hesabın var mı? giriş yap

  • çok fakirdi o zamanlar, takip ediyordum ve biri yaptığı yemek videosunun altına şunu yazmıştı
    "o kadar marka sana yepyeni mutfak eşyaları gönderiyor, milleti kandırarak fakir rolü yapmayı bırak" bunu okuyunca o kişiye hak vermiştim nedense, ancak günler sonra o video tekrar çıktı önüme, tekrar yorumlara baktığımda taha o kişiye cevap vermişti ve şöyle diyordu "ablacığım, benim bekar ablalarım var ve hepsi gelen eşyaları çok beğeniyor, taha bunu benim çeyizime verir misin diyor, onları kıramıyorum, kullanmadan veriyorum...ablalarım mutlu olunca ben zaten mutlu oluyorum" demişti... fakirlik zor şey arkadaşlar, yaşamadan bilemezsiniz. bu çocuğun yaşamasını dilerdim... bir mucize olsun, taha aramıza geri gelsin... ve o gün öyle düşündüğüm için özür dilerim taha, her ne kadar beni duyamasan da...

  • güçlü bir kız. alışveriş poşetlerini kendi taşır, otobüste sıkışan camı açar, yolda kalmış arabaya el atar, kavanoz açar. e daha ne olsun.

  • tarkovsky "dünya mükemmel bir yer olmadığı için sanat vardır" der. ben de bu görüşe çoğunlukla katılırım.

    öte yandan sanatçı diye tabir ettiğimiz insanlar, sıradan insanlarda var olmayan türde bir duygusal derinliğe, hassaslığa ve bu özellikleri yansıtabilme becerilerine sahiplerdir. bir insan istese doktor, mühendis vs olabiliyorken sanatçı olamıyor mesela. sanat, sanki bir zorunluluk, başka bir çıkar yol bulamama hali gibi. sanatı hem üretenler hem de tüketenler için nedeni budur temelde. başka bir çareleri yoktur çünkü.

  • - yatak odasındayken havaya 3 el, yere 3 el, sonra da hanıma 3 el sıkıp uyarıda bulunursan ceza almıyormuşsun kanka.

  • rezil olmaya doymuyorum.

    bugün yeni aldığım kulaklığı telefonuma takıp, 45 dakikalık otobüs yolculuğum boyunca müzik dinledim. dinlediğim şarkılarla moda girdim, kendimi klipte gibi hayal ettim, sesimi çıkarmadan mırıldanarak eşlik ettim, arada bir camdaki yansımamdan kendimi izledim, pek karizmatik buldum kendimi. ta ki ineceğim durağa yaklaşırken kulaklığın tekini kulağımdan çıkarana dek...

    kulaklığı çıkardığımda ve müziğin hala oldukça yüksek bir şekilde çalmaya devam ettiğini fark ettim. her ne kadar hala inanmak istemesem de aptal telefonum kulaklığı takmamı umursamamış ve sesi dışarı vermeye devam etmiş. bense yol boyunca bağırta bağırta birbirinden tuhaf şarkılar dinleyen, herkese dinleten, dahası bunu yaparken de kulaklığı kulağında olan ve sallana sallana şarkıya eşlik eden bir embesil tablosu çizmişim.

    ölmek istiyorum...

  • oğlum ben senin babanım. eve gelirken bir rakı birde karpuz al. merak etme parasını vereceğim ama karpuzu beğenmezsem parasını vermem ona göre seçerek al. geç kalma.

  • muhtemelen kısa süreli yayın hayatından sonra ekranlara veda edecektir. çünkü ne beyaz eski beyaz ne de toplum eski toplum ne de zaman aynı zaman malesef

  • ibb cidden halkın yararı için çabalıyor.ellerinden geleni yapıyorlar.inşallah yeni sistem bir an önce uygulanır.

