ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ramazan davulu geleneği kaldırılsın kampanyası
-
edit 2: yasak olan iller ve ilçeler olduğunu okuyorum, eğer ilçenizde yasaksa davulcunun olduğu zaman zabıtaya haber verebilirsiniz. yasaklanması için bulunduğunuz il/ilçe belediyeliklerine, kaymakamlığa birçok kişi tarafından dilekçe verilerek, iletişim maillerine e-posta göndererek bu sorunun üzerine gidilebilir. ayrıca cimere yazılabilir, 153 çağrı merkezi aranabilir.
edit: arkadaşlarım başlıktaki ve imza kampanyasındaki amaç ses duyurabilmek, farkındalık yaratmak. yorumlarınızla hem fikrinizi söylerken hem de kampanyayı üstte tutabilirsiniz. yorumlarda birçok faydalı bilgiler ve çözüm önerileri bulunuyor. imzalamayı unutmayın. ayrıca sosyal medyada paylaşarak ekşi sözlük dışında da bu sorunu dile getirebiliriz.
change.org bağlantısı
bu gürültüye bir son verin!
bu gelenek adı altında insanları rahatsız eden uygulamaya artık bir son verilmesi gerektiğini savunanlarca oluşturulmuş kampanya.
21. yüzyılda kimsenin sahura uyanmak için ramazan davulcusuna ihtiyacı olmadığı bir dönemde, gelenek adı altında; hastalar, bebeği olan aileler, yaşlılar, çoluk çocuk demeden araba alarmları eşliğinde tokmağı daha hızlı vuran ve bunun sonucunda para isteyen insanlara ihtiyaç yoktur.
29 eylül 2009 avea'nın sapıtması
-
sayesinde, kaşıbeyaz'a bu akşama kadar 21 kilo karides göndermem gerektiğini, yoksa bir daha benle iş yapmayacaklarını öğrendim.
elim ayağım birbirine dolaştı lan. ne yapcam ben şimdi? nerden bulunur bu meret?
laiklerin gülen'den nefret etmelerinin ana sebebi
-
(bkz: laikçizm ne dingil)
başlığı açan yurtsevenfive isimli aktroll, ilk açtığında laikler değil laikçiler diye açmıştı.
dünyanın en hüzünlü sesi
tuğçe kazaz
-
nüfus cüzdanının din hanesinde ben bilmem beyim bilir yazıyormuş.
kahveden önce kahverenginin ismi neydi sorunsalı
-
başlığı açan kişinin genç, heyecanlı, fıkır fıkır fikir ve merak insanı olduğunu beyinsel aktivitesinin çabaları sonucunda oluşturduğu bu sayfadan anlıyoruz. böyle kişileri severim ve bu kişiyi de kutlarım ki böyle bir başlık açmış. altına da kahveye bu toprak insanlarının 500 yıl önce kavuştuğunu belirterek, kahvenin bilinmediği dönemlerdeki kahve ile ilişkili anılan rengin nasıl ifade edildiğini söylemiş. pek de güzel etmiş. sonrasında bazı kişiler de şöyle veya böyle akıl oyunları sayılabilecek yanıtlar ile mevzuyu süslemişler. eh onlar da pek iyi yapmışlar. ancak gel gelelim konunun maksada eren kısmına değinen çıkmamış. niye? çünkü araştırma kısmı sınıfta kalmış diye düşünüp konuya ilişkin mevzuya ait bilgiyi kısaca sunalım:
kahvenin osmanlı'ya gelişi en yaygın ve kabul gören kısmıyla; kanuni sultan süleyman (1520–1566) döneminde yemen valisi özdemir paşa vasıtasıyla imparatorluk başkentine geldiğidir. bir başka görüşe göre ise 1555 yılında halepli iki tüccarın taht-ül kale (tahtakale) semtinde açtıkları kahvehane sayesinde osmanlılar kahveyle tanışmıştır. yani kahve ile osmanlının tanışması 16. yüzyıldadır.
(bkz: http://www.turkkahvesidernegi.org/…-kahve/195/674/0)
16. yüzyıldan önceki tarihi vesikalar incelendiğinde sözkonusu renge "fındıki" denildiğini görüyoruz. bu kelime köken itibarıyla farsça olup fındık kabuğu rengi demektir.
(bkz: https://tr.wiktionary.org/wiki/fındıki)
fındık kabuğu rengi neden kahvenin bilinmesinden sonra sonra değişti? en evvel işte onu bence konuşmak gerekir.
asgari ücret 1300 tl olacak demedik
-
son 24 saatte duyduğum en güzel haber.
nerelisin sorusuna ilçe ismiyle cevap veren insan
-
yılmaz güney'dir. şöyle bir hikâye var, ne kadar doğrudur bilmiyorum.
"bir gün nereli olduğumu sordular.
- babam sivereklidir dedim.
siverek adına şaştılar, hiç duymamışlar.
- nerdedir bu siverek? dediler.
- siverek napoli'nin kazasıdır dedim.
düşündüler bir süre, birbirlerine bakındılar.
- biz italya'yı çok iyi biliriz. yanlışınız olmasın. napoli'nin böyle bir kazası yoktur.
siverek italya'da olsa bileceklerdi. siverek urfa'nın bir kazasıydı. urfa da türkiye'nin bir şehriydi.
bizim memleketin insanları iyidir, akılları çoktur; italya'yı bilirler, fransa'yı bilirler. çinistanı, falanistanı bilirler, lakin kendi yurtlarını bilmezler. dünyanın öte ucundaki ülkelerin yardımına koşmak için can atarlar. onlar için şiirler yazar, onlar için ağıt yakarlar. falanistan köylüsünün acısını anlatan kitaplar kapışılır, benim memleketimin insanlarına sırtları dönüktür, onları görmezler, göremezler."
yılmaz güney
usta şoförlerden acemi şoförlere tavsiyeler
-
yağmur yeni başladığı ( çiselediği) zaman yerdeki tozlar küçük topaklar haline gelir ve bu da ani fren yaptığınızda aracın kızaklamasına( yere tutunaması, kayması) neden olur. kazaya sebebiyet verebilir. yani yağmur başladığı zaman hızınızı azaltın.
köprüler, viyadükler ( altından rüzgar esen yerler) erken buzlanır. gizli buzlanma da derler. buralardan geçerken hızınızı azaltın, içinde fren yapmamaya çalısın. aracınız kaymasın.
araçla seyir halindeyken ben kurallara uyarım sinyalimi veririm bişey olmaz mantığındaysanız türkiye'de araç kullanmayın. ha değilseniz önünüzdeki aracın önündeki aracı görebilecek uyanıklıkta olun. trafıkte etrafınızda saçma sapan hareketler yapan araçlardan uzaklasın( anı durmak, ani şerit değişiklikleri vs)
dört yol ağızlarına hızlı girmeyin.
kemerinizi mutlaka takın.
alkollu zaten kullanmayın. evim yakın vs demeyin. ölüm de yakın.
kadın şöförlere dikkat edin. taksicilere dikkat edin. minibüsçülere dikkat edin.
büyük araçlardan mümkün mertebe uzak durun.
aracın kontrolü sizin elinizde unutmayın. aracınızın kaportasını kendi bedeniniz gibi hissedemiyorsanız (genişlik algısı) daha cok pratık yapın trafiğe öyle çıkın.
uykusuz, sinirli vs durumlarda araç sürmeyin.
empati beklemeyin empati kurun. trafikte tartışmayın kimin ne olduğu belli değil. yol verin gecsın. önemli olan insan olmak. siz olun insan. insana hasret kaldık.
edt: 20 yıldır kullanıyorum, kazam yok.