ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
en gereksiz üniversite bölümleri
-
edit: başlık başa kalmış. başlığı açan yazar uzun bir liste yapmıştı, içinde jeoloji de vardı. işbu entry, ona istinaden yazılmıştır.
içlerinden jeoloji öylesine gereksizdir ki, aylar önce erzurum'da şev duraylılığı bilgisizliğinden aşağı kayıp ülke bütçesine milyon dolar zarar veren tesisle alakası yoktur.
3. havalimanı ve 3. köprüyle ilgili saha çalışmalarında bizzat doktorlar ve avukatlar çalışır.
petrol ile ilgili saha araştırmasını da ebem yapar. keza raporu da yine ebem hazırlar.
mars'tan alınan kayaç numunelerini dişçiler incelemektedir.
aylar sonra gelen edit: yine amerika'da usgs, gezegenlerin jeolojik yapısını irdeleyen kendisine bağlı bir astrojeoloji departmanına sahip. keza nasa'da çalışan jeologlar mevcut. adamlar şu sıralarda sen göbeğini kaşırken muhtemelen new horizons'tan son gelen görüntüler ışığında plüton'daki jeolojik faaliyetleri, tektonizmanın olup olmama ihtimalini yorumluyor, jupiter'in uydusu europa'nın yüzeyinde gözlenen yapılardan, kabuğunun altında ~100km (challenger deep'in kabaca 10 katı) derinliğinde bir okyanusun varlığından ve yitim zonlarından söz ediyorlar. io'nun volkanik faaliyetleri ve püskürttüğü gaz hakkında incelemeler yapıyorlar. 67p/churyumov-gerasimenko üzerinde yapılan çalışmaları paleontolojik bulgular ile sentezleyerek yeryüzünde hayatın orijinine dair teoriler üretiyorlar. mars'a yapılması tasarlanan insanlı görevlerde görev alacak bilim insanları içinde jeolog var. curiosity ve mars reconnaissance orbiter tarafından sağlanan verileri jeolog yorumluyor. aralık 1972'de, apollo görevlerinin sonuncusu olan apollo 17 göreviyle ay'a giden harrison schmitt bir jeologtu ve 111 kg numune ile dünya'ya döndü. ha "bunlar benim ne işime yarayacak?" diyorsan o senin problemin.
bunun dışında fosil yakıtlar başlı başına jeoloji ve jeofizik ile ilgilidir. karbonifer döneminde oluşan kömür yataklarından tut, deniz dibine gömülmüş canlıların fosilleri sayesinde hayatımızda yer edinen petrol ve doğalgaz gibi yakıtlar bugün insanoğlunun temel enerji rezervini oluşturur. ha "ben hiç bunlara bulaşmayacağım, nükleer santrallerde kendi enerjimi kendim üreteceğim" diyorsan da uranyum ve türevi radyoaktif elementlere mecbursun. bunların nerelerden nasıl elde edileceği ile bu adamlar ilgileniyor.
breaking bad türkiye'de çekilse olabilecekler
-
karavan yerine enişteden alınan doblo kullanılırdı.
tolga çevik
-
ekşi sözlük'te günün talihlisi. şimdi 3233512361064 yazar arka arkaya sabah kadar onu komik bulmadıklarını yazacaklar. aynı tanımın 1001 haline şahit olacağız ahali. hazır mıyız?
(bkz: lets go)
zanlının ip'sini 192.168.1.3 olarak bulan polis
-
zanlıya epey yaklaşmış olmalı.
panini
-
yanilmiyorsam panini'nin her dunya kupasi ve buyuk turnuvada piyasaya surdugu cikartma kitabi turkiye piyasasina ilk olarak euro 96 ile girmisti (edit: mesajla uyarildim, turkiye pazarina 1984'te ben daha yeni dogmusken girmisler). halbuki sirketin bu turnuvadan once ve sonra piyasaya surdugu bir cok cikartma kitabi vardi. bugunlerde yeni bir hobi edindim ve eskilerden kalma panini cikartma albumlerini bulup toplamaya calisiyorum. bu konuda ufak da olsa bir arastirma yapma firsatim oldu.