  • üstad ilber ortaylı'nın ifadesi. link

    türkiye'de herkesin üniversiteye gitmeye merak salması çok yanlış.

    işte ilber hoca'nın bu konuda söyledikleri:

    * türklerin yanlış bir anlayışı var: herkes üniversiteye gider. hayır. herkes üniversiteye gitmesin. herkese tabii ki kara cehaletten kurtaracak bir eğitim verirsin, herkese iş yapacak bir eğitim verirsin, zanaatçı olur, başka bir şey olur. ama herkesi üniversitede okutamazsın.

    * aynı ananın babanın üç çocuğu birbirine benzemiyor. bu bir vergi... siz yetenekli bir çocuğun bulunduğu bir yeri, öbürüyle dolduramazsınız.

    * herkesin üniversiteye gitmesinin acısını tadacaklar. müthiş paralarla okuyanlar, iş bulamayacaklar, ancak daha basit, daha pratik dalları öğrenmek için de geç kalmış olacaklar. çok hazin şeyler bekliyor türkiye'yi.

    * her çocuk bürokrat olmak istiyor, genel müdür olmak istiyor, savcı olmak istiyor. oysa iyi bir marangoz, iyi bir tesisat tamircisi, iyi bir elektrikçi çok daha önemlidir. herkesin hekim ve göz hekimi olması şart değil. optik alanında çalışan ustalar çok daha önemlidir. herkesin üniversiteye gitmesi demek şu demek: genç yaşta öğrenilecek bir dolu meslek varken oyalanmak demek.

    * bu kadar işletmeciyle ne yapacağız, çok merak ediyorum. bu kadar çok sosyologla ne olur çok merak ediyorum. liseden sonra herkesi tarih fakültesine yollamanın manası nedir?

    bizdeki üniversite, üniversite değil

    her ile üniversite açılması konusunda da ilber ortaylı çok dolu.

    bunun yanlış olduğunu söylüyor.

    * dünyanın neresinde 70 ilde 70 üniversite diye bir şart var. böyle şart olur mu? ille de taşrada üniversite yapacağım diye bir şey olmaz. taşrada üniversite olabilecekse olur, olmayacaksa olmaz.

    * bir üniversitenin üniversite olabilmesi için her şeyden evvel laboratuvar ve kütüphane lazım. var mı bunlar? en merkezdeki üniversitelerde bile yok.

    * iyi bir üniversite için iyi öğretim kadroları gerekir... iyi bir üniversite için medeni eğitim ve yaşamı sağlayan kampus gerekir. bunlar olmadan üniversite olmaz.

  • bir zaman iyi bakacağımdan emin olan bir petshop tarafından bana (asıl ısmarlayan kişi vazgeçtiğinden başka alıcı da bulunamadığı için) bedelsiz önerilmişti. bir süre araştırdıktan sonra kesinlikle vazgeçtim. dört önemli sebebi var:
    1) maymun, genetik olarak insana o denli yakın ki insanla ortak pek çok hastalık taşıyabiliyor. bunların arasında hepatit ve aids gibi çok tehlikeli olanları da var.
    2) zekası o denli yüksek ki ergenliğe girer girmez delirmesi kaçınılmaz oluyormuş. şöyle düşünün: zeka geriliği olan bir kızınız var ve kafeste tutuyorsunuz. her ne kadar sosyalleştirmeye çalışsanız bile kendi doğal sosyal ortamından çok uzakta tutuyorsunuz. bu tutsaklık içinde ergenliğe ulaşıyor ama doğal olarak derin ve sarsıcı psikolojik sorunlar yaşaması kaçınılmaz oluyor.
    3) ne kadar sosyalleşse bile vahşi bir hayvan olan maymunun doğasında ve yaşamında cinayete varan şiddet var ve yetişkin bir maymunun kendini ifade şekillerinden biri bu.
    4) ancak hepsinden çok daha önemlisi bir maymun almakla doğadaki maymunlara yapacağınız kötülük. çünkü bu şekilde maymun ticaretine ön ayak oluyorsunuz.