hesabın var mı? giriş yap

  • haris:

    avukat. köşkün ikinci adamı. adem tarafından hiç sevilmemesine rağmen bir türlü kovulamıyor. gerekirse tecavüz edilmeye bile razı. mahdum tarafından kaçırıldığında sürekli ağzı bağlanıyor. adem'i öldüren kişidir.

    isim kökeni: insanın en nefret ettiği ama bir türlü kurtulamadığı o şey, (bkz: hırs). cennetin eski bekçisi. şeytan'ın ilk ismi.
    -
    nergiz:

    psikolog. kendini beğenmiş. aslan burcu. zengin avcısı. resimleri çok sever, sanatın güzellikle alakalı olduğunu düşünüyor olsa gerek. hipnoz terapisini baloncuk çıkararak yapıyor.

    isim kökeni: narsisizm kişilik bozukluğuna ismini veren, güzeller güzeli bir avcı. kendine yakından bakayım derken suya düşüp boğulduğu söylenir.
    -
    mahdum:

    1 sayısını sevmeyen, 2 takıntısı olan, kökenlerine aşırı bağlı, her türlü kötülüğü yapmaya müsait kişi. tam adem'i öldürecekken, kibir yani nergiz tarafından öldürülür.

    isim kökeni: oğul. 1'lik inancı olan tevhidin yerine eş koşmayı, 2'liliği vesvese eden iblisin oğlu.
    -
    hızır:

    herhangi bir felakette direkt gelen, adem'in de dikkatini çeken, kendisiyle tıpatıp benzer bir kız kardeşe sahip olan acil tıp teknikeri.

    isim kökeni: birçok dinde yer etmiş, bir kadın olarak da tasvir edilen ilahi kişilik.
    -
    ilyas:

    konuşmayan, konuştuğundaysa ağır laflar eden ve susmak bilmeyen acil tıp teknikeri. şok cihazını kullanmaya pek heveslidir.

    isim kökeni: ölüleri diriltme yetkisi verilen peygamber. dünyada hızır ile buluştuğu gün kutlama yapılır. (bkz: hıdırellez)
    -
    özetle, göndermeleri bayağı beğendim. zekice. izleyiniz fakat öyle kahkaha atmayı falan beklemeyiniz.

  • benim küçük kız bu.
    sanırsın babasının malı.
    öyle sert kapatıyor ki sıpa, içim gidiyor.
    sonunda "papı papandı baba" deyince canı sağolsun diyorum.

  • xvii.yüzyilda yasamis,1623-1640 yillari arasinda saltanat süren murat iv. zamaninda uçma tasarisini gerçeklestirmis ve genis bilgisinden ötürü halk arasinda “binfenli” anlamina gelan “hezarfen” lakabiyla anilmis türk havaciliginin babasi.
    cevheri’nin basarisizlikla sonuçlanan deneyi üzerinde uzun süre düsünmüs ,özellikle hava akimlari ve kuslarin uçusunu inceleyerek kendi çalismalarini onun biraktigi yerden alip gelistirmistir.

    tarihi uçustan önce kanatlarinin dayaniklilik derecesini saptamak üzere okmeydani’da deneyler yapmis ve bir sabah kiyilarda biriken istanbul halkinin gözleri önünde,galata kulesinden kendisini bosluga birakmis, rüzgardan faydalanarak yani uçarak bogazi asmis ve üsküdar semtinde dogancilar meydani'na inmistir.

    sarayburnu’nda sinanpasa köskünde bu durumu seyreden ve deneyin basariyle sonuçlandigini gören murat iv.,ahmet çelebi’yle önce yakindan ilgilenip ,hatta evliya çelebi'ye göre “bir kese de altinla” sevindirdikten sonra,"bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür,böyle kimselerin bakaasi caiz degil" diyerek, bu derece bilgili ve becerikli bir adami cezayir’e sürgün etmistir.cezayir'de ölmüstür...

    kaynak:http://www.tayyareci.com/hezarfen.htm

  • 30 yaş ve üstüne gelince ortaya çıkan gerçek.

    çok zor gelir bir zaman sonra hayata yeni insan almak. insanlarla çok güzel eğlenir, muhabbet eder, 40 yıllık dost gibi paylaşımlarda bulunursun. sanki hep böyle devam edecekmiş gibi hissedersin ama ilerlemez o sohbet; kalır orada. telefonlar alınır verilir "mutlaka görüşelim bak"lar yapılır ama en kısa sürede uçar gider bu hiçbir ortak geçmişi olmayan sohbetler.

    hiçbir maya tutmaz hiçkimseyle. yük gibi gelir insanlar.

    iki kişiyle tanıştım bugün. uzuuun bir geçmişleri vardı ve bir iki saate sığdırmak istediler bu geçmişlerini. boş boş baktım "bu bilgileri ben neden dinleyeyim ki?" dedim. herkesin bir hikâyesi yok muydu hem? dünya kuruldu kurulalı gelen trilyarlarca insanın hikâyesinden farklı olan neydi ki onlarınkinden? neden dinlemek için kendimi verecektim ki? ne faydası olacaktı başkalarının yaşanmışlıklarını biliyor olmanın bana?

