hesabın var mı? giriş yap

  • sarkisi hazirdir..

    girdinde ne oldu evime...
    cok umrumda mi soyle...
    sen kendin hata yaptin..
    duseceksin pesime..
    ben aşkı senin gibi satmadım

    aldigin paralar gozune dursun,
    yaptigim sarkilar kafanda paralansin..
    sen kaybettin..
    soyle.. pisman oldun mu?

    - la benim sarki daha guzel oldu amina koye...

  • (bkz: hani nickimden anlamadıysanız doktor olduğumu)

    edit: sık sık favlanıyor bu entry. nicki drxxyyy gibi bir formatta olan bir arkadaşın hastalarından duyduğu kendince komik anılarını anlattığı bir entry vardı, bu entry silindiği için benim entrym anlamsız görünüyor ama sözlük ahalisi yine de çakmış olayı *. hekimlere diğer insanlardan çok daha büyük saygı duyarım. ancak hekim olmayan insanların, vücut sistemlerine, anatomiye, hastalıklara entelektüel bir ilgi duyması nedense bazı hekimlerde son derece gereksiz bir alerji yaratabiliyor. vücudumda bir anormallik hissettiğimde doktora gidip yaşadıklarımı detaylı şekilde açıklıyor, olası hastalıkları hekim gözüyle değerlendirmesini istiyorum. pek çok doktor kendisine yardımcı olan bu bilgilere ilgi gösterirken bazıları sığ bir bakışla "googlecı bu" tavrı takınıyor. burada eleştirdiğim şey de bu.

  • mugla'dir

    kur'an kursuyla, pub ayni sokakta.
    kimse kimsenin sacina basina orucuna karismaz.
    insanlar cok daha sakin ve oturakli.
    ataturk'u de sever, orucunu da tutar.

    bir izmirli olarak soyleyeyim, kesinlikle izmir degildir.

  • var ya belki de bu işte en az suçu olan esnafı hedef gösteriyor durmadan. vatandaş da sanıyor ki esnaf 5'e alıp 15'e satıyor. ve aynı esnaf hala bunlara oy veriyor. nasıl bir akıl tutulmasıysa artık

  • kahveyi bilmem de, bu "her sabah duş alıyorum" olayına kıl olan, amerikanvari bulan, entel kuntel işler olarak değerlendiren ampuller daha birkaç ay önce "metrobüste herkes ter kokuyor" diye şikayet edenler değil mi? her sabah duş alan adam amerikanvari, ter kokan adam pis türk. allahtan belanızı mı istiyorsunuz anlamadım ki

  • geçenlerde düşündüm de insanlık kendine elon musk gibi haftada 80 saat çalışmayı öğütleyen biri yerine ata demirer'i örnek alsaydı keşke. kapitalizme alternatif bir sistem öneriyorum; demirerizm. ata demirer yunan halk şarkısı söylüyor. türk sanat müziği söylüyor. piyano çalışıyor. ud çalıyor. stand-up yapıyor. belki bunların hiç birinde dünyada bir numara değil fakat tüm bu yeteneklerin birleşiminde ortaya çıkan şey dünyada bir numara; kendi deyimiyle de tek kişilik dev kadro. insanlık olarak bu gibi dev kadroları kendimize örnek almalıyız. kapitalizme kalsa bir kişi yunan halk müziğini en iyi şekilde icra etmeli. başka bir kişi türk sanat müziğini en iyi şekilde icra etmeli. belki daha verimlidir ama hayatı ıskalar. kapitalizm tüm verimine rağmen, gözün içindeki o gülümsemeyi ölçemez. hayır, demirerizm tam tersini söyler. her şeyden gönlünüzden geçtiği kadar alın ve paylaşın. kimseye de hesap vermeyin. teşekkürler ata demirer.

