hesabın var mı? giriş yap

  • 19 gen 4 modeline sahip olduğum silah markası. polimer teknolojisinin nerelere geldiğinin ispatıdır. glock kendi silahlarını safe action pistols(güvenli çalışan tabancalar) olarak tanımlamıştır. ancak bu silahların türkiye'de 6136 sayılı ateşli ve ateşsiz silahlar kanunu ve eğitimsizlik yüzünden, zorunlu muhattabı olan asker ve polisimiz tarafından güvensiz, emniyetsiz tabanca olarak görülmektedir. 90lı yıllarda türk silahlı kuvvetlerine avusturyadan ihaleye geldiklerinde bizimkiler "bu ne biçim tabanca yahu emniyeti neyin yok evde çoluğumuz var çocuğumuz var" dediklerinde avusturyalılar tokat gibi cevabı yapıştırmıştır: "biz bu silahı siz evde bırakın diye üretmiyoruz"

    türkiyede bu silah hakkında bir şehir efsanesi vardır ki sormayın. kardeşim bu silah xray den falan görünmeden geçmez, akıllı olun. glock sürgüsünün üzerindeki tennifer kaplamayı kazıdığınızda çeliği görürsünüz. gövde polimer olduğu için şarjör ve şarjör yayı ve gövde üzerindeki mekanik aksam xrayde armut gibi görünecektir.

    dünyadaki kolluk güçlerinin %65 i bu silahı birincil uzun namlulu silahın yanında ikincil görev silahı olarak kullanmaktadır. ülkemize uyarladığımızda beylik tabancası olarak kullanmaktadır diyebiliriz. bu silahtan yola çıkılıp birçok silah üretilmesine rağmen fayda/fiyat oranıyla çeşitli modelleriyle glock hala amerika piyasasında en çok satılan silah konumundadır.

    silahın sağlamlığı ve güvenilirliği konusunda youtube da glock torture test diye bir arama yaparsanız karşınıza gelen videolardan kafanızdaki soruları silebilirsiniz.

    çoğu kişi bunu dile getirmez ancak kılıfsız taşımada da glock mkeknin ithal ettiği tabancalar arasında açık ara öndedir. biz türk silahseverler olarak glock a karatavuk deriz.

    son olarak satın alırken fiyatları konusunda mkeksitesinden güncel fiyatlarında bakıp burada yazan fiyatlara uygun olarak alınması, 9-10 bin liralar isteyen fırsatçı kaptırmatörlere dubellenilmemesi sizin hayrınıza olacaktır

  • ramsey kuraminda bir problemin cevabina ust sinir olaraktan r. l. graham tarafindan bulunan, ayni zamanda rekorlar kitabinda da "bi manasi olan en buyuk sayi" olarak gecen (oyleymis) sayi.. oncelikle (bkz: ok notasyonu).. grahamin sayisi soyle tanimlaniyormus:

    tazeleme acisindan:
    3^^^^3 = 3^^^3^^^3
    3^^3 = 3^3^3 = 3^27
    3^^^3 = 3^^3^^3 = 3^^(3^27), yani 3^27 elemanlik us kulesi..
    bu durumda 3^^^^3'un baya buyuk bi sayi oldugu anlasilmistir sanirsam..
    graham sayisinin cikisi burada basliyor sadece..

    g(1) = 3^^^^3 olsun
    g(2) = 3^^...^^3, arada g(1)=3^^^^3 adet ok var
    g(3) = 3^^...^^3, arada g(2) adet ok var
    ...
    g(64) = 3^^...^^3, arada g(63) adet ok var..

    iste graham'in sayisi g=g(64).. benim kafamdaki buyuk sayi olarak telaffuz edebilecegim hersey bunu ogrenmemle duman oldu, ki hala bu nasil bi sayidir kafam basmiyor, basmaya yaklasamiyor..
    basta demistik ki bu graham'in bi problem icin buldugu ust sinir.. olayi inanilmaz ironik kilan sey ise bu problemin cogunluk tarafindan inanilan cevabi: 6 (yaziyla: alti)..

  • — hangi bölümde okuyordun sen?
    — kütüphanecilik bölümü.
    — peki bitirince ne olacak? kıdem alınca bir üst rafa mı çıkıcan nedir?

  • trafik uygulamasında bir araç durdurulur, arabada ak parti demre ilçe başkanının torunu vardır. polisler ile tartışır.

    sonuç olarak 11 polis demre'den başka ilçelere sürgün edilir. bu ülkede kimse işini kanunlara göre yapamaz hale geldi. insanlar korku imparatorluğu altında o kadar ezildi ki, bırakın konuşmayı nefes almaktan korkar hale geldiler. sürgün edilmek madden ve manen çok zordur. allah yardımcıları olsun.

