hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: geceleri uyumamak)

    yeminle bir anneyi bu kadar çıldırtan ve bir evladı bu kadar korkutan başka bir şey yoktur.

    bilgisayar başında kendinden geçmiş, tüm evrenden soyutlanmış, nirvanaya varmak üzereyken, karanlıktan derinlerden bir ses gelir...

    -naaapıooosuuunn buuuu saattteeeee yaattt artttııkkk

    +mnıskim noluyo lan?
    hee annemmiş...

    not: aynı zamanda dünyanın en hızlı laptop kapağını kapatma anıdır bu an.
    artık ne izleniliyosa, o saatte???

  • olmayan durumdur.

    700 bin ne mk?

    806.415 diyeceksin..

    senin verdiğin rakam ile ekrem başkanın gerçekte yaptığı fark arasında 106.415 oy var. o 106.415'i birer birer say desem sabah 8'de başlasan, ertesi sabaha kadar sayamazsin bile.

    alginizi seveyim.. 700 binmis.. bsg.

  • sevdiğim kız ile ilk defa garsonlu bir mekana gitmiştik :) (daha önce hep starbucks ya da tabldot) garson geldi "ne istersiniz?" diye soruyor. ben hemen kendi siparişlerimi verdim. o sırada baktım alttan bir ayak bacaklarıma vuruyor. "lan kedi mi geçiyor ne oluyor" diye irkildiğim sırada bizim hatunun alttan peçeteye yazılmış siparişleri uzattığını gördüm. aldım hemen garsona okudum.

    sağolsun benim erkeklik gururum kırılmasın diye garsonla muhatap olmak yerine bana yazıp uzattı siparişlerini. hesap öderken de alttan kredi kartını uzatmışlığı vardır.

    şimdi o kadınla evliyiz, çocuk bekliyoruz <3

    -lan bi yürüyün gidin. ne büyük egonuz varmış. aman kız hesap ödemesin erkeğin gururu kırılır. yok kız garsonla muhatap olmasın erkeğin pipisi ufalır. geçin lan bunları geçin ya!

  • hiç olmadık yerde aniden çekmeceden eyüp sabri'yi çıkarıp çapçapçapçapaçapa diye suratına boynuna vuran insanlar, kolonyayı döktükçe kendilerini cezalandıran insanlar, traş sonrası gözlerini kapatıp kolonyalı elleriyle kendi yanaklarına girişen insanlar var. bu renkli güruhun temizlik anlayışlarına saygı duymakla birlikte kolonyanın etkisinin ancak güçlü tokat darbeleriyle ortaya çıkacağına dair inançlarını abartılı buluyorum. içiniz geçmiş çalışırken, ofisin bir köşesinden ansızın gelen tokat sesleri sizi korkutmasın, biri (kuvvetle muhtemel bir yiğido) mutlaka kolonya sürüyordur. suçu biraz da kolonya seanslarında allah ne verdiyse müşterisine girişen berberlerimizde arıyorum. çocukluktan itibaren berberden tokatlı kolonyayı ala ala, darbeli kolonyayı yiye yiye kolonya sürdün mü şapodi şapodi ses gelecek şekilde kendimizi tokatlıyoruz. berberler pavlov olmuş dostlar, tokat sesi olmayınca kolonyadan tat alamıyoruz diley. titreme geldi.

  • eksik 1 oy olması durumunda dahi geçerlidir. hırsızlığın azı çoğu yoktur, hırsızlık hırsızlıktır.