  • 30 yaş üstü abilerden genç erkeklere tavsiyeler ;

    sevgili genç arkadaşlar, insan iletişimi tek bir kalıba sığdırılamayacak kadar dinamikleri olan bir konu. yani yaşanan ya da yaşanmayan bir olayda "karşı taraf neden böyle davrandı?" sorusu sizi insan ilişkilerinde başarısız kılar.

    "peki ben şimdi ne yapmalıyım?" sorusuna gelince, içinizden ne geliyorsa onu yapacaksınız tabii ki. merak ettiyseniz karşı tarafa neden öyle davrandığını soracaksınız. üzüldüyseniz hissettireceksiniz, belirteceksiniz. strateji kaygısı gütmeyeceksiniz. saygı çerçevesinde, içinizden nasıl geliyorsa o şekilde davranacaksınız. sadece ikili ilişkiler açısından söylemiyorum bunları. siz hayata karşı net olacaksınız ki karşınıza size "layık" birisi çıksın.

    inanın bana, strateji kaygısı olmadan, kendi kendinize de zevk alabildiğiniz bir hayatta yalnız kalma olasılığınız yok. sevgiliniz olmayabilir ama dostlarınız olur. paranız olmayabilir ama huzurunuz olur. yalnızlığı kutsallaştırmadan sadece "kendi" hayatınızı yaşamaya çalışırsanız, hayata karşı net olursanız, ne istediğinizi ve istemediğinizi bilirseniz sizi sağlık dışında üzecek bir konu olmaz. sağlık olsun, gerisi bir şekilde halledilir.

    debe eklemesi: g.

  • "tayyip göstericilere tepkinizi sandıkta gösterin diyor, adam zaten sana oy vermemiş, daha ne yapsın sandığa mı sıçsın?"

  • zihin olarak kendisini buna odaklamıştır. ergen iken "nasıl bir sevgilim olsun?" listesi çok nettir. şöyle olsun, böyle olsun diye doldurulmuştur o liste. ha çoğu zaman o listeye uymaz sevgililer ama bir şekilde liste de sevgiliye göre şekillenir.

    fakat kişisel olarak fark ettim ki yaş ilerledikçe o liste "nasıl bir sevgilim olmasın" oluyor. listenin altındakiler de alıp başını gidiyor. bir süre sonra sadece göz ile beğenilen kadınların sayısı bile azalıyor. tabii siz ne kadar beyninizle hareket etmek isteseniz de içgüdüleriniz ya da alt benliğiniz ya da adına her ne diyorsanız, sizden bağımsız sizin adınıza hareket eden parçanız kendince birilerini beğeniyor. ama! baskın çıkamadığı için o beğenilen kişinin üstünü de çizip geçiyorsunuz.

    zaman geçtikçe, yalnızlığınıza çözüm için aradığını sevgiliyi aramamaya başlıyorsunuz. olursa olur, olmazsa olmaz diyip çıkıyorsunuz işin içinden. tabii bu kronikleşiyor. bu sefer ne içgüdü, ne beyin mevcut sevgiyi yönlendirecek kimseyi bulmaktan vazgeçiyor. öyle apışıp kalıyorsunuz.

    misal bu sene içinde bir hatun kişiyi ilk olarak fiziksel olarak beğendim. sonra takip edip nasıl birisi olduğunu çözemeye çalıştım. olur gibi geldi. sonra hatun kişinin eski erkek arkadaşının kim olduğunu öğrendim. eski sevgilisi olacak herif, bir erkekte nefret ettiğim ne kadar özellik varsa hepsine sahip bir tipti. direkt şöyle düşündüm; ulan bu kız bu herifle sevgili olmuşsa, benim bu kızla hiç işim olmaz.

    ooo daha bu işin güven kısmı var. o güven duygusu yok mu... o kadar acayip bir şey ki.

    neyse, kısacası tercih olarak başlayan bu hal, daha sonra kalıplaşıyor. eğer yalnızlığa katlanacak birisi değilseniz "ben kimseyi aramıyorum" triplerine girmeyin. zira kimse de gelip "ben seni seviyorum galiba, bir sevgili mi olsak acaba?" demez.