hesabın var mı? giriş yap

  • temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı bir hayatı makul gören halk.

    edit:daha kolay anlaşılması için, yakın zamanda batan ülkelerden yunanistan'da halk bizdeki mevcut durumdan daha iyi bir vaziyetteydi. demek ki halk iktidarın cebine müdahalesine izin vermedi.
    bizde yatak odamıza girmişler, evin her köşesini talan etmişler.
    kimi umutsuz şekilde kenara çekilmiş izliyor,
    kimi ses çıkarıyor, yargının keskin kılıcıyla tanışıyor.
    bir de stockholm sendromlu arkadaşlar var.
    evine yapılan baskını alkışlıyor.

  • genlerinin steven tyler 'in genlerinden baskin cikmasi sayesinde, liv tyler 'in lotr serisinde gollum yerine arwen oynamasini saglamis kisi

  • %10 bildiğim kadarıyla muhtemelen %18 yaparlar, benim lokantacı esnaf kardeşim de fiyatı %8 değil en az %25 artırır, kazanan devlet ve esnaf olur kaybeden yine bizler oluruz.

    debe editi: hafta sonu boykot var herkesi katılmaya davet ediyorum.

  • size, oxford ingilizce sözlük, bir deli tarafından yazıldı desem, herhalde bana deli dersiniz... ama bu bir gerçek.

    william chester minor, yale üniversitesi’nde tıp okudu. mezun olur olmaz, amerikan iç savaşı’nda, cerrah yüzbaşı olarak görev aldı. kendi askerlerini ameliyat etmenin yanında bir başka görevi ise düşman askerlere işkence yapmaktı. bu ve savaş içinde yaşadığı diğer olaylar, onun akıl hastası olmasının ana nedeniydi. şizofreni belirtilerini çok sık göstermesi nedeniyle askeriye, onu tedavi için bir hastaneye gönderdi fakat durum değişmeyince minor’u askerlikten attı. cerrah doktor william minor, askerlikten atıldıktan sonra, 1871’de ingiltere’ye yerleşti. londra’da şizofreni paranoyası yüzünden, evine hırsız olarak girdiğini sandığı birini öldürdü.

    william minor, akıl hastası olduğundan hapishane yerine, bir akıl hastanesine kapatıldı. burada, bir ilan sayesinde profesör james murray isimli birinin, bir sözlük yazmak için gönüllü kişiler aradığını öğrendi ve bu projeye gönüllü olarak çalışmak icin başvurdu.

    dr. minor ve prof. murray sözlük projesinde birlikte çalışmalarına rağmen, 7 yıl sonra yüz yüze tanıştılar. çalışma arkadaşlığı, yakın dostluğa dönüştü kısa zamanda ve bugün bizlerin çok iyi bildiği oxford ingilizce sözlük gibi bir başyapıt bu iki kişinin ortaklığı sonucu doğmuş oldu.

  • aklıma şu videoyu getirmiştir. "sen hiç selçuklu kroniği yayınlayan osmanlı müverrihi gördün mü" diyor karşısındaki adama, "bana hiç adnan sadık erzi deme o cumhuriyet bebesiydi" diye ekliyor sonra da. zaten türk kroniği yayınlayan osmanlı tarihçisi görmedi ve adnan erzi'yi de tanımıyor sunucu besbelli. * kendi kültürüyle karşıdakini de idare ediyor adam. öyle bir seviye.

  • https://www.facebook.com/…793485944/?type=3&theater

    dinde bug bulmuştur.

    ekleme: losemiyle savaşan küçükler için saçını bağışlamış ama bağış noktasından dışarı çıkınca "başörtümle gizleyecek saçım da yok, neden takayım ki?" diye düşünüp, başörtüsüz gezmeye karar vermiş. bunu da facebook'daki başörtüsü takmama özgürlüğünü savunan bu sayfaya göndermiş.

    debe editi: 19 mayıs atatürk'ü anma, gençlik ve spor bayramımız kutlu olsun. nice özgür günlere...

  • paraların boyutundan 1 ons (28,35 gram) ağırlığında olduklarını görebiliyoruz. benzer boyuttaki altın ya da gümüş hatıra paraları da bu ağırlıkta basılır. altının ons fiyatına baktığımızda her bir altın paranın bugünkü değerinin 1833 usd (31.730 tl) olduğu görülüyor. ancak bu paralar yeri geldiğinde silah almak, ceset temizletmek, the continental'de konaklamak hatta sadece bir kadeh viski için kullanılabiliyor. bu nedenle de altın olarak karşılığı pek de önemli değildir. görsel görsel

    john wick chapter 3 parabellum'da berrada'nın açıkladığı gibi bu altın paralar bir sosyal sözleşmenin fiziksel kanıtıdır. düzen ve kuralları temsil eder. değeri ise verileceği kişilerin yeteneklerine bağlıdır. video

    görsel

    bu altın paralar karşılığında alınan hizmet ister bir kadeh viski olsun, isterse daha komplike bir iş olsun yüksek şura'nın sunduğu güvenlik ve gizlilik güvencesiyle gerçekleştirilir. bu nedenle de, john wick evreninde paranın satın alamayacağı şeyler için bir mastercard görevi görür.

    görsel

    para olarak karşılaştırdığımızda ortadan ceset kaldırtmak gibi bedeli olmayan işlere yaradığı gibi, doktordan para karşılığı alabileceğiniz tedavi için ya da şişesi 60 dolar olan blanton's'dan bir kadeh almak için kullanılır. bu coin karşılığında alacağınız viskiye zehir katılmadığı, taksiciye teslim ettiğiniz köpeğinizin the continental'a teslim edileceği, aldığınız sağlık hizmetinin en iyi şekilde yapılacağı ise yüksek şura'nın garantisi altındadır. altın paranın arkasındaki sosyal kontratın önemi burada ortaya çıkmaktadır. görsel

    açılan kontratlarda (video) tam da bu nedenle dolar kullanılır. birinin ölüm emrini verdiğinizde bu altın paraları değil amerikan dolarını kullanırsınız. bu da, john wick evreninde bu altın paraların dolar olarak karşılığının olmadığının ve bu karşılığın bir önemi olmadığının kanıtıdır.

  • çok imrendiğim insan.

    yaşım inşallah doğacak çocuklarımın büyüdüklerini görmeye yeterse mutlu bir şekilde, huzurlu yuvamda yapmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam.

    düşünsenize... bodrum'da sıcak bir yaz akşamı, denizden gelinmiş hafif yorgunluk var hanımla bahçede koltukta keyifli keyifli oturuyoruz. çocuklardan oğlan olan mangalı almış eline yakmış ızgarayı, kız olan sofranın son rötuşlarını yapıyor. sonrasında oğlanla kız ''yemekler hazır hadi gelin'' demişler. şahane bir deniz manzarası var, rakılar konulmuş, sohbet gani. yaşlılığın da vermiş olduğu ağırlıkla 2. dubleden sonra hafiften kafalar güzelleşmiş bizim çocuklarla hayatı konuşuyoruz. bir insan başka ne ister ki?

    tek sıkıntılı tarafı, çocuklar yemeğin sonlarına doğru kalkacaklarını hissettirecekler o çok can sıkacak. malum bodrum gecelerine akacaklar. inşallah öyle güzel anlaşırım ki onlarla, bu tarz muhabbetlerde hep evde kalmayı yeğlerler.

    yaşlandık ulan, daha çocuklar doğmadan yaşlandık!