hesabın var mı? giriş yap

  • bu reklam filmi için serenay sarıkaya’ya yedi milyon türk lirası ödenmiş.
    peki bu bankanın çalışma sistemi veya sunduğu avantajlarla ilgili herhangi bir şey öğrenebiliyor muyuz reklamdan? hayır.
    bize bankamızı akbank’la değiştirme isteği uyandıracak herhangi bir done elde edebiliyor muyuz? hayır.
    bence akbank, beyaz bir arka fona siyah büyük harflerle “akbank, bu reklamda ünlü bir yüze sadece kulağı irrite etmeyen güzellikte bir şarkı söyletip yedi milyon tl ödemek yerine; yangın afetzedesi okul çağındaki kızlarımıza yedi milyonluk destek bursu sağladı dese, en azından benim akbank’a sempati duymak için bir sebebim olurdu.

  • günün yorgunluğunu atmak için izlediğim programlardan biri. komik ve eğlenceli. bir de ''ayyy hani enteldik lan'' diye kasan gürûh yok mu?

    ulan, salak mısınız oğlum t.şak muhabbetine izliyor millet işte. bunu izleyip moleküler biyoloji ve genetik alanında makale de yazabilir bir adam, bilmem farkında mısın? hayatın kısa lan tadını çıkar, kasma. aristokrasisini sevdiğim.

  • apple tarihinden bildigim ve iwoz'da okudugum kadariyla steve wozniak ile ilgili bir takim yanlislari duzeltmek ve pek bilinmeyen bazi ozelliklerinden bahsetmek isterim;

    i. apple i ve apple ii urunlerinin elektronik dizayn asamalarinda, bilinenin aksine steve jobs herhangi bir rol oynamadi ve bu cihazlar tamamen woz tarafindan tasarlandi. (elbette bu steve jobs'in tedarik, uretim ve pazarlama alanlarindaki dehasini gormezden gelmemizi gerektirmiyor)

    ii. apple'dan ayrilmasinin sebebi spesifik bir tartisma ya da ters dusme degil, sirketin idari problemlerinden duydugu genel rahatsizlik ile birlesen muhendislik ve gelistirme tutkusuydu. 6 subat 1987'de apple'daki aktif kariyerine son vererek cl 9 isimli bir sirket kurdu ve "evrensel uzaktan kumanda" tasarimlari yapmaya basladi ki; bu da basli basina buyuk bir hikayedir. iwoz isimli kitabinda apple ayriligini soyle kaleme almis; "apple was a large company, and it wasn't and still isn't the love in my life. the love in my life is starting small companies with small groups of friends. bringing new ideas out and trying to build them."

    iii. teknoloji ve muhendislikten elini etegini cekmis degil. bilakis, subat 2009'dan bu yana "fusionio" isimli sirkette "chief scientist" olarak gorev yapiyor. (bkz: http://www.fusionio.com/managementbios.php)

    iv. woz, steve jobs ya da bill gates gibi lisans egitimini yarida birakmadi. aslinda birakti ama gecirdigi o meshur ucak kazasindan sonra, apple'da yeniden is basi yapmadan once "sahte bir isimle" okula geri donerek egitimini tamamladi.

    v. woz, jobs'in sinif arkadasi degildi. yanilmiyorsam kendisi jobs'dan 4 yas kadar buyuk ve lise seviyesindeki egitimlerini ayni okulda almis olsalar bile hicbir zaman ayni sinifta olmadilar.

    vi. babasi abd savunma sanayinde calisan degerli bir yuksek muhendisti.

    vii. woz, muzige ve barisa olan tutukusunun bir yansimasi olarak, 1982, 1983 yillarinda ardisik iki muzik festivali duzenledi ve bu festivallerde u2, santana, scorpions, the police, ozzy osborne, the clash gibi gruplar sahne aldi. tek amaci eglenmek ve katilimcilari eglendirebilmekti ancak bunun yanisira, soz konusu organizasyonlarda o donemde abd ve sovyetler birligi arasinda halen surmekte olan soguk savasin halklar uzerindeki etkileri ile ilgili olarak da bir takim bireysel sosyal sorumluluk calismalari yuruttu. her seye ragmen, festivalleri duzenlemek icin kurmus oldugu "unuson" (unite us in song) adli sirketi, yirmi milyon dolar'in uzerinde zarar etti. (ve evet sirket woz tarafindan finanse ediliyordu) iwoz'da anlattigina gore, yirmi milyon dolarlik zarar bile woz'u o organizasyonlari duzenledigi icin pisman etmeye yetmemis. (bkz: http://www.usfestivals.com/)

  • taso çıksın diye cips yiyerek şişmanlattığınız çocukları şimdi yürüterek zayıflatıyorsunuz.
    teşekkürler nintendo.

    uyarılar üzerine gelen edit: oha entry nick olmuşum *

  • an itibariyle l2 yörüngesine olan yolculuğunun %28'ini tamamlamıştır. bugün saat 16.00 gibi 6 gün sürecek güneş kalkanının açılması aşamasına geçecektir.

