hesabın var mı? giriş yap

  • mutsuz bir evlilik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri.
    işin mi kötü, değiştirirsin. arkadaşların mı nankör, hayatından defedersin. ailende mi pislikler var, görüşme; neticede sen seçmedin onları, doğumunla gelen bir eklenti paketiydi hepsi.

    oysa evlilik öyle değil.. sırtına zibilyon tane umudu, hayali, planı yüklenip evleniyorsun biriyle. sen seviyorsun. sen seçiyorsun. sen yürüsün istiyorsun. aşkınız kabından taşıyor, çocuğun oluyor. ama olmadı mı olmuyor, yürümüyor.. isteyerek seçtiğin ve bir nikah memurunun önünde "evet" diyerek başladığın hayatı, bir başka salonda, bir hakimin karşısında "evet, boşanmak istiyorum" diyerek bitiriyorsun.

    bugün anneler günü.
    kızım babasında.
    sabahın beş buçuğunda, gözleri çakmak çakmak geldi yanıma.
    "gitmek istemiyorum, anneler günü bugün, seninle olmak istiyorum" dedi.
    baba günü bugün dedim.. gitmezsen üzülür dedim.. yarın acısını çıkartırız biz dedim..

    "kahretsin ki beceremedik geçinmeyi..
    yanlış insanlar seçmişiz evlenmek için..
    mutsuz olduk, mutsuz ettik..
    affet kızım, üzüntümüzü senin üstüne de bulaştırdık.." diyemedim.

    baba günü bugün dedim.

  • başlıktan edinilen genel kanının aksine türkiye'de düzenli olarak polis baskınlarıyla ele geçirilmemektedir. ele geçirilse duramazdık. evet. bir şeyler ele geçirilmiş ama sezyum 137 değil.

    ele geçirilen madde sezyum 133. sezyum'un 133 kütle numarasına sahip doğal hali. 28 derece sıcaklıkta eridiği için kapsüllerde yarı sıvı yarı katı halde görülüyor. ancak vakumlu cam kapsüllerde ele geçirilmesinin sebebi bu değil. sezyum saf halde havayla tepkimeye girer. havayla temas ettiğinde patlayarak yanar ve mor renkte bir alev çıkarır. bu haliyle sezyum insan sağlığı için tehlikeli değil. kapsülü kırmazsanız yani.

    tehlikeli olan sezyum 137: sezyum 133'ün radyoizotopu. sezyum 133 atom numarası 55, nötron sayısı 78 olduğu için oldukça radyoaktif eğilimli.sezyum 137 sezyum 133'ün laborotuvar ortamında nötron bombardımanına tutulmasıyla elde edilir. sezyum 133 nötron bombardımanından sonra nötron tutar ve kararlılığını yitirir. tekrar kararlı hale dönmek için de bir nötronunu protona çevirip baryum 137'ye dönüşür. bu sırada da 0,662 megaelektron voltluk gama ışını yayar ki bu ışınla bir filin bile röntgenini çekebilirsiniz. bu miktar röntgen cihazının en yüksek dozunun 2 katı. eğer röntgen cihazı 800 kilovoltta çalıştırılabilseydi bu kadar ışın dozu üretebilirdi.

    yaydığı ışının vücutta iyonlaştırıcı etkisi çok fazla olduğu için bir kaç saniye temas etmek 10 gün içerisinde acılar içerisinde öldürür. bu doğru. genleri mutasyona sokar, vücut moleküllerini iyonlaştırarak olağan dışı bağlar yapmasına ve kimyasal reaksiyonlara neden olur. hayatta kalınsa bile bozuk genler nesilden nesile aktarılır.

    haberlerde geçen atom bombası yapımında kullanıldığı bilgisi de yanlış. belki kullanılabilir ama hiç duymadım. nükleer silahlarda genellikle uranyum 235 ya da 238 tercih ediliyor ya da plütonyum. sezyumun aksine uranyum stabil hale geçerken kurşun 212'ye kadar parçalanır.

    sezyum 137 radyolojide kullanmak için zenginleştirilir. yarı ömrü 30 yıldan biraz fazla. kan uyuşmazlıklarında ve graft versus host hastalağına karşı kan ışınlanmasında kullanılır ya da az da olsa radyolojik görüntüleme cihazlarında ya da onkolojide tümörü ışınlamak için de kullanılır. türkiye'de 80 kadar kan ışınlama cihazı var.

    sezyum 137 bu cihazların kaynak kapsülünde bulunur. kaynak kapsülü yalnızca 2 cm'ye 1 cm'lik ölçülerde silindir şeklinde olur ve cihazın en önemli parçasıdır. kapsülün hacminin yalnızca 4 te 1'i sezyum 137 dir. eğer görürseniz bu bir kaç gramlık sezyum 137'nin yaydığı radyoaktif ışından korunmak için, haberlerdeki gibi karton kutuya koyup, koli bandıyla bantlayabilirsiniz. bu dünyanın sonu geldiğinde kafaya kese kağıdı geçirip beklemeye benzer, yapsanız da olur ama işe yaramaz.

    bu cihazlarda yalnızca elma çekirdeği kadar bulunan sezyum 137'den korunmak için cihaz 1400 kilogramlık kurşunla kaplıdır.

