hesabın var mı? giriş yap

  • ders: din kültürü
    soru: insanın hür yaratılmasıyla ilgili ayet yazınız.
    cevap: şüphesiz ki allah insanı hür yaratmıştır.

  • benim de başıma gelmek üzereyken son anda kurtulduğum durumdur. bisikletle gelen bir çocuk sizi bir şeyler isteyerek oyalarken, diğer taraftan başka bir tanesi takılıp düşme, boş şişe alma gibi bahanelerle iyice dibinize girip telefon-cüzdan çalmaya çalışıyor. benim telefonumu aldı ancak tam bisikletine binerken bir anda farkedip peşinden koştum. ya yakalanmamak için attı ya da aceleden dolayı yere düşürdü. dikkatli olmakta fayda var.

  • edit: başlık başa kalmış.

    rahatlığı, yaşadığı yerdeki insanların fotoğrafını çekip internete yüklemeyeceğini bilmesinden kaynaklanan kadın.. haklı tabi, nereden bilsin öküzün birinin botla arkasından geçeceğini.

  • bir deney izlemiştim ismini hatırlayamıyorum.

    bir kaç tane çocuğun önüne marshmallow koyuyorlar. eğer ki bu marshmallowları belli bir süre yemezlerse daha fazlasını vereceklerini, eğer ki yerlerse sadece o kadarına sahip olabileceklerini söylüyorlar. bazı çocuklar çok canları çekse bile yemiyor, bazıları ise dayanamayıp yiyordu.

    yıllar sonra bu çocukların hayatlarını irdeliyorlar. çıkan sonuca göre marshmallowu yemeyip bekleyenler hayatta daha başarılı yerlere geliyorlar. marshmallowu hemen yiyenlerse daha basit, daha sıradan hayatlara sahip olmuşlar. ( ama belki de carpe diem felsefesini yaşamışlardır )

    oburluk, yemeğe düşkünlük, bunlar aslında anlık zevklerine yenilen insanların problemleridir. anlık zevklerine yenilen insanların da başarılı olması daha düşüktür. en basit örneği veriyorum; gece ders çalışması gerekirken uykusu geldiğinde, uykunun zevkine kendini bırakmak. kararlı olamamak ve akabinde başarısızlık .

    bunun yanısıra ciddi anlamda kilo veren insanların hayatlarına da bakmak gerek. eminim ki ilişkilerinde de iş hayatlarında da çok daha kararlı bir yapıya sahiptirler. anlık zevklerine zincir vurmayı öğrenmişlerdir artık.

    elde var sorular...
    anı yaşamak başarısızlık mı getirir? anı yaşamak oburluk mudur?
    marshmallowu hemen yiyenlerden misiniz?

  • ne laga luga yapıyorsun hocam? samimiysen çık bildiğini anlat sonra da davutoğlu'na söylediklerim yalan mı? diye sor. bu siyasiler hep böyle.

  • oh olmuş.
    gelene geçene vize dağıtırlar, ülkenin eğitimli kesimi 3 gün tatil yapıp dönmek ister, binlerce evrak talep ederler. oh olsun amk almanyasına.

  • hdp’liyim.
    öcalan ne demiş skmde değil.
    selahattin demirtaş binali’ye oy verin derse yine de ekrem imamoğlu’na oy veririm.

    her seçmeni kendi seçmeniniz gibi mi sanıyorsunuz ?

  • zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:

    makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.

    selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.

    mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?

    ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.

    meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.