hesabın var mı? giriş yap

  • camel sigara paketleri üzerinde bir deve vardır, hani arka plandaki piramitlerle poz verir profilden. hani altında da "turkish blend" yazar gocemen. en çok soru bu manzaradan çıkar işte. öyle bir kafaya kazınmış ki, "deve ile mi seyahat ediyorsunuz?", "çölde mi yaşıyorsunuz?" sorularının filan temelinde bu hafıza yatar.

    oraya deve yerine andromeda galaksisinin bir ilüstrasyonunu koysan gelip "uzay gemisine mi biniyorsunuz", "uzayda mı yaşıyorsunuz" filan diye soracak adamlar çıkar kesin.

    on tane eurovision kazansak bu imajı temizleyemeyiz herhalde.

    allah belanı versin camel.

    ..

    eurovision, allah senin de belanı versin.

  • kadın takılmak ister kaşar, hastalıklı dersiniz.
    evlenmek ister, kezban dersiniz.
    biz şimdi neyiz der, dalga geçersiniz.
    hiçbir şey demez, her şeyinizi kabul eder kullanırsınız.
    kullandığınız kadınlara da hakaret edersiniz, kullandırtmasaydı dersiniz.
    "avrupai türk kadını" bulup onu da ananıza benzetmeye kalkışırsınız.
    kadınları manyak edip histerik olmakla suçlarsınız.

    siz türk kadınlarını sevmiyorsunuz erkekler. hepiniz değil belki ama çoğunuz. kendimizi size karşı korumak zorunda bırakıyorsunuz. bu cümle de sizin eseriniz.

    debe edit: https://www.instagram.com/…?igsh=mxn5btc1ng44amo2oq

  • başlık yanıltmasın, bir kaç gün daha devam edecek. bu gece 10'da banttan tekrarı kuzeydoğu yönünde. ay ışığı olmadığı için zifiri karanlık bir yere gitmeye gerek yok, ortalama 1-2 dakikada bir tane görülebilir.

    benim en çok şaşırdığım iki nokta var:

    1) bu taneler ufacık, çoğu bir bezelye kadar bile değil, fakat yanıp biterken çıkardıkları enerjiyi (ki büyük kısmı ışık değil ısı olarak çıkıyor) biz taa nerelerden görebiliyoruz. 200 bin km\saat ile atmosfere girmenin güzel yanları bunlar

    2) bu bize her sene uğrayan perseid meteor yağmuru, ve türdeşleri gibi güneşin yakınından geçerken ısıdan parçalanan bir kuyrukluyıldızın eteğinde sürüklenen parçalardan oluşuyor. yörüngesi dünyanın aksine çok eliptik olduğundan 133 senede bir güneşin yakınından geçiyor ve bugünlerde düşen parçaların hepsi son geçişinde kopanlar değil, bazıları mesela 1726'daki geçişten kalan ama bu zamana kadar atmosferi sıyırıp ucuz kurtarmış parçalar.

    belki bu geceki bir yıldız kaymasında izleyeceğimiz kum tanesi, onbinlerce sene parçası olduğu o kuyrukluyıldızdan koparken, ibrahim müteferrika da ilk matbaa için padişah üçüncü ahmet'ten izin koparmanın sevincini yaşıyordu.

  • covid-19 üçüncü karantina döneminde italya cephesinden dün gelen covid-19 kararı. karara göre;

    - “yeşil pasaport” uygulamasına geçiliyor. covid-19 riski taşımayanlar bu hakka sahip olacak.
    - sosyal hayat aşılanma üzerine kuruluyor.
    - tüm kapalı alanlarda düzenlenecek aktiviteler ve organizasyonlar için aşı zorunluluğu getiriliyor.
    - kapalı alanlara sahip tüm kafe ve restoranların kapalı alanlarında bulunma hakkı için aşı zorunluluğu getiriliyor.
    - tüm konserler, festivaller vb. organizasyonlara katılım için aşılanma şartı konuyor.
    - tüm stadyumlar vb. alanlarda düzenlenecek spor müsabakaları için aşılanma şartı getiriliyor.
    - tüm spor salonları, fitness salonları ve yüzme havuzları gibi spor ile alakalı tüm alanlarda bulunabilmek için aşılanma şartı getiriliyor.
    - tüm müzeler, tiyatro ve sinema salonları vb. kültür-sanat etkinliklerine katılabilmek için aşılanma şartı getiriliyor.
    - tren, uçak veya otobüs ile seyahatte aşılanma şartı getiriliyor.
    - yukarıdaki tüm maddeleri aşılanmadığı için sağlayamayanlar son 48 saat içerisinde aldığı negatif test sonucunu bildirmek zorunda.
    - yakın zamanda covid-19 geçirenler otomatik olarak “yeşil pasaport” sahibi oluyor.

