hesabın var mı? giriş yap

  • güç yüzükleri aslında gerçekte vardır. yani direkt parmağınıza alıp takamazsınız ama kavram olarak böyle bir şey var. mesela star wars, yüzüklerin efendisi gibi hayranı çok olan bir evrende bir şeyler yazmak tam olarak güç yüzüğü takmaya benzer. eğer iradeniz sağlamsa size muazzam bir güç sağlayabilir, dünya çapında milyonlarca hayrana çok kısa sürede ulaşabilirsiniz. ancak yeterli vizyonunuz ya da yeteneğiniz yok ise o yüzük sizi kontrol eder, zehirler ve en sonunda da yok eder.

    ben de bu nedenle diziden çok umutlu değildim çünkü proje duyurulduğundan beri hikayede ne olacağından çok cast tercihi falan konuşuldu. kimse de çıkıp arkadaşım rahat olun mis gibi senaryo yazdık falan demedi. bir de yayınlanan son fragmanda müzik seçimi falan insanları iyice şüpheye düşürdü haklı olarak. şimdi bu endişelerimiz yerinde mi değil mi bir bakalım.

    ama öncelikle dizinin bir de inceleme videosunu yaptım. onu da incelemek isterseniz linki en alta bırakıyorum.

    --- spoiler ---

    önce senaryodan başlayalım. şimdi uyarlamada şöyle bir durum var. elinize aldığınız kitabı senaryo formatına aktarırken mecburen bazı değişiklikler oluyor. bu kim olursa olsun gerçekleşir çünkü yazım yaratıcılık isteyen bir süreçtir ve o aktarım esnasında aktarımı yapan kişinin düşünce yapısı, hayat tecrübesi, dünyaya bakışı falan ister istemez senaryoya dahil olur.

    bu ufak tefek dokunuşlar bazen iyi de sonuç verebilir çünkü ana metindeki eksikliklerin kapatıldığı da olur. ancak bu durum tolkien için geçerli değil çünkü tolkien zaten mükemmel yazmış. yani bazı kitapları okurken yahu şurası da şöyle olsaydı diye aklınıza gelir ya. birincisi bu tolkien'de gelmez. ikincisi de gelse bile insanın yahu benim ne haddime deyip bu düşünceleri kafasından uzaklaştırması gerekir.

    bu nedenle dizinin senaristlerinin izleyiciyi memnun etmek için yapması gereken şey silmarillion'a olabildiğince sadık kalmaktı. ki zaten orada bir yığın potansiyel var. fingolfin anlat, noldor'un gelişini anlat, valar'ı anlat bir yığın şey önünde hazır duruyor zaten. onun yerine gidip hiçbir yere bağlı olmayan bir senaryo yaratıp onun üzerine oynamışlar.

    ha bakın bu da olabilir. yüzüklerin efendisi ve silmarillion'u alıp bağımsız bir hikaye de yazabilirsiniz. ama bunu yapabilmek için tolkien'i sular seller gibi ezberleyip lore'un dışına bir adım bile çıkmamanız lazım. yoksa sıçış anları başlamış demektir.

    burada ise lore'un içinden geçmişler arkadaşlar. en büyük hata da gidip galadriel'i ana karakter olarak seçmelerinden geliyor. şimdi ana karakter dediğiniz mücadeleye girer. kimi zaman kazanması kimi zaman kaybetmesi gerekir. bazen süründüğü bazen dayak yediği falan olur ki izleyici hikayeyi takip ederken heyecanlansın. hah işte galadriel bunları yaptırabileceğiniz bir varlık değildir. bakın kişi ya da karakter demiyorum galadriel üstün bir varlıktır ve böyle günlük şeylerin içinde yer almaz. o kadar kadim ve bilgedir. siz tutar da bu karakteri ne bileyim dağ tırmanırken denizde boğulurken falan gösterirseniz olmaz. ayrıca bi kısım elf biz artık seni takip etmeyeceğiz diyor, galadriel gil-galad'dan elrond'dan falan izin alıyor. olm siz kafayı mı yediniz orta dünyadaki en güçlü varlıklardan biri sizce böyle şeyler yapar mı? ha derseniz ki daha ikinci çağdayız galadriel o kadar güçlenmemiş olabilir ama üçlemede gördüğümüz zamanlarda orta dünya iyice ölmek üzereydi. elf çağı bitiyordu orada gücü daha az diye bile düşünebiliriz. üçlemede lady of the wood olarak bu kadar korkulan ve çekinilen biriyken senaristlerden biri bana ikinci çağda nasıl bu kadar zayıf olduğunu açıklasın lütfen.

