hesabın var mı? giriş yap

  • konya’da bu röportajı veren kuryenin, getir firması tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarılması olayı.

    kaynak1 kaynak2 kaynak3

    getir? neden işten çıkardınız çocuğu? söyledikerinde 1 cümle değil 1 kelime yanlış var mı? resmi bir açıklama yapacak mısınız?

    (bkz: getir)

    (bkz: getir boykotu)

    dipçe-1: 12.11.2021 tarihli getir açıklaması

    dipçe-2: 12.11.2021 tarihli (getir açıklamasından sonra) kurye açıklaması : "evet getir beni işten attı".

    dipçe-3: bugün bir getir kuryesi arkadaşı yakaladım konuştum.
    ben: - abicim sosyal medyada sizin 14 saat çalıştığınız söyleniyor doğru mu? 7-8 saat mesainiz olduğunu söyleyenler var??
    kurye: - silktirsinler abi onlar, sabah 8, akşam 1 çalışıyouz. 12 saat zaten çalışmak zorundasın. 12 saatten sonrası artı senin için. bizler esnafız, bağkurlu gibi düşün abi.
    ben: sigortanız? kaza maza yapsanız n'oluyor?
    kurye: - abi bu gördüğün depo da bir esnafın. bu adamda getir'den franchising alıyor. bizlerde bu depo sahibine esnaf olarak hizmet veriyoruz öyle düşün. bağkur sigortamızı kendimiz yatırıyoruz. kaza mı yaptın. motorun tüm masrafları bana ait. öldüm parçalandım getir'in hiç bir sorumluluğu yok. adamlar tüm düzeni kurmuşlar. bize bir şey olsa getir en ufak bir sorumluluğu yok.
    ben: - peki kazancın nasıl yeterli mi?
    kurye: - abi 13-14 saat çalışıp 10 bin lira alsan n'olacak. hayatın silkiliyor haftanın 7 günü.

  • bu kadını beğenir tamer karadağlıyı ise antipatik bulurdum, ödül töreninde kadın ödülü almadığı için nezaketen ödülünle konuşmanı tamamla diye incelik yapmış, at suratlı kadın noluyeaa deyince t.k tüm nezaketiyle kadının topuna girmeyerek ustaca beyefendiliğini korumuş, sözde feministler almış videoyu mağduriyet yaratma çabasına girmişler, bu n.y'da onların gazıyla kendini komik hallere sokuyor.

  • abdülhamit e laf edenler hakkında soruşturma açılan ülkede cumhuriyetin ikinci cumhurbaşkanına laf atmak serbest. laf atanları toplasak inönü nün tırnağı etmezler

  • açıklamasına stüdyo yazarken biraz utanılması gereken ilan. he amk stüdyo, warner bros sütdyoları, tom ve jerry'nin yeni maceralarını çekmek için dizayn etmişler...

  • insana ümit ve mutluluk aşılayan bir filmdir. karamsar bir döneminizde izlerseniz sonunda olan olaylar sayesinde size gökyüzünden iyimserlik yağdırır.

    --- spoiler ---

    evet, belki de mutsuz günlerimizin bitmemesinin tek nedeni o gün yapabileceğimiz iyiliklerin tümünü yapmamış olmamızdır. kim bilir? belki de bize her yeni gün bir şans daha verilmektedir... mutlu olmak ve mutlu etmek için. sevindirmek ve sevmek için. biz bunu anlayana kadar da o günler bitmeyecektir.

    --- spoiler ---

  • davayı açan savunma yapmaz. dava açılan yani davalı savunma yapar.
    "ya ne önemi var bir kelime hatası yapmışız işte" diyecekseniz hiç de öyle değil. davalar tek kelimeyle kaybedilebiliyor. bence bu işe hiç girmeyin.

    örnek: bir müşteri çalıştığım bankaya borcunu ödüyor ama bir şekilde sistemde ödeme görünmüyor. tekrar ödetiyorlar. ikinci defa ödediği tutarı iade almak üzere dava açıyor. dilekçesine parayı "defaatle" (tekrar tekrar) ödedim yazacağına "defaten" (tek seferde) ödedim yazıyor.

    mahkemede hakim soruyor:

    - borcun 5000 lira mıydı?
    - evet.
    - yani borcu kabul ediyorsun.
    - evet.
    - sen bu 5000 lirayı defaten mi ödedin?
    - evet.
    - tamam o zaman. davanın reddine...

    edit1: çalıştığım değil, yıllar önce çalıştığım banka.

    edit2: müşteri davayı kaybetti ancak yıl sonu kontrollerinde kayıp para bulundu. para iade edildi.

    edit3: bence de sistem kötü. ama hukuk sistemleri genelde böyledir. mesela suits dizisinde de vardı. göçmen bir eleman forma "asylum" yazacağına "refugee" yazdığı için sınırdışı ediliyordu. çünkü hukuk sistemlerinde kelimeler önemlidir.

  • oflu bir baba ve bandirmali bir anneden 1907 yilinda gumulcine'de dogmu$, turk yazininin en onemli isimlerinden biri olmayi ba$armi$, 1948'de ise katledilmi$ olan aydin..

    hifzi topuz'un eski dostlar adli kitabinda anlattigi uzere, 1928-1930 yillari arasinda egitim icin almanya'da bulundugu donem sabahattin ali'nin ya$amina yon veren bir donem olmu$.. her $ey tren yolculugu sirasinda upton sinclair'in romani oil'i okumasiyla ba$lar.. yillar sonra rasih nuri ileri'ye anlattigina gore sabahattin ali, bu kitabi bitirince, "bu romanda olanlarin onda biri dogruysa namuslu bir insan mutlaka solcu olmalidir." der..

    yine ayni kitapta anlatilan bir aniya gore, sabahattin ali'nin aydin ortaokulu'nda almanca ogretmenligi yaptigi donemde, istanbul'dan donu$lerinden birinde trenden inmi$, bir de bakmi$, istasyondaki sivil polis kendisini izliyor. sabahattin ali'nin elinde iki valiz varmi$, hava da sicak mi sicak, polis de pe$inden geliyor.. ali biraz yurudukten sonra, durmu$, polis memuruna,

    "nasil olsa eve kadar pe$imden geleceksin," demi$,
    "hava da sicak, bari $u valizin birini de sen te$iyiver."

    adam da bir an $a$irip duraklami$, sonra da, "pekala, insanlik oldu mu?" demi$ ve bavulun birini yuklenmi$, iki eski dost gibi ahbaplik ede ede eve kadar gitmi$ler..

  • allah belanızı versin. hiçbir suçu günahı olmayan bir gencin başını yediniz. herkes cezasını kendi vermeye kalkarsa işte bu olur. suçlama ne kadar büyük olursa olsun. suçun cezasını devlet vermeli şahıslar değil.

  • gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.

    yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.