simdi biraz gecmise gidiyorum. panini tarafindan piyasaya ilk surulen dunya kupasi cikartma albumu meksika'da duzenlenen 1970 dunya kupasina aitmis (1966'ya ait soyle bir album buldum ama panini'ye ait degil gibi gozukuyor). o zamanlar kupaya katilan toplam 16 ulke oldugu icin album cok buyuk bir boyutta degilmis. bu album ingilizce ve ispanyolca gibi belli basli dillerde yayinlanmis. ilginctir ki bu albumde sadece mevcut 1970 dunya kupasi degil ayni zamanda onceki nostaljik kupalara ait futbolcularin da cikartmalari bulunmaktaymis.
http://www.whoateallthepies.tv/…-world-cup-1970.jpg
http://www.myfootballfacts.com/2739.jpg
https://www.cardzreview.com/…ria-del-campeonato.jpg
almanya'da duzenlenen 1974 dunya kupasinda yeniden panini cikartma albumu piyasaya surulmus ama sadece almanya ve birkac avrupa ulkesinde satisa cikmis. gunumuzde albumun tam doldurulmus versiyonu 300 euro gibi yuksek fiyatlara satilirken albumun pdf versiyonunu bedavaya bulup indirmek mumkun.
https://www.stickerpoint.net/…te-world-cup-1974.jpg
https://www.stickerpoint.net/…-info08-australia.jpg
1978 yilinda iki farkli album cikmis. biri world cup 78 isimli dunya kupasi albumu, digeri de football 78 isimli 1978 yilinin futbol dunyasiyla ilgili albumu. ilk albumde milli takimlara, ikinci albumde klup takimlarina (ozellikle ingiliz premier ligine) odaklanilmis.
https://image.isu.pub/…2/jpg/page_1_thumb_large.jpg
https://i.ytimg.com/…/3arj04vhzts/maxresdefault.jpg
http://2.bp.blogspot.com/…/s1600/01-front-cover.jpg
sonraki yillarda dunya kupalariyla kalinmayip diger turnuvalara da cikartma albumleri basilmaya baslanmis. mesela 1980 avrupa sampiyonasi bunlardan biri.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…svwlswkuczmcfll
1981 yilinda "futbol" adi altinda bir cok avrupa ligi ve avrupa'daki sampiyon klupler kupasina ait albumler cikmis. bu sene cikan bir yunanistan ligi cikartma albumu bile mevcut. o yillarda turkiye'de uzerinde futbolcu resimleri olan ve takas edilen oyun kartlari yaygindi ama henuz cikartma albumlerine asina olundugu soylenemez.
https://i.pinimg.com/…d762a557ce260b69439678328.jpg
http://1.bp.blogspot.com/…1600/pf81-front-cover.jpg
https://thumbs.worthpoint.com/…4afaee948e82458f.jpg
1982 yilinda ispanya'da duzenlenen dunya kupasi tabi ki bos gecilmeyecekti.
https://image.isu.pub/…4/jpg/page_1_thumb_large.jpg
https://i.ytimg.com/vi/tg3vximjkue/hqdefault.jpg
1983 yilinda futbol disindaki sporlara dogru bir kayma basladi. herhangi bir dunya veya avrupa sampiyonasi olmayan bu yilda yine cesitli liglerin cikartma albumleri cikartildi ama en cok satan albumlerden biri kriket albumu oldu (ayni yil star wars, barbie gibi cesitli album kitaplari da cikti ama sporla alakasi olmadigi icin onlari atliyoruz).
https://i.pinimg.com/…a89e80df3edf3609fa6ea01f1.jpg
1984 yilinin en cok satan cikartma albumu tabi ki euro 84 oldu.
https://i.pinimg.com/…pean-championships-panini.jpg
1985 yilinda platini'li "football 85" albumu cok tuttu. avrupa'da cikartma albumleri ayni her sene ea sports tarafindan piyasaya surulen fifa serisi gibi bir gelenek haline gelmisti.
