hesabın var mı? giriş yap

  • cnn ınstagram linki üzerinden gördüğüm kaza.

    yorumlarda çokça emniyet şeridini kullanmalıydı yazılmış.
    yolu uzatmalıydı. her gün bu hareketi emniyet şeridinde yapmaya çalışan insanları görüyorum. başlığı da bu yüzden açmak istedim. emniyet şeridinin böyle bir kullanım amacı yok. yolu uzatın. ne kendi hayatinizi ne de baskasinin hayatını bu şekilde 3kurus benzin parası için riske atacak hareketlere girmeyin.

  • -yav necla seninle de uzun zamandir sevi$medik...
    -ama saldiray abi ben evlendim
    -insan bi haber verir necla. yav necla senin bi bacin vardi.

  • açılınn ben geldim. aşık olduğum kadınla evliyim, 2,5 yaşında bebemiz var ve sevdiğim işi yapıyorum. gelecek kaygısı yaşamamak için şimdiden çeşitli yatırımlar ile çocuğumuzun geleceğini kurtarmaya çabalıyoruz. evlendiğimizde hiçbir şeyimiz yoktu,kirada oturup en ucuz mobilyaları almıştık. şimdi evimiz oldu ama hala aynı mobilyaları kullanıyoruz çünkü ev dediğin dört duvar içinde pahalı eşyalar değil, ev benim için ailemin içerisinde olduğu yer. herşeyi dişimizden tırnağımızdan arttırıp birlikte yaptık daha doğrusu eşim sağolsun dört duvarı yuva yaptı. yuvayı gerçekten dişi kuş yaparlar dedikleri doğruymuş arkadaşlar, . üç gün sonra aç kalsam, işsiz kalsam şuna eminim karım arkamda dağ gibi durur. herkese içerisinde sevgi ve huzur olan yuva dilerim arkadaşlar.

  • pek muhterem kadın arkadaşlarım.
    malumunuz olduğu üzere yaz mevsimi hızla yaklaşıyor. bu cihetle pek çoğunuzun evlilik planları olduğunun, yeni bir yuva kurmak üzere haldır haldır planlar yaptığının farkındayım. sizlerle gelinlikleriniz hakkında biraz konuşmak istiyorum. tane tane yazayım ki akılda kalsın.
    • biz erkekler gelinlikten anlamayız, ben şahsen birkaç bin düğünde yer almama rağmen tek bir gelinlik hatırlamıyorum. o binlerce model arasından beğendiğiniz, yakası düz mü olsun, dantelli mi olsun diye kamuoyu araştırması yaptığınız gelinlikleri düğün başladıktan 15 dakika sonra çoktan unutmuş oluyoruz. ha bu demek değildir ki gelinlik hakkında bir fikrimiz olmayacak. devamı aşağıda:

    • evvela yabancı moda dergilerinde, internette gördüğünüz uzun boylu, solaryumla karartılmış kızların üzerlerindeki gelinlikler ekseriyetle “yabanci” tasarımcılar tarafından “yabanci” gelinler için tasarlanır. o gelinliklerin şıklığına aldanmayınız. zira yabancının düğünü bizimki gibi değildir. yabancının gelini kuğu gibi süzülür. babasının kolunda kiliseye girer, damatla 5 dakika ayakta durur, söz veriyorum, gelini öpebilirsin, buketi salla, bitti gitti... gerisi kokteylvari bir şeyler (filmlerden gördüğüm kadarıyla). peki bizim gelinler öyle mi? bizim gelin masa masa gezecek, eltiyi kaynı öpecek, halaya duracak, ankara havası oynayacak, kasap oynayacak, dolanacak da dolanacak. peki düğünde toplam 300 kalori yakacak cenifır için tasarlanan gelinliği güzide anadolu’mun güzeller güzeli gelini giyince ne olacak. düğünde yakılan 5000 kalori, öpülen 2000 akraba, takılan yarım küp altından sonra o gelinlik ne hale gelecek? hesaplayın bunları...

