hesabın var mı? giriş yap

  • -orta ateşte tencereye dibini ıslatacak şekilde biraz yağ koyun
    -yeter mi diye düşünmeyin. yeter. çok yağlı olmasın
    -tencerenin dibini kaplayacak kadar mısır koyun
    -yeter mi diye düşünmeyin. yeter. taşıyor sonra
    -iyice kavurun. mısırların rengi önce beyaza sonra tekrar sarıya dönecek
    -yeter mi diye düşünmeyin. yetmez. ilk tane patlayana kadar kavurun. karıştırmaya devam
    -arzu ederseniz daha önceden hazırladığınız birer tutam tuz karabiber kekik pul biber karışımını ilk tane patladıktan sonra tencereye ekleyip karıştırıp kapağını kapatın
    -kapağı mısırların dışarı kaçmasına izin vermeyecek şekilde sürekli sağından solundan kaldırıp indirin. bunu içeride basınç oluşmaması için yapıyoruz. az basınç olmalı ki mısırlar patlayabilsin
    -sesler kesilip son mısırın da patladığını düşündüğünüzde altını kapatın. kapağı açın
    -birayla patlatın
    -yeter mi diye düşünmeyin. yetmez. ilk bira çok çabuk bitiyor. bir bira fazla alın.

    edit: kevimli semiğimi yemir (:

  • sıradan bir islamcı.

    sakın bu kişinin özel bir vaka olduğunu ama islamcıların genelinin farklı olduğunu sanmayın.

    ben 30+ yıl onlara temaslı yaşadım, islamcıların hayatlarında en büyük motivasyonlarından biri ahirette sekuler kesimi cehennemde yanarken izlemek!

  • şinasi yurtsever'in rolünün hakkını verdiği enfes bir dizi.

    --- spoiler ---

    filmin başlarında bi ara sadi'yi mi gördüm bana mı öyle geldi emin değilim.

    hilmi: ben hiç dişçiye gitmedim. neden? çok sağlıklı dişlerim var. çünki zenginim, bakımlıyım, uzun yaşamam lazım. kanımı bile değiştiriyorum ben. hayat fakirlere güzel valla. hep bi macera, koşturmaca, adrenalin

    muhasebeci: benim dişim ağrıyo da

    hilmi: bak nasıl da havasını atıyo, biliyosun tabi içimin gittiğini. ah ulan fakirler.

    --- spoiler ---

  • açık kasa kamyonetin taşıdığı tarım işçilerini taşıyan kamyonete tırın çarpması sonucu gerçekleşmiş kaza.. 15 kişi, 15 can, dile kolay.. tarım işçisi, servise gerek yok, ticari mal gibi kasada veya römorkta gider.. görürsünüz kimsede bir tepki uyandırmaz bu kaza.. bu tür kural ihlalleri en ağır şekilde cezalandırılmalı ki, kimse cesaret edemesin bir daha.. ne diyim, olduğum yerde kalakaldım..

  • birkaç entry yukarıda marketplace kullanmayı öğrenin diye bir arkadaş çemkirmiş.

    2023 yazında xiaomi kulaklık aldım, 1 ay sonra bozuldu, garantiye yolladım. garantiden de 2 gün sonra bu ürünün kaydı kuydu yok, biz bu ürüne bakmayız dediler. ürünün satıcısı direkt trendyol'du bir de.

    10 ayı geçti, trendyol ile onlarca mesajlaşma, verilen onlarca söze rağmen ürünü kaybettik ya biz diyerek asla iade yapmadılar. 2 kere kargom kayboldu sözde sonra aa bulduk dediler. bunu iki kere yaptılar, ikisinde de yaklaşık 2-3 ay sonunda aa şeytan saklamış ürüne ehe bulduk ya dediler. ürün defalarca incelemeye alındı, ardından da 7-8 ay sonunda garantiye gönderildi.

    en sonunda ürün garantide, size firma yollayacak dediler. firma da şansa ürünümü ben batıdayım, bir doğu iline ve başka isimde birine yollamışlar. artık ortada mal da yok.

    bunun üzerine 2 ay önce para iadesi yapacağız dediler onun da üzerine yattılar. ürünün şu an fiyatı aldığım zamanın 3.5 katı. verecekleri ücret çöp kadar kaldı, ürünüm de yok, ona rağmen hala ne ürünü ne parayı hiçbir şey vermiyorlar.