    böyle düşündüm, boş boş baktım. özet geçsin ve masadan kalkayım istedim en kısa sürede. bir daha görüşür müyüm? bilmiyorum. anormal bir durum muydu peki birinin hikâyesini sana anlatması? tabii ki hayır. sadece ben insanları dinlemekten ne kadar yorulduğumu fark ettim bugün. kimsenin geçtiği yolları merak etmediğimi; bunları dinlemenin en az hayatın kendisi kadar anlamsız geldiğini fark edip, kendime yabancılaştım bir an.

    eskiden detaylı olarak anlatığım kendi ile ilgili kısımları ne kadar özet geçtiğimi de fark ettim bir anda. o kadar doymuşum ki hikâyelere. o kadar bilmek istemiyorum ki kim nedir ne değildir diye. eskiden dinlediğimi göstermek için tebessümle ve ilgiyle baktığım insanlara donuk donuk gözlerle bakıyorum artık...

    insanın 1 üssü n olduğunu ve bu n'leri hiç merak etmediğimi, heyecanlanmadığımı fark ettim...

    mümkünse iki kelime ile anlatsınlar ve gitsinler...

    edit: bu entry'de bahsettiğim iki kişiyi üç yıl sonra hiç hatırlamıyor olmak, tam da entry'nin içeriğini doğruluyor işte...

  • mantıklı bir girişim. kızarmış tavuk yapan adam * üretiyor da tarhana yapan teyzeler neden yapamasın.

    - teyze günde kaç kilo tarhana üretiyorsunuz?
    - kişi başı 2-3 kilo filan.
    - peki ne kadar kazanıyorsunuz?
    - ne kazanması oğlum yemeklik bunlar.
    - o zaman size ev bütçesine katkıda bulunabileceğiniz bir iş teklif ediyorum. crystal meth pişirelim burada siz de kazanın biz de.
    - o neymiş oğlum? kaç para kazanıcaz?
    - meksika usulü bir tarif teyze. kilo başına 300 bin tl sizin payınız.
    - abovvv!
    - bu arada benim adım hayzınbörg. yarın tekrar gelicem. siz şimdilik tarhana üretmeye devam edin.

  • derhal bir bmw, mercedes sahibi olmak. hadi o olmadı audi bari olmalı. o da şık duruyor.

    ondan sonra yapacağı her hareket nasılsa iyiye yoruluyor.

  • atılan tweet yüzünden çıkarılması yapılabilecek en hafif şeydir. hiç çaresiz kalmamış gibi insanları sırf ideolojisi yüzünden yaftalar veya suçlarsanız insanlar da tepkisi koyar. bitaksi'yi bu eylemi için kutlarım.

    dipçe: düşünce özgürlüğünü savunan yazarlar bana mesaj atıp küfrediyor. ben kurumsal bir firmada calısan biri değilim. sıradan bir insanım. biografisine calıstıgı yerin adını yazıp belki de zamanında o şirketten taksi kullanmış eski müşteriye böyle şeyler söyleyen bir adamı savunmak bir teröristi savunmaktan farksızdır.

  • bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan...

    bir karton kutusu vardır, onun üzerine oturur, yanında getirdiği küçük siyah çantasından 10lu yara bandı paketlerini çıkarır, ve çekine çekine duyurmaya başlar işini:

    "10 adet yara bandı 1 milyon lira..."

    yandan akıp giden kalabalığın yarısı adamın görme özürlü olduğuna inanmaz, birazı duygu sömürüsü yapıyor zanneder, bir kısmı değecek birşey olsa sattığı kandırmanın hesaplarını yapar... çok azımız farkederiz adamın hakikaten namusuyla para kazanma çabasında olduğunu...

    1 milyon uzatır, kendi kendinize iyilik yapmaya niyetlenir "bana 2 tane ver, yeter" dersiniz...
    "olmaz abi, 10 tanesini satıyorum 1 milyona" der...
    ısrar edersiniz, inatla kabul etmez, "abi, haketmediğimi almam ben" cümlesini duyarsınız...
    "ben helal ediyorum" demeniz birşey ifade etmez, o daha keskin "bakıyordur" duruma, daha fazla uzatmaz, 10 yara bandını alır gidersiniz...

    iş biter, dönüşte sizin yaptığınız konuşmanın neredeyse aynısı iki genç kızla onun arasında yapılıyordur.
    kızlar sizden ısrarcı çıkınca başka bir çözüm önerir adam;
    "abla, o zaman ben sizin almadığınız bu artanları sizden sonraki müşterime veriyorum, ama helal edin..."

    konuşmanın ardından ne olacağını görmek için beklemeye başlarsınız...

    biri gelir birkaç dakika içinde, verir 1 milyonu alır 10 tane yara bandını, tam gidecekken bizimki "pardon abla," diye başlar anlatmaya, ve ısrarla ona verir elinde önceki seferden kalan 8 tane yara bandını...

    az üzülür, biraz burulursunuz,
    az önce 50 yara bandı parasına yediğiniz döner ekmek düğümlenir boğazınızda...

    bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan,
    bakmanın ötesinde görmeyi öğretiyordur insana yanından her geçildiğinde...

    malum,
    10 adet yara bandı 1 milyon değerinde...