ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
damacanayı tek başına dış kapıdan mutfağa alan kız
-
"aşkım sucu geldi" diyen kız kadar kıymeti yoktur. valla bak.
hamza yerlikaya'nın sahte diploma kullanması
-
adamın ünvanları şu;
* cumhurbaşkanı başdanışmanı,
* gençlik ve spor bakan yardımcısı,
* vakıfbank yönetim kurulu başkan yardımcısı
ve bunları ortaokulu diplomasi ile başardı bir de güreşerek. komedi filmi icin böyle bir senaryo yazsak "absürt komedinin de bokunu çıkarmayın" derler.
eğer inandığınız cennet/cehennem varsa çok fena yanacaksiniz benden demesi.
kitap okurken not almak
-
bir kitaptan mümkün olan en iyi derecede faydalanmak için yapılan eylemdir.
okurken satır aralarına notlar almadıkça; kitabın üst, alt ve yan boşluklarını verimli bir şekilde kullanmadıkça; hatta, kitap sonundaki boş sayfaları kendi düşüncelerinizle doldurmadıkça, üzgünüm, verimli bir okuma yapmış olmuyorsunuz.
bu tıpkı şu soruya cevap vermek gibi bir şey: ''markete gidip çok sevdiğin o çikolatadan aldın ve onu market reyonundan evindeki dolaba 'aktardın' diyelim, dolabındaki çikolatayı tüketip kanına karıştırmadığın sürece gerçek anlamıyla çikolataya sahip olmuş olur musun?''
evet dostlarım, size kitapları işaretlemenin onu sakat bırakmak değil, sevmek olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
entry'nin bu kısmında bir kitaba notlar almak neden okumanın ayrılmaz bir parçası olmalı onu söylemekte fayda var.
ilk olarak, sizi uyanık tutar. bahsedilen uyanıklık ise sadece bilinç düzeyinde değil, tam anlamıyla uyanıklıktır...
ikincisi, okumak aktif bir şekilde yapılıyorsa düşünmektir ve düşünmek de ancak kelimelerle mümkündür.
ve, üçüncüsü, yazmak okurken aklınıza gelen ya da yazarın ifade ettiği düşünceleri hatırlamanıza yardımcı olur ve aynı zamanda yazarla sohbet etmektir...
kitap okumanın tam da olması gerektiği şey işte budur: yazarla aranızda bir sohbet. muhtemelen konu hakkında sizden daha çok şey bilmektedir; doğal olarak ona uygun bir alçak gönüllülükle yaklaşmalısınız. ama kimseye, okurun sadece alıcı olması gerektiğini söyleme hakkını tanımayın. anlamak çift yönlü bir olaydır; öğrenmek boş bir kap olmak anlamına gelmez. öğrenen, kendisini ve öğretmeni sorgulamak zorundadır; öğretmenin ne demek istediğini anladığında, öğretmenle tartışması bile gerekir. o halde bir kitabı işaretlemek, kelimenin tam anlamıyla yazarla olan fikir farklılıklarınızın ya da birliklerinizin ifadesidir.
ufaktan sona yaklaşırken, bahsetmekte fayda gördüğüm konulardan bir diğeri notları nasıl almamız gerektiği yönünde olacak...
bir kitabı zekice ve verimli şekilde işaretlemek için çeşitli yöntemler vardır. satırların altını çizmek, anahtar kelimeleri daire içine almak, boşluklara not almak, ilgili paragrafa bir referans numarası verip sayfa altına bu numarayı tekrar yazarak kendi düşüncenizi yazmak gibi.
nitekim, atatürk de kitaplarına bu gibi tekniklerle notlar alarak okuma yapmıştır.
entry'nin başındaki görselde kubrick'in stephan king'in kitabını nasıl okuduğunu görebileceğiniz gibi, burada nabokov'un kafka'yı nasıl okuduğunu, burada ise jack kerouac'ın dostoyevski'yi nasıl okuduğunu görebilirsiniz.