    10-11 ay diyorum evet. bu saatten sonra beni öldürün trendyol'dan elektronik almam, alanın aklından şüphe ederim, internet böyle olaylarla dolu.

    tekrar ediyorum, satıcı direkt trendyol.

  • şehzade mustafa'nın annesi, kanuni'nin eşidir.

    zannedildiği gibi hürrem'e yenilmemiştir. çünkü hürreme yenilen kanuni'nin bizzat kendisidir.
    mahidevran sultan, o gösterişli saray hayatından sonra bir anneye en yakışanı yapıp, babası tarafından öldürtülen oğlunun yasını sessiz sedasız çekerek, fakirlik içinde manisa'da sürgün hayatı yaşamıştır.

    kanuni o kadar yenilmiştir ki hürrem'e; ilk göz ağrısı olan karısına bir maaş bile bağlatmamıştır.
    onu açlığa terk etmiştir.
    kanuni o kadar yenilmiştir ki hürrem'e; kendi oğlunu öldürttüğü yetmezmiş gibi, karısı mahidevran sultan'a bir saraylının başına gelebilecek en kötü şeyi yaşatmış ölmekten beter etmiştir.

    kanuni sözüm ona ''muhteşem yüzyıl'' yaşarken,
    kendi karısına ve öz oğluna aslında hiç de ''muhteşem'' bir baba olmamıştır.
    böyle bir babanın yönettiği o ''muhteşem'' yüzyıl ne ilginçtir ki hürrem'in oğlu tahta geçince bitmiş,
    osmanlı duraklama devrine girmiştir.

    kim bilir belki de kanuni tarafından boğdurulan şehzade mustafa'nın,
    hatta yıllarca sürgün edilip, hürrem'in hırsının ve kininin altında ezilmesine izin verilen mahidevran sultan'ın ahı tutmuştur.
    belki de onun için osmanlı devleti bir daha asla ''muhteşem'' olamamıştır.

  • deniz gezmis, ögretmen bir anne ile babanin ikinci erkek çocugu olarak, 28 subat 1947 cuma günü, ankara'nin ayas ilçesinde dogdu. deniz, çocuklugu hakkinda sunlari anlatmistir: ''1947 senesinde ankara'nin ayas ilçesinde dogdum. babam ben dogdugum senelerde ayas'in bir ilkokulunda ögretmenlik yapiyordu. o zaman ve simdi gerek olmadigi için merak edip babamin hangi okulda ögretmenlik yaptigini ögrenmek istemedim. daha dogrusu ben 6 aylikken ayas'tan ayrildigimiz için eski durumu pek hatirlamiyorum. ben hayata geldikten sonra babam sivas'a nakledilmis. sivas'in kaza ve köylerinde ilkögretim mufettisi olarak görev yapmis. ilkokulu sivas'in yildizeli kazasindaki okullardan birinde okudum. sonra sivas'a nakledildik. sivas selçuk ilkokulu'nda tahsile devam ederek ilkokulu bitirdim. mezuniyet tarihini hatirlamiyorum. ortaokulu sivas atatürk ortaokulu'nda okudum ve bitirdim. hatirladigima göre 1961 senesi idi.''

    sivas'ta görev yaptigi sirada bir dönem sivas maarif müdür yardimciligi yapan cemil gezmis , oglu deniz hakkinda sunlari anlatmistir:

    ''her babaya göre, evladi akillidir, zekidir. bana göre deniz, zeki ve yetenekliydi. ona düskündüm ben. annesi de, her annenin çocuguna düskün oldugu kadar düskündü... her annenin evladi üzerine titredigi kadar üzerine titrerdi... severdik oglumuzu, her anne ve babanin çocugunu sevdigi kadar. toramandı oglum... dokuz aylikken yürüdü. ilkokulu birincilikle bitirdi. teste soktum. üstün zekâli oldugu sonucu çikti. agabeyi ve küçük kardesi ile iyi geçinirdi. uysaldi... hayvanlari, çocuklari çok severdi. yaslilara yardim ederdi. deniz çocukken dersi derste yapar, çok çalismaz ama çabuk kavrardi. o nedenle de her sene sinif ve okul birincisi olurdu. örnegin bir okul yarismasinda birinci oldugu için zamanin sivas valisi kadri erdogan o'na ödül vermisti.''

