hesabın var mı? giriş yap

  • dexter'ın kurbanları naylonlarla kaplanmış steril ortamlarda, kanın tamamını akıtarak kesmesi ve güzelce parçalayıp poşetlere koyması sebebiyle son derece mantıklı bir hareket olurdu. ama nasıl ikna edeceksin işte, ortak danaya falan girmek lazım.

  • "arda turan denen bu herif hastaneye silahla girip ateş ettiği gün hukuk işleseydi; sağlık bakanlığı bu olaydan ders alıp x-ray cihazı kullanmaya başlasaydı.....

    konya şehir hastanesinde kardiyoloji uzmanı doktor ekrem karakaya bir ruh hastası tarafından silahla vurulup şehit edilmeyecekti..."

    bu da tarihe bu şekilde not düşülsün.

  • asteğmen inshroud, mesai bitiminde yorgun argın nizamiye kapısına doğru ilerlemekte, sampi'den pide mi yoksa domnos'tan pizza mı söylesem diye düşünmektedir. nizamiye kapısına yaklaşırken acı acı çalan üç düdük sesi* duyar. garnizon komutanı kışlayı terk etmektedir, esas duruşa geçer, selam layıkıyla çakılır lakin önünden geçip gitmesi gereken flamalı araç, tam önünde durur, asker iner, komutanın kapısını açar, komutan araçtan inmeden inshroud'u eliyle çağırır.

    + [caps] asteğmen inşorut eğmreğt gomtanığm! [/caps]
    - üçyüzyetimişsekiz artı ikiyüzotuzaltı? çabuk?
    + ...(2 saniye)... [caps] ağltıyüzondört gomtanığm! [/caps]
    - afferin
    + [scream vocal] soğal! [/scream vocal]

    diyaloğu gerçekleşir ve komutan basar gider, inshroud anlam veremez, anlam vermeye de çalışmaz, zaten pizza yemeye de karar vermiştir ve evine gider. ertesi gün olayın sebebi öğrenilmiştir. 40'dan fazla subay öğrencinin arasına giren komutan onlara bu toplama işlemini sormuştur ve adamlar (bir tane de bayan asker vardı) heyecandan cevap verememişlerdir. kendi halinde yalnız asteğmenin cevap vermesi çok hoşuna gitmiş olacak ki bu değerli komutan inshroud'a takdir belgesi vermiştir. 20 sene okullarda dirsek çürüten, difransiyel denklemlerle yıllarca uğraşan, 2 tane calculus kitabı yemiş olan inshroud kişisi bir toplama işlemiyle yüceltilmiştir.

    kıssadan hisse: pizza güzeldir

  • said nursinin kor atlari iyilestirdigi, kisir kadinlari iyi ettigi vesaire pehlivan tefrikalarina benzeyen hikayeleri vardir.
    en meshuru da cumhuriyetin kurulus yillarinda ataturk un karsisina gecip, ayar vermesi, ukteden ukteye kosturma hikayeleridir.bu hikayeleri yazan tarihci artik nasil bir gozlem firsati bulduysa hadiseleri su sekilde nakleder.

    "...pasa'nin alninda nohut nohut terler belirmisti, said nursi beiuzaaman radiyallahu anh hazretlerinin karsisinda hazan yapragi gibi titriyordu.cogu zaman emir erlerine ismet pasalara hakaret ve emirler yagdirdigi makaminda kuculup kalmis, ayaginin altindaki halinin puskulunu ecnepi potinlerinin kenariyla kah o yana kah bu yana salliyordu.
    radiyallahu anh ve la illa abidune kadesallahu siirahul aziz hasmetli hazretleri said i nursi (topragi bol, duacisi cok olsun) delici bakislariyla pasanin icinden gecenleri okuyordu.
    pasanin tuzagina dusmemis onu kundye getirmisti.
    - efendi diyecegin bir sey yoksa izninle ben selametle gidiyorum dedi.
    pasaya bogmaca salgini olmuscasina bir ates kapladi bogazi sisti, garip sesler cikararak vesaire vesaire biy biy biy..."