    (bkz: https://twitter.com/…?s=21&t=wvg9tzpxv8e1dqige1iz4g)

  • pek çok futbolsever bu sporun uğradığı değişimden şikayet ediyor. futbolun eskiden olduğu gibi daha bireysel yıldızlar üzerinden ilerlemesini istiyor. yıldız oyuncu topu alsın birkaç çalım atsın, şov yapsın (bkz: top cambazı) sonra gol atsın, asist yapsın. ancak futbol endüstrisinin gelişimi, teknoloji, sağlık sistemleri (beslenme, uyku), antrenman sistemleri futbolu bir spordan ziyade profesyonelce yapılan bir işe dönüştürüyor.

    bu entryde ise futbolun geçirdiği evrime farklı bir perspektiften bakacak ve agresif bireysellikten, defansif futbola geçişi ve teknik direktörlerin etkisini inceleyeceğiz.

    not1: işbu entry bulunduğu ligde ağır favori olan diğer bir deyişle pek bir rakibi olmayan takımları (bkz: bayern münih) (bkz: paris saint-germain) kapsamamaktadır.

    -futbolda 1.devrim-

    futbol ilk zamanlarında bireysel yetenekler üzerinden ilerleyen bir spor dalıydı, bu bireysel yeteneklere karşı ise küçük takımların bir mücadele mekanizması geliştirmesi gerekiyordu. yani aslında bu (bkz: total futbol)'un ortaya çıkışı oluyordu. (bkz: johan cruyff). aksi halde (bkz: diego maradona) (bkz: pele) gibi oyuncularınız olduğu takdirde kazanamayacağınız kupa yoktu. eski maçların özetlerine şöyle bir göz atıldığında bile bu açıkça görülüyor. total futbol anlayışının benimsenmesiyle yukarıda da bahsettiğim bazı ligler haricinde çoğu ligde küçük takımlar diş göstermeye başladı ve bu anlayış küçük takımlarca iyiden iyiye benimsenmeye başladı. ancak bu total futbol dediğimiz anlayışta yıldız oyuncular hala büyük bir öneme sahipti ta ki guardiola'ya kadar.

    -futbolda 2.devrim-

    guardiola'nın barcelona'sını hatırladığımızda (bkz: tiki taka) modeliyle alınmadık kupa bırakmadılar, keza ispanya milli takımının (bkz: euro 2008) ve (bkz: 2010 güney afrika dünya kupası) şampiyonlukları. peki nedir bu futbol düzenini temelden sarsacak 2. olay, savunmacıların oyunun içine daha fazla dahil olduğu, sadece arkada gladyatör görevi görmediği, ve takımın gerek atak gerekse savunma oyunlarında yıldız oyunculardan yükün biraz daha çekildiği, hatta oynanılan pas oyunuyla rakip takım savunması için hedef oyuncuların artmasıyla yıldız oyunculara bireysel yetenekleri için alan açıldığı, özgürlük tanındığı bir hale geldi.

    -futbolda 3.devrim-

    guardiola'nın bu anlayışı çok güzel şekilde işledi, ancak gelişen sadece futbol değildi, gelişen teknoloji ve artık devasa boyuta ulaşan futbol bir endüstri haline geldi. antrenmanlar, beslenme şekilleri, istatiksel araştırmalar, tüm bunlar çok iyi olan takımları yukarı taşıdı ancak daha küçük takımlara ya da (bkz: underdog) ekiplere sağladığı gelişim ise çok daha fazla oldu. (4.seviyeden 5'e çıkmak ile 2'den 4'e çıkma arasındaki ilişki gibi) küçük takımların artan fizik gücü, ve tüm dünyada artık tiki taka kadar olmasa da kabul gören ve her takımın çok daha önemsediği pas oyunu ile bu takımlar rakiplerine karşı iyice güçlendi. günümüz stoperlerini ya da beklerini izlediğinizde inanılmaz derecede iyi uzun top kullandıklarını zaten görüyorsunuz, hatta artık bu öyle bir hal aldı ki kaleciler bile savunmayı neredeyse 5'leyecek hale geldi ve bu pas oyununa ortak oldu. futbolun bu son uğradığı evrim ise, aslında her yorumcunun söylediği, daha yeni bitmiş (bkz: 2022 katar dünya kupası)'nda da bolca gördüğümüz sürprizlerin ana sebeplerinden birisini oluşturdu.

    savunma oyununa ve sağlam fizik gücüne dayalı, ilerde ise bireysel yıldızların zaman zaman takım oyununa dahil olduğu ama zamanı geldiğinde ise bireysel yeteneklerini kullandığı fark yaratmaya başladığı bir hal aldı. taze taze örnek verecek olursak, (bkz: fas milli futbol takımı), (bkz: arjantin milli futbol takımı), (bkz: hırvatistan milli futbol takımı).

    peki bu değişime bir de teknik direktörler anlamında bakacak olursak ortaya şöyle bir tablo çıkıyor, total futbolun gelişimini tamamlaması ve küçük takımların pas oyunu ve defansif oyunu benimsemesiyle artık diş göstermeye başladığı evrede yani buna 2010-2015 arası diyebiliriz devreye bu adamlar giriyor.

