hesabın var mı? giriş yap

  • az yaşadığım repliklerdir.

    yer: otobüs, arka koltuk
    olay:

    tatlı kız - ( gülümser)
    skatheist - (gülümser)
    kız - (birşey der, skatheist duyamaz)
    skatheist - "pardon duyamadım?" der ve arada bırakılan boş yere kaymak için hamle yapar

    -ama oda ne-

    skatheist'in annesi - (şans'a durulan duraktan o otobüse binmiştir, gelir çat diye kız ile skatheist'in arasına oturur)
    skatheist'in annesi - a benim pis oğlum yine giymişin 5 yıllık gömleği...

    son.

  • galatasaray, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 3-0, ankara'da, ligin son maçında 8-0 yendi.
    11 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla şampiyon oldu...
    beşiktaşlılar'a göre, 'şaibeli şampiyon' oldu.
    * * *
    beşiktaş, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 4-0, ankara'da, ligin bitimine haftalar kala 6-0 yendi.
    10 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla ikinci oldu...
    yine beşiktaşlılar'a göre, 'şerefli ikinci' oldu.
    * * *
    o sezon, son maçlardan önceki tabloya bakalım:
    galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
    beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...
    galatasaray'ın hem 2 gol artı averajı, hem de gol fazlası avantajı vardı.
    son maçlarda, galatasaray ankaragücü'ne 2 fark yapsa, beşiktaş'ın gençlerbirliği'ne 5 fark yapması gerekiyordu.
    yani averaja ihtiyacı olan beşiktaş'tı.

    yazarin editi: gercekler neden kotulenir? gercekler kotulenerek saklanabilir mi?

  • yukarıda birinin daha yazdığı gibi orada mahsur kalıp da öldüyse en korkunç korku filminden daha ürkütücü bir ölüm olmuş demektir. düşünüyorum da ben asansörde kalıp sesimi kimseye duyuramasam, günlerce bi umutla beklesem ama kimse duymasa.. yok yok düşünmeyeyim en iyisi. sanırım birinin öldürüp cesedi oraya koyması iyi ihtimal oluyor bu durumda.

  • adını vermek istemeyen bir eski sevgili ile sushiciye gitme planları yapılmaktadır.

    avibes: bu bluz nasıl sence? yakası fazla mı açık?
    saruman: bi bakalım. kısa saç, mavi göz, dekolte bir giyim tarzı ve çiğ balık. valla film yıldızı sanıcaklar.
    avibes: kim sanıcaklar be?
    saruman: gollum!

  • üst edit : #108737415 bu arkadaş gibi bütün gün duvarı izlesen bile beyin aynı kaloriyi yakar şeklinde düşünenleriniz varsa lütfen öncesinde şu makalenin birinci kısmına birkaç saniye göz atınız.

    birisi size sadece oturarak, maraton koşan bir atletten daha fazla kalori yakabileceğinizi söyleseydi ne düşünürdünüz?

    satrançla ilgilenen birçok kişi 1984 dünya şampiyonluğu maçında karpov’un, 2000 yılında vladimir kramnik’in turnuva sonrası kaybettiği kilolardan haberdardır. aynı şekilde birçok satranç sporcusunun fit ve zinde gözüktükleri de dikkatlerini çekmiştir. peki gerçekten sadece düşünerek sağlıklı bir şekilde fazla kilolardan kurtulmak mümkün mü? gelin birlikte inceleyim.

    insan beyni, vücudun %2-2.5’uğunu kaplamasına rağmen harcadığı enerji %20-25’leri bulmaktadır. (duke üniversitesi evrimsel antropoloji profesörü doug boyer’in yaptığı araştırmalara göre bu oran çocukluk yıllarında %60’lara kadar yükselebilmektedir). nasıl, bir arabanın gitmesi için benzine ihtiyaç varsa, beynin de yüksek performansla çalışması için glikoza ihtiyacı vardır. bu sebeple beyin fazla çalıştığı aktivitelerde kısa bir süre içerisinde kandaki şekeri yani glikozu tüketir. dolayısıyla yeni bir enerji birimine ihtiyaç duyar. bu enerji açığını da depolanmış yağları yakarak elde eder. yani ortalama bir satranç oyununda yakılan kalori, koşan atletin yaktığı kaloriden çok daha fazla olabilir.

