hesabın var mı? giriş yap

  • gün içerisinde yazılan entrylerden görüyorum ki kendilerini "bilinçli jenerasyon" addedip buranın kahvelerine ve fiyatlarına bok atmayı "kapitalizm karşıtı" duruş olarak gören bir güruh var.

    iyi hoş tabii dile getirsinler düşüncelerini.

    4,5 liraya kahvesini alıp oturup keyif yapan adama skimsonik siyasi ideolojileriyle sataşmaya kalkışmalarının saçmalığından dem vurmuyorum bile.

    ister istemez merak ediyorum bir yandan, bu sataşan kesim gidip köşedeki tekel'den 2,5 liraya alabileceği biraya beyoğlu'nda herhangi bir mekanda 6-8 lira arası bir fiyat ödemedi mi hiç? aynı mantık değil mi lan?

    köhnemiş binanın 2. katındaki bardaysan içtiğin biraya olması gerekenin 3 katı fiyat ödemen normal, sistem karşıtı olabilirsin. bir amerikan şirketinde kahve içiyorsan kapitalistsin. vay anasını.

    yerim lan seni. asi şey.

  • bir keresinde yorgun argın işten eve dönerken, gittiğimde yemeğim hazır olsun dedim ve 1 adet dürüm söyledim. kapıya asın notunu bıraktım.

    kapıda asılı torbayı aldım ve eve girdim. bir açtım torbayı 4 tane dürüm var içinde. aradım dürümcüyü dedim durum böyleyken böyle. abi biz de dürümler nerede diyorduk ya dedi. ben de hiç birini ellemediğimi gelip alabileceklerini söyledim. yok abi biz hallettik ikramımız olsun, evde biri varsa verirsiniz sizinkini de gönderiyoruz şimdi dediler.

    buraya kadar her şey normal. sıradan karşılaşılabilecek bir sipariş hatası. asıl olay buradan sonra başlıyor.

    evde benden başka yaşayan olmadığı için 2 tanesini yedim 2 tanesini de komşuya verdim ve akabinde kapı çaldı 1 dürüm 1 kazandibi geldi bu sefer de. kazandibiyi jest olsun diye verdiler herhalde okey dedim aldım. onu da dolaba bir sonraki gün yerim diye koydum. 45 dk sonra tekrar kapı çaldı ve tekrar dürüm geldi. dedim ben aldım dürümümü? yok abi bu ikram dediler. derdimi anlatmaya çalıştım yok onu da verdiler. eve mütemadiyen dürüm geliyordu. adeta türkiye simulasyonu bug'a girmişti ve dürüm kodu no longer available hatası veriyordu. artık kapıdaki güvenlik görevlisi dürümcüler geldiğinde beni aramayıp direkt dürümcüleri içeri alıyordu. 30 dk sonra tekrar kapı çaldı. saat artık 23.30 civarına gelmişti uyudum uyuyacağım. bir dürüm daha geldi. dedim ki abicim siz bana yanlışlıkla 4 dürüm yolladınız ve sonrasında benim kendi dürümümü yolladınız. hesap kapandı hatta kabardı, yollamayın artık, al bunu da sen ye dedim. yok abi patron kızar dedi zorla elime tutuşturdu.

    gece bitmeden aradım güvenliği, dedim dürümcü gelirse içeri almayın yasaklıyorum. kapıda sessizce işlerini bitirin *

    bu da böyle bir anımdır.

  • bir garip yasak. habere göre bir miktar para harcanan (yasak olduğu için miktarını yazamıyorum) cumhurbaşkanlığı konserleri hakkında paylaşım yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacakmış.

    haber

    edit: bazı aktroll arkadaşlar "konuşmanın neresi yasak, sadece asılsız iddia ve çarpıtma yasak" demiş. oğlum size göre beğenmediğiniz her konuşma asılsız iddia, çarpıtma, yalan zaten; beğenmediğiniz herkes de zillet, hain, terörist. bir günde yalanı doğru, doğruyu yalan ilan edebilen, ülkedeki tüm gerçekliği alt üst etmiş adamlar gelip bana akıl veriyor. bugün bu konser hakkında kötü konuşmak zaten asılsız kılıfıyla suç teşkil edecek, iyi konuşmanın da bir garantisi yok, belki yarın işler değişecek, kandırılmış olacaksınız, bu kez de vay sen nasıl bu konserler hakkında iyi konuşmuştun diyerek suçlu sayacaksınız. o yüzden konuşmamak en iyisi.