    • hanginizle konuşsam istisnasız “çok abartı sevmiyorum, sade bir şeyler olacak ama çok da düz değil” diyorsunuz, sonra da taşıyla danteliyle tülüyle çiçeğiyle çelenk gibi geliyorsunuz. ne çok damat gelinlik görünce 10 kasım’ı, atatürk büstünün önüne bırakılan çelenkleri hatırlıyor bir bilseniz, aklınız şaşar. biz erkekler olarak danteli, çiçeği, tülü, ve parlak taşları sadece evin salonunda görmek istiyoruz. (aslında o da tartışılır da neyse işte) bu cihetle evin salonunu üzerinize giyip gelmeniz cidden yorucu olabiliyor. kabarık, taşlı, dantelli, çiçekli bir elbise sade değildir, olamaz. rica ederim kendimizi kandırmayalım.

    • tarlatan, tarlatan tarlatan... anlamını bilmeyen erkekler için izah edeyim, gelinliğin alt tarafında yer alan, giderek genişleyen, gelinliğin –ve gelinin- kocaman görünmesini sağlayan çemberli yapıya tarlatan diyoruz. gelinlerin görkemli ve göz alıcı görünmelerini sağlayan bu yapı pek çok damatta “lan galiba bir firkateyn ile evleniyorum” hissi yaratıyor. adam sizi gelinlik ile gördüğü ilk anda, birkaç saniye sessiz kalıp gözleri dalıyorsa biliniz ki bu durum göz alıcılığınız yüzünden değil, “bu şey tanıdık geliyor ama tam çıkaramıyorum” diye düşündüğü içindir.

    • “hayatımda bir kez giyiyorum, biraz da gösterişli olsun canım, kalabalığın arasında fark edilsin” diyorsunuz. hakkınızdır, hatta benzer bir deneyimi biz erkekler de sünnet esnasında tecrübe ediyoruz. bizi de tüylü şapkalar, pelerinler ve ucu topuzlu asalar ile oyalıyorlar. fakat o salona gelen insanların hâlihazırda sizin düğününüzü izlemeye gelmiş, insanlar olduğunu, eşiniz, dostunuz, akrabanız, komşunuz olduğunu, o düğünün öznesinin gelin ile damat olduğunu rica ederim gözden kaçırmayınız. siz kot pantolon da giyseniz o düğünün başrolünde olacaksınız. bu cihetle uzaydan görünmenize gerek yok, sizi kutlayacak, sizin için mutlu olacak herkes zaten gözünüz ile seçebileceğiniz mesafede olacak.

    • son olarak mutluluklar dilerim.

  • reçel kavanozuyla içildiğini gördüğümden dolayı anormal gelmeyen olaydır.

    la adam bildiğin 1 litrelik kavanozla içiyordu. ya şaka gibi mk ilk görünce yuh amk dedim, bizim evde iki üç güne bi paket çayı bitiren bu öküz müydü demiştim.

    ögrenci evinde ilk günlerimdi. ögrenci evinde çayın önemini daha bilmiyordum. kibar, nazik, ailesinin yanından yeni gelmiş körpe bir delikanlıydım.

    sonra bi ocak gördüm aga, aynı anda kaynayan 4 tane çaydanlık var.
    kavanozla çay içen adamlar gördüm aga.
    haftada 4-5 paket çay biten evde kaldım ben bi ara. tanımadığım adamlarla salonda uzanıp çekirdek çitleyip çay içiyorduk.

    adamlar çayla kafayı bulabiliyordu, bilmem anlatabiliyor muyum ?

