hesabın var mı? giriş yap

  • aşık olduğunuz kadın ile evlenip, özgürce gezip tozup; aşkınızın meyvelerini rahatça büyütüp, hobilerinize vakit ayıtmanız ve huzurlu bir şekilde ölmeniz sıradanlıksa şayet en sıradan şekilde ölmek isterim.

  • başlıkta ve ilgili haberde sürekli “21 yaş küçük sevgili” vurgusu yapılarak manipüle edilmeye hazır kitle hedef alınmış belli ki. gündem olsun da nasıl olursa olsun.

    cem yılmaz 48 yaşında, sevgilisi de 27 yaşında. sanırsın 15 yaşında reşit olmayan kızla birlikte olmuş.

    dışarı çıkın biraz hava falan alın, beyninize oksijen gitsin.

  • - abi hiç evrilmeyecektik.
    - haklısın babuş.

    edit: ya bu entry oylanıp duruyor ama başlığı açan ben değilim ona göre. ben açmış olsam saçma bi espri çünkü (bu haliyle de çok süper değil ama en azından daha mantıklı).

  • üzmez'in arlanmadan yaptığı açıklama ise evlere şenlik:

    "... benim düşmanım yok, benim düşmanım amerikancılar, bunu bana yapmış olan dinsizler, din düşmanları ve kapitalistlerdir. (...) en çok kendi nefsime ve şeytana kırgınım. kime kırgın olayım?" dedi. dava sonunda beraat edeceğini ileri süren üzmez, adalete güvendiğini söyledi.
    --- /---
    böyle bir ülke var mı bildiğin? sapıklık yapıyorsun, mağdurun ruh sağlığını bozmadan tecavüz ediyorsun, hapse giriyorsun ve sonra suçu dinsizlere, din düşmanlarına, kapitalistlere, amerikancılara atıyorsun bu arada da şeytana kırılıyorsun. derken araya sevenlerin giriyor, hükümet senin için pervane oluyor; sokaklarda özgürce dolaşıyorsun.

    böyle bir ülke var mı bildiğin?

    bir de bu adamı savunuyorlar. allah belanızı versin. amin.

  • bir depremzede olarak aklımdan çıkmayan tek ayrıntı bu insan görünümlü tanımsız yaratıklar. bana 17 ağustos gününü anlat dediklerinde enkaz da geçirdiğim 12 saat değil, aklımda hep bunlar var. 99'da olduğu gibi büyük istanbul depremi olduğunda yine tek korktuğum şey deprem sonrası bunların aramızda gezmeleri olacak. çevrenize, sevdiklerinize sahip çıkın. sadece binanın yıkılması değil konu çünkü. sonrası daha da acı olacak. çok büyük insanlık ayıpları yaşanıyor. en büyük kırılmam bu oldu 99'da. en büyük acım hala bu. çünkü bugün olunca yine aynı şeyler yaşanacak.

  • olayi izlerken sasirmadim hic, sayet abd'de paraniz yoksa siz bir hicsiniz. insanlar sadece ama sadece cikarlari icin sizinle iyi iliski kurarlar. kitaplarinda networking'di suydu buydu hep bu asilanir.

    baltimore'a ilk adimimi attigimi hatirliyorum. otobuse binmistim, diyalog su sekildeydi.

    - merhaba.
    + suraya koy, 5 dolar.
    - peki.
    + nerede ineceksin.
    - otelim su...
    + hayir hayir hayir hayir, hangi durak?
    - er...
    + nereye gittigin beni hic ama hic ilgilendirmiyor, son durak mi?
    - evet.

    son duraga geldigimde ise taksiyi aramistim. etraf zaten tekin degil, adres vericem ama tam adresi bilmiyorum herif konussa telefonda "10 katini vericem" diyecem. yandaki landmark'i soylesem herif hemen bulacak, otobus duragi da, bayagi belirgin bir yer.

    + merhaba, su duraga bir taksi istiyordum.
    - tam adres?
    + hemen su...
    - tam adresi bulunca ara. *cit*

    tekrar ararim.

