benzer olaylarda da bkz veririm. tasarimcilar ne anlatiyor da yonetim kurullarini kafaliyor?

    daha once oldugu gibi daha sonra da boyle logo degisimleri olacak ve tum eski/buyuk sirketlerin logolari istesek de istemesek de bir oranda sadelesecek. bunun nedeni "logo" denilen assetin gorevinin zaman icinde degismis olmasi. eskiden logo tasarlanirken guzel olmasi, dikkat cekmesi, belli oranda sirketin hikayesini anlatmasi gibi seyler beklenirdi ancak gunumuzdeki hizli gorsel bombardiman nedeniyle logolarin boyle bir isin altindan kalkma ihtimali bulunmuyor. tam tersine fazla informasyon iceren logolar tuketici gozunde yorgunluk yaratiyor, farkli kullanimlarda da teknik/gorsel sikinti cikartiyorlar. atiyorum 1960'da gunde 3 logo goren ortalama insan bugun ekran basina belki 10 dakikada 3 logo goruyor ve belki de beynine bile yazmadan geciyor, gecmek zorunda kaliyor. yeni yaris boyle.

    buradan yola cikarak, eskiden beklenen tum islerden vazgecilip, logolara tek bir gorev atanmis durumda: "bakanin beyninde olabilecek en kucuk zaman biriminde taninirlik saglamasi" (recognition).

    sirketin hikayesini anlatmak artik logonun gorevi degil

    sirketin amacini belirtmek artik logonun gorevi degil

    guzel olmak, bakanda estetik haz uyandirmak artik logonun gorevi degil

    bunlari yapacak baska araclar mevcut. ozellikle sosyal medya etkilesimleri bu gorevleri devraldi. logonun gorevi karman corman imaj bombardimani arasinda cok kisa surede taninirlik saglayabilmek. iste bu acidan, en bastan bilgi yuklenmemis basit nike logosu degismiyor ama, isikli, yansimali, materyalli, 3 boyutlu warner bros logosu mecburen degisiyor.

    digerleri de degisecek. her seferinde bi daha uzulmeyelim diye yazdim.

  • basarili 2 (ingilizce, isvecce) basarisiz 1 (allahin belasi fince) yabanci dil ogrenme girisimi ve dil ogrenmenin kendisine dair bazi okumalardan sonra bu konuda kendimce cikardigim notlar:

    - insan beyni haftada 10 saatin altinda bir dil ile hasirnesir olmuyorsa o dili cozemiyor. yogun ve saglikli bir ogrenme icin ise min. 20 saat gerekiyor. yani haftada 10 saatin uzerinde ayiramiyorsak zaten dil ogrenemiyoruz.

    - dil ogrenmek icin cok farkli yontemler mevcut. herkesin beyni ve ogrenme yapisi ayni olmadigi icin bunlarin bazilarini deneyip kendisine uygun olanlarini (olanini degil, olanlarini) bulmasi gerekiyor. kendimize uygun olmayan bir yonteme saplanmissak dil ogrenemiyoruz.

    - öncekiyle baglantili olarak: tek bir yontem asla ise yaramiyor. sadece duolingo’dan dil ogrenen varsa sapka cikartirim. onun yanina kelime calistiracak baska app bulmak, onun yanina da dilin akisini, ritmini kavramaya yarayacak dinleme ve pratik kaynaklari eklemek gerekiyor. tek bir kaynakla, kaynak iyi bile olsa, dil ogrenemiyoruz.

    - insan beyni yeni dili ogrendigi kaynagin yontemine alisip bir sure sonra, istemeden de olsa, o yontemin kisayollarina yoneliyor. bunu asmanin yolu yine test icin birden fazla kaynakla hasirnesir olmak. yeni ogrenme, ve soru tipleri gormek. zira beynimiz konfor bolgesinden cikmadikca dil ogrenemiyoruz.

    - kitap okumak onemli, lakin kitaptaki en buyuk sorun ”sadece dil ogrenme amaciyla” kitap secmek. icindeki hikayeyi/bilgiyi merak etmedigimiz kitabi salt dil icin okuyunca bir noktada sikilip birakiyoruz. dil seviyesi cok daha zor da olsa enteresan buldugumuz bir kitabi okumaya calismak daha mantikli. icerigi ilgimizi cekmeyen okumalarla dil ogrenemiyoruz.

    - insanin hayatinin bir kismini o dilin kulturune de adamasi gerekiyor. ogrendiginiz dildeki dizilerle, sinemayla ve edebiyatla ilgilenmemiz gerekiyor. kulturune zerre ilgi duymadigimiz dili ogrenemiyoruz.

    - hangi dili ogreniyorsaniz intermediate asamasindan itibaren tum isletim sistemlerinizi o dile gecirin derim. gunluk yasantimizdaki bazi pratikleri o dile geciremiyorsak dil ogrenemiyoruz.

    - pratik yapma imkaniniz yoksa kendi kendinize konusun. konusmayi sevdiginiz konulari secin. orada kendinize biseyler anlatin. sonra biraz dinlenip ayni seyi bir daha anlatin. 6 aylik askerligimde kendi kendime konusmaktan adim deliye cikmisti ama son gun girdigim ielts sinavini da gecip yurtdisina gidebildim. en sevdigimiz muhabbeti bile o dile uyarlamaya kasmiyorsak dil ogrenemiyoruz.

    - yogun calismak iyi ama uzun vadede surekli yogun calismak da beyni yoruyor. 3 ay yogun calisip 1 ay hafifletmek genelde daha saglikli. ayrica dil calismaktan bikmamak icin de iyi bir ritm. psikopata baglarsak ve arada rahatlamazsak da dil ogrenemiyoruz.

    benden bu kadar. hemen dil calismaya geri donuyorum.

  • benim için ilkokul yıllarında yapılmış olan harekettir.
    bir sürü kitabım vardı, hocalar ciltlememizi istedi, nasıl yapıcam edicem diye düşünürken babama da anlatmıştım durumu. sabah kalktığımda bir de ne göreyim babam hepsini ciltlemiş, tek tek defterleri bile. çocuk aklımla çiftçi babamın ciltleme işinden anlamayacağını düşünmüştüm. nerden bilsin diye düşündüm. o kadar temiz ve nizami ciltlemişti ki şok olmuştum. çok düzenli, tertipli, her şeyi not alan ama okuyamamış bir adam babam. o kadar eğitim aldık halen onun düzenine tertibine yetişemedim, bazı şeyler eğitimle olmuyor. kendi okuyamadı belki ama küçücük evinden iki öğretmen bir avukat çıktı. canım babam.

  • nasreddin hoca durur mu yapistirmis cevabi, "bakanim siz ya hic opusmemissiniz ya da sayi saymayi bilmiyorsunuz".