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/…3d0542832.jpg
https://i.pinimg.com/…c9d5ffff44563c2984d9e140c.jpg
1986 bir baska dunya kupasina ev sahipligi yaptigi icin o yilin en cok satan albumu meksika 86 albumu oldu. bu albumun en buyuk ozelligi artik sadece ilk 11'lere degil tum milli kadroya odaklanilmasi oldu. artik takim basina 16 futbolcunun cikartmasi olacakti.
https://cloud10.todocoleccion.online/…/52872241.jpg
http://www.whoateallthepies.tv/…n-ireland-1986a.png
1987 yilinda uzun zamandir beklenen buz hokeyi cikartma albumu cikti. bu albumde amerikan buz hokeyi ligi olan nhl takimlari ve oyunculari yer alacakti.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…_nhcqzbrakgprv1
bir sonraki yil euro 88 albumu piyasaya cikti. takimlardaki oyuncu sayisi dusurulmustu ve bunun yerine toplu bir takim fotografi eklenmisti. ayrica cikartmalarin boyutu biraz daha arttirilmisti. bununla beraber buz hokeyi albumu da 1988 kadrolariyla yenilendi. buna bir de sadece abd'de piyasa surulen amerikan futbolu albumu eklendi.
https://2.bp.blogspot.com/…panini+euro+88+cover.jpg
https://assets.catawiki.nl/…2-9706-fa651f00283d.jpg
http://puckjunk.com/…uploads/2008/04/cover_zoom.jpg
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…4zod9oagmmix9oc
1989 yilinda buyuk bir turnuva olmamasina ragmen panini icin oldukca bereketli bir yil oldu cunku avrupa'daki futbol ligleri, amerikan futbolu, beyzbol ve hokey derken 10'dan fazla panini albumu cikti.
1990 yilinda italya 90 dunya kupasi icin cikartilan album oldukca elestirildi cunku ingiltere, almanya, italya gibi ana takimlara 2 tam sayfa ayrilmisken asya ve afrika ulkelerine birer sayfa ayrilmisti. ulkelere ayrilan futbolcu sayisi ayniydi ama buyuk takimlara ayrilan sayfalarda daha fazla bosluk vardi ve daha cok ozen gosterilmisti. bu arada 1990 kupasinda kullanilan stadyum ve maskotlara da ayri bir sayfa ayrilmisti. o yil spordan bagimsiz olarak piyasaya surulen ninja kaplumbagalar albumu de oldukca populer oldu.
https://cornerstoreglory.files.wordpress.com/…0.jpg
https://www.cardzreview.com/…anini-italian-team.jpg
https://i.ytimg.com/…/oi91yhlsfai/maxresdefault.jpg
https://i.ytimg.com/…/zr__dziimwi/maxresdefault.jpg
yalniz 1990 albumunde tum takimlar formayla poz verirken almanlar esofmanla poz vermis. adamlar alman tabi.
https://image.slidesharecdn.com/….jpg?cb=1353932312
1991 yilinda piyasaya cikan buz hokeyi albumunde 350 kadar cikartma vardi. ayrica hulk hogan ve arkadaslarina ev sahipligi yapan bir amerikan guresi albumu piyasaya surulmustu. ayrica ilk kez nba konulu bir basketbol albumu cikmisti.
http://www.nhlhockeystickersets.com/…nialbum914.jpg
http://wrestlecrap.com/…uperstars-sticker-album.gif
https://images-na.ssl-images-amazon.com/…sx342_.jpg
1992 yilinda euro 92 cikartmalari piyasaya suruldu. bu cikartmalar turkiye'de cok sinirli sayida satildigi icin pek bilinmiyor. o donemde kadikoy'de akmar pasajinin altinda frp kartlari satilan dukkanlarda (o pasaj hala duruyor mu? en son 2002'de gitmistim) bu cikartma albumunu bulmak mumkundu ama dedigim gibi cok sinirli sayidaydi ve bulabilmek icin gercekten ariyor olmaniz gerekiyordu. ayni yil sadece abd'de ve birkac avrupa ulkesinde piyasaya cikan michael jordan'li nba cikartma kitabi satisa suruldu. bununla birlikte tenis meraklilari icin de bir 1992 atp turu albumu cikti.
https://image.isu.pub/…d/jpg/page_1_thumb_large.jpg
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…bi77ysli4xc5uxw
https://cdn.globalauctionplatform.com/…/540x360.jpg
1993 yilinda cesitli avrupa ligleriyle (ingiltere, almanya) amerikan spor liglerinin (nba, nfl, nhl) albumleri yayinlanmaya devam edildi.