    "ilimli"(kulahima anlat sen onu) said nursinin "ilimli" tebasindan birisi hadiseyi boyle nakletmeyi uygun bulmus.
    bulmus da sormazlar mi, neye dayanarak ayaginda potinle hali puskulu deprestiren ataturk imaji naklediyorsun?
    radiyalluhu anh seviyesinde bir bediuzzaman atanin odasindan cikip cami de abdest alirken kankalarina
    "ya bi gorseniz nasi maymun ettim herifi, boyle bogmaca oldu sanki girk mirk sesler cikariyodu ekikiki" diye anlatmis olabilir mi?
    ataturk hadiseyi sagda solda verdi ayari verdi ayari giydim ukteyi ddiyerek baloda, mitingde anlatmis olabilir mi?
    bu hikayeyi gotunden sallamis ilimli tarikat mensubu garfield gibi makamin camina yapisip olayi gozlemlemis olabilir mi?
    bu ne ya?

  • şirinler çizgi filminde hep akılda kalan "eğer iyi bir çocuk olursanız, şirinler'i bile görebilirsiniz" lafından ötürü, gargamel'in her bölüm bu mavi pıtırcıkları görmesiyle, hepimizden iyi bir insan olduğu apaçık ortaya çıkıyor.

    aramızdan hiç şirinler'i gören var mı? evet biliyorum, hepimiz berbat insanlarız.

  • zengin ile fakir'in en küçük ortak böleni coca cola , en büyük ortak böleni ıphone

  • marvel comics, aralık 1939‘da timely comics adı altında kuruldu. şirketin kurucusu yayıncı martin goodman genel çizgiroman akımının aksine süper kahraman öyküleri yayınlamak istiyordu. çizgiroman tarihinde altın çağ olarak adlandırılan dönem süperman’in evsahipliğini yaptığı action comics (macera çizgiromanı) dizisi ile başlar. superman karakteri ile büyük başarı sağlayan national comics isimli yayınevi (daha sonra adını dc comics olarak değiştirecektir) başarısını 1939 yayına soktuğu bir diğer süper kahraman batman ile devam ettirir. 1939 yılında timely comics ilk süper kahraman dizisi olan namor’u yayınlar. namor’un özelliği mitolojide sular altında kalan atlantis’ten gelmesi ve insanlardan nefret etmesidir. bir anlamda namor çizgiroman tarihinin ilk anti-kahramanıdır. namor ile başlayan atak human-torch (alev adam ) ile devam eder. bu iki kahraman ayrı öykülerde yer almasına rağmen aralarındaki sürütşme ve kavgalar onlara belli bir popülerlik sağlar.

    amerika’nın ikinci dünya savaşına girmesine timely evreni de kayıtsız kalmaz. namor ve human torch güçlerini naizlere karşı kullanmaya başlar. bunun yanında 30’lu yılların çizgiroman anlayışı ile günümüz anlayışı arasında ki en temel fark öykülerde süper kötülere yer olmamasıdır. kahramanlar ya çılgın bilim adamlarıyla ya da bilidiğimiz suçlular ile karşılaşır. amerika’nın savaşa girişinden altı ay sonra joe simon ve jack kirby marvel evreninin en önemli karakterlerinden yüzbaşı amerika’yı yaratır.(stan lee’nin ilk marvel macerası kaptan amerika için diyalog yazmak olmuştur)

    savaşın ardında süper kahraman çizgi ormanları ilgi çekmemeye başlamış, piyasanın merkezine western, melodram ve en çok korku öykülerine dayalı çizgiromanlar oturmuştu. bu yıllarda timely comics’in yaptığı bir diğer yenilik de adını atlas comics’e çevirmesidir. kid colt ve two gun kid bu dönemin en önemli karakterlerindendir.(ilginç detaylardan bir tanesi zaman atlaması sonucu vahşi batıdan günümüze gelen two-gun kid’in intikamcılar’a katılmasıdır)