  • öncelikle - ve +, sayıların sayı doğrusu üzerinde bulunduğu yönü belirtir. sayı doğrusunun tam orta noktası olan 0'ı baz alırsak + sayılar 0'ın sağında, - sayılar ise solunda yer alır. sayı doğrusu 2 boyutlu bir çizgiden ibaret olduğu için sağ ve sol haricinde başka bir yönü de yoktur. burada bahsettiğim sağ pozitif yönü, sol ise negatif yönü temsil etmekte.

    çarpma işlemi aslında toplama işleminin kısaltılmış şeklidir. 3 x 4 dediğimiz zaman bu 3+3+3+3 veya 4+4+4 dür. yani bir sayının kendisi ile kaç defa toplanacağını ifade eder çarpma işlemi.

    dönelim tekrar sayı doğrusuna. 3 x 4 işleminin sonucu bize sayı doğrusunda bulunduğumuz konumdan kaç birimlik mesafe alacağımızı söyler. sonucumuz + ise pozitif yöne doğru - ise negatif yöne doğru mesafe alırız.

    şimdi -3 x 4 işlemine gelelim.

    -3 yani negatif doğru 3 birim. bu işlemi 4 defa tekrarlar ise sola doğru 12 birim ilerlemişiz demektir. yani sonucumuz -12.

    -3 x -4 işlemine yani problemimizin ana kaynağına gelelim.

    - ve + lar yön belirtir demiştik. her iki sayımızda - olduğu için ilerleyeceğimiz yön şu şekilde olacaktır; negatifin negatif yönüne doğru. somutlaştıracak olursak eğer, yüzünüz batıya doğru olacak şekilde beklediğinizi düşünün. biri size diyor ki tam ters yönde 4 adım ilerle. sonuç ne olacak? doğuya doğru 4 adımlık bir mesafe almış olacaksınız.

    -3 x -4 işleminde de, 3 negatif yöne doğru bakıyor. 4 diyor ki arkadaş bende negatifim o yüzden ters yöne doğru ilerle. ve bu işlemi 4 defa tekrarladığımızda kendimizi pozitif yöne doğru 12 birimlik mesafe almış olarak buluyoruz. yani sonucumuz +12 olmuş oluyor.

  • anadolu yakası'nın ücra bir otobüs durağında saniyelerle 500es'i kaçırmış (hâliyle gireceği sınavı da kaçırmış), üzgün üzgün arkasından bakan beni, "atla, ben seni yetiştiririm" diyerek o sırada duraktan yolcu almakta olan otobüsüne almış, öndeki 500es'i cep telefonuyla arayıp bir sonraki durakta biraz beklemesini söylemiş ve harbiden de o kaçırdığım otobüse beni bindirtmeyi başarmış bir 500t şoförüne rastlamıştım yıllar önce. bu olayın üzerine başka hiçbir otobüs macerası beni datmin etmedi beyler. kendimi resmen bir "öndeki aracı takip et" olayının içinde buldum ashgavsd daha ne yapsın lan bu otobüs, hadron mu çarpıştırsın amk.

  • devrimci avukatlara yönelik gerçekleştirilen operasyon sırasında baskın yapılan yüzlerce evden 1 tane kuru sıkı tabanca dışında hiçbir şey bulamayan polisin imdadına "yavşak medya" yetişerek gözaltına alınan avukatlara "muhbirlik" iftirasında bulunmuştu.

    bu iftiralara karşı çağdaş hukukçular derneği başkanı selçuk kozağaçlı'nın verdiği tarihi ayarı izliyoruz:

    "amerika izin vermeden tuvalete gidemeyen, amerika şifresini söylemezse uçağını uçuramayan, kendi ülkesindeki nato üslerinin rica minnet kapısından geçemeyen, makamını, eğitimini, aklını, servetini, rozetini emperyalizme borçlu olan sizden mi öğreneceğiz kimin ajan olduğunu? burada özgürlük yok diye kendi çocuklarını amerika’da okutanların polisi mi bize başka ülkeler lehine faaliyet öğretecek? bizi de kendiniz gibi beysbol sopası ile terbiye olacak mı sandınız? haddinizi bilin."

    https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/…51342_n.jpg