https://3.bp.blogspot.com/…gclcb/s1600/img_0037.jpg
http://www.nhlhockeystickersets.com/…nialbum931.jpg
1994 yilinda dunya kupasi abd'ye gelirken cikartma kitabi da bastan asagi yeniden dizayn edildi. artik renk kalitesi ve cozunurluk tamamen arttirilmisti ve album kuse kagida basilmisti. abd'de wal-mart magazalarinda bile satisa cikan 1994 dunya kupasi albumu tum zamanlarin en cok satan albumlerinden biri haline gelecekti. ayni yil "world cup story" adi verilen ve kupa tarihindeki onemli oyuncularin anildigi baska bir album da cikmisti.
https://www.cardzreview.com/…sticker-album-book.jpg
https://i.pinimg.com/…b1bfbaf5e7068467d83c23963.jpg
https://i.ytimg.com/…/c4j-x-vis3o/maxresdefault.jpg
https://1.bp.blogspot.com/…ld+cup+story+-album1.jpg
1995 yilinda ingiltere liginin cikartma haklari merlins sirketine satilmisti ama panini yine bir cok farkli spor turnuvasi ve ligin cikartma kitaplarini basmaya devam etti. bu yil nba'in dunya'da en cok izlendigi yillardan biriydi ve nba cikartma kitabi oldukca populerdi. ayni yil duzenlenen rugby dunya kupasi icin de bir album cikartildi.
https://i.pinimg.com/…686891523ad822d718d7df8bb.jpg
https://i.ytimg.com/…/asspvanwcyy/maxresdefault.jpg
1996 yilinda cogumuzun da bildigi ve panini'nin gercek anlamda turkiye piyasasina girdigi euro 96 cikartma kitabi cikti. 1996 yilinin yaz aylarinda ulkedeki cocuklarin gundemini kasip kavuran bu albumden ayrintili bir sekilde bahsetmeye gerek yok herhalde. bu ayni zamanda turk milli takiminin icinde oldugu ilk albumdu.
https://image.isu.pub/…b/jpg/page_1_thumb_large.jpg
https://assets.catawiki.nl/…6-8589-e227d71b0b70.jpg
1997 yilinda klasik nba, nfl, nhl, avrupa ligleriyle ilgili cikartma kitaplari cikmaya devam ederken 1998 yilinda dunya kupasina ozel bir album cikti. 1998'deki album son yillarin en civil civil ve renkli albumlerinden biriydi. bu album kitabi turkiye'de piyasaya cikmisti ve az cok satmisti ama nedense euro 96'daki coskuyu hicbir zaman tutturamamisti. belki de turkiye'nin kupada olmamasi bunda rol oynamisti.
https://image.isu.pub/…c934a838aa433/jpg/page_1.jpg
https://i.pinimg.com/…b1c72acf4fcb717040760b026.jpg
gerci 2 yil sonraki euro 2000 ve japonya-kore 2002'de turkiye vardi ama bu iki turnuvada da panini albumleri euro96'daki kadar coskulu degildi. euro96'da tum mahalle halki olarak cikartma alisverisi yapiyorduk ama 2000-2002'deki cikartma kitaplarini hatirlamiyorum bile.
sonraki yillarda piyasaya bir cok farkli album cikti. mesela ingiltere'deki secimleri ele alan ve parti parti adaylari tanitan bir album 2014 yilinin matrak olaylarindan biriydi.
https://s-i.huffpost.com/…eneral-election-900.jpg?6
https://s-i.huffpost.com/…m-conservatives-900.jpg?6
2015'de kadinlar dunya kupasi icin bir album cikmisti ve nedense pek tutmamisti.
https://harjournalist.files.wordpress.com/…rica.png
2000'li yillarda 101 dalmacyalidan toy story'e kadar bir cok disney filminin cikartma albumu cikmisti. hatta bundan yillar once henuz 1982'de piyasaya cikan bir sirinler cikartma albumu vardi.
https://c1.staticflickr.com/…44615_3cfffa65dc_b.jpg
https://i.ebayimg.com/…/uwcaaoswy~baqe~f/s-l300.jpg
bunlar disinda bazi secme albumler:
sampiyonlar ligi: http://2.bp.blogspot.com/…j8aqhk/s1600/img_5477.jpg
turkiye ligi: http://3.bp.blogspot.com/…jr660po/s640/img_8085.jpg
dinozorlar albumu: https://lh6.googleusercontent.com/…c6e8p37olxa=s0-d
iskocya ligi albumu: http://4.bp.blogspot.com/…jwxzx4/s1600/dsc_0019.jpg
futbol 79 albumu: http://www.gotgotneedgot.com/…0/09/001-panini-2.jpg
a-takimi (the a-team): http://digitalspyuk.cdnds.net/…9/gallery_a-team.jpg
star wars: https://sites.create-cdn.net/…5/3165286/359x400.jpg
1987 pop sanatcilari: http://www.imisstheoldschool.com/…sticker-books.jpg
harry potter: https://cloud10.todocoleccion.online/…/46748519.jpg
aklima yeni bir fikir geldi. oregon cikartma albumu!