  • evet,mete moğoldur, çinlidir.tibetli de olabilir.hatta aborjin bile olabilir ama türk olamaz.çin seddi de zaten sadece aztekler için yapılmıştı.iptidai bozkırlı olan türklerin ne haddine mete'yi sahiplenmek.çin kronikleri göktürkler,hunların devamıdır demesi tamamen mecazi anlamlıdır.bizans'ın selçuklular'a da hun demesi tamamen konuyu manipüle etmek için yaptığı birşeydir.aslında göktürkler irani bir devlettir.hanedan soğd asıllıdır.
    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    ek:

    moğolların ana vatanı günümüz moğolistanı değildir.kadim devirlerde moğollar tung-hu'lar,siyenpiler,wuhan'lar gibi isimler ile anılmışlardır.yaşadıkları coğrafya mançurya bölgesiydi.orman-avcı moğolları ve göçebe-çoban moğolları olarak 2' şekilde yaşarlardı.milattan sonra 80 ile 150 dolaylarında asya hun devleti parçalanmış.kavimler göçüyle batıya göç başlamış ve moğolistan-ötüken'e(selenge,orhun, baykal gölü arasında bir yer) yani asya hun mülküne mançurya bölgesinden kitleler halinde moğollar inmiştir..şimdi moğolistanda moğollar yaşıyor öyleyse bundan 2000 veya 3000 sene önce de moğollar yaşıyordu ve mete moğoldu demek hatalı bir yaklaşımdır.
    türkler'in ana vatanına gelirsek;hazar ve balkaş gölü civarından başka altay,sayan dağları,ordos bozkirlari,baykal gölü civarı.

  • ilkokula başlar başlamaz beni sınıf başkanı yapmışlardı. bir sınıf başkanından ne beklenir, sınıf başkanı neler yapabilir onu bile doğru dürüst bilmiyordum. görev verilince kabul ettim. 60 kişilik sınıf. uğultu halinde. 60 kişinin arasından barış adındaki en kavgacı gürültücü çocuğu seçtim. patient zero odur, onu susturursam herkesi ikna ederim diye düşünmüştüm. gittim çocukla konuştum "lütfen gürültü yapma" dedim. bu da "ahahha" diye kahkaha attı, elinde tuttuğu geyik butundan bir parça ısırıp şarap içmeye devam etti. uğultu aynen devam etti. gürültüyü bastıramadım. öğretmen gelince de "örtmenim sedat hiç sınıf başkanlığı yapamıyor" diye şikayet edip daha ilk günden görevden aldırmışlardı beni. benim yerime hakan diye bir çocuk sınıf başkanlığına geldi, ağzına sıçmıştı herkesin, kök söktürmüştü. herkes mutluydu.

  • münevver karabulut'un cinayeti hakkında bilgiler

    düşündüm de ben bu başlığı favorilere ekleyeyim; aklıma geldikçe yazayım.
    malum söz uçuyor, yazı kalsın...
    münevver öldü, hafızamız ve insanlığımız kalsın...

    susmayın, unutmayın. ne olur...

    bu cinayete bu kadar kafayı takmış olma sebebim, adaletsizlik. parayla tıkanabilen hukuki yollar.

    annemi babamı başbakanın ehliyetsiz oğlu ezerse bir gün? hani olmaz da belediye araçları izleri yok ederse? kabus gibi..

    hayatta türkiye'de olacak şey değil de işte, geliveriyor insanın aklına.

    fakirler katil oluyor, zenginler daha zengin.

  • ahlaksızlığın tanımı konusunda kafa karıştıran bir açıklama.

    merak ettim gençler ne gibi ahlaksızlıklar yapmışlar? bayrak asanı mı tekmelemişler ? nefret suçu mu işlemişler? treni hızlandırıp 32 kişiyi mi öldürmüşler? 37 aydını mı yakmışlar ? toplanıp 12 yaşında kıza mı tecavüz etmişler?

    ne yapmış bunlar?

