hesabın var mı? giriş yap

  • ahmet necdet sezer görevden ayrıldığından beri boş olan cumhurbaşkanlığı makamından gelen bir yankı.

  • aşık olduğunuzda da hipotalamus tarafından üretimi artırılan hormon.

    edit: bir yazar haklı olarak konuya şüpheyle yaklaştı ve benden kaynak istedi. ben bir popüler bilim dergisinde biraz önce okuduğum linki paylaşıyorum. bu konu hakkında daha detaylı ve kesin bilgiye sahip olanlar beni uyarsın lütfen ki yanlış bilgilendirmede bulunmayayım.

    https://www.sciencefocus.com/…-when-i-fall-in-love/

  • lise yıllarım.. bir arkadaşın uzak bir semtteki evine ulaşmaya çalışıyorum.. arkadaş, evini dolmuş güzergahı üzerinden landmarklar vererek tarif etmiş bana.. "şu binayı görünce ayağa kalk, ışıklara gelince 'inicem' de.. aman kaçırma ışıkları!" filan diye.. stres içinde işaretlediği yerleri görmeye çalışıyorum, gördükçe de verdiği talimatlara uyarak ilerliyorum..

    derken o falanca binayı gördüm, ayağa kalktım.. ışıklara 25-30 metre kala "inecek var!" demeye niyetli bi şekilde kapıya ilerledim lakin muvaffak olamadım.. çünkü ön göğüste kocaman kırmızı harflerle yazılmış "bismillahirrahmanirrahim" yazısı nöronlarımın en düğüm olanlarını harekete geçiriverdi*"bismillahirrahmanirrahim" diye haykırıverdim.. dolmuş ta zınk diye durdu üstelik.. kapı açıldı, bütün yolculara huşu çöktü, indim!

  • yine "bu çöküş değil siz çöküş görmemişsiniz" diyen arkadaşlar gelmeden:

    siz akıllanmazsınız amk. %50 bile düşse "siz çöküş görmemişsiniz tee 2014'teyken..." diye başlayacaksınız. yağ kuyruğu, tüp kuyruğu diyenlerden farkınız yok.

  • hemen bakıyoruz 2023 malatya seçim sonuçlarına;
    mv seçimi cumhur ittfakı: yüzde 68.
    c.başkanlığı seçimi erdoğan: yüzde 69

    sizler için herşey yolundaymış malatyalılar. o yüzden öyle basın açıklaması falan anarşiklik yapmayın.

    t: ezanların susmayacağı, bayrakların inmeyeceği bir açıklama.

  • bulmak zor değil. bulduğunla sağlam gerçek bir ilişki kurmak, karşılıklı güven oluşturmak ve bir bağ kurmak aşırı zor. kimse kimseyi ne seviyor, ne değer veriyor, ne önemsiyor, ne ciddiye alıyor. her şey oyun, her söz yalan, her duygu geçici, her davranış sahte, herkes bencil, kararsız ve dandik. leş gibi bir döneme denk geldik.
    yani aşktan, sevgiden samimi ve ciddi beklentileri olan, iyi bir hayat arkadaşı isteyen, bir aile kurmak isteyen, düzgün bir ilişki, güzel bir evlilik yapmak isteyen insanların işi aşırı zor artık. bitik.

  • piyasa manipülasyonun belgesidir. yapılan suçtur. böyle müdahaleler gizlice ayarlanmış, yandaşlar tarafından voliyi vurma fırsatı olarak değil, devlet politikası olarak çook önceden duyurularak yapılması gerekirdi normal bir ülkede.

  • kadın bir kullanıcıdan;
    şu an ağlıyorum desem kimsenin umurunda olmaz. ama ev boş desem hey yavrum hey.

  • orta okulda sınıfta bir çocuk vardı, hayrettin*
    her sınavda 100 alırdı, kaçarı yok. bir gün türkçeden sınav oluyoruz kazık mı kazık ama sorular.
    her şeyse kopyaydı mopyaydı geçirdik sınavı. aradan zaman geçti sınav sonuçları açıklandı.
    mahmut 45, haydar 55, tuğçe 50 ozan 25 vs. vs. okuyor hoca. en yüksek not 55 şu ana kadar.
    en sona bizim hayrettinin kağıdını ayırmış tabii.
    en son kağıt geldi hayrettin 100 dedi, alışılmış bir şey tabii. her neyse hoca ayağa kaldırdı hayroyu tebrik etti
    ve çocuklar biliyor musunuz, kağının sonuna ne yazmış hayrettin dedi.