https://s2.eksiup.com/c0ee4255d84.jpg
panini'nin telefon numarasi kacti?
h. şükür dedi diye değiştirilen trt spikeri
-
adamlar resmen 1984 romanını uyarlamaya çalışıyor.
sanki hiç var olmamış gibi tarihten silmeye çalışıyorlar bazı kişi ve olayları.
hakan şükür, evet fetöcüdür fakat türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük golcüsüdür.
bu tarihe yazılmıştır ve biz bir romanda yaşamıyoruz. bazıları kudursa da bu gerçek değişemez.
ben karşıyakalıyım, tribünlerle biraz içli dışlı olanlar bilir aramız iyi değildir galatasaray ile. ben şahsi olarak da daha bi' sevmem galatasarayı, fakat bu da hakan şükür'ün çok büyük bir golcü olduğunu değiştirmez.
- hakan şükür bir türk takımının uefa kupası almasının en büyük aktörlerinden biridir. uefa kupası kazandığı sene avrupa kupalarında en çok gol atan futbolcudur.
- hakan şükür bir adet fifa gümüş ayakkabı ve bir adet fifa bronz ayakkabı ödülü almıştır.
- hakan şükür iffhs dünya gol kralı ödülü ve dünyanın en iyi golcüsü ödülü almıştır.
- hakan şükür dünyada en çok gol atan türk futbolcudur.
- hakan şükür türk liglerinde en çok gol atan futbolcudur.
- hakan şükür şampiyonlar liginde en fazla gol atan türk futbolcudur.
- hakan şükür türk milli takımında en fazla gol atan ve en fazla forma giyen futbolcudur.
- ve evet bir dönem akp millet vekili ve trt yorumcusu da olan hakan şükür 11. saniyede attığı gol ile dünya kupaları tarihinde en hızlı gol atan futbolcudur.
aynı ekranlarda sayın öcalan demek serbest, sözde değil özde teröristbaşı öcalan'ın kardeşini çıkarmak serbest. hakan şükür denilince auvvv.
eski sevgiliyi arayıp unuttum ben seni demek
-
- ahahah unuttum olm ben seni, gezip tozuyorum keyfim yerinde. anlarsin ya ;)
- pardon kimi aramistiniz?
- ibrahim sen degil misin? demet ben.
- hangi demet?
- iiii hani vardi ya, eski sevgili?
- haaa, tamam sorun degil ya, olur oyle. iyi bak kendine.
- ...
iste turk pop muziginin kaderini degistiren diyalog bu idi. ondan sonra daha da bozmaz dedik, gene bozdu, onunu alamadik...
(bkz: öyle bir terk edilmek ki demet akalın olmak)
türk insanının hobi sahibi olmaması
-
önce lümpenlik ardından sınıf bilincinin dini aidiyete tahvili
batıda da sanayi devriminin başlamasının ardından kırsaldan kentlere akın başlar. seri üretimle beraber, zanaatkarlar işçiye dönüşmüş ve gelirleri düşmüştür. şehirlerde, barınma problemi olan, fakir yığınlar birikmeye başlamıştır. artık şehirlerde yeni bir sınıf vardır: işçi sınıfı.
ingiltere'de işçi mahallesi
ingiltere'deki işçiler çok önemli bir talep ile gelirler: çalışma saatlerinin sekiz saat ile sınırlanması.
sekiz saat çalış. sekiz saat dinlen. sekiz saat eğlen
bu, 1. sosyalist enternasyonalin de en önemli talebi olur. firavunun kölelerinden beri en önemli işçi hakkı, boş zamandır. nitekim musa, insanlara şabat gününü müjdelemiştir.
19. yy kapanıp, 20. yy başlar iken, işçiler, çalışma sürelerinin sekiz saat ile sınırlanması için eylemler yapıyordu.