  • nba organizasyonlarından bugüne kadar aldığı toplam 292,198,327 dolarlık maaşla bu konuda gelmiş geçmiş tüm oyuncular içinde zirvededir. tabi bu ücret sponsorluk, reklam gibi tüm gelirlerden bağımsız, yalnızca organizasyonlardan alınan meblağdır. ayrıntılı dökümü aşağıdaki gibidir:

    (kendimi sosyal sigortalar çalışanı gibi hissediyorum)

    1992-93 / orlando magic - $3,000,000
    1993-94 / orlando magic - $3,900,000
    1994-95 / orlando magic - $4,800,000
    1995-96 / orlando magic - $5,700,000
    1996-97 / los angeles lakers - $10,714,000
    1997-98 / los angeles lakers - $12,857,143
    1998-99 / los angeles lakers - $15,000,000
    1999-00 / los angeles lakers - $17,142,858
    2000-01 / los angeles lakers - $19,285,715
    2001-02 / los angeles lakers - $21,428,572
    2002-03 / los angeles lakers - $23,571,429
    2003-04 / los angeles lakers - $24,749,999
    2004-05 / miami heat - $27,696,430
    2005-06 / miami heat - $20,000,000
    2006-07 / miami heat - $20,000,000
    2007-08 / phoenix suns - $20,000,000
    2008-09 / phoenix suns - $21,000,000
    2009-10 / cleveland cavaliers - $20,000,000
    2010-11 / boston celtics - $1,352,181

    kobe'nin 11 haneli vatandaşlık numarasını alayım, onu da paylaşacağım. neyse...

    bunun karşılığında gösterdiği performans, kendisine şu başarıları getirmiştir:

    - 4 defa ayın çaylağı,
    - 1993'de yılın çaylağı,
    - 12 kez ayın oyuncusu,
    - 3 kez all-star'ın en değerli oyuncusu,
    - 3 kez nba finallerinin en değerli oyuncusu,
    - 2000 yılında nba'in en değerli oyuncusu ödüllerini almış;

    1993'de nba en iyi çaylaklar beşine, 3 kez en iyi savunma beşine, 14 kez nba'in en iyi beşine seçilmiş;

    15 kez all-star, 4 kez nba şampiyonu olmuştur.

    şu entry'deki veriler de buraya ek niteliği taşıyor:

    (bkz: #18625787)

  • 1943'ün sonlarına doğru, luftwaffe generallerinin karşısına akıllara zarar bir planla çıkagelmiş avusturyalı ressam: "amerikabomber"

    projenin amacı, isminden de anlaşılacağı üzere, o dönemler almanya'nın kontrolünde olan fransa'nın batısındaki bir hava üssünden kalkış yapıp, new york'u bombalayıp geri dönecek bir ağır bombardıman uçağı üretmekti. gidiş ve dönüş toplam 14000 kilometrelik bir yolculuk neredeyse! proje kabul diliyor. amma velakin, heinkel mühendisleri kısa bir değerlendirme yapıyor ve 14000 kilometre menzili olan bir bombardıman uçağı üretilmesinin teknik açıdan mümkün olmadığını belirtiyorlar.

    avusturyalı ressam bu sefer de "dönmelerine gerek yok öyleyse. böyle süper bir olay için 2-3 pilotu feda etmekte bir beis göremiyorum." diyiveriyor. neyse, heinkel 177 şasisinin üzerine üretilecek bir süper uzun menzilli bombardıman uçağı planlanıyor ama zaten kaynak sıkıntısı çeken almanya'nın böyle bir makine üretmesi mümkün olmuyor. avusturyalı ressam'ı bir süre "hee aynen birkaç ay içerisinde hazır o uçak." diye tıngırdatıyorlar. zaten bir süre sonra da reich'in savunulması aşamasına geçildiği için, çok daha önemli ihtiyaçların arasında unutulup gidiyor bu proje.

    iyi ki de üretilmemiş. amerikanlar öyle bir bombardıman yiyip 80-100 vatandaş ve birkaç binayı kaybetse, bu konu üzerine sınırsız sayıda film çekip kafa ağrıtırlardı. mesela gerçekte bir apartmanları yıkıldı diyelim, new york'ta taş üstünde taş kalmamış gibi bir senaryo olurdu filmde. her yer alev, patlama, sarsıntı, cgi clusterfuck...

  • bu sene ki şampiyonluk inanın bana hiç bir galatasaray'lının skinde bile değildi, zaten ömrümüzün yarısı gs şampiyonlukları ile geçmiş. ama bu sezon öyle belden aşağı vurdunuz, bizlere öyle öfke birktirttiniz ki o arkasında durduğunuz ağzı bozuk, kenafir gözlü zübbeyi sezon sonu bizzat sizlere gönderteceğiz, sokaklarda yürüyüş yapacaksınız istifa etsin diye.