    zaman makinesi olarak anılmasına gelirsek:

    her şey ışığın hareketi ile alakalıdır. uzaya baktığınızda aslında gördüğünüz objenin (ışık kaynağının) geçmişini görürsünüz. ışık saniyede 300.000 km hareket eder. örneğin ay'a baktığımızda ayın 1.3 saniye önceki görüntüsünü görürüz. bunun sebebi ay'ın dünya'dan 390.000 km uzakta olmasıdır.

    neptün söz konusu olduğunda gördüğümüz görüntü dört saat önceki görüntüsüdür çünkü neptün dünya'ya 4 ışık saati uzaktadır. (yani ışığın 4 saatte kat edeceği mesafe kadar)

    peki james webb uzay teleskobu bu kadar geçmişi görebilirken doğrudan gözlerimizle ya da uzaydaki bir diğer teleskop ile (örneğin hubble) neden göremiyoruz derseniz onun da yanıtı basittir.

    görsel
    öncelikle ışığın hangi formlarda seyahat edebildiğine bakmamız gerekir. ışık; ultraviyole, x ışınları, kızılötesi ve görünebilir ışık olarak seyahat edebilir. hubble teleskobu sahip olduğu teknoloji ile ancak görünebilir ışık formunda olanları inceleyebilmektedir. bu da bizlere kısıtlı bir görüş imkanı sağlar.

    görülebilir ışık, uzaydaki objeler (en çok da gaz bulutları) görünürlüğünü engelleyebildiği için kısıtlı gözetleme imkanı sunmaktadır.

    benzer sorun dünyadan kullanılacak x-ray ve kızılötesi dahil görüntüleme teknikleri için de mevcuttur. bunun sebebi ise güneşten gelen ışığın çok uzaktan gelen diğer ışık kaynaklarını engellemesidir.

    l2 yörüngesi
    james webb uzay teleskobu hem dünyadan 1.5 milyon kilometre uzaktaki l2 yörüngesinde bulunması (l2 yörüngesi hem güneşi hem de dünyayı arkasına alır) hem de kızılötesi görüntüleme imkanına sahip olması nedeni ile dünyadan veya hubble aracılığı ile gözlemleyemeyeceğimiz geçmişi görebilecektir. gaz bulutları gibi engellerin arkalarını bu kızılötesi ışınları tespit edebildiği ayrıca güneşin etkisinden korunduğu için görebilecektir.

    spitzer uzay teleskobu da kızılötesi görüntüleme imkanına sahipti ancak yörüngesi dünyadan sadece 568 km uzaktaydı. 2003 yılında başladığı görevi haziran 2020'de sonlandırıldı. son 11 yılını soğutma için kullanılan sıvı helyumun tükenmesi nedeni ile "sıcak görev" adı altında ve çoğu ekipmanı çalışmadan tamamlamıştır. zaten ilk etapta belirlenen görev süresi 2.5 yıldır.

    spitzer'den gelen görüntü ile james webb uzay teleskobundan gelecek görüntünün simülasyonunun karşılaştırılması: görsel

    yine bu ay nasa, spacex aracılığı ile uzaya ixpe adlı x-ray görüntüleme aracını göndermiştir. bu araç x-ray ışınları aracılığı ile karadelikleri, kuasarları ve süpernovaları inceleyecektir..

    özetle uzay (aslında ışık) başlı başına bir zaman makinesi gibi işler. bugün, bizden 60 milyon ışık yolu uzaktaki başak kümesi (virgo cluster)'nden dünyaya bakmamızı sağlayacak bir teleskop aracılığı ile baktığımızda dinozor çağının sonlarını (60 milyon yıl öncesi) görebiliriz.

    olay tamamen ışığın yolculuğu ile alakalı. ışık kaynağından ne kadar uzağa giderseniz o kaynağın o kadar geçmişini görebilirsiniz. james webb uzay teleskobu zaman makinesi değildir daha uzaktaki ışık kaynaklarını yakalayabildiği için geçmiş zamanı görmemizi sağlar.

    edit: ne güzel entry oldu arkadaş. bayılıyorum böyle entry'ler girmeye. keşke ülke gündemi bu kadar yormasa bizleri de siyaset ve ekonomi başlıkları yerine akşama kadar bu tip başlıklara yazıp dursak. coğrafya kaderdir...

  • kirli sepetinden cikarabildiği şeyleri* * * taa arka odadan salona getirip, "bak senin için avlandım" tavrıyla ayağımın dibine bırakması.

    sweatshirt gibi büyük parçaları da 1-2 metre kadar zorla sürükleyip, yorulunca ağlama benzeri tuhaf bir miyavlamayla beni ayağına çağırması. yanına gidene kadar avaz avaz miyavlaması.

    kör olduğu için, ağzına aldığı parçanın büyüklüğünü kestiremeyip, yatak örtüsü, pike gibi kocaman şeyleri de taşımaya yeltenmesi. ki bu girişim, ancak yataktan yere inebilmekle sonlanıyor haliyle. olsun, o yine de ağzında pikenin ucunu bırakmadan beni çağırıyor. gidiyorum, bana sunduğu avını alıp, başını okşuyorum, gururlanıyoruz ailecek.