hesabın var mı? giriş yap

  • matkap kullanmayı öğrenin çok zor oluyor sonra! mesela ben son iki saattir komşuların pazarını piç ediyordum, bu matkabın modları varmış... butonu çekiç üzerine getirince darbeli moda geçiyormuş. perde duvar üzerinde 2 saatte 2 cm derinliğe ulaşabildim, 1. haftanın sonunda rafları çakabileceğimi umut ediyorum.

    bir de dübel, tornavida, pense falan nedir öğrenin. ay pis bunlar, toz tutuyor diye bütün alet edevatı adamla beraber yollamayın.

    not: 19 litrelik damacanayı mutfağa taşımak için halterci olmanıza gerek yok, yan yatırıp yuvarlayın. sebile takarken koparmadan ziyade, silkme işe yarıyor, sakın unutmayın.

  • her yeri kapalı camide 100lerce kişiyle toplanmak serbest, ama yılbaşında iki aile bir evde toplamak yasak. çok mantıklı bence

  • artık olması gerekendir. makas atma sebebiyle yapılan kazaların haddi hesabı yok. para cezası caydırıcı değil. makas atan aracın plakasından sürücüsüne gidilip, hapis cezası verilmelidir. bu işin çocuk oyuncağı olmaktan çıkması gerekiyor.

  • aslına bakılırsa bu şarkı için şimdiye kadar defalarca entry yazmaya başladım, ancak sürekli olarak vazgeçtim. sanırım bulamıyordum yazacak birşey. öyle bir şeydi ki bu şarkıyı hep eksik anlatacağım kaygısı taşıyordum. ne yazsam biraz eksik kalacaktı sanki.
    bazı şarkılar vardır işte. kelimelerle anlatmak bazen yetersiz kalır. öyle bir şarkı bu.
    benim söylemek istediğim ise bana göre bu şarkıda tüm zamanların en iyi gitar solosunun bulunmasıdır.
    aslında gitar solo dedim ama bahsettiğim şey sadece bir notadan ibaret bir şey. tüm şarkı boyunca dinlediğimiz sololar olağanüstü ama bu çok başka.
    şarkının love over gold albümünün orjinal versiyonunda şarkını tam 6.40. saniyesindeki tek bir nota sanırım şimdiye kadar duyduğum en güzel gitar tınısıdır. belki abartı gibi gelecek ama öyle değil işte. tek bir nota dahi herşeyin üzerine çıkabiliyor.
    benim bu şarkı ile ilgili söyleyebileceğim yegane şey budur.

  • güneşin yarattığı kütleçekimsel merceğin odak noktasına yerleştirilecek bir uzay teleskobu, yüzlerce ışık yılı uzaklığındaki dış gezegenlerin 1000*1000 piksellik fotoğraflarını çekebilirmiş. yalnız bu odak noktası güneşe plüton'un yörüngesinden 14 kat uzakta olduğundan, şu anda fırlatılacak en hızlı araç dahi oraya 2060'lardan önce ulaşamayacakmış:

    http://www.popularmechanics.com/…/?src=socialflowtw

    not: şu anda çekilen dış gezegen fotoğraflarının bir ya da birkaç piksel detaylılığında olduğu düşünülürse, milyon piksel düzeyine çıkmak inanılmaz bir sıçrama olacak. bir fikir vermesi açısından, yukarıda linkini verdiğim makaledeki dünya fotoğrafı 1000*1000 piksel.

  • "yaşlandık vallahi, eskiden bir ileti yazardık 10 kişi beğenirdi.. şimdi bir tek necati beğeniyor.. necati sen de her iletimi niye beğeniyon .mına koyyim, ipne misin nesin :p"

  • mümkün mertebe uzak dursak da avm'lere bebek arabasıyla gitmek zorunda kaldığımız her seferde karşılaştığımız uyuz tiplerdir.
    dün akşam yine karşılaştık bu tiplerle.
    yürüyen bant olan katlarda zaten kesinlikle kullanmıyoruz asansörü ama yürüyen merdiven olunca güvenlik nedeniyle mecburen binmek gerekiyor asansöre. ama ne mümkün bir sürü gereksiz tip yüzünden binebilmek. adam 1 ya da 2 kat çıkabilmek için yürüyen merdivenin hemen yanındaki asansörün önünde 10 dakika bekleyebiliyor. fıttırıyorum. lan sen gezmeye gelmedin mi bu nalet yeri? geze geze çıksana amk yukarı! yaşın en fazla 30! nasıl bir robotluk bu!

    asansör geldiğinde binebilmek de ayrı bir macera. bebek arabasının yanlarından önümüze geçip binebiliyor insanlar. sıra mıra hak getire. öncelikli olmamız gerektiğini tamamen bir kenara bırakıyorum zira burası türkiye.

    bazen yavruyu kucağıma alıp yürüyen merdivene kaktırıyorum arabayı iki büklüm çıkıyorum üst kata.

    edit: anne değil baba yazdı.

    edit 2: öncelik tanımlanmamış diye atlamış sazan. tanımlanmış tabi ki. asansörün önünde öncelikliler diye bir tabela var ve orada bebek arabası işareti var. işte bu beyinsizler asansörleri işgal eden.

    edit 3: ha bir de memleketi bilmezmiş gibi ne işi var avm'de demiş. lan biz çok mu meraklıyız gidip onca insanın içinde sıkış tıkış hareket etmeye. 'zorunda kaldığımızda' yazmışız bak oraya. yani bu avm denen yerlerden tamamen uzak durmak artık çok zor. illa ki bir işini orada görmen gerekiyor. siz okküzsünüz diye biz kendimizi mi sakınalım. bunu sokak köpeklerine karşı yapıyoruz biz. ısırırlar diye gitmiyoruz onların takıldığı yerlere. sen de mi bu muameleyi istiyorsun. bu heyvanlar yüzünden gitmiyorum mu diyelim.

    debe editi: başlıktaki tüm entirileri okuyunca düşündüğümden daha fazla öküzle birlikte yaşadığımızı gördüm. ellerine sağlık çok güzel açıklayanlar olmuş konuyu. bir öküze anlatır gibi anlatmışlar.
    özetliyorum: kimse bu tiplerden iyilik beklemiyor, asansörden inip yer versin demiyor zaten. sadece sıra beklemesini öğrensinler ve mecbur değillerse kalabalık yapmasınlar yeterli. orada sırası gelen anne-baba asansöre binebilmeli. aksi gerçekten insanı delirtiyor.

  • müdürün kürsüden konuştuğu bir sırada, öğrencilerden en çok gözüne batanı seçip, parmağıyla göstererek, müdür yardımcısına mikrofondan "halil ibrahim bey, şu öğrenciyi dövebilir miyiz?" diye ricada bulunması.