    o halde sürekli hamburger-tatlı yerim, bir şeyler düşüne düşüne yakarım?

    maalesef bu mümkün değildir. beyin, kalıpların dışına çıktığında fazla enerji harcar. evde oturarak tüm gün anılarınızı düşünmeniz beyni zorlamaz. zorlanmayan beyin de yüksek kaloriler harcamaz. yüksek kalori harcamanın sırrı: beyni daha önceden aşina olmadığı bir konuya yönlendirip oradaki problemi çözmesini beklemektir. örneğin: gitar çalmayı yeni öğreneceğinizi varsayalım. normalin dışında olan bu davranışta; beyin nöronlar arası yeni sinapslar oluşturacağı için harcadığı enerji miktarı da aynı oranda yüksek olacaktır. fakat bir süre sonra gitar çalma davranışına tolerans sağlayan beyin gitar çalmayı ‘’normal’’ kabul edip psiko-motor davranışlara dahil edecektir. bu da yüksek kalori yakımını durduracaktır.

    satrancın diğerlerinden farkı nedir?

    satranç oyununda her iki oyuncu birer hamle yaptıktan sonra tahtada 400, iki hamleden sonra 72.084, üç hamleden sonra 9.000.000, dört hamleden sonra 288.000.000.000, alternatif hamle vardır. haliyle her zaman bilinmeyen, beynin adaptasyon sağlamadığı pozisyonlar mevcuttur. siz ‘’ben, bütün taşlarımı rakibin şahına yakın olarak konumlandırsam ve piyonlarla saldırıya geçsem. hayır, saldırırken geride çok zayıflık bırakıyorum o da benim atımı alabilir’’ şeklinde düşünürken beyniniz bu esnada yüksek performansta çalışarak yağ yakımını gerçekleştirir.

    bununla ilgili bilimsel çalışmalar mevcut mu?

    2009 yılında sinir bilim profesörü robert sapolsky, yaptığı araştırmalar sonucu üst düzey bir satranç oyuncusunun günde 6.000 kalori yakabileceğini iddia etmiş, 2004 yılı dünya şampiyonu olan özbek büyük usta rustam kasımdzhanov’un turnuva bitiminde verdiği 7 kiloyu örnek olarak göstermiştir. araştırmaya ek yıllar sonra durumun gerçekliğini merak eden amerika merkezli bir şirket ekim 2018’de satranç turnuvası esnasında yapılan ölçümlerde 21 yaşındaki rus büyük usta mikhail antipov’un 2 saat boyunca 560 kalori harcadığını tespit etmiştir. bu kalori ise dünyanın en iyi tenisçilerinden biri olan maria sharapova’nın 1 saat tenis oynarken harcadığı enerjiye ya da aynı yaşlardaki bir erkek atletin 10.8 kilometrelik bir hızla 55 dakika koşması sonucu yakacağı kaloriye eşittir!

    özetle; satranç oynayarak hem beyninizi geliştirebilir hem de sağlıklı bir şekilde fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz.

    yazıyı referanslarıyla birlikte görsellerin de dahil olduğu bir şekilde okumak isteyenler için :

    (bkz: https://www.chessinside.com/satranc-ve-kilo-verme/)

    edit : makalede yazdığım veriler entertainment and sports programming network'un şu makalesinden alınmıştır.