    cemil gezmis, ailesi hakkinda da su bilgileri vermistir: ''anne tarafindan deden, balkan savasina askeri lise ögrencisi olarak katilmis, kurtulus savasi'nda yaralanmis ve istiklal madalyasi almis serefli bir subaydir. baba tarafindan deden simdi seni ermenilikle itham eden zibidilerin varolmasi için sarikamis muharebesi'nde moskof ordularina karsi savasirken esir düsmüs ve üç yil sibirya ormanlarinda iskence çekmistir. sen bilir misin, gezmisogullari birinci dünya savasi'nda on alti sehit vermis bir ailedir. babanin üç dayisi erzurum'un geri alinmasinda ermeniler tarafindan sehit edilmisti...''

    deniz'in erzurum'un öznü ve ovacik bucaklarinda oturan akrabalarindan deniz gezmis'in dedesinin kardesi oldugunu söyleyen ali riza gezmis, gezmisogullari konusunda su bilgileri vermistir: ''gezmis unvani aslinda öz dede-babam olan, muharebe zamaninda fedakârlik ve gaziligiyle, evinde mert ve hanedanligi ile taninan mustafa aga' nin lâkabi idi.'' baba tarafindan gezmisogullari diye taninan ailenin, ataerkil ve hanedan diyebilecegimiz klasik aile egitimi içinde büyüyen deniz'in üzerinde nasil bir etki yarattigini ya da biraktigini yine onu taniyan kisilerden ögrenelim. memur olduklari için bir süre anadolu'nun degisik il ve ilçelerinde görev yapan cemil gezmis ile hanimi, mukaddes gezmis daha sonra, yeni görev yeri olarak istanbul'a atanir.

    böylece gezmis ailesi, istanbul'a gelir. deniz, bu konuda sunlari anlatmistir: ''1962 senesinde babam istanbul milli egitim müdürlügü'ne nakledilince hep beraber istanbul'a geldik, harem iskelesi selimiye'de bir eve yerlestik.''
    küçük tasra kentlerinden sonra ''dünya kenti'' sayilan istanbul'a gelen gezmis ailesi, istanbul'un en güzel deniz ve doga manzaralarina sahip olan üsküdar-selimiye semtine yerlesir. babasi cemil gezmis'in görev yeri, cagaloglu il milli egitim müdürlügü'ndedir. annesi mukaddes gezmis'in görev yeri ise, selimiye ilkokulu'dur.

    deniz, üniversitelerarasi giris sinavina, 6 temmuz 1966 çarsamba günü girer. sinav sonuçlari açiklandiginda deniz, istanbul üniversitesi'ne bagli hukuk ve fen fakültelerini yedek listeden kazanmıştır.

  • sinirden ellerimi ayaklarımı titretmiş rezalet.

    kayseri'den okuması için istanbul'a gönderdiğim, selvi boylu biricik oğlumun başına gelen rezalet.
    her ay binlerce lira taksidini ödediğim okulun böyle bir rezalete imza atması beni çok üzdü.

    yaşanan rezaletin baş aktörü mahmut alnıgeniş adlı bir tarih öğretmeni.
    öğretmen demeye bin şahit ister. keşke kpss'de barajı geçemeseymiş. (duyduğuma göre konya lisesi'nden gelmiş çamlıca'ya, şu anda bakan ve işadamı olan öğrencileri varmış. arkası sağlam belli ki)

    gencecik çocukları yağmur altında tek ayak üstünde bekleten bu vicdansız psikopat hocanın gereken cezayı alması için tüm yetkili mercilere başvuracağım.
    apar topar kayseri'den geldim ve oğlumun fanilası hala ıslaktı, çocukcağız zaten çelimsiz. umarım zatürre olmaz.

    bu nasıl bir eğitim nasıl bir disiplin anlayışıdır. sen kimsin mahmut alnıgeniş?
    umarım daha kötü uygulamaları olmamıştır bu mahmut adlı kişinin.

    edit: sağolsun özel çamlıca lisesi'nin müdürü ve sahibi muharrem gür bana ulaştı. bu mahmut isimli hocadan kendisinin de haz etmediğini söyledi. bu yaşanan olay sebebiyle gelecek ay taksidi bizden dedi.

    ama mahmut denilen öğretmenin kötü uygulamalarının peşini bırakmayacağım.

  • özellikle etsiz çiğ köfte diye başlık açılmasına rağmen "nolur çiğ köfte demeyin buna :(" diyenleri var. ne diyelim ulan daha? taklitçi pezevenk çiğ köfte mi diyelim, anasına mı sövelim? etsiz çiğ köfte diyoruz işte! a aaa, hayret bişey...