8 saat yürüyüşü
20. yüzyılın başında işçilerin boş zamanı, ideolojilerin kendilerini tanımladığı bir alan haline geldi.
misal nazi almanyası'nda, kraft durch freude (neşeden gelen güç) isimli bir devlet kurumu kurulur. bu kurum, işçiler için tenis kursları düzenlemekte, işyerlerinde işcilere dans ve tiyatro dersleri vermektedir. tahmin edersiniz ki bunların hepsi aslında birer küçük burjuva alışkanlığıdır. ve aslında fakir ve eğitimsiz yığınları, kültürel olarak orta sınıflaştırma çabasıdır.
dans dersi
sscb'nin en ünlü, bas bariton vokali leonid kharitonov, aslında kaynak ustasıdır. işçi korolarından yükselmiş, işçi korosu yetersiz kaldığında ise moskova konservatuarına yönlendirilmiştir.
leonid kharionov
amerika'da ise hollywood iş başındadır. benim ilk aklıma gelen film, piknik. bu filmin yarım saatinde kadrajda bir piknik sepeti vardır ve izleyicilere piknik sepetinin nasıl hazırlanacağı öğretilir. yine ikinci dünya savaşı sonrasındaki amerikan mecmualarına bakarsanız, "tekne almanın püf noktaları" gibi konular görürsünüz. bilal'e anlatılır gibi, sandal alırken nelere bakmalı, sandalla denize açılırken nelere dikkat etmeli, denize açılmadan önce ne gibi hazırlıklar yapılmalı gibi bilgiler yer alır.
piknik
ortadoğu'da ise aslında daha ilginç bir deneyim vardır. israil ve kollektif tarım köyleri olan kibbutzlar.
kibbutz
bu politik aygıtların tümü, aslında o fakir yığınları kültürel olarak orta sınıflaştırma görevini yerine getirmiştir. nitekim, türkiye'de de nazilli dokuma fabrikasının sinema salonu gibi devlet işletmelerinin sosyal tesislerini veya köy enstitülerini bu çerçevede görmek lazım.
ancak türkiye'nin "ırgata mandolin ne gerek" diyerek geri adım atması var.
20. yüzylılın ikinci yarısından sonra, köyden kente başlayan göç, lümpen yığınların oluşmasına neden olmuştur. atölyemde çalışan tornacı. delikanlı erzurum'un köyünden gelmiş. sanayi de zaten kadın çalışmıyor. zaten delikanlının mesai saatleri çok uzun. bağlama kursu gibi bir kültürel ihtiyacı da yok. hobiyi geçtim çok daha temel bir soru var: bu delikanlı karşı cins ile nerede tanışacak? becerebildiği tek şey pazar günü kartal sahiline gidip, sahilde yürüyen kızlara " senin amını bızırını yerim" diye laf atmak.
bunlar önemli farklardır. bir tarafta nazilli dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçi var. bugün izmir'deki fönlü saçlı cehapeli teyzeler, işte o dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçilerin kızları.
diğer tarafta ise kocaeli sakarya düzce şeytan üçgeni var. burası da sanayi bölgesi ama çıkardığı profil, sedat peker ve yeğenleri.
***
sınıf bilinci geliştirmeyen adamlar, müslüman oldukları için ezildiklerini savunur olmuşlardı. geldiğimiz noktada ise alamadığınız her sulu boya, her kamp malzemesi, minik berra'nın göz kamaştırıcı mevlidi şerifine gitmektedir.
ama ırgatlık o kadar içimize işlemiş ki, yüzyılın başına baktığımızda, gördüğümüz plaj fotoğraflarındakileri istanbul'un kalburüstü takımı olduğunu düşünüyoruz. gerçekten diğer insanların denize girmesini engelleyen şey, maddi olanaksızlıklar mı yoksa kültürel fark mı? ben bundan o kadar çok emin değilim.
plaj
--- ırgatın mandolin çalması ---
bir işçinin, yaptığı işe kendinden bir şey katabilmesi için aynı zamanda kendisini de yeniden üretebiliyor olması lazım.
alman sanayisi dendiği zaman aklınıza sadece otomotiv geliyorsa yanılıyorsunuz. bunun içinde üretimi gerçekleştirebilmek için kullanılan alet ve edevatlar da yer almakta. würth veya pferd gibi firmaların katologlarını açtığınızda ıncığın cıncığını yapan parça görüyorsunuz. bunlar masaüstünde tasarlanmıyorlar. bu alet ve edevatlar, üretimi yapan, bizzat bu aletleri kullanan ustaların geri bildirimleri ile şekilleniyor.
