hesabın var mı? giriş yap

  • bir artiztin huzunlu sonunu izletti bize az once. a a adana diye diye gitti. twitter hesabindan kendinden once yarisan yarismaciya ozurlu kontenjanindan katilmis heralde yazmis. bahsettigi yarismaci 30.000 lira kazandi kendisi ilk soruda elendi. boyle tipler ilk soruda elenince acaip bir huzur kapliyor icimi.

  • 10 yıldır ekşi sözlüğü takip ediyorum, beni bu kadar dumura uğratan başka bir olay daha olmamıştı. aşk kelebeklerine bak sen ya. sinek öldürür gibi yazar uçuruyorlar, bir de üzerine dalga geçiyorlar.

    yazıklar olsun ya gerçekten yazıklar olsun. pişkinlikte akp'yi geçtiniz kanzuk ve saz arkadaşları

  • evime gelip wi-fi sifresini soran akrabalarim ve arkadaslarim yuzunden gidip bir tane (bkz: traffic shaper) ve bir tane de (bkz: access point) alip, gelenlere ozel misafir agi yaratip, onun sifresini de ucubik bir sey yapip kullanim kotasini 512 kbit/saniye ile sinirlandirdim. her gelen sifre istiyor, misafir sifresini veriyorum, bu cok yavas deyince de, benimki de oyle gulum deyip baglandigina baglanacagina pisman ediyorum. bir sonraki asamada, virus bulastirmak icin bir tane makina koyacagim ki, alsin ebesinin megabaytini...

  • - sene 90. ventolin, güzel sanatlarda okurken bir denizcilik şirketiyle görüşür. kendisinden gemilere uygulanmak üzere logo tasarımı istenmektedir. öğrenci ventolin, ortalama bir ajansın çekeceğinin 5'te biri kadar bir rakam söyler, fiyatta hemen anlaşırlar. iki hafta sonra logoların sunumu yapılır, müşteri bayılır, teşekkürler eder. artık son aşama işin uygulanmasıdır. ancak müşteri bir daha aramaz, telefonlara da çıkmaz. sınavlardı, kızlardı derken aylar geçer. olayı çoktan unutan ventolin, msü'den karaköy iskelesine doğru yürürken bir nakliye gemisi görür. sunduğu logolardan biri, sanki beş yaşındaki bir çocuk bakarak tekrar çizmiş gibi, daha önce görüştüğü şirketin gemilerinden birinin bacasındadır. delirir, adamları allem eder kallem eder bulur, yakalarına yapışır, "ne iş bu?" der.

    konuya geliyorum:

    şirketin patronu, "ne kızıyorsun ya ventolin kardeşim?" der. "senin on liraya yaparım dediğin logoyu matbaacı yeğenime tarif ettim, bilgisayarda bir liraya çizdi. senin işini kullanmadık ki, ayıp oluyor ama."

    bu, mesleğimi ilgilendiren acı bir türkiye gerçeğiyle ilk tanışmamdır.

  • "soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. ısınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler... ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır."

    (bkz: parerga und paralipomena)
    (bkz: arthur schopenhauer)

  • haksızlık ve büyük rezalettir.

    benden 3-4 yaş büyük biri benden 20 sene önce emekli oluyorsa, yemişim böyle adeleti.

    bundan sonra oy moy yok.

  • günümüz türkiyesindeki kızların atasıdır. kültürel donanımı ve maddi gücü yoktur ama hep en iyisini arar. iyisini bulsa bile daha iyisi vardır mantığında hareket eder. kendince en iyisini bulunca da kompleks yapıp partnerine eziyet etmeye başlar. hacerler sıkıntılı tiplerdir. size selam verdiği an ortamdan uzaklaşın.