hesabın var mı? giriş yap

  • birazcık ortalama üstü güzelliğe sahipse çok normaldir. 1 ay önce açtığım feyk kadın hesabımın 700 takipçisi var şimdi. ayrıca tsk'da sosyal medya yasaklanmalı. bütün uzman çavuşları hesabıma topladım. az çaba göstersem darbe yaparım aq.

  • son 10 yılda kabalığın, eğitimsizliğin ve tutuculuğun samimi bir halk tabanının sevimli özellikleri olduğuna; diğer yandan da doğru bir diksiyonla konuşan kibar, iyi eğitimli ve eleştirel yaklaşabilen insanların ukala, kibirli ve azınlık olduğuna inandırıldık. dolayısıyla karadeniz insanı da düzeltmesi gereken özellikleri daha da sahiplenmekle kalmadı, kendisi gibi olmayanlara daha da bilendi. işte bu karadeniz insanının yükselen şımarıklığının izahıdır dostlarım.

    debe editi: benim gabonlu arkadaşlarım da var. özlerinde iyi insanlar.

    5 yıl sonra gelen edit: başlığı ben açmamıştım ama olsun.

  • uçaklarda geçerli olmayan uygulama. sanırım gökyüzünde allah'a daha yakın olduğumuzdan olsa gerek bir tehlike arz etmiyor yakınlaşmak. ok.

  • tr. aktör/fail ağ kuramı.
    bruno latour'un öncülüğünü yaptığı bu kuram, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki ilişkileri farklı bir perspektiften sorgulamayı dert edinmekte. bu perspektif iki kavrama yaslanıyor: heterojen ağ ve sosyo-teknik asamblaj.
    latour diyor ki toplum heterojen bir yapıdır ve içinde bir sürü aktör bulunur. buraya kadar söylediği yeni bir şey yok aslında. lakin aktöre yüklediği anlam, insanmerkezcilikten uzaklaşarak insan olmayan varlıkları da kapsamına alıyor. böylece egemen bağış, saç kurutma makinesi, rende, tavuk, çekiç ali, paspas, demokratik kongo cumhuriyeti, rimel, deniz tarağı, sedir, çam, kaya, çocuk bezi vb. bütün varlıklar toplumsala etkileri olan failler olarak dikkate alınır. latour, böylece bugüne kadar failliği söz konusu bile edilmeyen insandışı (non-humans) varlıkları da "hetorejen ağ"a katarak aktörler arasında demokratik bir birliktelik sağlamış olur ve insan olmayan varlıkların, en az insanlar kadar toplumu şekillendirip dönüştürme gücüne vurgu yapar.
    dahası latour, bir adım daha atarak actor kavramını da aşarak actant kavramını üretir. böylesi yeni bir kavrama ihtiyaç duymasının nedeni, aktör/fail kavramının eylemin (fiilin) sahibine odaklanması,oysa latour'un bu yeni perspektifinde binlerce, yüzmilyonlarca, milyarlarca farklı failin fiilinini, yani hangi fiilin hangi faile ait olduğunu bilmenin mümkün olmamasıdır.
    sonuç olarak, bu kurama göre bütün fiiller, insan ve insan olmayan actant'ların yekûnunun oluşturduğu ilişkilerden tebarüz eder. genel olarak bu kuram ve özelde de latour, iktidar ilişkilerini sulandırdığı için hayli eleştirilir. yeri gelmişken ben de eleştireyim: eyyy latour efendi, o bahsettiğin hetorejen ağ içinde egeboy'un failliği ile rendenin faillliği nasıl aynı ontolojik düzlemde incelenebilir, sen bunu açıkla bi bana önce. yok actantmış, yok failmiş. laflara bak!!!!

    not-1) ayrıntılar için latour'un şu kitaplarına bakılabilir:
    - we have never been modern, 1993.
    - reassembling the social, 2005.
    2) ilaveten callon, mol ve law ile feminist teknobilimci haraway'in de bu kuramın oluşturulmasında payı olduğunu hatırlatır, ukteci ruz'a selamlarımı iletirim.
    3) bu kuramı istanbul depremi üzerinden "yeryüzü" nün failliğini dikkate alarak inceleyen türkçe bir çalışma için bkz. ebru kayaalp, onur aslan, "belirsizliğin bilimi: beklenen istanbul depremi ve uzmanlar antropolojisi", toplum ve bilim, sayı 144, 2018, s.124-146.
    4) (bkz: sosyal konstrüktivizm)

  • delikanlı kadınmış, senin de verilmiş sadakan varmış. keşke biraz daha erken olsaymış ama kötü bir evliliğin olmasından her türlü daha iyidir. geçmiş olsun.