    fransa'dan sonra italya da benzer kararla karşımıza çıkmış oldu.

    başlangıçta bu tarz şeyleri desteklemiyor, hümanist yaklaşmaya çalışıyordum ama aşı karşıtı dangalakların sesi çok fazla çıkmaya başladığından beri son derece katı düşünmeye başladım.

    pandemiyi yenip normal hayata dönebilmemizin tek yolu aşılanma. aşı karşıtı bilimsiz, cahil ve nadan kitlenin önüne geçebilmenin yolu da yok. bunları aramızdan ayırmamız gerekiyor ki normal hayatımıza dönebilelim. aşı olmuyorsan da cebinden ödediğin parayla testini olur arama katılabilirsin. o iğrenç bilimsiz sesinize daha fazla tahammül etmek istemiyorum. tahammül de bir yere kadar. eski hayatımı geri istiyorum ve bunu engelleyen size benim yeni hayatımda yer yok!

    https://www.independent.co.uk/…urants-b1889194.html
    https://www.nytimes.com/…-proof-activities.amp.html
    https://www.theguardian.com/…cinations-restrictions

    (bkz: covid-19 üçüncü karantina dönemi)

    edit: şöyle bir acil durum var iletmem gereken:

    “ankara tıp fakültesi cebeci'de lösemi tedavisi gören abim için acil ab rh+ aferez trombosit kana ihtiyaç vardır.
    irtibat: belgin tiryaki
    05054785349”

  • kesinlikle en etkili yöntem haber sitelerindeki yorumları okumaktır.

    yorum başına 5 ila 10 iq kaybetme garantisi verebilirim.

    dini öğeler içeren bir haberse yorum başına 10 iq
    ak partiyi ilgilendiren haberse 7 iq
    başrolünde bir kadının olduğu herhangi bir haberse 5 iq düşüşü garanti.

  • ancak midesi geniş bir kadının kabullenebileceği bir hareket.

    düşünsenize sizin dokunmaya kıyamadığımız adamın çatır çatır yüzüne oturmuşlar, zaten bir kere yapan adam bunu sürekli yaptırır kim bilir kaç kişi oturdu sizin haberiniz yok.

    arkanızdan elalem konuşacak “bununkine mahallede oturmayan kalmadı ruhu duymuyor” düşünmesi bile insanı çileden çıkarıyor.

    hiç oturulmamış namuslu erkeklerin düğünde alnına kırmızı bandana bağlanması önerisi gerçekten hayata geçmeli artık.
    örnek erkek

  • mimarın çizdiği proje onun telifindedir, olması gereken budur. herhangi bir tadilat halinde binanın detaylarını, inceliklerini, kullanılan malzemeyi en iyi o bildiği için mümkün olan en masrafsız ve kısa sürede sorunu çözebilir. tüm mesleklerde keşke bu şekilde teslim edilen ürün/eserin sorumluluğu bir ömür üreticinin boynunda olsa ve tadilatlar onun iznine bağlı olsa.

    siz istiyorsunuz ki biz kafamıza göre balkonu pimapenle kapatalım, boyasını değiştirelim, balkonu eve katalım vb. sonra da buraya gelip mimarlara sövüp sayıyorsunuz "bütün bu çirkin binalar mimarların eseri" diye.

    mimarlık ve mühendislik, hakkıyla yapıldığında bir meslekten çok bir sanat dalıdır. bunun için devasa müzeler, heykel görünümlü binalar tasarlamaya gerek yoktur. evinin bahçesine istediğin köpek kulübesi dahi çok incelikli ve devrimsel şekilde tasarlanıp, bir sanat eseri olabilir. herhangi bir ressamın, heykeltraşın eserini alıp "buradaki maviyi sevmedim; değiştireceğim" diyemiyorsan kendi evinin bulunduğu yapıya da diyemezsin. "ne alaka? orası benim evim. para verdim, aldım." yeterli bir argüman değil.

    türkiye'de mükemmel bir mimarlık var mı? yok. çoğu bina çirkin mi? evet. ancak bunu mimar-mühendisten çok toplumun taleplerini, laz müteahhit kafasını, denetimsizliği sorgulayarak çözebilirsin. mimarın yetkilerini sorguladığın, "12 sene sonra yine mimara mı gideceğiz?" dediğin takdirde bu yetkilerin daha da kısıtlanmasını talep etmiş ve zaten kuş kadar olan yetkilerin tamamen yok edilmesini savunmuş olursun. ondan sonra da "bu kadar kilim desenli bina nasıl yapılıyor?" diye düşünüp durursun.

  • çoğu çakma olduğundan ülkenin fakirlik boyutunu anlamanıza ve ne kadar şekilci olduğunu hatırlamanıza yardımcı olur.