dolap beygirine çevirdiğiniz adamdan, ne işe kendisinden bir şey katmasını ne de size geri bildirimde bulunmasını bekleyemezsiniz.
edit: badim frombillericay türkiye'deki halk evlerini atladığımı hatırlattı. haklı.
cumhurbaşkanlığının ayasofya kararına itirazı
-
reis muhalefeti de kimseye bırakmıyor.
sinema üzerinden medya eleştirisi yapan filmler
-
tabir-i caise kendi ayagina sikan filmleri ekledim.
-kliseleri yerle bir eden
-hollywood mutfaginin icinden tum pislikleri gosteren
-sektoru kendi icinden elestiren
-yapmasi cesaret gerektiren
-gise basarisi gibi derdi olmayan underated
-medya, sinema ve sektor elestirisi iceren
filmleri sectim. listeden ziyade benzer turde filmleri siralamaya calistim.
not: fight club cogumuz icin sorgulatan bir film olmustur.
--- spoiler ---
oncu filmlerden biri suphesiz ki network filmidir. tanri modunda kanal sahibini once ses, sonra goruntu olarak varligini kavrariz. dunyanin, sokaklarin suca karsi ilgisizligi uzerinden bir uyanis bekler spiker. istemese bile o da reyting aracidir ve kanali elestirmedigi surece televizyonu, medyayi, duyarsiz insanlari elestirebilir. zeitgeist´ te de karsimiza cikan tirad´i izleyiniz. barton fink filmi de benzer sekilde hollywood`u elestiren basarili bir kara filmdir. yazarin uretim zorluklari, mantiksiz estetik ozurlu yapimcilar sembollik bir dille anlatilir. cehennemi animsatan otel odasi, fasist bir generale donusen yapimci bir film bu kadar kolay ortaya cikmamali elestirisi yaptirir. uretimin imkansiz oldugu kisa sureler, piyasa icin sacma sapan film senaryolari ile basarili bir filmdir. yaratıcı bir insanın kendisini nasıl zorlayıp da bir eser vermeye çalışırken alıcı kişininse aksine ne kadar sığ şeylerden hoşlanabileceği görüşü resmen sinematik olarak gösterilmiştir. sanat eseri tadında müthiş bir film...the player de hollywood´u tekinsiz bir banliyo ortamiyla izleyiciye sunar. bir cinayet, senaristin ´yildiz yok´´mutlu son yok´ sartlarina ragmen nasil klise hale getirildigini goruyoruz. sunset blv. filminde eski bir yildizin psikolojisini nasil yiprattigini goruruz. kacinilmaz silah goruluyorsa patlar dusturu isler. cinayet, dedektifler ve femme fatale ile basarili bir film-noirdir.
wag the dog ise beyaz saray skandalini ortmek icin medyanin nasil kullanildigini gozler onune seriyor. 50 yil oncesinde bile aptal kutusunda insana sunulanlarin nasil kitleler tarafindan sorgusuz sualsiz kabul edildigini goruyoruz. quiz show ise gunumuzde de gordugumuz bilgi yarismaklarinda donen entrikalari gozler onune seriyor. seyircinin gormek istedigi yarismaci tipi, hayallerini susleyen belki de kendiyle ozlestirdigi yarismaciya olan bagimliligi goruyoruz o kadar ki itiraflara bile inamakta zorlanan gozu boyanan bir kitle soz konusu. they shoot horses don't they filminde sektor bitmek bilmeyen bir dans pistiyle aktariliyor. odul icin olumune dans eden insanlar, sinir bozan bir atmosfer. mad city paparazilerin reyting ugruna feda ettigi bir insanin hayati uzerinden bir ozelestiri yapiyor. olay gercek ama skandallar her zaman daha cok sattigi icin benzer gercek olaylar hala yasaniyor. artist ise nostalji sevgisini one cikartip duygu somurusu ile oskara kosan bir film. artik cogu film bu yontemi kullaniyor. klasik muzige saygi, caz muzige saygi ya da eski yontemlere saygi sanat olurken 80´lere duyulan ozlem retro aski olarak populer kulturun bir yansimasi olarak goruluyor. fotoğraf makinesi bulunduktan sonra ressamlar artık hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını savunmuşlardı, sonrasında ise siyah beyaz sessiz filmler çıktı zamanla sinemada aynı duygusal yaklaşımlar başladı (hatta picasso'nun kübik resimleri sinema sahnesi gibi tuvalde de üç boyutlu görünümün sergilenebileceği inancını taşır, yani bir bakıma sinemaya eleştiri içerir) . gelişimi kabul ediyorsanız değişimi de kabul etmek zorundasınız. filmde beğenmediğim nokta artistin yaşamına fazla odaklanılıp, onun gibi düşünüp yeninin yıkıcılığından dem vurulmasıydı. (gerçi yer yer inatçılığını da eleştirmişler ya) ilk tekerleği yapıp gelişime olanak sağlıyorsanız bir öncekini yerini bir sonrakinin gelmesini de sindirmeniz gerekmektedir. yani kisacasi bu ikiyuzlulugu oskar alarak elstiren ir film. tabi benim filmde gormek istedigim bu. tiaknmisligi teknolojiye baglayip ihtiyarlar gibi sizlanan bu tur yapimlarin yaninda gorsel efektelerin sonuna kadar kullanildigi filmler 1 sene sonra 13 dalda oskar alabilir.