    - hangi adres?
    + sehrin girisi, heme yaninda su var..
    - tam adres, nerede?
    + hemen su bi....*cit* diiiiiiiiiiiiit.

    sonra otelinize gelirsiniz ve resepsiyonda sizi yuzlerinde kocaman bir gulumseme ile karsilarlar. cunku siz musterisiniz, ve resepsyonistin job description'u belli.

    tehlikeli bir yerde olmaniza ragmen kimse size 2 dakika bile sabretmez, dedim ya olseniz donup bakmazlar bile. filmlerde insanlara yansitilanlardan cok farklidir yani. komunuz su bu tabii ki yardimseverdir, cikar iliskisiydi suydu buydu nedenlerden dolayi. ha turkiye'de olmuyor mu derseniz? oluyor tabii, fakat bes parasiz bir sekilde bir otobuse yabanci olarak binseniz sofor, olmadi tum otobus ahalisi bir sekilde yardimci olur, hatta evinize bile birakirlar sizi. kolektif toplumlari cok elestiriyoruz, fakat bu arti ozelligini de belirtmekte fayda var.

    amerika'nin tadini cikarmak istiyorsaniz cebninizin deriiiiiin oldugundan emin olmalisiniz once, paraniz varsa bireyciligin butun nimetlerinden faydalanirsiniz. yoksa en aci, keskin tarafi sizin kalbinizden giriverir. yolda arabaniz bozulursa, yardim bekleyeceginiz kisi sokaktan gecen yardimsever vatandaslar degil kesinlikle ama kesinlikle roadside assistance olmali.

    mcdonald's musteri hizmetlerini arayip calisanlari kovdurmaya calismak bir halta yaramaz bu yuzden. bu olayin gectigi restorandan 2 mil otedeki mcdonalds'da da ayni sey olurdu, 20 mil otedekinde de, 200 mil otedekinde de, 2000 mil otedekinde de. bir adam cikip "hop, noluyor lan?" dese sasirirdim esas. cam bolmeler ardindan konusan gorevliler, her gun televizyonlarda saatlerce donen ev guvenligi su guvenligi bu guvenligi reklamlari, insanin icini karartan "ilacimizi almazsaniz oleceksiniz" reklamlari, cocuklarin en ufak bir toz tanesinden olebileceginin asilanmasi, "germ" yuzunden temas bile kuramayan insanlar...new york'ta sokakta olen bir evsizin yanindan 8-9 saat boyunca hic birsey yokmus gibi gecip giden insanlarin, 911'i bile aramayan insanlarin videosunu hatirlayan tek ben olmamaliyim.

  • tavsiye gibi tavsiyeler beklediğimiz başlıktır.

    "ömrümde hiç olmadığım kadar dinamiğim. hiç olmadığım kadar enerjiğim, ultra sosyalim, özgüvenim nirvana seviyesinde, mesleğime ilave şeyler kattım donanımıma, çok az uyku ile enerjik kalabiliyor ertesi ertesi güne bile yetecek şekilde bitmeyen enerjim olarak kullanabiliyorum."

    arkadaş bu cümleyle "artık çocuğun tüm bakım, ilgi ve alakası annesinde ve ben zihnim ve bedenim kesintiye uğramadan maksimum verimle dinlenebiliyorum." demek istiyor.

    "herhangi bir dişi ile göz temasına girdikten sonra flört aşamasına geçebiliyorum." derken de;

    "çoluktan çocuktan oynaşmaya vakit kaldı neyseki. zaten velayeti de anneye verdim, aman sabahlar olmasın..."

    bu tavsiyeler bana bir avukat virali gibi geldi açıkçası. allayıp pullayıp cahillerin ağzının suyunu akıta akıta kendisine getirme çabası sanki :) bunları yazan kişi belki iyi niyetiyle yazdı ama sorumluluğu anneye iteleyip "hayat çok güzel lan boşanın" demek tam bir ergen kafası.

    şahsen ben daha kullanılabilir, hayata geçirilebilir tavsiyeler beklerdim.

  • ümit milli takımında tolunay kafkas tarafından bir kez dahi oynatılmayan çocuk, çok değil 2 sene bile olmadan real madrid, barcelona ve diğer çoğu avrupa kulübünü birbirine düşürüyor. buradan tüm kulüp scoutlarına sesleniyorum. tolunay kafkas'ın kadroya sokmadığı oyuncuları takip edin, başka bir şey yapmanıza gerek yok.

  • ablanın maskesi olmaması ve aşı olduğuna dair kulağında küpesi olmaması dikkatlerden kaçmıyor. yetkililerin hemen bu işletmeyi denetlemesi gerekiyor, turistlerimiz için tehlikeli bir durum.