    çizgiromanda gümüş çağ

    1956 yılında dc comics şasırtıcı bir hamle ile altın çağ kahramanlarından flash’ı shadowcase isimli öykü içinde tekrar yayınlamaya başlar. aynı formülü hawkman ve green lantern için uygulayan ve sıradışı başarı sağlayan dc comics çizgiromancılıkta gümüş çağı başlatır.dikkat tekrar süper kahramanların üzerine çekilmiştir.superman,batman ,harika kadın,hawkman,flash,martian man ve aquaman’i katılımı ile amerika adalet birliği oluşur. çizgiroman tarihinin ilk süper kahraman ekibini kuran dc 50’li yıllara damgasını vurur

    1961 yılında yayınevi sahibi martin goodman’ın talimatı ile stan lee ve jack kirby dc ’nin adalet birliğine rakip olacak bir süper kahraman takımı yaratmak için kolları sıvar. ortaya çıkan eser fantastik dörtlü ‘dür. fantastik dörtlü’nün sıradışı başarısı sayesinde marvel comics parasal darboğazı aşıp rahat bir nefes alır. bünyesini steve ditko ve don heck gibi genç yazar çizerler ile güçlendiren marvel iki yıl içinde müthiş bir atağa başlar:

    yeşil dev hulk, şimsek tanrısı thor , örümcek adam, intikamcılar ve x-men .bu yayınların başarısı ile marvel pazar payını genişletir ve piyasada lider konumuna gelir.

    stan lee’nin hikaye yazarken izlediği ve daha sonra ‘’marvel metodu’’ olarak isimlendirilen yolu şu şekildedir. konuyu kabaca yazarlara özetler ve onlarının yaratıcı özgürlüklerini sergilemesini bekler, çizim ve renklendirme faslı bittikten sonra öykü ve diyaloglar son haline getirirlir.konuşma balonları bu işlemden sonra yazılır.marvel metoduna ve steve ditko, jack kirby gibi başarılı çizelerin varlığına rağmen marvel’ın esas sırrı kahramanlarına kişilik ve karakter katmasıdır. her marvel kahramanı günlük hayatta rastlayabileceğimiz problmeler ile boğuşur.bu sayede okur eserdeki kahrama ile kendini rahatça özdeşleştirebilir.

    çizgiroman tarihinde gümüş çağ olarak adlandırılan dönem jack kirby’nin fantastik dörtlü’nün 104. sayısının ardında ayrılıp dc comics’e geçmesi ile sona erer. dc için yeni tanrılar adı altında bir dizi hazırlayan jack kirby daha çok yaratıcı özgürlüğe sahip olmak ve stan lee’nin gölgesinden kurtulmak için bu yolu seçmiştir.kirby’nin ayrılışından kısa bir süre sonra stan lee yazarlığı bırakır ve editör koltuğuna oturur. o günden beri basılan her marvel çizgiromanı ‘’stan lee sunar ‘’ etiketi taşımaktadır .

    1970’li yıllarda özellikle x-men yazarı chris claremont ve daredevil yazarı frank miller’ın çalışmaları ile marvel pazarda liderliğini sürdürür.chric claremont kapatılması gündemde olan x-men serisini john byrne ile beraber zirveye taşır. yepyeni bir ekip ile okuyucunun karşısına çıkan claremont daha yazdığı ilk öyküde ekipten bir karakteri öldürmekten çekinmez-hem de sonuza kadar, bilirsiniz genelde çizgiromanda ölen karakter defalarca dirilir-, diğer süper kahraman takımlarının aksine onun yazdığı öykülerde ekip içinde devamlı sürtüşme vardır. "dark phoneix saga’’, ‘’days of future past ’’ gibi yenilikçi ve en klasik x-men öyküleri hep claremont zamanında yazılmıştır. öyle ki kapatılması düşünülen x-men serisi onlarca başka seriye ev sahipliği yapmıştır.(x-factor, x-force, excalibur, gen-x gibi ) . hatta son dönem marvel editörlerinden bob harras:

    ‘’yeni bir çizgiromanı yayına sokmanın en kolay yolu onu x-men içinden başlatmak ‘’ demiştir.