truman show panoptik yarismalarin dogasina bir gonderme truman sendromundan hareketle truman ile beraber buyuyen bir neslin kurtulustan sonra "ben simdi ne izleyecegim ?" sorusu manidardir. kuvette bile izlenilen truman aslinda izleyicilerin kendi yansimasidir. truman´in sozleri hayallerini susler ama onlar da sudan korkarak acilamazlar. televizyon onlar icin oksijen kadar hayatiyken yonetmen herkes icin tanri modundadir. synecdoche, new york simulasyon bir dunyada film icinde film olarak ilerler. oyuncular ve gercekler ic icedir sehir bile bir setten ibarettir. simone ayni sekilde sanal bir yildizin insani nasil yaniltigini goruruz. yansima birer gercek olarak kabul gorur. 39.90 de benzer olarak her seyin satilik oldugunu savunur. olurken gordugumuz mutlu son bile bilincaltimiza yansiyan bir tabela goruntusunden fazlasi degildir. amerikan ruyasini fransiz ezgileriyle sunulurken deneysel bir filmdir.
natural born killers ve nightcrawler halkin siddete olan bagini gozler onune serer. seri katiller, vahset goruntuleri parmak arasindan izledigimiz yasakli ama cekici goruntulerdir. bu sahneleri sunan ve onlari ceken arasindaki iliskileri goruruz bu iki filmde.
the insider yasakli ama en cok satan, uyari yazilarina ragmen vazgecilmez reklam urunu olan sigara hakkinda gercekleri yansitir.
100 numarali adam en sevdigim kemal sunal filmlerindendir. sadece televizyona cikip herkesin duzenbazligini anlattigi sahne bile ikiyuzluluge gulen ama aldiklari urun bozuk cikinca kizan kitleye bir elestiri icerir. halk kahramanini cikartan onu dibe vurduran da izleyicidir. kolay kandirilir ama asla kendisine ozelestri getiremez teyzenin politikacilari kastederek ben sizin evladinizim diyen kim varsa kazik atti demesi aslinda ozelestiri icerir. yonetenleri, evimize giren urunu bile kendinden diye secen halk aslinda bakkal, kasap tarafindan surekli kandirilir ve bu bir dongu icerir. bu zorbalari yaratan zaten kendileri olmustur.
bonus: black mirror
--- spoiler ---
unuttuğum varsa eklerseniz sevinirim
fed'i 5 aile yönetiyor
-
sesli kahkaha attırmış cümle.
bu söylediklerine ciddi ciddi inandıklarını söyleyebileceğim olay. gençler siz hani çok komplike şeyler düşünüyorlar değişik olaylar planlıyorlar milleti kandırıyorlar filan zannediyorsunuz ya, gerçeği söyleyeyim size: yok öyle bir şey, ciddi ciddi eğitim düzeyi bilgi düzeyi bu cehalet düzeyi artık ne dersen düzey bu. inanılmaz adamlar.
500 bin kişinin ekşi sözlük yazarı olması
-
(bkz: ekşi sözlük'ün il olması)