ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
akit'in peynirin zararları haberi
-
türkiye tarihi bu güruh kadar hainini görmemiştir.
uber'i türkiye'den kovacağız
-
zamanında taksi plakalarına yatırım yapan ahlaksızlar bir bir dökülüyor. statükocu vampir onun bunun çocukları.
nikola jokic
-
beyefendinin en iyi pasları için 2 sene önce şöyle bir şey yazmıştım.
bu sezon itibariyle bence tartışılmayacak bir şekilde nba tarihinin en iyi pasör uzunu olduğu kesinleşti.
adam resmen pivottan oyun kuruyor.
kah takımın kısasına alley-oop pası da atıyor kah yarısahadan topu getirip, lazer gibi köşede boş adamı buluyor...
gerekirse şu basit ver kaç pasını hazırlıyor, ya da tek başına saha görüşü ile hayrete düşürüyor.
şuna diyecek bir şey bulamıyorum, milsap bile sadece gülüyor artık...
hayır işin ilginci her pası hem çok bilinçli hem de kaza eseri verilmiş gibi gözüküyor.
bu adam bir guard veya en azından kısa forvet fiziğinde olsaydı ne izlerdik acaba diye düşünmemek elde değil.
hee bu arada kendisinin yalnızca 23 yaşında olduğunu da belirtmek gerek.
adam 95li be... yazıklar olsun.
2 aralık 2015 boğazların ruslara kapatılması
-
ortadoğu'nun pavyonu olduk aq...
3 yaşında tablet pc kullanabilen efsanevi nesil
-
ne sizden üstün ne de efsane olan nesildir. sadece sizin sahip olmadığınız bazı şeylere sahipler. bütün akranları da aynı durumda. muhteşem, olağanüstü ötesi filan olmayacaklar, muhtemelen sadece belli kalıplar içinde düşünebilen bütün gün internette oyun oynayan zavallılar olacaklar. bizim nesil de bilgisayarla büyüdü ne oldu? herkes facebook'ta koyun yetiştiriyordu bir ara.
kedi köpeğimle rahatça metrobüse binmek istiyorum
-
bence kedi köpeğin kendi selametleri için metrobüse yaklaştırılmamaları gerekiyor. saat 6 civarı zincirlikuyu'da metrobüslere hunharca saldıran yaratıkları görürlerse hayvanlıklarını sorgular hayvancıklar.
28 temmuz 2021 tunç soyer mülteci yorumu
-
mülteciler şehrin göbeğinde dilencilik yapıyor.
kırmızı ışıklarda arabanın camını silmelerini engelleyemediğin gibi sildikten sonra para vermezsen tamponuna tekme atıyorlar.
önce izmirli'nin gündelik hayatını kolaylaştır tunç bey.
türkiye'nin euro'ya geçmesinin gerekliliği
-
bir allahın kulu da çıkıp düzgün bir cevap vermemiş.
ben mesela ekonomiden zerre anlamayan bir insanım.
yazar oturmuş doğru olduğunu düşündüğü şeyi yazmış. salak salak konusacagina sen de neden olamayacağını otur da yaz be kardeşim.
bir sözlük okuma keyfimiz var onun da içine ediyorsunuz yeminle. anca lise 2 ogrencisi gibi laf sokma yarışı.
alkolden ehliyetin alınması saçmalığı
-
tabi canim ,sen sirf ehliyet aldin diye istedigin herkesi oldurme hakkina her zaman sahip olmak zorundasin.
ne duzeyde sacmaladigini idrak etmekten uzak bir yazari onumuze koyan baslik.
izmir kordon hırsızlık olayları
-
benim de başıma gelmek üzereyken son anda kurtulduğum durumdur. bisikletle gelen bir çocuk sizi bir şeyler isteyerek oyalarken, diğer taraftan başka bir tanesi takılıp düşme, boş şişe alma gibi bahanelerle iyice dibinize girip telefon-cüzdan çalmaya çalışıyor. benim telefonumu aldı ancak tam bisikletine binerken bir anda farkedip peşinden koştum. ya yakalanmamak için attı ya da aceleden dolayı yere düşürdü. dikkatli olmakta fayda var.
ssg'nin bot olma ihtimali
-
negatif.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: bacını sat bu kupona bas
entry: http://e1203.hizliresim.com/v/t/3tr8j.jpg
@3: seninkine 5 lira mı verdiler :(
edit: link uçmuş yenisi de yok. linkte 5 liralık bi iddaa kuponu vardı.
ali ismail korkmaz
-
aklıma deniz gezmiş'in "biz daha aşık bile olmamıştık" sözlerini getiren fidan... belki henüz aşık bile olmamıştı. şairin dediği gibi `gül benizli sevgilinin titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya` kara toprağa gitti. belki pilot olmak istiyordu, belki henüz uçağa bile binmemişti. belki arkadaşlarıyla ispanya'nın bir balıkçı kasabasında tatil yapmayı hayal etmişti. belki izlemeyi planladığı bir film listesi, öğrenmek istediği felsefi akımlar, ezberlemek istediği şiirler, satın almak istediği kitaplar vardı. belki o gün akşam canı annesinin yaptığı patatesli börekten çekmişti, belki açtı dövüldüğünde, belki de tok.
insan hazmedemiyor. nefes alıp verdiği ülkede gencecik bir canın yok olmasına insanların seyirci kalmasına, birilerinin hayasızca iftiralarına, yüzsüzlüklerine tahammül edemiyor. ali keşke senin adını hiç bilmeseydim. vardlığından bile haberdar olmadan yaşayıp gitseydik ikimiz de. keşke bir tren garında ateş isteseydim senden ve bana cevap bile vermeden çekip gitseydin... seni öldürenle, beni öldürecek olan arasında fark yok. yarın canımı alsa bu şiddet, şu satırları bile yazdığımı bilmez kimse...
ölmeyeceksin, kalbimizde yaşayacaksın demeye dilim varmaz benim. sen öldün. seni öldürdüler. kalbini durdurdular, nefesini kestiler. bir gün birileri tarih kitaplarına senin "öldüğünü" yazacak. hain olduğunu, terörist olduğunu yazacak... inandırmayacağım, bana düşen senin benden farksız bir masum olduğunu gücümün yettiğince anlatmak olacak. senin öldürüldüğünü, katillerinin de aramızda hayatlarına devam ettiğini, faili meçhul bir cinayet olduğunu, annenin sensiz bırakıldığını torunlarıma kadar anlatacağım... anlatacağım ki kanın, yalan hikayelerini yazacakları kırılasıca kalemlerine mürekkep olmasın...
john stockton
-
zamanında murat murathanoğlu'nun şöyle bir yorumu vardı hakkında:
"sokakta gördüğünüzde muhasebeci veya inşaat mühendisi olabileceğini düşünebilirsiniz ama basketbolcu olması aklınızın ucundan bile geçmez."
ufak tefek adamların da basketbol oynayabileceğini gösteren bir adamdı stockton.
jordan'ın gazabına uğrayıp yüzük alamadan emekli olanlardan o da.
tabi böyle bir kariyerden sonra yemişim yüzüğünü ayrı konu.