  • yonetmenin "bu bir yasam ne senaryo ne suflor" diye algilamamizi etkilemeye calistigi acilis sahnesinde, truman'in aynadaki yansimasina ve o yansimanin yonetmenine, "yapamayacagim, bensiz devam etmeniz gerekecek" yanitindan itibaren biz modern cagin ozgur(!) bireylerinde kimlik krizleri deprestiren senaryosuyla sarsici bir film. kader, irade, ozgurluk ekseninde felsefik okumaya da imkan veren senaryoya sahip film, yoneten yonetilen ekseninde sosyopolitik cagrisimlara sebep olacak carpici diyaloglara da sahip. en kucuk ayrintisina kadar yasamini kurguladigi truman'a haksizlik yaptigi suclamasina maruz kalan yonetmenin, ona bir cennet yarattigini gercek hayattaki her turlu suctan sucludan tehlikeden arinmis bir ortamda konforlu ve guvenli bir yasam sagladigini soylerken ki "iyiniyetli yonetici" pozunda, halklarina "guvenlik ve konfor" sagladiklari iddiasiyla onlarin ozgurluklerini gaspeden bigbrother'larin golgesini gormek mumkundur. aslinda iyiniyetlidirler, bireyin guvenligini ve konforunu saglama cabasindan gozlerine uyku girmiyordur, her sey trumanlar icindir. truman'in, yarattigi sahte guvenlik ve konfor cennetinin disina cikmasini engellemek icin kucuklugunden itibaren bilincaltina "deniz korkusu" yerlestiren yonetmenin sahsinda, bizi bazi politikalarina ikna etmek icin kucuklugumuzden itibaren olusturduklari korkularimizdan yararlanan modern zaman tiranlarinin prototipini gormek mumkundur. filmde truman'in basina geldigi gibi, gercege ve kaderimize yelken acmaya karar verdigimizde iste bu onceden bilincaltimizda kurgulanmis korkularimizi deprestirip geri donmeye zorlayacak suni firtinalarla karsilasacagimizi biliyoruz. truman'a her seyin bir oyun oldugu gercegini fisildayan sevdigi kiz hakkinda kurgucularin verdigi hukum ise urpertici: "inanma o bir sizofren". truman'in kendisine ait oldugu iddia edilen yasamindan trajikomik bir sekilde tunel kazarak kacmasindan sonra, 30 yillik yayinin "teknik bir ariza, lutfen bekleyin" denilerek kesilmesinin, demokrasilerin ozgurluklerin rafa kaldirildigi "politik bir ariza oldu, lutfen beklemede kalin" anonslarini cagristiran bir yonu de var. yonetmen, korkularini asmayi basarmis bir sekilde suni firtinayla mucadele ederek yoluna devam eden truman'a huzunle bakar ve sorar; "truman, where are you going?" gercege, elbette ki gercege, her turlu surprize acik, ozgur kaderinin efendisi olacagi gercek dunyaya. sadece aktoru olmayacagi yonetmenligini de ustlenecegi gercek hayatina..

  • diyanet çalışanları sakallı ve bıyıklı kadın seviyorsa demek ki...
    tercihlerine saygım sonsuz ama kişisel bakıma günah gözüyle bakılması çağın ne kadar gerisinde, medeniyetten ne kadar uzakta olduklarını gösteriyor.

  • halüsinasyon görmediysem eğer az evvel bir köpek trafik ışıklarının altında sesli yönlendirme sistemleri var ya hani heh işte geldi o butona patisiyle bastı 20 saniye kadar bekledi beklerken önümde duran çocuğa baktı caddeye baktı sonra tekrar çocuğa baktı ben içimden allahım şimdi "birader az kenara çekil" diyecek galiba diye düşünürken şimdi karşıya geçebilirsiniz sesini duyunca koşarak karşıya geçti. kulağında sarı plastik küpesi ve çakaldan olma sırtlandan doğma bir görüntüsü vardı. ne sevimli şeydi yahu.

  • sözlüğün özetini gösteren başlıklardan biri. her tip var içinde: eski video paylaşıp espri yaptığını sanan, ciddiye alıp mağara esprisi yapan, donuma sıçırtacak kadar aşırı derecede komik olan "sen misin" esprisi yapan, bunları ciddiye alıp açıklama yapan. sözlüğe gel. yazık lan bize.