  • bazılarımız fark etmiştir ki bazı hayvanların davranışları insanları şaşırtabilecek düzeydedir..
    özellikle evcil hayvan besleyenler, garip diye nitelendirilebilecek pek çok davranışla karşılaşmışlardır.. hatta bazen bizi anlayabildiklerini düşünüyorsunuz, öyle değil mi?

    duyularıyla yön ya da besin bulmaları gibi içgüdüsel davranışları haricinde hayvanlarda da zeka elbette mevcuttur.. hepimizin aklına "hayvanlardaki zeka taklit düzeyindedir." gibi bir cümle gelebilir ancak omurgalı canlılar sınıfında yer alan primatlarda öğrenme üst düzeydedir..

    peki bunu nasıl* yapıyorlar?

    hayvanlarda iletişim düzeyinin sınırlı olması elbette gelişmişlik düzeyi üzerinde etkide bulunmuştur.. örnek olarak şempanzelerin ağız yapıları konuşmalarını güçleştirmektedir.. dil, tek iletişim yolu olmasa da etkili bir iletişim için gereklidir.. yerkish tam da bu gereklilikten doğan iletişim dilidir.. esasında ernst von glasersfeld tarafından geliştirilen, duane rumbaugh ve sue savage-rumbaugh tarafından kullanılan bu yapay dilin lexigramlarının ilk kullanıldığı laboratuvarın kurucusu robert m. yerkes'e ithafen bu dile yerkish adı verilmiştir..

    nevada üniversitesinden dr. beatric ve dr. allen gardner dişi bir şempanzeyi evlerine alarak onu çocuk gibi yetiştirerek işitme engellilere uygulanan yöntemlerle simgesel bir dil kazandırmaya çalışmışlardır..

    daha sonra atlanta primat araştırma merkezinde gelişmiş yöntemlerle mevcut çalışmalar ilerletilmiş, 9 farklı geometrik şekille bir dil oluşturulmuş ve yerkish'in temelleri atılmıştır.. ardından yaklaşık 140 lexigram kullanarak anlaşmayı başarmışlardır.. daktilo tuşlarına benzer bir sistem bilgisayara bağlanarak şempanze lana'nın isteklerini buraya yazması öğretilmiştir.. oldukça ilginç bu duruma ilişkin bir örnek; "makina bana su ver" komutunu tam olarak yazdığında makina suyu verir ve iletişim ortamı doğar.. bu yetenek çok boyutlu düşünülebilir..

    peki, bu şempanzenin diğerlerini de eğittiğini varsayalım, ne olabilir? maymunlar cehennemi'ne düşer miyiz acaba?

    --- önemli bir soru ---

    güçlüler, güçsüzler üzerindeki baskısını sonsuza dek sürdürebilir mi?
    güçlülerin esas zayıflığı iletişim becerileri olabilir mi?

    --- önemli bir soru ---

    kanzi'yi duymuşsunuzdur.. konuşan bir bonobo'nun başka hangi özellikleri olabilir?
    pek çok özelliği olduğunu biliyor muydunuz?

    kültürel evrim, doğal evrimin önüne geçer mi bilinmez..
    biyolojik genlerimiz mi baskın gelecek yoksa sosyal genlerimiz mi?
    yoksa hepsi aynı sistemin içerisinde bir bütün halinde mi gelişir?
    bu canlıların beyinlerinin yeterince gelişmemesinin nedeni olarak iletişim eksikliği göze çarpıyor..
    yerkish'in evrimi bizlere aslında en önemli iletişim aracımıza sahip çıkmamız gerektiğini ve geliştirmemiz gerektiğini söylüyor.. dilimiz ve iletişim becerilerimiz gelişimimizin temelidir..

    konuya ilham veren asıl kaynak: ali demirsoy & kalıtım ve evrim
    www.wikizero.com/en/yerkish
    www.definitions.net/definition/lexigram
    hayvan zekasına ilişkin ek okuma: http://animal-facts.org/animal-intelligence/

    zorunlu edit: gözden kaçan bir harf hatası sebebiyle oluşan anlam kayması düzeltildi, uyaran yazara teşekkürler..