    #108674653 burada dikkat edilmesi gereken nokta bir büyük ustanın, büyükusta olana kadar ortalama on bin saatini satranç çalışmaya ayırması olmasıdır. haliyle bu kadar emek gösteren kişi elbette bir takım açılışları ezbere bilecek rahat rahat oynayacaktır. bildiği pozisyonlarda beyin güvenli modda çalıştığı için zaten bahsedilen kalori yakımı gerçekleşmez.

    antipov 560 kalori kalorinin nasıl yakıldığının hesaplanması ise maç esnasında anlık olarak takip edebilen teknolojik cihazlarla sağlanır. aynı şekilde bu cihazlarla bir satranç oyuncusunun nerede ne kadar çok kalori harcadığı da saptanabilir. (merak edenler için; açılışa hakim oyuncu bildiği kısımları oynarken başlangıçta rahattır çok efor sarfetmez. bilmediği bir hamleyle karşılaştığında ise bilinmezlik heyecanı beraberinde getirir. heyecan, stres, keşmekeşlik durumları da en çok oyun ortasında gerçekleştiği için buradan ''genel olarak'' oyun ortasında daha çok kalori harcanır çıkarımı yapabiliriz. )

    bonus : (bkz: https://www.youtube.com/…&feature=youtu.be&t=09m06s)

    ( ve bütün bilimsel çalışmalar inandırıcılığını kaybeder...)

  • milli piyangodan para ciksa, once bir sakin olurum.
    derim ki; dur bakalim ne kadar cikti? sonra bakarim soyle 500 milyar filansa sakin kalirim. bir ev, bir araba, bir dukkan filan alinir sapitmayayim derim. ama 2-2,5 trilyon cikmissa hemen telefonla cin restoranini arar, eve istakoz soylerim. internetten eski talihlileri tararim, tavsiye alirim. uc tane filan bankayla anlasirim ama sonra yurtdisi bi bankaya yollarim cogunu. sonra derim ki ese dosta; bize slovenya' dan bi is teklifi geldi, biz artik orada yasayacagiz. cikarim esimle beraber, kubaya giderim. orada bi okul yaptiririm ikiyuzbin dolara filan. geze geze malta, prag, barcelona, iki senede 1 trilyonunu yerim. ama bitmesin diye sapitmadan yerim. gene de bir gece yedi yildizli otelde kalirim. sonra donerim memlekete. havuzlu mavuzlu bir ev alirim terasi deniz goren. sonra derim ki ese dosta; biz slovenyada cok calistik kazandik. o kazandigimizla da aha bunu aldik. cunku hesapladim, her ahbapa 1 milyar versem bana kalmiyor ki kimse de begenmez bir milyari, arkamdan laf ederler.
    sonra dukkan acarim bir tane de. cok luks bir dukkan bile olsa onune iki tabure bir sehpa atar aksama kadar tavla oynarim. bir de zirve duzenlerim; suserlerin havyara doydugu an diye. 30 kilo kalamar pisiririm ya da pisirttiririm. kafamizdan asagi deniz borulcesi dokturturum. raki selalesi yaptiririm. havuza absolut doldurttururum. sonra bir bakarim sakin olamamisim. bosver derim, haydan gelmisti huya gitti. oturur yeniden cv hazirlarim.

  • cumartesi arkadasimin dugunune gidicem. cok da tanidigim samimi oldugum biri degil, arkadasimin arkadasi ama kirmayalim diye gidelim dedim. neyse beni gelip alacaklar sonra dugun salonuna gidicez. gomlegimi, pantolonu falan utuledim suslenip puslenip bunlari(beni alacak arkadasi) beklemeye basladim. lan ne gelen var ne giden. ariyorum caliyo caliyo telefonunu acmiyo. mesaj atiyorum cevap vermiyo. kizdim sinirlendim, atladim bi dolmusa kendi basima dugunun yapilacagi mekana gittim. kapida karsilama fasli falan tabii ben samimi olmadigimiz icin gelinle damadin anne babasini da dogal olarak tanimiyorum. neyse oturdum bi masaya, ufak ufak atistiriyorum falan derken bi alkis kiyamet koptu konfetiler falan gelinle damat geldi. lan o da nesi?! kizi tanimiyorum, damadi hic tanimiyorum... hemen elimi telefona atip facebook'a girdim. basimdan asagi kaynar sular dokuldu, meger dugun yarinmis ve ben hic tanimadigim birilerinin dugununde alkis tutuyorum yiyorum iciyorum. neyse hic caktirmadan oturdum yerime, kalktim dans ettim, halay cektim, ickimden yudumladim yedim ictim mekani terkettim. kimse de bana "aga sen kimsin?" diye sormadi. turk insaninin ne kadar misafirperver oldugu bi kere daha tescillenmis oldu. muhendiz bi cocukla tanistim cerenle nerden arkadasiniz, okuldan mi dedi. evet diyip hizlica konuyu degistirdim. lan ne ceren'i ben burcu'nun dugune geldim amk. adamlar yarin gerdekten sonra acip dugun kasedini izliycekler. ortalikta dolanan bi tip halay cekiyo oturmus iciyo falan kim lan bu diycekler ahahah