    bu zayfılık durumu zaten elf'lerin genelinde var dikkat ettiyseniz. o bilgelik, karizmatiklik, hikmetin ve çok şey bilmenin kişinin üzerindeki etkisi özellikle üçlemede çok güzel yansıtılmıştı. burada ise karakterlerin o ağırlığını hissedemiyoruz. elrond'un mesela kalkıp cücelerin ayağına gitmesi, kapıdan kovulması falan dünyada olacak işler değil.

    peki bu iş nasıl düzeltilirdi? aslında bu iş çok basit ve kendileri de bulmuşlar ama devam ettirmemişler nedense. ismael cruz cordova'nın canlandırdığı arondir diye bir elf var bildiğiniz üzere. bu karakter bir gözcü kulesinde görevlendirilmiş durumda. hah işte bu karakteri ana karakter yapsaydınız, elrond'u, galadriel'i falan bu karakterin bir şeyler danışmak için arada sırada gördüğü kişiler olarak düzenleseydiniz hem lore'u karman çorman etmezdiniz, hem bu karaktere özgür şekilde hikaye yazabilirdiniz hem de bu yüksek karakterlerin azametini ve karizmasını elinden almamış olurdunuz. ama onun yerine galadriel'in saldayken insanlar tarafından itilip kakıldığını falan göstermişsiniz. bravo.

    dizinin teknik alanına geldiğimizde ise evet efektlere para gerçekten dökülmüş. hatta o kadar ki neredeyse her sahne çok güzel görünüyor. ama doğal mı? değil. çünkü mesela sahneye baktığınızda arondir'in durduğu kulenin bir kısmının inşa edildiği sahnenin geri kalanının yeşil perde olduğu fark ediliyor. zaten yüzüklerin efendisi filmlerini efsane yapan özelliklerden biri de buydu. her sahne maketle, dekorla, maskeyle falan hallediliyordu. burada ise ver etmişler cgi'ı. mesela üçlemede nazgul'un frodo'yu ağaç altında sıkıştırdığı sahneye bakın. oradaki toprağın ıslaklığı, köklerin uzantısı, nazgul'un atının ayağındaki kurumuş kan bile sahneye çok şey katıyordu. burada da yine geçişler için güzel manzara görüntüleri var ama karakterleri gördüğümüz yerler doğal olmadığı için o gerçekçilik hissi pek yakalanamamış.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak diziyi yapan kişilerin elinde canavar gibi potansiyel varken olmaması gereken karakterlere olmaması gereken işler yaptırdıkları için dizi potansiyelinin çok çok altında kalmış. ha dizi ne bileyim bir wheel of time ya da witcher'ın geralt'ın görünmediği kısımları gibi izlenmeyecek durumda değil. yani yüzüklerin efendisini, silmarillion'u falan nasıl olacak bilmiyorum ama tümden aklınızdan çıkarırsanız keyif bile alabilirsiniz. ancak şu anki haliyle o iş biraz zor gibi duruyor.

    https://youtu.be/qcjjsyakdts

  • adana büyükşehir belediye başkanınin, 29 kasım 2016 adana öğrenci yurdu yangını hakkinda yaptigi aciklama.

    simdi biraz empati yapiyoruz ve aklimiza o ani getiriyoruz. devlet babamizin bizi yönlendirdigi bir tarikatin yurdunda yangin cikti, 3.kattayiz ve cikis noktasinda yangin birden o kadar cok büyüdü ki, arkadaslarimizla asagi inemiyoruz. cigliklar, yüzlerdeki korkular, endiseler, panik havasi, kosusturan ögrenciler arasinda yangin merdivenine yöneliyorsunuz, alevler büyüyor ve karbonmonoksit gazi altinda nefes almakta zorlaniyorsunuz. yangin merdiveninin kapali oldugunu biliyoruz ya, bir umut belki yangin öncesinde bu sefer acmislardir. o noktada toplanan arkadaslarini görüyorsunuz, caresizce kapiyi zorluyorlar, bagris, cagris, cigliklar, öksürükler. oraya gidiyoruz, kapiyi bir-iki zorluyoruz, vuruyoruz, kirmaya calisiyoruz, elimiz aciyor, kaniyor, ama acilmiyor. caresizce etrafimiza bakiniyoruz, arkadaslarimiz hickirircasina agliyor, alevler bizim kati sarmis vaziyette, diger odalardaki camlara da ulasamiyoruz. ve cigliklar arasinda, endiseyle, ailemizle ve arkadaslarimizla son bir defa konusamadan, onlarin sesini dinleyemeden bekliyoruz.

    hayal kuralim biraz, empati yapalim. yapalim ki belki biraz utaniriz, belki 2 gün sonra unutmayiz.