    (bkz: arsene wenger)
    (bkz: josep guardiola)
    (bkz: diego pablo simeone)
    (bkz: marcelo bielsa)
    (bkz: jürgen klopp)
    (bkz: didier deschamps)
    (bkz: lionel scaloni)
    (bkz: zlatko dalic)
    (bkz: walid regragui)
    (bkz: christophe galtier)
    (bkz: stefano pioli)
    (bkz: maurizio sarri)

    tüm bu isimlerin bir ortak noktası olduğunu görüyoruz, hepsi savunma oyuncusu.
    (bkz: stoper) (bkz: sağ bek) (bkz: sol bek) (bkz: ön libero)

    tamda bu noktada ortaya çıkan bir soru işareti var* , artık kabullenilen defansif futbol mu bu adamları ortaya çıkardı, yoksa bu adamlar mı defansif oyunla futbolun evrimine sebebiyet verdi? bence bu sorunun cevabı her ikisi de olacak. bu durumu, ortaya çıkan bir ihtiyaç* ve bu ihtiyaca fazlasıyla cevap veren* olarak tanımlayabiliriz.

    -son-
    peki geldik kritik soruya, ne olacak bu futbolun hali?
    açıkçası futbolun bu şekilde devam edeceğini düşünüyorum, eski futbol anlayışını yaşatmaya çalışan kulüpler ve insanlar var (bkz: real madrid) (bkz: florentino perez) ancak bunların da daha fazla dayanabileceğini sanmıyorum. artık eskisi gibi top cambazları, çalımla adam geçen, kıvrak bilekli oyuncular yerine daha fizikli, hızlı oyuncuları izlemeye yavaş yavaş alışmamız gerekiyor. futbolun çocuksu ruhunu kaybetmesine, duygulardan ziyade daha mekanikleşen bir hal almasına karşı fifa da yeni yöntemler, kurallar düşünüyor ancak bunların uygulanabilirliği ne seviyede olacak birlikte göreceğiz.

  • türlü türlü içeriğinin arasından en çok hafta sonları 12'ye doğru oynayan sünger bob'u özlediğimi fark ettim. geç yapılan kahvaltı eşliğinde izlemesi çocuk gibi heyecanlandırıyordu beni.

  • bilale anlatır gibi anlatmaya çalışacağım.
    iki ilaç arasında aynı etken maddeye rağmen fiyat farkını oluşturan iki değişken vardır.
    1- ilacın etken maddesinin yapıldığı ülke
    2- etken madde eşdeğerlik kontrol ve testlerinin yapıldığı fabrika-ülke

    yani ucuz ilaç, hindistan-çin menşeli etken maddeden yapılmıştır ve yine bu ülkelerin kurallarının geçerli olduğu labratuvarlardan eşdeğerlik-etkinlik onaylarını almıştır. buna karşılık pahalı dediğiniz marka ve bilindik ilaçlar örneğin fransa veya almanya gibi avrupa ülkelerinde üretilir ve test edilir ve haliyle bu ülkelerin ürettiği ve test ettiği ilaçlar daha güvenilirdir. etrafınızdan sıkça duyduğunuz "falanca ağrı kesici bana iyi gelmişyor ama filanca şak diye ağrımı kesiyor" hikayesi bununla ilgilidir.
    yani arkadaşlar olayın pek çok boyutu mevcut. söz konusu olan karmaşık organik moleküller topluluğudur. üzerinde etken madde aynı yazıyor diye içindeki kimyasal da aynı olmak veya aynı etkiyi göstermek zorunda değildir.
    son söz: konunun doktorla, eczacıyla, mümessille falan alakası yok. devletin sağlık harcamalarını subvanse etme yeteneğinin sonuna geldik. yani para bitti. kapitalist sistemde paran bittiyse donlarını avm den değil, çarşamba pazarından alırsın.

  • (bkz: pis tuvalet)

    üniversiteye kadar okumuş bir öğrencinin nasıl olup da tuvaleti bu derece kirli bırakabileceğine akıl sır ermiyor.
    keşke ygs'de tuvalet eğitimi ile ilgili soru sorsalar, bazıları elenir belki.