    ertesi gun yani bugun oldu arkadas aradi. hadi in seni almaya geliyoruz diye. yok abi ben ateslendim cok kotuyum diye savusturdum gitmedim. simdi bugun de gitsem mekan sahibi, garsonlar diycek lan bu dun de burdaydi, gene gelmis diye.

    bu da boyle bi ani olarak not dusulsun.

  • sarıyer istinye polis merkezi 'ne el bombası ve otomatik tüfekle saldıran kişinin etkisiz hale getirildikten sonra maslak acıbadem hastanesine kaldırılması durumudur.

    2006 yılında gaspçılar tarafından göğüs bölgemden bıçaklandığımda 4-5 devlet hastanesi bir takım mazeretler ile beni tedavi etmeye kabul etmemiş ve her biri bir diğerine sevk etmiş durmuştu. nefes almakta zorlanırken istanbul turu atmıştım ambulans ile.
    yakınlarım yetkililere söylediğinde bizim yapacak bir şeyimiz yok hastanelere karışamayız cevabı almışlardı.

    el bombasıyla karakola saldıran adam kadar değerimiz yokmuş bu ülke için. en yakınındaki en güzel hastanede en güzel şartlarda iyileştirip sonra içeri alıp paşalar gibi bakarlar.

    valizimi toplamaya başlıyorum.

    bu da haber http://haber.mynet.com/…zine-saldiri-635704-guncel/

  • japon devletine resmi başvuru yapmış ve gerekli şartları karşıladığı tescillenerek japon vatandaşı olmuş bir kişinin işlediği suçtur.

    kafa almıyor sanırım bazı şeyleri?

  • günümüz futbolunun geldiği nokta brezilya gibi kreatif adamların olduğu bir ülkeyi bile yemiş, bitirmiş. artık futbol üç günde bir maç yapan, tamamen fiziğe dayalı, bir nevi robotik futbolcular istiyor. ama biz eski futbol romantikleri ronaldo, rivaldo, ronaldinho, beckham, inzaghi, batistuta, bergkamp, klinsmann, figo, recoba, del piero, hagi, zidane hatta higuita gibi adamları izlemek istiyor. daha birşeyler anlatmak istiyor ama anlatamıyorum, yinede ne demek istediğimi anlayan birileri olduğunu düşünüyorum.

    edit: bu arada yanlış anlaşılma olmasın, biz futbol sevdalıları 0-0 bitmiş lecce - cagliari maçını bile banttan izleyebilir, ondan bile ara ara keyif alınabilecek kısımlar bulabiliriz. bu yazı sadece izleyenlerin gözlerindeki pası silen, atlet gibi sağa sola yardır yardır koşmaktan ziyade bir nevi sanat icra eden eski ikon futbolculara duyulan bir özlemdir.

    eskiden bırakın büyük ülkelerin büyük futbolcularını, romanya'nın, şili'nin, bulgaristan'ın, nijerya'nın bile sahaya çıktığı vakit tüm gözleri üzerlerinde toplayan, sahada şovunu yapıp, "ulan ne futbolcu be dediğimiz" ikonları, efsaneleri vardı.