    şu an yönetmen koltuğunda oturduğu sin-city ile kendinden bahsettiren frank miller ilk çıkışını marvel için daredevil’ı yazarken yapmıştır. okuyucuyu ilk şok eden hareketi kör avukatın bir suikastçi elektra’ya aşık olması ile başlar. bir yanda kendi adalet yargıları, bir yanda ise suçlu sevgilisine aşkı arasında kalan matt murdock/daredevil’in alt üst olan psikolojisi hiçbir çizgiromanda olmadığı kadar derine inilerek ve de olabildiğince gerçekçi bir şekilde verilmiştir. bunun yanında standart bir kötü karakter olan kingpin’i adeta baştan yaratmıştır. çizgiroman janrına aykırı olarak mafya ve suç dünyası ilk kez bu kadar gerçekçi olarak bir çizgiromanda yer alır.

    1960’lı yıllarda steve ditko, john buscema gibi dikkat çekici çizerleri bünyasinde toplayan marvel aynı hamleyi 80’lerin sonunda da başarı ile uygular. jim lee,mark silvestri , erik larse, rob liefeld ve todd mc farlane çizim teknikleri ile çıtayı üst seviyeye taşırlar. özellikle mc farlane tarafından yeniden düzenlene örümcek adam ve unutulmaz düşmanı venom’un maceraları marvel’ı satışlarda zirveye fırlatır. nitekim 90’lı yılların başında gümüş çağı kapatan olay tekrar yaşanır. yoğun editör baskısından bunalan bu ekip marvel’ dan ayrılıp image comics’i kurarlar ve sıradışı başarı kazanırlar.

    90’lı yıllarda yeni nesil okuyucuların öykülere yabancı kalması ve takip etmekte zorlanmasını yüksek sesle gdile getirmesinin ardından marvel ultimate serilerini yayına koyar. mtv gençliğine hitap eden-lakin yer yer çok sert politik mesajlar vermekten çekinmeyen- bilgisayar oyunu tadında ve akıcılığında bu seriler ile marvel yeni nesli de yakalamış olur. şu günlerde sinema uyralamaları ile kendinede çokça bahsettiren şirket herşeye rağmen 60 yıldır yoluna devam ediyor.

    kaynak: http://www.hayalsaati.com/…map/index.php?t-233.html

  • kadın haklı amk. aldatma muhabbetini falan geçtim, yatakta gördüğün ve kadın sandığın şeyi bir çeviriyorsun, surat ifadesi :o

    yeminle kafa atarım!!111!!

  • yaşlı bir amca tarafından onay gören gençlik. otobüste bizzat başıma gelmiştir.
    ankara'da yaşayanlar bilir. 65 yaş üstü, egolara ücretsiz biner ve otobüs güruhunun (mesai saatleri dışında) % 50 sini bu topluluk oluşturur. yine yorgun argın dersten çıkıp eve gitmek için otobüse bindiğim bir gün, amcanın biri bindi ulustan (yanında 10-15 tane daha amca var tabi) önümdeki genç yer vermek için doğruldu, amca gel şöyle otur diye. amca gencin omzuna bastırarak hayır evladim dedi. siz oturun. biz ücretsiz diye ekmek almaya bile otobüse binip,ulusa geliyoruz. orada vakit geçiriyoruz işte.. siz akşama kadar ders işleyip kafa patlatıyorsunuz, akşam gidip gece yarılarına kadar ders çalışıyorsunuz. sizin hakkınız oturmak. bizim değil..