    ''hocam, bu kadar kolay sorduğunuz için teşekkürler''

    allah belanı versin hayrettin allah belanı versin...

    not: vermedi tabii, boğaziçinde okuyor şimdi...

  • okul yıllarında hiçbirşey beni matematik dersleri kadar sıkmayı başaramadı. bu matematikle değil, tamamen öğretmenimizin yaklaşımıyla ilgili bir durumdu. kendisi yaşamı normal hayat ve matematik hayatı olarak ikiye ayırmış olan bir kişilikti. derste kımıldamanıza bile izin vermezdi. yere düşen kaleminizi eğilip alamazdınız mesela. öyle yani.
    herneyse benim sıra altından kitap okuma, yanımdakilerle konuşma, yazışma ve hatta camdan dışarıyı izleme girişimlerimin hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. atatürkün gençliğe hitabesinde ve istiklal marşımızda kaç harf olduğunu sayalı 2 hafta kadar oluyordu. sınıfımızın zemini enine 84 boyuna 132 parça taştan oluşuyordu. ben dakikada 14 kez nefes alıyor ortalama 18 kez göz kırpıyordum. deli pösteki sayar gibi lafı benim için artık sadece pösteki sayar gibi şekline dönüşmüştü. hiç işinize yaramayacak şeyleri saymak delilik değildi, aksine akıl sağlığınızı koruyan uykunuzu kaçırıp zihninizi dinç tutan yararlı bir aktiviteydi ama sınıfta sayılabilecek şeylerin sayısı giderek azalıyordu. günlerden bir gün bir harita method yaprağında kaç kare var sorusu zihnimde bu yapraktan kaç adet kağıt gemi yapılabilir şekline dönüştü. evet işte aylardır aradığım, ihtiyacım olan şey buydu... origami.
    ilk denemeler tabi ki başarısızlıkla sonuçlandı. sevgili öğretmenim uzunluğu 5 cmyi geçen her gemiyi fark ediyor, yapım işlemi tamamlanır tamamlanmaz kaçak mal taşıyan bir gemi tespit etmiş sahil güvenlik botu gibi yanıma yanaşıyor ve el emeği göz nuru eserlerime el koyuyordu. daha küçük gemiler yapılmalıydı evet daha küçük, çok daha küçük. sene sonuna doğru kareli defterin bir karesinden gemi yapabilir hale gelmiştim. bu gemiler büyükleri kadar rahat tanımlanamıyor, öğretmenimin radarında tespit edilse bile ne oldukları çıkarılamadığından büyük bir tehlike atlatılmıyordu. sene sonunda matematikten geçmiş, akıl sağlığımı korumuş ve final sınavının soru kağıdından yapılma 286 parçalık bir filoyu matematik öğretmenime hediye etmiştim.
    öğretmenleri seviniz arkadaşlar. onlar içinizdeki yaratıcılığın aynasıdır.

  • temel parmağını camla kesmiş.telaşla, yeni kurulan aile hekimliği merkezlerinden birine gitmiş. içeri girince, malum iki kapı çıkmış karşısına:
    birinde “hastalıklar”, diğerinde “yaralanmalar” yazıyormuş.
    durumuna uyan “yaralanmalar” kapısından içeri girmiş.
    önünde yine iki kapı belirmiş: birinde “kanamalı” diğerinde “kanamasız” yazıyor. “kanamalı” kapıdan girince iki kapı daha: “hayati önemde olan” ve “hayati önemde olmayan”.
    hayati önemde olmayan yazılı kapıdan girince kendini sokakta bulmuş.
    evde sormuşlar:
    -temel sana iyi baktılar mı?
    -hiç bakmadilar ama organizasyon müthiş!
    işte bir sorunla karşılaştığınızda trendyol'un çözüm stratejisi de aynı bu fıkradaki gibi... canlı yardımdan, trendyol asistandan elli yere bağlanıyorsunuz ama çözüm yok.