  • cok eslilik erkeğin doğasında olduğu kadar kadinin da dogasinda olan bir gercektir ancak sadakat denen kavram karslikli sunulan bir esi benzeri olmayan bir fedakarlık. erkek milleti olarak yetistirilirken bize nakseylenen kodlar her seyi kendimize hak gormeye sebep zaten.
    aga biri de cikip demiyor ki ;
    oğlunun sunnet düğününde oglum artik erkek oldu vur davula davula diye halay ceken anne ne zaman ki; kizi regl oldugunda da halay ceker iste o zaman değişir bu duzen.
    (bkz: oğlunun sünnet düğününde halay başı olan anne)

  • normalde bir ülkeye gittiğinde oraya adapte olman gerekir. bu ülke ise misafir olarak aldığına adapte oluyor. böyle küçük düşürücü bir şey olamaz.

    türkçe,ingilizce,almanca,çince,arapça vesaire bir katalog olsa itirazım yok. ürünlerin kullanım kitapçığı gibi.. kim itiraz edebilir yada art niyet arayabilir. ama bu ülke araplaştırılmaya çalışılıyor.

    edit: yazılanın farsça,arapça yada çince olmanının bir önemi yok.bu ülke araplaştırılmaya çalışılıyor mu? evet. bu durum bana mesaj atan yazarların içine siniyorsa eyv. fakat bilinmelidir ki dilimiz türkçe'dir. dilimizde davranışlarımızı etkiler. sen dilden araplaşmaya başlarsan geri dönüşü yok bunun.. anla artık bunu ey cahil yazar...

    edit: turistler için farsça katalog asmışlar ne var bunda diye garip mesajlar alıyorum.yahu kendi ülkesinde kendi anlayamadığı bir dile maruz kalmak bir tek bana mı garip geliyor bilader? yani yaz üste türkçe altada farsça yaz. konu tertemiz kapandı.

    konu migros da değil aslında.. heryerde arapça dükkanlar, işyerleri,farsça yada dili önemsiz yabancı dilde hazırlanmış kataloglar ,devletin turizm bakanlığının bizzat yaptırdığı "enjoy ı am vaccinated" temalı reklamlar vesaire vesaire.. hepsi birbirinden ne kadar alakasız şeyler gibi gözüksede aslında günün sonunda elde kalan; ekonomik sorunlara,umutsuzluğa ve ağır vergilere bırakılmış biz yurttaşlar varız. yabancılar gelsinler, yesinler, içsinler, alışverişlerinide yapsınlar ve gitsinler.. batıdan bulgarlar gelsin doğudan da iranlılar ve suriyeliler gelsin. hepsinede kataloglar basalım. serbest piyasa sonuçta benim,onun yada başka birinin itirazından kime ne ki , tekrar ediyorum konu migros değil. konu artık herşeyin çok fazla gelmesi..

    konuya genel olarak nokta koymak gerekirse çok net bir şey var.antalya'da rusça tabelalar yada doğuda ki iranlı turistler için farsça birşeyler.. tüm bunlar temelde bu milletlere ne kadar muhtaç olduğumuzu gösteriyor. itirazım bunadır.o "nolcak yea" dediğiniz konularda şuan memleketin içinde bulunduğu zorlukların temelinde yatan basit sebeplerdir. görmek istemiyorsunuz sadece..

  • sözlüğün özetini gösteren başlıklardan biri. her tip var içinde: eski video paylaşıp espri yaptığını sanan, ciddiye alıp mağara esprisi yapan, donuma sıçırtacak kadar aşırı derecede komik olan "sen misin" esprisi yapan, bunları ciddiye alıp açıklama yapan. sözlüğe gel. yazık lan bize.

  • evet görüyorum ki algı operasyonu başarılı olmuş.

    söz konusu olan zam; memurun 3 senede ufak ufak alacağı zamdır.

    *memur en son temmuz'da yüzde 3 zam almıştır. o da bir ay içinde enflasyona yenik düşmüştür. (aslında memur son 20 senede hiç zam almamıştır hep enflasyona yenik düşüp enflasyon farkı almıştır.)

    ** adamlar işini biliyor.
    doktora 5 bin, diyorlar.
    öğretmene 2 bin, diyorlar.
    memura yüzde 35, diyorlar.

    vatandaş da bunların gerçek olduğuna inanıp bu meslek gruplarına karşı gereksiz kıskançlık ve düşmanlık besliyor.