  • "yılbaşı sepetlerinin içinde tütün mamullerinin ve alkollü içkilerin bulunması yasaklanmış. e onları çıkardın mı zaten ramazan kolisi oluyor."

  • ilk dersin teneffüsünde annemi bulmak için koştururken koridorda bir öğretmene çarpıp "özür dilerim amca" demek.

  • kafi derecede oyuncağı olmadığı için hayal kuran çocukların iki hedefi vardır. ilk hedef, ünlü bir sporcu, şarkıcı ya da süper kahraman olmaktır. bütün çocuklar ister ama bazıları hedefe ulaşır. ikinci hedefe ulaşmak ise daha zordur. babalarına bakarlar ve ben çocuğuma karşı böyle olmayacağım diye kendilerine söz verirler, baba olduktan sonra ise babaları gibi olduklarını farkedip üzülürler. michael jackson iki hedefine birden ulaşan bir çocuk, yıldız, baba. bir çocuğun hayal bile edemeyeceği yerlere geldi. bir baba olarak çocuklarına babası gibi davranmamayı başarabildi. kızı ağlarken, dünya; bir yıldızın, ikonun, üzerinden para kazanılmaya çalışılan bir çocuğun, bütün sevdikleri tarafından sömürülen bir adamın değil kızı için her şeyi yapan bir babanın öldüğünü anladı. para pul için çocuklarının fotoğraflarını satmadı, paparazzilerle anlaşıp üzerlerinden para kazanmadı, sahneye sürmedi, kendi çocukluğuna verdiği sözü tutabildi, aşkolsun.

  • "oğlumla evimin bahçesinde futbol oynarken ikimiz de en sevdiğimiz futbolcular olurduk. oğlum ben olurdu, ben de prim olurdum."

    arda turan

  • twitre gezerken denk geldim...
    eminim binlercesi vardır böyle.

    ulan yazıklar olsun!
    yiye yiye doymadınız! paraları yediniz, ülkeyi yediniz, gençliğimizi geleceğimizi yediniz!
    doymadınız! utanmadınız! gencecik memur adaylarının haklarını yediniz!

    şu kıza mülakatta elenecek kadar düşük puanı nasıl verirsiniz. ne yapmış olabilir yani 2 senedir memur olmak için kendini paralayan biri mülakatta! süt dökmüş kedi gibi uslu da durmadıysa ben de bişey bilmiyorum...

    not: hakikaten ne bu kızla ne başka bi kpss adayıyla en ufak alakam olmadığı gibi kpss denen sistemle de bi ilgim yok. özel sektörcüyüm.. ama vicdanımızı da çöpe bırakmadık amk.

    https://twitter.com/…anp/status/1475753894273822722

    gelen mesajlar üzerine edit: abi bisürü mesaj geldi, bu yazdığım örneklerden birsürü gönderen oldu... birinci olup atanamayan, çok yüksek puanla atanamayan, mülakatta kazanamasın diye bilhassa elenen birsürü genç varmış... yazık..

    edite edite: ooo kılıçdar amcamız da girmiş topa..
    https://twitter.com/…luk/status/1475924061373046793

    şimdi bu aktroller, atanamayan çocukcağızları terörist falan ilan etmezlerse iyidir ya...
    yıllarca çalış didin.. kpss de tavan puan yap...
    devlete memur olarak girmek için emek ver.

    sonuç olarak kapı gibi terörist damgası kazan.
    trajik bile demeye utanıyor insan...

  • kim olduğunu bilmiyorum, ama haklı olan kadındır.

    bu çağda hala geceleri insanları rahatsız eden, uykusundan uyandıran bu gereksiz geleneğin tüm ülkede kaldırılması gerekiyor. ibadetlerinizi insanları rahatsız etmeden de gerçekleştirebilirsiniz. dünya değişiyor, hayat değişiyor artık yaşadığınız çağa ayak uydurmaya çalışın. korkmayın, medeniyet sandığınız kadar kötü bir şey değil.

    bu arada ülkenin %98.7’sini müslüman sanan yazar da, konya'nın herhangi bir köyünde yaşıyor sanırım.