  • oyunu oynayanların çoğunun erkek olduğunu farz ederek yazıyorum:

    bir halısaha maçına gittiğinizde, rakip takımdakiler isterse can-ciğer dostunuz olsun; eğer güzel bir oyun oynamak için sahaya çıkıyorsanız ve ortada bir "iddialaşma" durumu varsa ister istemez bir gerilim, bir enerji ortaya çıkar ve bu oyuna ayrı bir tad katar.

    işte dota'da dereceli oyunlardaki var olan şey de budur. baklavanın dengi burada mmr.

    sosyal psikolojide saldırganlık ile ilgili sevdiğim bir teori var "frustration ve aggression" diye (en son replikasyonları da iyiye gidiyordu, bilmiyorum şu an bu teorinin durumunu). bu teoriye göre insanların saldırgan olmasının nedeni bir hedefe ulaşmadaki ortaya çıkan engellerdir. bir insanı bir amaca ulaşırken engellersen ortaya insan doğasındaki saldırganlık ortaya çıkar.

    şimdi oyun boyunca her bir feedleme, supportun jungle a girmesi +25 için bir "engelleme" durumu ortaya çıkartır. dahası, bu sadece supportun yaptığı hatalarla ilgili de değildir. örneğin safelane carry olarak omni almışsınızdır dakika 5 de jungle a girmişsinizdir ancak gidip supportu ward almıyor diye flameliyorsunuzdur. frustration aggressionun diğer bir yönü amaca ulamşadaki engellemede sorumluluğu başka bir dış grubun üyesine(support)'a atmaktır ve sonraki adımda onu "linçlemek"(evet literatürde de tam olarak böyle geçiyor açıp bakın isterseniz referansı en sona koyacağım) gelmektedir.

    nasıl ki "road-rage" durumu araba kullanan insanlarda ortaya çıkıyor ki burada da çoğunlukla bir -frustration and aggression durumu vardır trafik psikolojisinde- dota gibi bir oyunda da bu tür saldırganlık durumlarının ortaya çıkmasını çok fazla büyütmemek lazım.

    elbette, bu anlattıklarımın farkında olan insanlar bu tür durumlara girişmezler ya da sinirlenseler bile sadece oyunun sonundayken biraz sinirlenir ve devam ettirmezler , oyun içerisinde sinirlenme gibi bir durum zira halısahadaki gibi olumlu bir etki yaratmaz çoğu zaman, işleri daha da berbat eder. zira dota, testosterondan daha çok motor fonksiyonlar ile bilişsel kapasitesinin "uyumu-koordinesi" ile ilgili bir oyundur.

    peki insanlar neden normal oyun dururken dereceli oyun oynar? bu konuda da bir hipotezim var benim birkaç akademik bulguya da dayanan. bana kalırsa dereceli oyun oynamanın sebebi ile korku film izlemenin sebebi aynıdır. çok detaya da girmek istemiyorum ama şunu söyleyeyim kısaca: beyninizin ilgili bölümünde bir ödül uyarıcısı(doğal bir uyarıcı olarak örneğin yiyecek) kodlayan nöronlarımız ile bir korkunun ortadan kalkması ile rahatlama duygusunun kodlandığı nöronlar örtüşüyor(yani yendim mi yenildim mi, o +25 geldi mi gelmedi mi uyarıcısı) işte bu yüzden ranked oyunlar insanı sinir stress etse bile, beyindeki kadım reward networkün çalışma tarzının evrimsel kodları koşullanma ilkesiyle çoğunlukla şekillendiği için normal oyun yerine sinir stressi korkuyu göze alıp ranked girmeye devam eder. bir kere o tadı aldıktan sonra beyin, o rankedın peşini bırakmayacaktır...

    referanslar:
    bahsettiğim nöronlar ile ilgili güncel yayın:
    * amygdala reward neurons form and store fear extinction memory zhang et al., 2020, neuron 105, 1077–1093 march 18, 2020 ª 2019 elsevier ınc.
    https://doi.org/10.1016/j.neuron.2019.12.025

    bu da yale ekibinin grand teorisi (tabi bu şu an çok değişti, berkowitz miydi neydi öyle bir abi aldı bayrağı)
    *dollard, j., miller, n. e., doob, l. w., mowrer, o. h., & sears, r. r. (1939). frustration and aggression. yale university press. https://doi.org/10.1037/10022-000