son olarak, benim yöntemimden bahsedeyim biraz. buradaki renkli boya kalemleri ile ''<'' ve ''>'' olmak üzere iki işaretleme yapıyorum ben kitaplarıma. bu işaretlerin renklerini ise üç sınıfa ayırıyorum: alıntıla, anahtar bilgi ve araştır...
bir kitabı bitirdikten sonra sadece bu renk sınıflandırması çok kısa bir sürede hafızamı tazelememe yardımcı oluyor...
tüm bunlara rağmen not almam gerektiğinde ise ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor.
the saturday review of literature isimli derginin 1941'de yayınladığı bir yazıdan alıntılar yaparak tamamladığım bu yazı, kitap okurken "kitaba" not almak üzerine aslında.
elbette okuma yaparken deftere ya da boş bir kağıda not alan arkadaşlar da vardır, bunun hakkında yazmak ise onlara kalsın isterim.
73 yaşında bmw x1 kullanan türbanlı teyze
-
"gebersin abicim, benim malıma neden zarar veriyorsung ya?!" şeklindeki süper hümanist yakarışıyla göz dolduran dükkan sahibinden adeta söke söke rol çalmış teyzemizdir.
game of thrones'un en iyi repliği
-
hodor
yaran baba oğul diyalogları
-
anne-baba boşanmıştır.
baba - ben zaten anneni sevmiyordum çok.
ben - e niye evlendiniz o zaman?!
baba - beni soruyor mu hiç?
ben - kim?
baba - anan olacak kadın.
ben - yok sormuyor.
baba - zaten çok sevmiyordum.
yeminle iki çocukla uğraşıyorum.
osmangazi köprüsü'nün çok pahalı olması
-
147 tl köprüye değil ki.
50 tl filan köprüye gidiyor.
50 tl veysi, süleyman, hadi gibi gazetecilere, 47 tl’si sosyal medya köpeklerine gidiyor. vizyon budur
sözlük yazarlarının adı soyadı ikamet adresi
-
anamızın kızlık soyadını buraya mı yazıyoruz yoksa ayrı başlık açacak mısınız?
hem tıp hem hukuk hem mühendislik bitirmek
-
yine de hatlı bir minibüs şoförlüğünden fazla kazandırmayacaktır.
90'lı yıllarda kullanılan madeni 50 bin lira
-
doksanların sonunda yarısıyla okul kantinlerinden simit ve ayran alınabilen paradır. emektardır. defterin bir alt yaprağına konup üzeri kurşun kalemle hafif karalanarak az kopyası çıkartılmamıştır.*
beymen'de satılan çocuk lgbt tişörtü
-
sürekli beymenden giyinirim beymeni asla terkedemem, beymenden giyiniyorum demiş miydim
sadece ideal bir dünyada girilebilecek diyaloglar
-
- alo, ben kredikartımı iptal ettirmek istiyorum.
+ siz söylerken ettik bile.
panama papers'ta adı geçen türkler
-
isim benzerliğinden dolayı içlerinde amca oğlumu gördüğüm liste. bir an için "neden olmasın?" diyerek ümitlendim ve amca oğlumun çok zengin olduğunu, vergi kaçırıp kara para akladığını, göze batmamak için de mütevazi hayat sürdüğünü düşündüm. hemen telefona sarıldım:
+ abi nerdesin?
- bim'deyim.
fakirlik hayal gücünü bile kısıtlıyor.
debe editi: amca oğlu, bim'in kapalı olduğu bir vakitte bim'de olduğunu söyleyerek şüpheleri iyice artırdı. geçen hafta arka camı olmayan fiat doblo satın almasına anlam verememiştim zaten. çok kurnaz bu amca oğlu. dikkat dağıtmak için facebook'ta "tofaşk, israil'i boykot et" tarzında paylaşım yapıyor. du bakalım her şey ortaya çıkacak.
21 kasım 2014 kızılyıldız taraftarının öldürülmesi
-
türkiye veliahtının bir sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi ile devam edebilir. dikkatli ol bilal reyiz, sana ihtiyacımız var daha.